Pazarlama
Kavramı, Tanımı, Gelişimi
Modern
Pazarlama Anlayışı ve Önemi
Ticari
işletmeler mal ve hizmet üretip satan ve bunun sonucu kar elde eden ekonomik
birimlerdir. Genel olarak işletmeler belirli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra
bazı sosyal sorumlulukları da yerine getirerek imajlarını perçinleme,
bilinirliklerini arttırma yoluna giderler.
İşletmeler
asıl amaçları olan, kar sağlamayı başarmak için müşterilerinin istek ve
ihtiyaçlarını, iyi bir şekilde analiz edip, yorumlayıp ona uygun davranmaları
gerekir. Yani genel anlamda firma müşteri istek ve ihtiyaçlarını en üst düzeyde
tatminle bazen çelişen bazen de çakışan maksimum kar amacını dengelemek
zorundadır. Şirketler bu dengeyi kurarken en önemli yardımcıları pazarlama
unsurlarıdır. (Bu unsurlara ileride değinilecektir.)
Bütün
gelişmekte olan ülkelerin kaderinde olduğu gibi ülkemizde de pazarlama unsuru
üretimden sonra gelmekteydi. Bu durum son yıllarda büyük ölçekli işletmeler
için değişmiş olsa da küçük ve orta ölçekli işletmelerin büyük bir çoğunluğu
hala modern pazarlama tekniklerini uygulamaktan çok uzaktalar.
1.1. Tanımlar:
İşletme, kar
elde etmek ya da hizmet yaratmak amacıyla, üretim faktörlerini (sermaye,
emek,doğal kaynaklar) bilinçli, uyumlu ve sistemli olarak bir araya getiren ve
toplumun gereksinme duyduğu mal ve hizmetleri üreten ya da pazarlayan ekonomik
ve sosyal kuruluştur. (Prof. Dr. Zeyyat Sabuncuoğlu, Prof. Dr. Tuncer Tokol,
İşletme-I Temel Bilgiler, Rota Ofset, 1995, s.8.)
İşletmelerin
tarihsel gelişimlerindeki aşamalar:
· İlkel
Aşama
· Tarımsal
Aşama
· Zanaatkarlık
Aşaması
· Lonca
Aşaması
· Ev
İşçiliği Aşaması
· Endüstriyel
Devrim Aşaması
(Prof. Dr.
Zeyyat Sabuncuoğlu, Prof. Dr. Tuncer Tokol, İşletme-I Temel Bilgiler, Rota
Ofset, 1995, s.8.)
Bütün bu
aşamaların en sonuncusu olan endüstriyel devrim sonucu verimlilik artmış,
Üretim bir
sorun olmaktan çıkmış artık ürettiğini satmak zorlaşmış ve bu da şirketleri
satış ve pazarlama çalışmaları araştırmalarına itmiştir.
Bazı
kişilere göre pazarlama satış ve dağıtım ile eş anlamlıdır. Tüketici içinse TV
ve basındaki çeşitli reklamlar ve kampanyalar pazarlamadır. Bazılarına
göre de pazarlama, “Pazar koşulları ve satışlarla ilgili olarak yapılan
araştırma eylemleridir.” (İlhan Cemalcılar, Pazarlama, T.C. Anadolu
Üniversitesi Yayınları, No:72, Beta Basın Yayın Dağıtım A.Ş. , İstanbul, 1987,
s.2.) Ama aslında pazarlama bütün bunlardan daha geniş bir kavramlar bütünüdür.
Çeşitli kaynaklar pazarlamanın tanımını şöyle yapmaktadır. “Pazarlama ürün ve
hizmetlerin üreticiden tüketiciye doğru akışına yön verilmesini sağlayan bir
işletme faaliyetidir.” (Erdoğan Taşkın, Satışcıların Yönetimi, DER Yayınları,
İstanbul, 1987, s.6.)
“Pazarlama,
tüketicileri tatmin etmek ve aynı zamanda işletmenin amaçlarına ulaşmak
amacıyla ürün ve hizmetlerin üreticiden tüketiciye veya kullanıcıya doğru
akışını yöneten faaliyetler bütünüdür.” (E. Jerome Mc Carty, Basic Marketing: A
Management Approach, 5th ed. ,Homewood İllinois, 1975, s.19.) “Pazarlama,
temelde insanların ihtiyaç ve isteklerini karşılamaya yönelik bir mübadele
(değişim) işlemidir. İki veya daha fazla taraftan her biri kendi ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla diğer tarafa değerli bir şeyleri ( mal, hizmet veya fikir)
verip: değerli başka şeyleri (para, alacak, kredi vb.) elde etmektedir. ( Prof.
Dr. İsmet Mucuk, Pazarlama İlkeleri, Türkmen Kitabevi, İstanbul, 1999, s.3.)
Bunların
dışında Amerikan Pazarlama Derneği (American Marketing Association)’nin 1985
yılında yaptığı pazarlama tanımı şöyledir. “Pazarlama kişisel ve örgütsel
amaçlara ulaşmayı sağlayacak mübadeleleri (değişim) gerçekleştirmek üzere,
fikirlerin, malların ve hizmetlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması,
tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin planlama ve uygulama sürecidir.”
Pazarlama,
hem bilgi toplayıp sistemler oluşturma yönüyle bir bilim, hem de özel uygulama
yöntem ve teknikleri geliştirildiği için bir sanattır.
Pazar kısaca
ürünlerin satıldığı yer ya da mal ve hizmet değişimi için satıcı ile alıcıların
karşılaştığı ve mübadelenin gerçekleştiği yer olarak tanımlanabilir.
(Pazar çeşitlerine daha ileride değinilecektir.)
1.2.
Pazarlamanın Gelişimi:
Pazarlama
genel anlamda üç evrede gelişmiştir. Bu aşamalar:
· Üretime
ağırlık verilen dönem
· Satışa
ağırlık verilen dönem
· Pazarlamaya
ağırlık verilen dönem
|
|
1950
- ?
|
1930 - 1950
? -
1930
Pazarlama,
üretim ve satış temeline oturduğu için sağlıklı bir zemindedir.
1.2.1.
Üretime ağırlık verilen dönem:
Bu ilk dönem
adından da anlaşılacağı gibi asıl amacın üretim olduğu dönemdir bu
dönemde
başta ürünler genelde elde ve sipariş üzerine yapılırken daha sonraları seri
üretime geçiş aşamaları yaşanmış ve üretim genelde tek tip olmuş ama asıl amaç
daha fazla üretmek olmuştur çünkü piyasaların hepsinde talep açığı had
safhalarda idi. Şirketler üretimlerinin hepsini satmaktaydı, kalitenin adı bile
ortada yoktu. Bu durum Amerika’daki büyük krize kadar devam etti. (Piyasalarda
kara perşembe olarak anılan 1929 yılındaki Amerikan borsası ve bütün finans
piyasalarında etkisini gösteren sonuçları çok ağır olan ve izleri ancak 1933
yılına doğru sarılan büyük kriz.) Yönetim anlayışı “ne üretirsen onu satarım”
idi.
Bu konuya en
uygun örnek herhalde Henry Ford örneğidir. “Henry Ford, arabaların kitle
halinde üretiminde öncülük yapmış biridir. Fakat daha sonraları verimliliğe
aşırı önem vermiştir. Ford’un ürettiği araçların hepsi maliyetleri daha
düşük olması için siyah renkte üretilmişti. Bu onun arabalarını en ucuz araba
yapıyordu. Ama General Motor İşletmeleri yöneticisi Alfred Salon müşterilerin
daha fazla seçenek istediğini ve bunun için daha fazla ödemeye razı olduklarını
düşünerek G.M.’nin piyasaya farklı renklerde arabalar sürmesini sağladı, bu
maliyetleri arttırıyordu, fakat II. Dünya savaşı yaklaşırken G.M.’nin satışları
Ford’un satışlarının çok ilerisine geçmişti.” ( Yrd. Doç. Dr. Murat Özcan,
Kobi’lerde Pazarlama, Ekin Kitabevi, 1996, s.10.)
1.2.2.
Satışa ağırlık verilen dönem:
Bu dönemde
artık eskiye göre daha da gelişen teknoloji yardımıyla da üretim bir sorun
olmaktan çıktı, artık yeni sorun üretimi satmak olmaya başladı. Çünkü
piyasaların çoğu üretime doymuş arz talebin önüne geçmeye başlamıştı. Şirketler
tutundurma çabalarını bu dönemde başlattılar. Tek amacı satış olan yanıltıcı ve
baskıcı reklamlar yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Malı satmanın en iyi
yolunun onun reklamını yapmak olduğu düşünülmeye başlandı. Bu dönemdeki yönetim
anlayışı “ne üretirsem satarım yeter ki satmasını bileyim.” olmuştur.
1.2.3.
Pazarlamaya ağırlık verilen dönem:
Bu dönem
üretimin tamamen tüketici istek ve ihtiyaçlarına göre şekillendirildiği,
tüketici ile üreticinin ortak kazancının olduğu kazan-kazan yaklaşımının egemen
olduğu. Tüketiciyle uzun vadeli ilişkilerin kurulmaya çalışıldığı, “tüketiciyi
tatmin ederek kar ve kazanç sağlama” dönemi olmuştur. Yanıltıcı kampanya ve
reklamlar büyük ölçüde ortadan kalkmış. Hemen hemen her şirkette bir pazarlama
bölümü kurulmuş ve diğer bölümlerle bütünleşik hareket etmeye başlanmıştır.
