30 Haziran 2018 Cumartesi

Ekonomide mucizeler yoktur, gerçekler vardır

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, kalıcı başarıya ulaşmak için ekonominin akılcı politikalarla yönetilmesi gerektiğini söyledi.

Kalıcı başarıya ulaşmak için ekonominin akılcı politikalarla yönetilmesi gerektiğini söyleyen TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, "Ekonomide mucizeler yoktur, gerçekler vardır, hakikati istediğiniz gibi eğip bükemezsiniz" dedi. TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan ise Merkez Bankası'nın faiz artışının herkesi rahatlattığını söyledi.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi toplantısının ilki bugün Sabancı Center'da düzenlendi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, Dolar/TL kurunun dün 4.92'yi görmesinin ardından Merkez Bankası'nın yaptığı müdahalenin 'herkesi bir nebze rahatlattığını' söyledi.
Özilhan, "Yüksek enflasyon uzun vadeli düşünmeyi ortadan kaldırdı. TL'de son dönemde baş aşağı gidiş karşısında MB tarafından dün yapılan müdahale herkesi biraz rahatlatmıştır. Merkez Bankası müdahalesinin ardından Cumhurbaşkanı ve Başbakanın açıklamalarını memnuniyetle karşıladık. Ekonomide birikmiş sorunlara karşı güçlü adımlar atılmalı. Dış politikada dengeli bir duruşa ihtiyaç var" diye konuştu.

'EKONOMİ YÖNETİMİ BIÇAK KEMİĞE DAYANMADAN ÖNLEM ALMALI'

Özilhan'ın ardından söz alan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, kalıcı başarıya ulaşmak için ekonominin akılcı politikalarla yönetilmesi gerektiğini söyledi.
Bilecik, "Ekonomi yönetiminin bıçak kemiğe dayanmadan önlem alması gerekir. Büyüme modelimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Güven veren yeni bir ekonomi anlayışına ihtiyacımız var" dedi.
Dünya'nın aktardığına göre, TÜSİAD Başkanı Bilecik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

'UCUZ PARA DÖNEMİ SONA ERDİ, UCUZ VE BOL PARAYLA BÜYÜME SAĞLAMA SEÇENEĞİMİZ YOK'

Zeybekci, ekonomi yönetiminin Erdoğan'dan hareket beklemesini doğru bulmuyor: Yetkini kullanacaksın
Sorunları zora girdikten sonra çözmeye çalışırsanız çok daha büyük sonuçlara katlanmak zorunda kalırsanız. Çatınızı güneşli havada tamir etmelisiniz. Dün MB tarafından atılan adım son iki haftadır yaşanan süreçte bir miktar rahatlık sağladı.
Bundan sonraki süreçte ekonomi yönetiminin ahenk içinde politika yapmasını bekliyoruz.
Ucuz para dönemi sona erdi. Ucuz ve bol para ile büyüme sağlama gibi bir seçeneğimiz artık yok.

'KUVVETLER AYRILIĞI ENTELEKTÜEL BİR TARTIŞMA KONUSU DEĞİL, DEVLETİN OLMAZSA OLMAZI'

Yüksek büyüme ile ekonominin tekerleri hızlı dönüyor ama yüksek cari açık ve enflasyon ile patinaj yapıyoruz. Şu anda yaşadığımız durum budur.
Hukuk devleti her şeyin üzerinde olmalıdır. Kuvvetler ayrılığı bir entellektüel tartışma konusu değil, çağdaş bir devletin olmazsa olmazıdır.

'EKONOMİDE MUCİZELER YOKTUR, GERÇEKLER VARDIR'

Ekonomide mucizeler yoktur, gerçekler vardır, hakikati istediğiniz gibi eğip bükemezsiniz. Ekonominin temelinde bir süredir bozulma görülüyor. Bir an önce ekonomimize duyulan güveni yeniden tesis etmemiz gerekiyor, aksi halde ekonomimiz sert bir düzeltmeyle karşı karşıya kalacaktır.
MB'nin dün attığı adım bir nebze rahatlık sağlamıştır, önemli olan bundan sonraki süreçtir. Reformlara hız vermeliyiz ve zaman kaybetmemeliyiz. Kalıcı başarıya ulaşmak için beklentimiz, önümüzdeki hassas dönemde de ekonominin kararlılıkla ve akılcı politikalarla yönetilmesidir.