1980’lerin sonlarına doğru ise koşulların daha da ağırlaşması çevre
kirliliğinin artması gibi etkenlerle şirketlerde sosyal sorumluluk duygusu da
ön plana çıkmaya başlamıştır. Hayat standartlarının yükseltilmesi ön plana
çıkmıştır.
1.3. Modern
Pazarlama Anlayış:
Modern
pazarlama anlayışı şirketlerin hedeflerine ulaşmakta seçtikleri yöntemleri,
tüketici tatmini ile çakıştırarak beraber uygulamaya koymasıdır. Tüketiciye
yönelik bu olumlu tutum, ancak tamamen entegre olmuş bir pazarlama anlayışı
sonucunda uzun dönemde kar sağlayarak başarıya ulaşmış olur. Pazarlama
uygulamaları gerçekleştirilirken şirket içindeki birimler arasında tam bir uyum
ve koordinasyon sağlanmalı, yapılan her şey bir bütünlük içinde yapılmalı,
bölümler arası uyum ve ahenk asla bozulmamalıdır. Bu açıdan pazarlama bölümü
bir maestro gibi çalışmalı dengeleri korumalıdır.
Klasik
Yaklaşımın şematize edilişi;
Hareket
Noktası
|
Araçlar
|
Sonuç
|
Mal Hizmetler
|
Satış
Teşvikler
|
Satış
hacminden doğan kar
|
Tüketiciye
yönelik pazarlama anlayışının şematize edilişi;
Hareket
noktası
|
Araçlar
|
Sonuç
|
Tüketicilerin
istek ve ihtiyaçları
|
Tüm
pazarlama yöntem ve
Araçları
(Bütünleşik Pazarlama)
|
Müşteri
tatmininden doğan kar
|
· Üretim Anlayışı
· Ürün Anlayışı Geleneksel
Anlayışlar
· Satış Anlayışı
· Tüketiciye Yönelik
Anlayış Çağdaş Anlayışlar
· Toplumsal Pazarlama Anlayışı
Yaklaşımın
Adı
|
Odak
Noktası
|
Araçlar
|
Amaçlar
|
Satış
Anlayışı
|
Ürün
|
Tutundurma
Çabaları
|
Satış
hacmini arttırarak kar maksimizasyonu
|
Tüketiciye
Yönelik Anlayış
|
Müşteri
İstekleri
|
Bütünleşmiş
Pazarlama
|
Müşteri
tatminin den doğan kar
|
Toplumsal
Pazarlama
|
Müşteri
İstekleri
Ve Toplum
Çıkarları
|
Bütünleşmiş
Pazarlama
ile
Toplumsal
ve
Yasal
Yaptırımlar
|
Müşteri
tatmini ve
Uzun
dönemli toplum refahı hedefi
|
(Nazmiye
Demir, Dilek Birbil, Nevda Atalay, Şevket Yıldırım, Pazarlama Yönetiminde Yeni
Yaklaşımlar ve Küçük ve Orta Boy İşletmeler, MPM Yayınları, No: 633, Ankara,
1998, s.24,25,26)
1.4.
Pazarlamanın Önemi:
İşlerin bu
denli hızlı geliştiği, dengelerin her an aksi yöne dönebildiği, ürünü üretmenin
satamadıktan sonra yalnızca bir kıt kaynak israfı olduğu, tüketiciye kulak
vermeden üretimin zarardan başka bir şey getirmediği bu
devirde pazarlamanın önemini anlamayan şirketlerin tek çaresi kapanmaktır.
Gelişmiş
ülkelerdeki bir çok kuruluş pazarlamanın önemini kavramıştır. Fortune
dergisinin 1992 yılında ABD’de “1000 büyük işletme” sıralamasında yer alan
şirketlerin, tepe yönetimine yükselen en büyük yönetici grubunun %31 pay oranı
ile pazarlama kökenli olduğu; 1989 yılında ise bu oranın %28 olduğu ve %3’lük
bir artış olduğu gözlenmiştir. (Philip Kotler and Gary Armstrong, Marketing: An
Introducttion, 3rd ed. Englewood Cliffs, N.J.: Prentice-Hall, 1993, s.2.)
İkinci
Bölüm: (PAZARLAMA)
Pazarlamayı
Etkileyen Dış ve İç Faktörler
Pazarlama
Planı ve Yönetimi
2.1. İşletme
Dışı Faktörler (Makro Değişkenler)
Makro
değişkenler işletmenin kendi kontrolü dışında gelişen çoğu zaman işletmenin bu
şartları değiştiremediği için kendi iç dinamikleri yardımıyla bu değişimlere
uyum sağlamak zorunda olduğu koşullar ve değişmelerdir.
İşletmeler
kendilerini bu kadar direkt etkileyen makro değişkenleri en iyi şekilde,
tanımalı, etüt ve analiz etmeli bu hızlı değişimin doğuracağı yeni tehditleri
ortandan kaldırmaları veya tolere etmeleri; fırsatları ise çok iyi
değerlendirmeleri gerekmektedir.
Az gelişmiş
veya gelişmekte olan ülkelerde makro değişkenler daha kısa sürelerde değiştiği
içindir ki: bu ülkelerde ileri görüş ufku daha kısadır. Bunun sonucu işletmeler
için bir belirsizlik ortamı oluşmasıdır. Belirsizliğin en tehlikeli sonucu ise
tabii ki artan risklerdir. Ama bu ortamlarda kar oranları daha fazladır: çünkü
riziko karı beraberinde getirir. Gelişmiş ülkelerde bu durum biraz daha
farklıdır. Makro değişkenlerin ne yönde hareket edeceği aşağı yukarı
belirlidir. Bu da şirketlerin uzun vadeli kararları (yatırım, büyüme, vb.)
alırken, politika ve stratejileri belirlerken, pazarlama planları yaparken daha
rahat davranmalarını ve geleceğe umutla bakmalarını sağlar.
Makro
değişkenlerin sıralamasını Prof. Dr. İsmet Mucuk şöyle yapmaktadır:
· Demografik
· Ekonomik
· Sosyal
ve kültürel
· Politik
ve hukuki
· Rekabet
· Teknolojik
2.1.1.
Demografik Değişmeler:
Coğrafi
dağılım yönünden nüfus miktarı, cinsiyet, yaş gibi etmenler şirket
tahminlerinde önemli bir yer tutmaktadır.
2.1.2.
Ekonomik Değişmeler:
Enflasyon,
faiz oranları, stagflasyon, desenflasyon, resesyon, gelir dağılımı, satın alma
gücündeki değişmeler, taksitli satışlar, vb. gibi birçok etmen şirket için uzun
ve kısa vadeli kararlarda yönlendirici rol oynar.
2.1.3.
Sosyal ve Kültürel Değişmeler:
Toplumun
sosyal değişkenleri, ailede çocukların etkinliğinin artması, gelirin artmasıyla
beraber artan kültürel yapı, modaya olan özenti pazarlama planı yapılırken
değerlendirilmelidir.
2.1.4.
Politik ve Hukuki Değişmeler:
Alınan
hukuki karar ve yaptırımlar, yerel yönetimler ve hükümetlerin politika
değişikliği sonucu oluşan yeni koşullar, yasal düzenlemeler, tüketici koruma
yasaları, kartel ve tekel oluşumuna karşı alınan önlemler, teşvik ve
kısıtlamalar çok önemlidir.
2.1.5.
Rekabetteki Değişmeler:
Rekabet
şirketler için gelişimi ve ilerlemeyi sağlayan en önemli itici güçtür.
İşletmeler rakiplerini yakından izlemek zorundadır. Rekabet açısından piyasalar
çok çeşitlidir. Tam rekabet piyasaları aslında gerçekte çok rastlanmayan piyasa
türleridir. Tekelci veya monopollü rekabet, oligopol piyasalar ve monopol
(tekel)yaygındır. Rekabet her zaman kaliteyi ve uygun fiyatı beraberinde
getirir. Rekabet müşteri tatmininin artmasını sağlar. Bir işletme için rekabet
aynı malı üreten ve satan diğer firmalardan, o mal grubunun ikameleri olan mal
piyasalarından gelebilir. Ayrıca tüketicinin kıt kaynakları dağıtırken yaptığı
tercihler de şirketi etkiler.
2.1.6.
Teknolojik Değişmeler:
Gelişen yeni
teknoloji sayesinde işletmelerin üretimleri artmış bunların tanıtım, tutundurma,
promosyon ve reklamını yapacak kaynaklar daha da fazla artmıştır. Artık
ürünlerin piyasalardaki ömürleri de kısalmış, şirketlerde araştırma ve
geliştirmeye verilen önem bir kat daha artmıştır. Bilginin artık daha rahat
dolaşımı ve paylaşımının olduğu günümüzde tüketici daha bilinçli ve daha
bilgilidir.
İşletmenin
pazarı, tedarikçileri, ve aracı kuruluşlar yine işletmenin dış çevresindedir.
Ama bu
etkenler diğer makro değişkenler gibi değildir çünkü; işletme bunları etkileyip
değiştirebilir ve bunun sonucunda uyum sorunlarını azaltabilir.
2.2. İşletme
İçi Faktörler (Mikro Değişkenler)
İşletme içi
faktörler çoğu zaman işletme tarafından kontrol edilebilen ve etkileri daha
kolay engellenebilen değişkenlerdir.
2.2.1.
Pazarlama Dışı Unsurlar:
İşletmelerde
pazarlama dışında birçok kaynak vardır; işletmeler bu kaynakları uyumlu ve
koordineli kullanabildiği sürece başarıya ulaşır. Bu kaynaklar:
1. Finansman
2. Üretim
3. Personel
4. Kuruluş
Yeri
5. Firma
İmajı ve Kurumsal Kimlik
6. Araştırma
ve Geliştirme
2.2.2.
Pazarlama Karması Temel Unsurları:
Pazarlamanın
bu temel unsurlarını McCarthy yaygınlaştırmıştır.
· Mamul
· Fiyat
· Tutundurma
Faaliyetleri
· Dağıtım
2.2.2.1
Mamul (Product):
Pazarlama
bölümü için mamul ana unsurdur. Mamulün çeşitli unsurları tüketicinin nabzını
en iyi tutacak şekilde değiştirilmeli, marka, stil, ambalaj, kalite, satış
sonrası hizmetler gibi konulara ağırlık verilmelidir.
2.2.2.2.
Fiyat (Price):
Fiyat
pazarlamanın önemli bir parçasıdır. Doğru fiyat belirlenmemiş ürünler şirkete
zarar verir. Yapılacak indirimler, uygulanacak kredi malın pazarlamasını büyük
ölçüde etkileyecektir. Keyfi fiyat belirlemeleri ancak tekellerde mümkündür.
Uzun vadede diğer işletmeler için imajı çok kötü etkiler.
2.2.2.3.
Tutundurma (Promotion):
Tutundurma
çabaları ürünün piyasalarda benimsenmesi ve tanınması için önemlidir. Piyasaya
lanseymanı (sunumu) iyi yapılmış olan bir ürünün bilinirliği daha artar ve
şirkete daha çok kar bırakarak şirketin amaçlarına daha çabuk ulaşmasını
sağlar. Bu çabalar arasında kişisel satışlar, reklamlar, tanıtma çabaları
ve ürün geliştirme teknikleri vardır. Ürün örnek dağıtılması da sık rastlanan
ama pahalı bir yöntemdir.
2.2.2.4. Dağıtım
Yeri (Place):
Ürünün bütün
diğer unsurları tamam bile olsa ürünün tüketiciye ulaşmasında sorun olursa
diğer her şey boşunadır. Dağıtım kanallarının, satış bölgelerinin,
stokların ve ürünün sergileneceği yerlerin çok iyi düşünülüp hazırlanması
gereklidir.
2.3.
Pazarlama Planı ve Yönetimi
Yukarıda
sayılan makro ve mikro değişkenlerin dışında yeni rekabet koşulları, tüketici
eğilimlerindeki değişim, bilgi ve iletişim teknolojisi, küreselleşme, müşteri
isteklerinin öne çıkması, pazarlama yönetici ve elemanlarının niteliklerindeki
artış, karar verme süresindeki kısalmalar, pazarlama finansının kolaylaşması,
bulunan kolay krediler gibi birçok etken pazarlama planlarını etkilemektedir.
2.3.1.
Misyon ve Vizyon:
Şirkete bir
misyon ve vizyon belirlenmelidir. Bu görev büyük ölçüde üst yönetimin görevidir.
Misyonu ve vizyonu olmayan şirketler pusulası ve haritası olmadan okyanusun
ortasında kalmış gemiler gibidir. Misyon ve vizyon belirlenirken yapılan
hatalar ise işin başlangıç aşamasında yapılan hatalar olacağı için rotayı
tamamen saptırır ve hedefe ulaşmayı imkansız hale getirir. Ayrıca belirlenen
misyon şirket orta kademe yöneticileri ve tüm çalışanları tarafından tamamen
anlaşılır olması ve çok iyi benimsenmesi gerekir. Kabul görmeyen bir misyon
sadece süs olarak kalacaktır.
2.3.2. Amaç
, Strateji ve Taktik:
Planlamadan
önce belirlenecek unsur amaçtır. Amaç neye ulaşılmak istenildiğidir. Amaç
belirlendikten sonra planlama yapılabilir. Planlama yapılırken stratejistler
uzun vadeli planlama yaparlar bu görev genele anlamda şirketlerde tepe
yönetimi tarafından üstlenilmiştir. Tepe yönetimine bu kararları alırken
genelde uzmanlar veya danışmanlar yardımcı olur. Bu düzeyde amaç şirketin 3-5
yıl sonrasına yön verecek olan kararların alınmasıdır. Uzun vadeli planlama
yapılırken makro ekonomik değişkenler önemli yer tutar. Uzun vadeli planlama
yapan üst yönetim bunu alt kademelerle uyum içinde yapmak zorundadır; çünkü
sonuçta alınan kararların başarısı tamamen bu kademelere bağlıdır. Orta ve kısa
vadeli kararlar taktikler adını alır bu kararlar daha çok ayrıntı
içerir. Taktikler orta kademe yöneticileri tarafından belirlenir ve
uygulanır.
Amaç
strateji ve taktik belirlendikten sonraki aşama uygulama aşamasıdır. Uygulama
aşaması örgütlenmeyi, kadro oluşturmayı, ve yürütmeyi içerir.
Son aşamada
ise kontrol ya da denetleme yapılır. Denetleme performans değerlendirme ,
belirlenen amaçlara uygunluk ve amaçlardan sapma gibi bölümlerden oluşabilir.
Amaçlardan sapma %10’un üzerinde ise bu durum menfi yönde de müspet yönde de
olsa nedenleri araştırmalı ve yanlış ya da hatanın neden oluştuğu incelenmeli
ve bir rapor dahilinde yönetimden istenmelidir. Ayrıca bütün bu aşamaların
birbiri ile maksimum uyumu sağlamak için her aşamada geri bilgi akışları
yapılmalı gerekirse revizyonlara gidilmelidir. Bu durumda sistem şöyle kurulmalı
ve şu aşamaları içermelidir:
Misyon ve Vizyon Başarıya ancak
doğru çizilen bir rotanın
Amaç doğru anlaşılması ve
uygulanması
Strateji sonucunda ulaşılabilir.
Taktik
Kontrol Geri Besleme
Sonuç Başarı
Stratejiler
belirlenirken mevcut koşulları çok iyi değerlendirilmeli ve analiz edilmeli.
Şirketin zayıf ve güçlü olduğu yönler doğru tartılıp biçilmeli bunun sonucunda
saptamalar yapılmalı ve karar alınmalı. Ürünlerin ve tüketicilerin durumu
incelenmeli gerekirse bölümlendirilmelere gidilmeli. Büyüme kararları
alınırken; pazarın nasıl etkileneceği, nasıl büyütüleceği, yeni mamul
geliştirilmesi, ayrıca mamul çeşitlendirilmesi gibi unsurların dikkate alınması
gerekir. Bu durumun daha iyi anlaşılması için konuyla ilgili H. Igor Ansoff’un
1950’li yıllarda yaptığı mamul/pazar/fırsat matrisi aşağıda verilmiştir.
Ürünlerin
pazarda dört ayrı evresi vardır. Bu evreler eskiden daha uzundu ama gelişen
teknoloji
ile birlikte günümüzde ürünlerin bu yaşam evreleri çok daha kısalmıştır. Hele
de
gelişen
bilgi teknolojileri veya bilgisayar sektöründe ya da iletişim sektöründe bu
evre artık
aylarla
ölçülmektedir. Bu dört evre şunlardır: Sunuş (tanıtma) büyüme,
olgunlaşma, gerileme (düşüş).
|
|
Üçüncü
Bölüm: (PAZARLAMA)
Pazarlama
Bilgi Sistemi,
Pazarlama
Planı ve Yönetimi
|
|
3.1.
Pazarlama Bilgi Sistemleri:
|
|
Pazarlama
kararları verilirken en önemli ihtiyaç bilgi ihtiyacıdır. Karar kademelerinin
doğru bilgiye doğru zamanda ulaşması hayati önem taşımaktadır. Bilgiler düzenli
ve sürekli olarak toplanmalı, incelenmeli, analiz edilmeli ve
kullanılmalıdır. Bilgi akışındaki herhangi bir kopukluk veya eksiklik
belirsizlik ortamının artması sonucu verilen kararların sağlığını etkiler.
Toplanan bilgiler tüketicileri daha iyi anlamayı onlara göre hareket etmeyi
yani; ürün karmasını, ürün çeşitliliğini, yeni gelişmeleri, tüketici
isteklerindeki değişmelere göre ayarlamayı sağlar. Araştırma ve bilgi toplama
aşamaları şirketlerin geri bilgi akışı için en önemli unsurların başında gelir.
İşletme
bilgi kaynaklarını dış ve iç kaynaklar olarak ikiye ayırabiliriz. Bu iki
kaynaktan toplanan bilgiler ayrıştırılır, elemelere tabi tutulur, düzeltmeleri
yapılır ve bütün bu aşamaların sonucu şirketler pazarlama karmalarını
oluşturmak için gerekli bilgilerin birçoğuna ulaşmış olur. Sonuçta alınan
periyodik raporlar ve özel araştırmalar geleceğe daha iyi ışık tutar ve
belirsizlikleri giderir.