'GÜNÜBİRLİK PAKETLER, ÜLKE EKONOMİSİNİN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNİ SORGULATIR'

Kural temelli, öngörülebilir politikalara dayanmadan günübirlik tedbir ve paketler, bir ülkenin ekonomisinin sürdürülebilirliğini sorgulanır hale getirir. Kurda gördüğümüz hızlı yükseliş, Türkiye ekonomisi için bu sorgulamanın başladığını gösteriyor.
Bir an önce ekonomimize duyulan güveni yeniden tesis etmemiz gerekiyor.

İşte 2020’li yılların en gözde meslekleri

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Sürücüsüz araçların dolaştığı bir trafikte, şoförler ne yapacak? Hayatımızı kolaylaştıran robotları kimler yönetecek? 100 yaşındaki insanların sağlığı kimden sorulacak? Yakın geleceğe damga vuracak meslekleri, uzmanları anlatıyor...

Günümüz dünyası, klasik mesleklerde köklü dönüşümlere neden oldu. Teknoloji durmaksızın ilerler ve dünya çapında ortalama yaşam süresi yükselirken, pek çok alanda insan gücünün yerini makineler aldı, iş dünyasının ihtiyaçları da farklı yönlere doğru evrilmeye başladı. Yazı dizimizde, Dünya Ekonomik Forumu’ndan prestijli kariyer sitelerine kadar, uluslararası raporlar ve uzman görüşleriyle yakın geleceğe damgasını vuracak 21 mesleğini bulacaksınız. İşte, ilk 7 meslek...

OTOMOBİLLERİ UÇURACAKLAR SÜRÜCÜSÜZ ARAÇ MÜHENDİSLİĞİ: Otomotiv ve ulaşım sektörü çok büyük bir devrime hazırlanıyor. Bu devrim otonom yani sürücüsüz araçlar. Otonom araçlar, üretici şirketlerin yakın gelecekteki ajandalarına çoktan girdi. Bu yeni gelişme, sürücüsüz araç konusunda uzmanlaşmış yeni bir meslek dalını ortaya çıkardı. Türkiye’de de şimdiden bu alanda çalışmaya başlayan birçok genç isim var. Bunlardan biri otonom araç teknolojileri geliştiren Talha Çuhadaroğlu. Connect-ION adında bir şirket kuran Çuhadaroğlu, bildiğimiz otomobilleri sürücüsüz araçlara dönüştürmeyi hedefliyor.


PARADİGMA DEĞİŞECEK

Sürücüsüz araç üretmek için bilgisayar, makine, elektronik ve mekatronik mühendisi ile endüstriyel tasarımcılar gibi birçok farklı disiplini içeren geniş bir ekibe sahip olmak gerektiğini ifade eden Çuhadaroğlu, “Otonom araç sektöründe çalışacak mühendislerin paradigma değişimini gerçekleştirebilecek bir vizyon ve klasik mühendislik projelerinden farklı bir bakış açısına sahip olması bekleniyor” diyor.
Uzmanlara göre yakın gelecekte bu sektörde çalışacak mühendisler, diğer mühendislik maaşlarının üzerinde bir gelir elde edecek.
Robotları kİm yönetecek?
YAPAY ZEKÂ UZMANLARI: Yazılım dünyasının üzerinde durmadan düşündüğü ve yatırım yaptığı konuların başında yapay zekâ (artificial intelligence) geliyor. Yapay zekâ, en kaba haliyle kullandığımız araçların kendi kendini geliştirmesine yönelik bir sistem ve yakın gelecekte sürücüsüz otomobiller, sanal asistanlar, büyük veriler, makine öğretisi (machine learning) gibi kavramlarla hayatımızda daha fazla yer alacak. Bu da tüm şirketlerin yapay zekâ uzmanları ve mühendislerini istihdam etmesi demek.

ŞİMDİLİK EKSİK, TECRÜBE

Bu konuda yatırım yapan şirketlerden Microsoft Türkiye’nin CTO’su Onur Koç, yapay zekâ projelerinin sayısının hızla artığına dikkat çekiyor.
Koç, “Tecrübeli kişi sayısı çok az maalesef. Geleceği çok parlak ve birçok müşterimizin ve iş ortağımızın nitelikli çalışan aradığı bir iş alanı” diyor. Microsoft Türkiye, lise-Üniversite öğrencilerinin yapay zeka, büyük veri teknolojilerini öğrenmeleri için projeler geliştiriyor. Koç, bu alanda çalışacak yazılım mühendislerinin en çok kazananlar arasında olacağını söylüyor.