Gelişen
teknoloji pazarlama bilgi sistemleri sonucu toplanan bilgilerin
değerlendirilmesinde çok faydalı olmuştur. Bunun için özelleştirilmiş birçok
bilgisayar programları geliştirilmiştir.
3.2. Pazar
Araştırması:
Piyasaların
gelişmesi yöneticilerin omuzlarına daha fazla yük yüklemiştir ve bunun sonucu
yöneticilerin tüketicilerden onların istek ve ihtiyaçlarını yakından
gözlemlemeleri ve hemen tepki verme olanaklarını ortadan kaldırmıştır.
Piyasa
dinamiklerini çok iyi takip etmek, rekabetçi ortamda uzun vadeli dayanabilmek,
dış çevrede oluşan hızlı gelişmelere tepki verebilmek için pazar
araştırmalarının doğru ve sağlıklı yapılması gerekir. Pazar araştırmaları
tüketiciden bilgi akışını sağlayıp pazarlama performansını, sorunlarını ve
fırsatlarını belirlemede kullanılır. Pazarlama araştırması gerekli bilgileri
belirler, araştırmanın nasıl yapılacağına dair planlamayı yapar ve programı düzenler,
yöntemi seçer, metodu düzenler, verilerin toplanacağı ve eritileceği potaları
belirginleştirir, süreçleri yönetir, uygular sonuçta elde edilen doneleri
analiz eder, çıkan sonuçları yorumlar.
Pazarlama
araştırmalarının konuları çok çeşitlidir. Asıl konular tabii ki pazarlama
karması konuları ve ekonomik şartlarla ilgili olan konulardır. Ama sonuçta daha
da alt konulara ayrılabilir. Yeni bir mamul çıkarılırken yapılan araştırmalar
daha farklıdır, ürüne piyasanın vereceği tepkiyi ölçmek için yapılan araştırmalar
farklı, bunların dışında tüketici eğilimlerini belirlemek, reklam
kampanyalarını yönetmek, fiyat kararı vermek, dağıtım kanallarını seçmek,
ambalajlama ve paket kararını vermek ve dış pazar belirlemek için yapılan
araştırmalar ve teknikleri hep farklıdır.
Pazar
araştırmaları şirketlerin önlerindeki sis bulutlarını dağıtır, risklerini
azaltır. Tüketici odaklı olmalarını sağlar, yeni imkanları belirlemelerinde
kolaylık sağlar, uygulanan yöntemlerin doğruluğunu denetler. Bütün bu
avantajlar tabi ki zaman kayıpları, yüksek maliyet, bilgilerin doğruluğunun
kesin olmayıp sadece tahmin düzeyinde kalması gibi birçok dezavantajı da
beraberinde getirmektedir. Ayrıca kısa süreli acil müspet sonuçlar
getirmediği yani hemen sonuç alınabilecek keskin bir hap olmadığı için küçük
çaplı işletmelerde genelde hiç uygulanmamaktadır.
3.2.1.
Pazarlama Araştırma Süreci:
|
Pazarlama
araştırmasındaki en önemli amaç olan pazarın nabzı tutulurken yapılan bir
hatanın maliyetleri şirketleri çok zorlayabilir. Bu nedenle araştırmanın doğru
ve sağlıklı olması sağlanmalıdır ve bu amaca yönelik uygulanacak net ve kesin
bir yöntem yoktur zaten uygulanacak katı bir yöntemin sonuç vermeyeceği de
ortadadır. Süreç beş aşamada ele alınabilir:
1. Problemin
tanımlanması
2. Araştırmanın
planlanması
3. Araştırma
planın uygulanması
4. Verilerin
analiz ve yorumu
5. Araştırma
raporunun hazırlanması
(Philip
Kotler, Marketing Management, 8th ed. Englewood Cliff, N.J.,
Prentice-Hall. Inc., 1994, s.132)
3.2.1.1.
Problemin tanımlanması:
Problemin
belirlenmesi bütün çalışmaların en önemli kısmıdır. Bu aşamada tüm verilerin
özenle üzerinde durulmalıdır. Seçilen yanlış bir problem bütün çabaların yanlış
amaç uğruna heba edilmesi sonucunu doğurur.
3.2.1.2.
Araştırmanın planlanması:
Araştırma
yapılacak olan problem seçildikten sonra bu konu hakkında ki verilerin hangi
kanallardan elde edileceği ve seçilecek alternatif yolların maliyetleri
belirlenir. Araştırma kaynakları her seviyeden seçilmeli hiçbir veri (done)
atlanmamalıdır. Bu verilerin toplanacağı yollar belirlidir. Anketler, deneyler
ve gözlemlerdir. Anket birebir ilişkiyi gerektirir, bu nedenle hem maliyetli,
hem de bazen tepki ile karşılanabilen (cevaplamayı ret ya da verilen
yanlış yanıtlar gibi). Deney ve gözlemde ise durum farklıdır. Burada yapılan iş
biraz daha dışarıdan olduğu için daha nesnel yargılara ve tahminlere dayanır.
(Güvenilirliklerinden şüphe edilebilir.)
3.2.1.3. Araştırma
planın uygulanması:
Planın
uygulanması aşaması verilerin toplanması aşaması demektir. Bu aşama hata
yapmaya çok açıktır. Hatalar genellikle verilen yanlış cevaplardan veya
verilerin yanlış analizlerinden ortaya çıkar. Anketleri cevaplayanlar bazı
soruları dürüstlükle cevaplamaz, eğer cevaplar yoruma açıksa anketi yapan
anketörün ya da cevaplayan kişilerin yanlı yanıtları sonuçları olumsuz etkiler.
(Gerçekte olan değil de olması gereken cevapların verilmesi gibi. )
3.2.1.4. Verilerin
Analiz ve Yorumu:
Toplanan
verilerin analizi yapılır ve yorumlanır. Analiz için ön hazırlık aşaması
verilerin sınıflandırılması ve sayımı yapılır. En çok istatistiki yollara
başvurulur. Ortalama değer ve ortalamadan sapmalar hesaplanır. Hesaplamalar
yapıldıktan sonra sezgisel yollarla yargılara varmalar ve sonuç çıkarımlarına
gidilir.
3.2.1.5.
Araştırma Raporunun Hazırlanması:
Raporlama en
son aşamadır. Rapor hazırlanmadan önce bütün aşamalar sıkı bir şekilde tekrar
gözden geçirilmelidir. Rapor hazırlanırken tarafsız davranmalı objektiflik yön
bulmadaki en önemli ışık fenerimiz olmalıdır. Yazılan raporların
gereğinden fazla uzun tutulması okunmasını engeller ve alınacak faydaları
kısıtlar; çünkü tepe yöneticilerinin zamanları kısıtlıdır. Yazılan raporların
sonuç aşamasında konunun özeti verilmelidir, böylece yöneticiler de buradan
alacağı pozitif yargılar sonucu rapora gereken önemi verir ve değerlendirmeler
ona göre yapılır.
3.3. Veri
Toplama Metotları:
3.3.1.
Birincil Veri Toplama Kaynakları:
Bu kaynaklar
daha önce belirtildiği gibi üç tanedir: Anket, gözlem, deney.
Anket
yönteminin pahalı bir yöntem olduğuna eksi ve artılarına daha önce
değinilmişti. Ama yine de en sık kullanılan metottur. Bunun nedeni oluşan
hataları veya verilen yanlış cevaplar sonucunda yöntemin sonuçlarının
saptırılmasını engelleme yollarının bulunması ve çeldirici sorularla bunların
ortaya çıkarılmasıdır.Anket yapmanın çeşitli yolları vardır. Bu yollardan ilki
birebir yüz yüze görüşme metodu, ikincisi telefonla anket, sonuncusu ise
mektupla anketlerdir.
Birebir yüz
yüze görüşme metodu: işbirliği kolay sağlanır, cevaplamak istemeyenleri
ikna yoluna gidebiliriz. Anlaşılmayan soruları anlatıp açıklayabileceğimiz
interaktif bir yöntemdir. Ama çok fazla maliyet ve zaman kaybına yol açması en
önemli handikapıdır.
Burada
amacın mülakat ya da tartışma yapmak olmadığı ve bu iş için para
ödenmediği anketöre anlatılmalıdır.
Telefonla
anket yöntemi: Kısa sürede ve kolayca bilgi toplama yöntemlerinden bir
başkasıdır. Telefon görüşmesi süresi kısa tutulduğu ve aynı şehir içinde
yapıldığı sürece maliyetler biraz olsun azaltılabilir. Alınan bilgiler direkt
olarak bilgisayara girilirse kağıt işi (paper work) en aza indirilmiş olur.
İnsanların evlerine veya işyerlerine telefon açılacağı için insanlar rahatsız
olup, cevaplamayı reddedebilir.
Mektupla
anket yöntemi: Bu yöntemle daha geniş kitlelere ulaşılabilir. Herkesten
hemen cevaplaması istenmediği için insanlar düşünerek daha rahat ve daha bol
zamanda daha sağlıklı cevaplar verebilir. Anketörün yönlendirmesi gibi bir
problem ortadan kalkmış olur. Ama bu yöntemde dağıtılan veya postalanan anket
sorularının cevaplanma oranı veya cevaplansa da bize geri postalanma oranı
düşük olur. Sorular kısa tutulmalıdır yoksa cevaplama oranı düşer ama çoktan
seçmeli sorular da araya eklenerek bazı avantajlar sağlanabilir. Cevaplama
oranını arttırmak için cevaplayıcılar ortaya konulan ve kura sonucu verilen bir
ödül yoluyla özendirilebilir. Ödülün kura sonucu verilmesi maliyeti azaltır.