GELECEĞE YATIRIM YAPIYORLAR

MELEK YATIRIMCILIK VE STARTUP: Ülke ekonomilerinin lokomotifi, gençlerin kurduğu girişim şirketleri (startup) haline geldi. İrili ufaklı birçok girişimle birlikte, onlara finansman sağlayan ‘melek yatırımcılık’ da, yeni bir meslek olarak karşımıza çıktı. Elinde sermayesi bulunan iş insanları, bu parayı geleneksel yatırım araçları yerine bu tür girişim şirketlerine yatırıyor.

RİSK, EPEY YÜKSEK

Ancak melek yatırımcılık sanıldığı kadar kolay değil. İstatiksel bilgilere göre, her 100 yatırımdan sadece 10’undan melek yatırımcılar para kazanabiliyor. Bu yüzden yatırım yapılacak girişimi doğru seçmek ve gelecek öngörülerini iyi planlamak melek yatırımcılığın en önemli kriterlerinden. Türkiye’de de sayıları her geçen gün artan melek yatırımcıların yatırımları, 2016 yılında rekor kırdı.

ARTIK HER ŞİRKET DİJİTAL OLACAK

YAZILIM EVANGELİSTLERİ: Şirketlerin dijital dönüşümüyle, yazılımcıların sayısı her geçen gün artıyor. Yeni dönemdeki mesleklerden biri de yazılım evangelistiği. Yazılımcılarla yöneticiler arasındaki iletişimi, doğru stratejilerin geliştirilmesini sağlamak yazılım evangelistlerinin görevlerinin başında. Böylelikle yazılımcıların talepleri üst düzey yöneticilere doğru şekilde aktarırken, geliştirilen ürün ve hizmetlerdeki teslim süresi de kısalıyor. Türkiye’de yazılım evangelistlerinin sayısı henüz çok değil. Ancak yakın gelecekte her şirketin kadrosunda yazılım evangelistleri için bir yerin açılacağı kesin.

DAHA UZUN BİR HAYAT İÇİN TEKNOLOJİ İLE İNSAN EL ELE

GERİATRİ VE GERONTOLOJİ UZMANLARI: Gerontoloji, kısaca yaşlılık bilimi olarak tanımlanabilir. Peki, bu alan neden geleceğin meslekleri arasında?
Öncelikle tüm dünyada yaşam süresi her geçen gün artıyor. 1950’lerde ortalama yaşam süresi 48 yılken, 2010’da ortalama 67.2’yi yakaladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 2015 verilerine göre, Türkiye’de ortalama yaşam beklentisi 75.8 yıl. Bugünlerde doğan çocukların yarısının 100 yaşını geçmesi bekleniyor.

75’E 100 YIL EKLEYİN

Gerontoloji ve geriatri işte tam bu noktada, artan yaşlı nüfusun ihtiyaçlarına cevap olarak ortaya çıkıyor. Türkiye’de sadece Akdeniz, İstanbul ve Biruni üniversiteleri bu alanda lisans düzeyinde programlara sahip. Gerontologlar, yaşlılarla ilgili akla gelebilecek tüm alanlarda çalışabiliyor. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, Türkiye’de bu alanı en iyi bilen isimlerden biri. Prof. Tufan, artan yaşam sürelerini hatırlatarak, şu bilgileri veriyor: “Yaşam süremize 2030-2050 yılları arasında 30, uzun vadede 100 yıl daha eklenebilir. Yaşlıların çoğalması sadece sağlık ve bakım sektörü değil, inşaat, giyim, beslenme, spor, serbest zaman, turizm, bankacılık ve sigortacılık gibi pek çok meslek alanı açısından yeni istihdam ve kazanç olanakları yaratacak” diyor. Gerontoloji uzmanlarının başlangıç maaşı 2.500-4.500 TL arasında değişiyor.

NE ALACAĞIMIZI BELİRLEYENLER

TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİCİSİ: Markette tercih ettiğiniz sıvı yağı rafta her zamanki yerinde buluyorsanız, bunun için işini iyi yapan bir tedarik zinciri yöneticisine teşekkür etmelisiniz. Ürünler arasında seçimin imkânsız hale geldiği bir dünyada, tedarik zinciri yöneticileri ürünlerin bize hızlı, kolay ve zamanında ulaşmasını sağlıyor. Bu süreçte para ve bilgi akışını da kontrol ediyorlar. İhtiyaçların gittikçe arttığı düşünüldüğünde, bu meslek gelecekte de çok önemli bir yer tutacak. Türkiye’de tedarik zinciri yönetimi yüksek öğretimde lojistik yönetimi adıyla yer alıyor. Dokuz Eylül, Bahçeşehir, İzmir Ekonomi ve Türk Hava Kurumu üniversitelerinde lisans düzeyinde lojistik yönetimi eğitimi veriliyor. ABD İstihdam Ofisi’nin verilerine göre içinde tedarik zinciri yönetiminin de yer aldığı lojistikle ilgili iş kollarının 2020’ye kadar yüzde 26 büyüyeceği tahmin ediliyor.