Gözlem
yönteminin esası olaylara hiçbir müdahalede bulunmaksızın sadece dışarıdan
izlenmesidir. Pazarlama alanında çok rağbet gören bir yöntem değildir. Olaylar
gerçekleştiği anda kayıt altına alındığı için daha net ve tarafsız daha sonraki
yorumlardan uzaktır. Ama bu yöntemde de insan faktörü işin içine girmektedir:
Gözlendiğini fark eden insanlar hemen davranışlarını değiştirmekte ve doğal
davranmamaktadır. Gözlemleri yapmak için iki yöntem vardır. İlki gözlemci
kullanmak ikincisi ise kayıt cihazları ve kapalı devre kameralar kullanmak
fakat bu ikinci yolun maliyetleri bazen araştırma maliyetlerini boşu boşuna
şişirmektedir.
Deney
yönteminde ortam kontrol altındadır. Gözlemde ortama müdahale olmazken
deneyde ortam koşulları değiştirilip alınan tepkiler ölçülür. Bu yöntem
diğerleri arasında en bilimsel olanıdır. Diğer yollarla elde edilemeyen
bilgiler burada elde edilebilir. Ama bu yöntemin kullanım alanı sınırlı ve
masraflıdır.
3.3.2.
İkincil Veri Toplama Kaynakları:
Veriler iki
kaynaktan toplanır: İşletme içi kaynaklar ve işletme dışı kaynaklar.
İşletme içi
kaynaklar: şirketin tuttuğu kendi kayıtları, bilanço, kar/zarar
analizleri, maliyet tabloları, satışlar, tutulan müşteri portföyleri... Bu
kaynaktan elde edilen verilerin bir kısmı şirketin zorunluluklar sonucu tutması
gereken kayıtlarken diğer bir kısmı ise ayrıca ek masraf gerektiren
araştırmaları içerir.
İşletme dışı
kaynaklar: makro ekonomideki değişikliklerin değerlendirilmesi, ekonomik
konjonktürün iyi analiz edilmesi, yeni trendlerin belirlenmesi, devletin
açıkladığı araştırma raporları... Bu kayıtlar genelde DPT., DİE., Nüfus
Daireleri, Merkez Bankası, Ticaret ve Sanayi odaları, Birlikler, Sınai Kalkınma
Bankası gibi çeşitli kaynaklardan elde edilir. Bu kaynaklardan toplanan
bilgiler ise daha genel kullanıma açık olarak tasarlandığı ve derlendiği için
bizim spesifik konularımıza uzaktan destek olmaktan öteye gitmeyebilir.
Dördüncü
Bölüm: (PAZARLAMA-Tüketici)
Tüketici
Pazarları ve Tüketici Davranışları
4.1.
Pazarların Yapısı, Özellikleri, Tüketici Pazarları ve Çeşitleri
Pazarda
bizim için önemli olan tüketici grubu; belirli bir ihtiyacı olan ve bu ihtiyacı
karşılayacak istek ve arzusu olan, alım gücüne sahip veya potansiyeli
olan, ayrıca bu potansiyeli harcama yönünde eğilimi olan özel ya da tüzel
kişilerden oluşan tüketici gruptur. Hedef pazar ise üretici ve satıcıların
malları ve hizmetleri satmak için seçtiği asıl tüketici grubudur. Tüketiciler
almış olduğu malları kullanma biçim ve yerlerine göre ikiye ayrılabilir. Kendi
veya ailesinin ihtiyacını karşılamak için mal alanlar nihai tüketici, üretime
katmak yeni değerler yaratmak, tekrar satmak, ekonomik amaçlarla kullanmak için
alanlara ise endüstriyel tüketici denir.
Tüketicileri
iki birime ayırırken pazarları üçe ayırabiliriz.
1. Tüketiciler
Pazarı: Ailesel ya da kendi ihtiyaçlarını gidermek amacıyla alım yapan
tüketici grubu.
2. Örgütsel
Pazarlar: Amacı mal ve hizmet üretmek ve bunu satarak kar elde etmek olan
kurum ve kuruluşların yaptığı alımlardır. Alım tamamen tüketici pazarındaki
arz-talep dengesine bağlıdır. Bu pazarlarda yapılan alımlar büyük
miktarlardadır. Ayrıca alıcı sayısı kısıtlı olduğu için birebir (yüz yüze)
satış tekniklerinin kullanılması daha uygun olabilir. Örgütsel pazarlar dörde
ayrılır.
· Üreticiler
Pazarı
· Aracılar
(satıcı işletmeler) Pazarı
· Kurumlar
(kar amacı gütmeyen örgütler) Pazarı
· Devlet
(hükümet) Pazarı
3. Uluslar
arası Pazarlar: Ülkenin kendi sınırları dışındaki bütün pazarlar uluslar
arası pazarlar adını alır. Bu pazarlar birbirinden çok farklı kurallara ve
satın alma davranışlarına sahiptir.
4.2.
Pazarların yapısı ve özellikleri:
Pazarın
Demografik özelliklerini incelerken bakılması gereken en önemli unsur
toplam nüfus miktarıdır. Ayrıca bu nüfusun coğrafi açıdan dağılımının nasıl
olduğu pazar yoğunluğunun nerelerde olduğunun bilinmesi ve bölgesel olarak
nerelere ağırlık verilmesi gerektiği ancak bu yolla sağlanabilir. Nüfusun yaş
dağılımı ise bizim hedef kitlemizin davranışlarını gelecekteki durumunu
belirleyebilmemiz ve gelecekle ilgili tahminler yapabilmemiz için bilinmesi
gerekir. Nüfusun cinsiyet dağılımı belirlenen hedef kitlenin ne yönde hareket
edeceği ve tutundurma faaliyetlerinin nasıl yönetileceğini belirler. Ailede
karar verenler anneler mi yoksa çocukta ürünün tüketilmesi yönündeki karar
katılıyor mu bütün bunlar önemli unsurlardır. Aile yapıları eğitim düzeyleri,
nüfusun çalışma oranları, çeşitli eşyalara sahiplik oranları (beyaz eşya
penetrasyonları) gibi unsurlar da karar değişkenlerimizi etkilemektedir.
Pazarın
ekonomik özellikleri, pazarın demografik özellikleri pazarlar hakkında genel
bir bilgi edinmemizi sağlasa da asıl alım kararını sağlayan şey ekonomik
etkenlerdir. Ekonomik durumla ilgili olarak inceleme ve gözlemler yaparken önce
genel ekonomik duruma ve bu durumda ki konjonktürel değişmelere bakılır. Burada
dikkatle eğilinmesi gereken bölümler, GSMH (gayri safi milli hasıla), enflasyon
, faiz oranları gibi verilerdir.
Ekonomik
yapıdan sonra gelir yapısı ve dağılımı önem arz eder. Kişisel gelir değimi
kişilerin eline geçen tüm gelirdir, ama bundan çıkan giderlerden sonra
geriye kalanlar ise harcanabilir geliri oluşturur. Gelir dağılımının değişmesi
satın alma gücünü ve satılan ürünü doğrudan etkiler mesela gelir dağılımındaki
eşitsizlik ve adaletsizliğin artması hem lüks mallara olan talebi hem de adi
mallara olan talebi arttırırken dağılımın düzelip eşitlenmesi durumunda lüks ve
adi mallara olan talep kısılıp normal mallar önem kazanacaktır. Tüketici
kredileri de dar gelirli veya finansman zorluğu çekenlerin harcamalarını
taksitlendirerek yapmaları ve para biriktirmek için yapılan alım
ertelemelerinin önüne geçilmesi için oluşturulan bir yoldur. Hane gelirindeki
oransal artışta yine harcamaların genel eğilimini değiştirir mesela; hane halkı
toplam harcanabilir gelir artarsa bunun sonucunda gıda harcamaları oransal
olarak daha düşük bir yere gelir, giyimde lüks tüketime ya da markalaşmaya olan
bir yöneliş gözlendiği için fazla bir değişim olmaz ama lüks mallara yani
zorunlu ihtiyaç maddesi olmayan mallara olan eğilimler hemen artacaktır. Bunun
sebebi genel olarak toplumsal dinamiklerdir. Harcanabilir geliri artan insanlar
hemen bunu kanıtlayıp çevreye göstermek amacıyla bir üst sınıfa ait olan
ürünleri tüketmeğe özen göstermektedir. (Bu az eğitilmiş insanın genel
yapısıdır.)
Davranışları
Etkileyen Faktörler: Temel iktisat teorisi (kıtlık teorisi) insanların az
sınırlı olan kaynaklarını oransal olarak sınırsız olan mamul ve ihtiyaçlarına
en verimli şekilde dağıtmasını hedef alır. Bu teoriye destek olarak bütün
davranışları rasyonel ve ekonomik olan eylemlerinde sadece maliyet ve faydayı
hedef alan homoekonomikus (ekonomik adam) fikri ortaya atılmıştır. Davranışları
etkileyen faktörler üçe ayrılabilir; sosyal, psikolojik, kişisel.
Sosyal
Faktörler: satın alma güdüsünü etkileyen sosyo-kültürel faktörler in en
başında kültür ve alt kültür gelir. Kişilerin isteklerinin en temel nedeni olan
kültür, insanların oluşturduğu değer yargıları sisteminin, örf, adet, ahlak,
tutum, inanç, davranış, sanat ve bir toplumda paylaşılan diğer sembollerin
tümünün karışımıdır. Kültür hem soyut hem de somut kavramları kapsamaktadır.
Alt kültür kavramı nüfusun artmasıyla ortaya çıkan ve kültürel homojenliğin
bozulması sonucu oluşan bölgesel, dini, etnik farklılıklardır. Sosyal sınıflar
ise bir toplumun aynı davranış biçimi ve yaşam tarzına sahip kesimleridir.
Referans (danışma grupları) ise toplumun kararlarını etkileyen ve belirleyen ,
yönlendiren kimselerdir. Kişilerin etkilendiği bu gruplar arasında en başta
yakın çevreleri gelir. Daha sonra ise birebir yüz yüze görüşmese de yakınen
takip ettiği ve değer verdiği ünlüler sporcular, sanatçılar gibi bir kesim
gelir reklamlarda ağırlıklı olarak ünlülerin kullanılması ise bu nedendendir.
Mesela Jordan’ın giydiği ayakkabı, Banu Alkan’ın kullandığı parfüm
gibi) Roller ve aile kavramı kişinin o toplumda aldığı rol ve edindiği
statü sonucunda ondan beklenen gibi davranmasıdır.
Psikolojik
Faktörler: Kişinin kendi içinden kaynaklanıp sonucunda yine kendi
davranışlarını etkileyen güç psikolojik faktörlerin gücüdür. Temel olarak
psikolojide güdüler iki sınıfa ayrılır:
Biyolojik ve
Psikojenik (psikolojik) güdüler. Biyolojik güdüler insanın temel yaşam
ihtiyaçlarıdır. Psikojenik güdüler ise sevgi, saygı gibi daha soyut ama en az
biyolojikler kadar etkili güdülerdir.
Pazarlama
penceresinden bakılınca olayın boyutları değişir ve duygusal ve mantıksal
güdüler adıyla ikiye ayrılır. Mesela tüketicilerin alıştıkları marka ürünü
diğerleri daha uygun fiyatlı ya da daha üstün dahi olsa değiştirmeden
kullanması, ya da malları hep aynı mağazadan alması (müşteri olma güdüsü) hep
ait olma hissi (aidiyet) sonucudur. Bu durum Moslow’un piramidinin üçüncü
basamağıdır. Moslow’un bu ünlü piramidi beş basamakta insan istek ve
ihtiyaçlarını gruplandırdığı için “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” adını almıştır.
1. Fizyolojik
İhtiyaçlar (yeme, içme, uyuma...)
2. Güvenlik
İhtiyacı (fiziksel, ekonomik, sosyal korunma...)
3. Ait
Olma ve Sevgi İhtiyacı (gruba ait olma duygusu...)
4. Saygı
İhtiyacı (İtibar görme, değer verilme...)
5. Kendini
Gerçekleme İhtiyacı (başarma, estetik...)
Algılama bir
olay veya bir nesnenin varlığı üzerinde duyular yoluyla bilgi edinme olayıdır.
Herkesin aynı olgudan bile algıladığı farklıdır. Ürünün piyasada ya da
tüketici gözündeki algılanması onun ve dolayısıyla şirketin geleceğini doğrudan
etkiler. Çünkü algılar satın alma duygularını etkiler.
Öğrenme
kazanılan bilgi ve tecrübeler sonucu davranışlarında ve
tepkilerinde yaptığı değişimlerdir. Öğrenme insanoğlunun en önemli
vasfıdır. Öğrenme sonucu tüketici ürünü rafta diğerlerinden ayırıp
seçecektir. Bazı uyarıcılarını kullanarak ürünümüzün akılda kalırlılığını
insanların öğrenme güdüsü sayesinde arttırabiliriz.
Tutum ve
inançlar tüketici inançları ve tutumları onların satın alma karalarını doğrudan
etkiler. Tutum bir olaya, fikre veya olguya insanların olumlu veya olumsuz
duygularını belirtir. İnançlar ise kişisel deneyler veya dış kaynaklardan
alınan bilgiler sonucu oluşturulan değer yargılarıdır.
Kişilik
insanın kedine has biyolojik ve psikolojik özellikleri kişilik özelliklerini
belirler. İnsanın kişiliği ne tür mal alacağını belirler. Mesela insan dış
görünümünün nasıl olmasını istiyorsa ona göre kıyafetler alır bu durum
tüketimini etkileyen bir durumdur.
Kişisel
Faktörler: Bu faktörleri iki ayrı grup altında inceleyebiliriz. Demografik
ve durumsal.
Demografik
faktörler, daha öncede bahsedildiği gibi yaş, cinsiyet, dil, din, ırk gibi
faktörlerin tüketicinin tüketim kararlarını etkileyen en önemli unsurlardandır.
Durumsal
faktörler ise aniden ortaya çıkan yeni bir durum veya gereklilik sonucu oluşan
alım kararlarıdır. Hasta ziyaretine giderken aldığımız bir buket çiçek, ya da
cüzdanımızı kaybetmemiz sonucu yeni bir cüzdan almamız durumsal faktörlerin
arasındadır.
Tüketicinin
satın alma karaları süreçleri: Tüketiciye satın alma kararını verdiren
faktörler incelendikten sonra bu kararı vermenin süreçleri incelenebilir. Bazı
alımlar vardır her gün düzenli olarak yapılması gerekir gazete veya ekmek almak
gibi bazı alımlar vardır dayanıklı tüketim maddesi ya da lüks mal alımları gibi
daha uzun süreli kullanılır ve alımları farklı ihtiyaçlardan dolayıdır. Şimdi
öncelikle bu farklı satın alma davranışlarını inceleyelim.
1. Rutin
(Otomatik) Satın alma davranışı: Burada alımına karar verilen ürünün fiyatı
genel olarak düşük düzeyde ve bütçedeki payı azdır. Belirlenmiş markalar veya
ezberlenmiş alım yerleri söz konusudur Alım yapılırken düşünülmez. Sigara,
ekmek gibi ürünlerde geçerli davranış biçimidir.
2. Sınırlı
sorun çözen satın almalar: Burada tüketicinin satın aldığı ürün ya da markayı
daha önceden tanıdığı hep alıştığı markayı kullandığı çok nadir olarak ürün
değiştirdiği için ürün tanımasına ve araştırma yapmasına fazla gerek duyulmadan
yaptığı alımlardır.
3. Yaygın
sorun çözen satın almalar: Burada alıcı hakkında çok az bir bilgiye sahip
olduğu çok az kullandığı yeni ve fiyatı yüksek,sık sık alım gereksinimi
duymadığı ürünlerin alımları söz konusudur. Fiyatı yüksek olduğu ve bütçe
içinde fazla pay aldığı için daha nadiren alım yaptığı ürünleri tanımayan
müşteri uzun süreli araştırmalar yapmalı yayınlanan dergileri karıştırmalı ve
uzun süre düşünmelidir. Ev ya da araba alımı bu kararlar arasında en önemli
olanıdır.
Satın alma
süreci içinde alıcının geçirdiği ana aşamalar şunlardır:
1. İhtiyacın
ortaya çıkması
2. Uygun
alternatif ya da ikamelerin belirlenmesi
3. Bu
alternatiflerin değerlendirilmesi
4. Satın
alma kararının verilmesi
5. Satın
alma sonrası ve kullanım sırasında oluşun duygular
1. İhtiyacın
ortaya çıkması: Satın alma kararlarının ilk aşaması bir şeylere olan ya da
duyulan ihtiyacın ortaya çıkıp şekillenmesi sonucu belirlenmesidir.
2. Uygun
alternatif ya da ikamelerin belirlenmesi: Bu aşamada ihtiyacımız olan ürün ya
da marka belirlenir. Uygun alternatif arayışı için harcanan zamanı genelde
ürünün yapısı ve fiyatı belirler.
3. Bu
alternatiflerin değerlendirilmesi: Bulunan ürünler ve bunların ikamesi olan
ürünler arasında tercih yapılması anlamına gelen bu aşama için harcanan zaman
yine tabi ki fiyat ve ürünün aciliyeti unsurlarına bağlı olarak değişmektedir.
Geçmiş deneyler ve kullanılan markalar ilk olarak tercih sebebi ve zaman kısaltmanın
en kolay yoludur.
4. Satın
alma kararının verilmesi: Bütün diğer aşamalardaki değerlendirmelerden çıkan
sonuç olumlu ise alınacak malın markası, rengi, boyutu, fiyatı ile ilgili peş
peşe birbiriyle ilintili biz dizi karara varılır.
6. Satın
alma sonrası ve kullanım sırasında oluşun duygular: satın alınan malın
kullanımı sırasında oluşan olumlu ya da olumsuz yargılar sonucunda sadece
müşterinin bir sonraki alımı değil etkileme alanındaki diğer tüketicilerin de
alımları etkilenir. Mal alındıktan sonra diğer ürünlerin daha iyi olduğunun
farkına varılması ya da satın alınan üründe oluşan bir arıza ya da hata sonucu
tüketicinin üründen ve seçiminden endişe duyması pazarlamanın ve tutundurma
faaliyetleri sonucunda yapılan bütün eylemlerin boşa gitmesi gibi çok olumsuz
sonuçlar doğurabilir.
Beşinci
Bölüm: (PAZARLAMA-Endüstriyel Pazarlar)
Endüstriyel
Pazarlar, Yapısı, Önemi ve Endüstriyel Alıcı Davranışları
5.1.
Endüstriyel Pazarların Yapısı, Özellikleri ve Çeşitleri
Endüstriyel
pazarlar büyük miktarlarda, tekrar üretim yapıp satmak amacıyla kurulmuş şirket
veya kuruluşlardan oluşur. Örgütsel pazarlar ise belirli amaçları ve karları
sağlamak amacıyla kurulmuş örgüt ve gruplardan oluşur. Bu pazarlarda yapılan
alımlar çok daha büyük olduğu için kar oranları düşük ama toplam kar, miktar
yüksek olduğu için genelde perakende pazarlardan daha yüksek rakamlardadır.
Buradaki kuruluşların illaki kar amacı güden kuruluşlar olması gibi bir şey
tabi ki söz konusu değildir. Endüstriyel pazarları
· Üreticiler
Pazarı
· Aracılar
(satıcı işletmeler) Pazarı
· Kurumlar
(Kar amacı gütmeyen kuruluşlar) Pazarı
· Devlet
(hükümet) Pazarı şeklinde dörde ayırabiliriz. Şimdi bunların ayrıntılarına bir
bakalım.
5.1.1. Üreticiler
Pazarı
Amacı satın
aldığı ürünleri başka ürünler üretmekte yarı mamul olarak kullanmak ve satın
aldığı mamule bir değer katarak katma değerini arttırmak sonucu kar bekleyen
kuruluşlardan oluşan pazara üreticiler pazarı adı verilir. Bu pazarlardaki
talep miktarı tamamen tüketiciler pazarındaki hareketlerden etkilenir. Alım
miktarları yüksek az sayıda alıcıdan oluşan bir Pazar yapısı arz ettiği için bu
pazarlarda yüz yüze birebir satış tekniklerini uygulamak ve pazarlamacılar
yardımıyla satış arttırma yoluna gitmek en çok tercih edilen yöntemdir.
Talepler fiyat değişimlerine tüketiciler pazarından daha az duyarlıdır; çünkü
sonuçta bu pazarda mübadeleye uğrayan mallar ara mallardır.
5.1.2. Aracılar
(satıcı işletmeler) Pazarı
Bu pazardaki
alıcıların aldıkları mallar üzerinde hiçbir değişiklik ya da yenilik yapmadığı
ya da mallara katma değer katacak eylemlerden uzak durduğu genel olarak malları
aldıkları gibi satarak ya da kiraya vererek gelir elde ettikleri gözlenmiştir.
Bu kurumlar genelde toptancılar, perakendeciler, distrübütörler ve
mümessillerden oluşur.
5.1.3. Kurumlar
(Kar amacı gütmeyen kuruluşlar) Pazarı
Kurumaların
işletmelerden en önemli farkları kar amacı gütmemeleridir. Kurumlar yaptıkları
faaliyetlerin devamlılığını sağlayabilmek amacıyla ürün ve hizmet satın alıp
satarlar. Kızılay, çeşitli vakıflar ve bunun gibi kuruluşlar bu pazarda yer
alan kurumlardır.
5.1.4. Devlet
(hükümet) Pazarı
Devlet adına
hükümetler halka ve topluma hizmet amacıyla mal ve hizmetler satın alırlar.
Devletin bu pazarlarda satın aldığı ürünler çok çeşitlilik gösterir. Aldıkları
ürün sayıları büyük miktarlarda olduğu için kitlesel üretim yoluyla üretilir.
Bu büyük ihtiyacın karşılanması için genellikle ihale yöntemine gidilir.
5.2.
Endüstriyel Talebin Özellikleri
Endüstriyel
talepler tamamen son tüketicinin talebinde oluşan dalgalanmalara bağlıdır. Bu
pazarlar fiyata inelastiktir. Bunun anlamı fiyat değişikliklerine az duyarlı
olması sebebi ise genelde bu piyasada üretilen ürünler diğer piyasalara girdi
maddesi olarak kullanılması ve hammaddenin bu girdiler içinde çok küçük bir
paya sahip olmasıdır. Piyasada talep fazla dalgalanır. Dalgalanmalar çeşitli
akımların sonucu oluşur. Mesela yazın başında oluşan elektrik kesilmeleri
sonucunda jeneratör piyasası aniden canlanmış ve jeneratör satan çok sayıda
bayii açılmıştır bunu tüketici olarak bizler de gözleyebiliriz. Bunun sebebi
jeneratör üreticilerinin artması beklenen kesintiler sonucu hazırlıksız
yakalanmamak istekleri olmuştur. Bu pazarlarda ürün bilgi düzeyleri tüketici
piyasalarına göre yüksektir. Bu pazarlarda tamamen profesyoneller alım yapar.
Birçok şirkette alımlardan sorumlu bir satın alma departmanı kurulmuştur.
Reklamlardan çok kişisel satış teknikleri avantajlıdır. Satış masrafları daha
azdır, satın alma işlemi uzun bir süreçtir. Alıcılar bu pazarlarda alımlarını
yaparlarken çeşitli alım metotları kullanırlar.
1. Muayene
yaparak satın almalar (Standart olmayan mallara uygulanır)
2. Örnek
üzerine satın almalar (Standart olan mallarda uygulanır)
3. Tarif
üzerine satın almalar (Çok belirli spesifikasyonlara sahip ürünlerde)
4. Pazarlık
yoluyla satın almalar (Teklifler alınarak pazarlık yoluna gidildiği durum)
Endüstriyel
alımlarda satın alma kararlarını üretim bölümlerinin verdiği kararlar ve
spesifikasyonlara uygun olarak satın alma departmanı görevlileri veriler.
Endüstriyel satın alma kararlarını; çevresel faktörler adı altında yasa tüzük
ve yönetmelikler, ekonomik şartlar, rekabet ve teknolojik değişmeler; örgütsel
faktörler adı altında amaçlar, satın alma politikası, kaynaklar ve alım
departmanı yapısı; kişiler arası faktörler adı altında işbirliği, anlaşmazlık,
güç ve çıkar ilişkileri; bireysel faktörler adı altında ise yaş, eğitim düzeyi,
mesleki pozisyon, kişilik, gelir gibi unsurlar etkiler. Endüstriyel satın alma
sürecinin aşamaları tüketiciler pazarından bazı farklılıklara sahiptir.
1. İhtiyacın
ortaya çıkıp fark edilmesi
2. Mamul
spesifikasyonunun belirlenmesi geliştirilmesi
3. Mal
ve satıcının bulunması
4. Malların
spesifikasyonlarının değerlendirilmesi
5. İşletme
için en uygun olan mamul siparişinin verilmesi
6. Performansın
değerlendirilmesi
Altıncı
Bölüm: (PAZARLAMA-Pazar)
Pazar
Bölümlendirme, Hedef Pazar Seçimi ve Talep Tahminleri
6.1. Pazar
Bölümlendirilmesi
Pazar
bölümlendirilmesinin en önemli iki unsuru hedef pazarın seçimi ve bu Pazar
uygun pazarlama karmasının belirlenmesidir. Pazar alıcılar ve satıcılardan
oluşan mübadelelerin yapıldığı ortamdır. Pazarda tüketiciler çok çeşitlidir,
homojen bir dağılım göstermezler. Pazar bölümlendirilmesi ise işte bu homojen
olmayan büyük topluluğun homojen olan yani istek ve ihtiyaçları birbirine
benzeyen alt gruplara ayrılır. Pazar böyle alt bölümlere ayrıldıktan sonra
geriye o alt bölümlerin ihtiyaçlarına uygun olan malların satışa sunulması
gerekir. Bazen şirketler pazarı alt bölümlere ayırdıktan sonra hepsine hitap
etmek yerine daha ufak ve spesifik bir veya birkaç bölümüne hitap etmeyi tercih
ederler. Buradaki seçim şirketin en fazla başarılı olabileceği bölüm ya da bölümlerin
seçilmesidir.
Pazar
bölümlendirilmesinin birçok faydası vardır. Öncelikle her grup için ayrı bir
pazarlama karması oluşturulabilir, ihtiyaçları daha rahat tespit edilir, en
karlı ve cazip olan bölüme ağırlık verilir, pazardaki ufak değişmeler daha
çabuk görülüp tepki verilir, bütün bunların sonucu kaynakları daha etkin
kullanmış ve kıt kaynakları boşuna harcamamış oluruz.
Bu kadar
fayda bazı dezavantajları da beraberinde getirir. Bunlardan ilki Pazar
bölümlendirilmesinin yol açtığı ekstra masraflardır. Üretim, pazarın yeni
isteklerine göre çeşitleneceği için ürün yelpazesi açılacak kitlesel üretimin
getirdiği avantajlardan yararlanılamayacak.Pazarlamada ki ihtiyaçları
karşılayabilmek için bütün bölümlerin ihtiyaçların uygun stok tutulması stok maliyetlerini
arttırır. Her pazar bölümü için farklı bir müşteri grubu belirlendiği için
doğal olarak hepsine ayrı bölüme özgü bir reklam kampanyası yürütmek gerekir.
Bölümlendirmeler
sonunda belirlenen periyotlar dahilinde etkinlikler ölçülüp karşılaştırmalara
gidilmeli oluşan eksiklikler böylece daha kolay fark edilip giderilebilir.
Bölümlendirmeler yapılırken dikkat edilmesi gereken bir başka unsur ise Pazar
bölümlendirilmesinin bizim keyfimize göre seçilen mamullere göre değil de
tüketici istek ve ihtiyaçlarını belirlediğimiz pazar araştırmaları sonuçlarına
göre yapılmalıdır.
6.2. Başlıca
Pazar Bölümlendirme Kriterleri ve Şekilleri
Oluşan bu
büyük pazarlar bölümlendirilirken bazı kriterler göz önünde
tutulmalıdır.
Önce tüketici pazarlarının bölümlendirilmesini inceleyelim.
1. Bölge
veya coğrafi alan: Ülke içindeki nüfus yoğunlukları, bölgeler, doğal kaynaklar,
kentsel-kırsal kesim yaşamları ve iklim gibi faktörler ele alınarak
bölümlendirilebilir.
2. Demografik
faktörler: Toplam nüfusun karakteristik özellikleri incelenerek yaş, cinsiyet,
meslek eğitim düzeyi, gelir, sosyal sınıf gibi değişkenler Pazar
bölümlendirilmesinde en önemli yardımcılarımızdır.
3. Psikografik
faktörler: Tüketici pazarlarının en fazla kullanılan üç temel yapısı vardır.
· Sosyal
sınıf yapısı
· Kişilik
karakteristik özellikleri
· Hayat
Tarzı
4. Mamule
ilişkin faktörlere göre bölümlendirme: Pazar tüketicinin mamule ilişkin
davranışları dikkate alınarak bölümlendirilir.
Şimdi
Endüstriyel pazarlarının bölümlendirilmesini inceleyelim. İşletmeler
endüstriyel pazarların mamul ihtiyaçların yönelik pazarlama faaliyetlerinde de
dört tip bölümlendirmeye giderler.
1. Bölge
veya coğrafi alan: Tüketici pazarlarında olduğu gibi bazı endüstriyel
mallara olan
talepte aynı koşullardan etkilenir sonuçta ne de olsa endüstriyel pazarlar
tüketici pazarların türevi niteliğindedir.
2. Örgüt
tipi: Örgütlerdeki farklılıklar çoğu kez farklı mamul özellik ve
dağıtım sistemlerini ve fiyat politikalarını gerekli kılar.
3. Müşteri
Büyüklüğü: Bir örgütün büyüklüğü mallara olan ihtiyaç miktarlarını tiplerini ve
satım alma politikalarını çok etkiler.
4. Mamul
kullanımı: Bazı malların hangi sektöre girdi olarak girdiği ve kullanıldığı
miktarları büyük oranlarda etkiler.
Hedef Pazar
seçimi yapılır ve konumlandırılırken üç alternatif söz konusudur.
1. Farklılaştırılmamış
pazarlama veya tüm pazar stratejisi
2. Yoğunlaştırılmış
pazarlama veya tek bölüm stratejisi
3. Farklılaştırılmış
pazarlama veya çok bölüm stratejisi
Bu
alternatifleri şu şekilde gösterebiliriz.
İşletmenin
Pazarlama Karması
|
Pazar
|
Farklılaştırılmamış
pazarlama
İşletmenin
|
Bölüm1
|
Pazarlama
|
Bölüm2
|
Karması
|
Bölüm3
|
Yoğunlaştırılmış
pazarlama
İşletmenin
Pazarlama Karması1
|
Bölüm1
|
İşletmenin
Pazarlama Karması2
|
Bölüm2
|
İşletmenin
Pazarlama Karması3
|
Bölüm3
|
Farklılaştırılmış
pazarlama
İşletmelerin
kaynakları çok sınırlı olduğu için pazarlama bölümlerine verilecek ağırlık ve
önemler doğru belirlenmeli malın özellikleri rakiplerle karşılaştırılarak
belirlenmeli, mamulün hayat seyri ve dalgalanmaları sıkı sıkıya takip edilmeli,
pazarın yapısı ve rekabet durumu iyi analiz edilmelidir.
Mamulle
ilgili konumlandırılma doğru yapılmalı ve tutundurma çabalarıyla
desteklenmelidir. Bir mamulün pazar konumu onun rakip mamullere göre müşterini
zihnindeki nispi yeridir. Malın konumlandırılması büyük rakibe karşı veya onun
tersi yöne yapılabileceği gibi ürünün spesifik özelliklerine göre de
yapılabilir.
Konumlandırma
için öncelikle başlıca rakiplerin her birinin niteliklerini ve sahip olduğu
imajı tam ve doğru olarak tespit etmek gerekir. Sonra da işletme kendi sunduğu
mamul için bir konum belirler bu noktada rakiplerin sunmadığı ama hedef
pazarının arzu edeceği müşteri yararları kombinezonunu ortaya koymalıdır.
Böylece müşterilerin niçin rakip mamulleri değil de kendi mamulün satın
almalarının müşteri yararına olduğunu vurgulayarak onların etkilenme oranlarını
arttırır. Bu konudaki en çarpıcı örneklerden birkaçı yakın zamana kadar
Beymen’in sloganı olan “fark ediliyorsa Beymen’dir.” Ya da
Vakko’nun “Vakko modadır” gibi üstünlük belirtme sloganlarıdır.
Pazarlar
değerlendirilirken ister tek bölüme, ister çok bölüme dayalı Pazar
bölümlendirme stratejisi belirlenmiş olsun yönetim hedef pazarının satış
potansiyelini ölçmeli ve satış tahminleri yapmalıdır. Pazarlama yöneticisi
halen mal veya hizmet sunarak faaliyet gösterdiği pazarlarını da geleceğe
yönelik olarak muhtemel pazarlarını da değerlendirmeye tabi tutmalıdır. Ayrıca
işletmenin amaçları kaynakları ve yönetsel becerilerine göre bu potansiyelin ne
kadarın elde edebileceğini de belirlemelidir. Bu da talep ölçümlerini
gerekli kılar. Talep ölçümleri çeşitli boyutlarda yapılabilir. Mamul, rekabet,
talep tahmininin spesifik bir mamul kalemi için mi, yoksa bir mamul hattı için
mi olduğu hususudur.
Potansiyel
Pazar kavramı tüm pazarla ilişkili bir kavramdır. Bu kavram belirli bir
spesifik tüketici gruplarının, belirli bir endüstri pazarlama faaliyeti
düzeyinde belirli bir zaman diliminde bir maldan satın almaları muhtemel
miktarı ifade eder. Satış potansiyeli bir işletmenin belirli bir zaman
diliminde belirli bir mamulden satabileceği miktardır. İşletmenin satış
potansiyeli pazar veya piyasa potansiyelinden endüstri içindeki rekabetten ve
işletmenin rakiplerine nispeten kendi pazarlama çabalarının yoğunluğundan
etkilenir.
Satış
tahmini, işletme satış tahmini işletmenin belirli bir gelecek zaman diliminde
belirli bir pazarlama çabasıyla bir mamulden satabileceği miktardır.
İşletmelerde çoğunlukla satış tahminleri doğrudan yapılır ancak bunun yerine
Pazar potansiyeli ve satış potansiyeli gibi önce yapılacak tahminlere
dayandırılması daha yararlı olur. Önceden belirlenmiş bir pazarlama amaçları ve
stratejileri doğrultusunda satış tahminleri yapılacağı için güdülen amaçların
farklılığına göre satış tahminlerinin sonuçları da farklı olacaktır. Bu
tahminleri yapmak için başlıca iki yöntem ve metot vardır. Bunlardan biri
kısımlara ayırma, diğeri ise kısımlarda toplama yaklaşımıdır.
Kısımlara
ayırma yaklaşımında yönetim gene ekonomik şartların tahmini ile başlayıp
belirli bir mamulün satış tahminine ulaşır. Genellikle izlenen sıra şudur.
1. Genel
ekonomik durum tahmini yapılır; buna dayalı olarak
2. Bir
mamulle ilgili toplam pazar potansiyeli belirlenir
3. Bu
pazarda işletmenin elde edebileceği pay ölçülür
4. Mamul
için satış tahmini yapılır.
Kısımlara
toplama yaklaşımında yönetim çeşitli pazar bölümlerinin gelecekteki satışlarını
ayrı ayrı tahmin eder veya ilgili birimlerden tek bir toplam satış tahminine
ulaşır. Birbirinin zıddı olan bu iki genel yaklaşımdan ilkinden genel ekonomik
durumdan özele ikincisinde ise birim birim yapılan tahminlerden yani özelden
hareketle işletmenin genel satış tahminine ulaşmaktadır.
Satış
tahminleri yapılırken yönetici görüşü ve değerlendirmesi yoluna gidilebilirken,
anketler yoluyla satış tahminini yapabilir, ya da uzman serileri analizlerine
de başvurabilirler. Bunların dışında korelasyon metotları, pazar testleri,
çoklu tahmin metotlarının kullanılması ele alınır. Zaman serileri analizinde
dönemsel analizler ve mevsimlik analiz metotlarına başvurulduğu görülmektedir.