YENİ DÜNYANIN ‘AKTÜERYA’CILARI

AKTÜERYA UZMANLARI: Aktüerya, kısaca insanların, doğum, ölüm, hastalık, sakatlık, emeklilik gibi yaşamını; yangın, kaza, deprem, sel, hırsızlık gibi mal varlığını etkileyen öngörülemeyen olaylarla ve bunların finansal etkileriyle ilgileniyor. Bu alanın uzmanları matematik, istatistik ve finan alanlarındaki çalışma ve verilerden faydalanıyor. Aktüerler, bu tür olayların oluşma riskinin analizi, olasılıklarını tahmin ve bu risklerin finansal etkilerini hafifletici güvenlik programlarını oluşturmak üzere sigorta şirketlerinde görev alabiliyor.
EN İYİ 100’DE, İLK MESLEK ABD’nin önde gelen kariyer iş arama sitelerinden ‘Careercast’, aktüeryayı en iyi 100 meslek sıralamasında ilk sırada gösteriyor. Türkiye’de aktüerya henüz ABD ve Avrupa’da olduğu kadar bilinirlik kazanmış değil.
Bu alanla ilgili sadece Hacettepe, Karabük, Marmara ve Kırıkkale üniversitelerinde bulunuyor. ABD’de bir aktüer, yılda yaklaşık 100 bin dolar kazanıyor. Türkiye’de de aylık kazançları 10 bin TL’yi buluyor.

27 Haziran 2018 Çarşamba

Türkiye-AB Gümrük Birliği

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Gümrük Birliği nedir? 

Tanım olarak gümrük birliği; taraf ülkelerin mallarının tek bir gümrük alanı içinde, her nev’i tarife ve eşdeğer vergiden muaf biçimde, serbestçe dolaşabilmeleri ve tarafların, üçüncü ülkelerden gelen ithalata yönelik olarak da aynı tarife oranlarını ve aynı ticaret politikasını uygulamaları anlamındadır. Üçüncü ülkelere yönelik olarak aynı ticaret politikaları benimsendiğinden, gümrük birliği, serbest ticaret alanlarından daha ileri bir ticari entegrasyon modelidir.

Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin tamamlanmasına giden yol

Türkiye, o dönemdeki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)’na, kuruluşundan hemen sonra, Temmuz 1959’da üyelik başvurusunda bulunmuştur.
Türkiye’nin Topluluğa tam üyeliğini bir nihai hedef olarak ortaya koyan “Ankara Anlaşması”, 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964’de yürürlüğe girmiştir.
Ankara Anlaşması, tam üyeliğe giden yolu, “hazırlık dönemi”, “geçiş dönemi” ve “son dönem” olmak üzere üç evrede öngörmüştür. Geçiş döneminin sonunda, Gümrük Birliği’nin tamamlanması hedeflenmiştir.
Anlaşmada öngörülen “hazırlık dönemi”nin tamamlanmasıyla birlikte, 13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan ve 1973 yılında yürürlüğe giren “Katma Protokol”, geçiş döneminin hükümlerini ve tarafların üstleneceği yükümlülükleri düzenlemiştir. “Katma Protokol”ün yürürlüğe girmesiyle başlayan ve karşılıklı/dengeli yükümlülükler esasına dayanan “geçiş dönemi”, Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği’nin kademeli olarak tesisini amaçlamaktadır.
Gümrük Birliği’nin gerçekleşmesi bağlamında AB tarafı, 1971 yılından itibaren Gümrük Birliği’nin kapsadığı sanayi mallarındaki vergilerini Türkiye lehine tek taraflı olarak sıfırlamıştır. Ülkemizin bunu yapması için ise, 1973 yılından itibaren 22 yıllık kademeli bir geçiş süresi benimsenmiştir.
Türkiye, üzerine düşen indirimleri 1978 yılına kadar gerçekleştirmiş, ancak, bu yıldan sonra, ekonomik sıkıntıların da artmasıyla birlikte, ülkemiz AET’ye karşı yükümlülüklerinin 5 yıl ertelenmesi talebinde bulunmuş ve bu talep Mayıs 1979’da kabul görmüştür.
1980’lerde ülkemizin dışa açılma ve ithal ikamesi politikalarına yönelmesiyle birlikte, Gümrük Birliği’ne bakış açımız da değişmiştir. Türkiye bir taraftan 14 Nisan 1987 tarihinde Avrupa Topluluğuna üyelik müracaatında bulunmuş; diğer taraftan da, ertelenmiş olan gümrük vergileri uyum ve indirim takvimini 1988’den itibaren hızlandırılmış biçimde tekrar yürürlüğe koymuştur.
Tam üyelik müracaatımız, gerek ülkemizde, gerek AB kanadında ilişkileri geliştirme arayışlarını teşvik etmekle birlikte, 1992 yılı başına kadar Topluluğun bu anlamda ciddi bir inisiyatif aldığını söylemek güçtür. 1990 yılında Konsey’e sunulan ve o tarihlerde ülkemizle ilişkilerden sorumlu Komiser Matutes’in adıyla anılan öneriler paketi de, bir üye ülkenin engellemesi nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Pakette, Gümrük Birliği’nin 1995 yılının sonunda tamamlanması, Gümrük Birliği’yle dolaylı veya doğrudan ilgili alanlarda işbirliğinin derinleştirilmesi, mali işbirliğinin yeniden başlatılması ve siyasi işbirliğinin teşvik edilmesi öngörülmekteydi.
Bu gelişmeler sonucunda, Katma Protokol uyarınca vadesi 1995 yılında gelecek olan Gümrük Birliği’nin, ilişkileri hareketlendirmek için sadece ekonomik ve ticari planda değil, siyasi planda da yararlı bir araç olacağı görüşü ağır basmaya başlamıştır. Gümrük Birliği’ni tamamlarken hedeflerimizin başında, AB piyasalarındaki payımızı genişletmek ve tam üyeliğin en önemli şartını yerine getirerek, bu alanda avantajlı bir konuma ulaşmak gelmiştir.
Bu çerçevede, Kasım 1992’de yapılan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi toplantısında, Gümrük Birliği’nin hazırlıklarını yapmak ve buna dair ilişkin usul ve esasları tespit etmek amacıyla bir Komite kurulmuştur. Komite çalışmalarının sonucunda, Gümrük Birliği tamamlanmıştır.
Gümrük Birliği Türkiye ile AB arasında yeni bir anlaşma mıdır?
Bir önceki başlıkta ayrıntılı olarak incelendiği üzere, Gümrük Birliği, Türkiye ile AB arasında yapılmış yeni bir anlaşma değildir. 1963 Ankara Anlaşmasıyla başlatılan bütünleşme sürecinin bir aşamasıdır.
Bu bağlamda, Gümrük Birliği bir anlaşmayla değil; Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin 6 Mart 1995 tarihli toplantısında kabul edilen 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı uyarınca, 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren tamamlanmıştır.

Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin kapsamı

Türkiye-AB Gümrük Birliği, sadece sanayi ürünlerini ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsamakta, geleneksel tarım ürünleri ise kapsam dışı bulunmaktadır. İşlenmiş tarım ürünlerinde gümrük vergileri tespit edilirken, tarım payı ile sanayi payı ayrılmakta ve sadece sanayi payı vergi muafiyetine tabi tutulmaktadır.
Gümrük Birliği’nin tamamlanmasıyla Türkiye, AB’nin 1971’den bu yana tek taraflı olarak uyguladığı biçimde, AB’den gelen sanayi ürünlerine yönelik tüm gümrük vergilerini ve eş etkili tedbirlerini ortadan kaldırmıştır. Ayrıca, uygulanan miktar kısıtlamalarına da son verilmiştir.
Bu kapsamda, sanayi ürünleri itibarıyla üçüncü ülkeler için Gümrük Birliği öncesinde %16 seviyesinde olan ortalama koruma oranı, 2011 yılı İthalat Rejimi kapsamında %4,2 seviyesine gerilemiştir.
Bu çerçevede, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (OKK) uyarınca, Gümrük Birliği"nin düzgün işleyişini sağlamak ve ortak ticaret politikasını uygulamak üzere, ithalat ve ihracata ilişkin ortak kurallar, kotaların yönetimi, dampingli veya sübvansiyonlu ithalat karşı koruma, tekstil ithalatına ilişkin otonom düzenlemeler, dahilde ve hariçte işleme rejimleri AB ile uyumlu hale getirilmiştir.
Buna ek olarak, Gümrük Birliği çerçevesinde, AB’nin tercihli ve otonom rejimlerine uyum devam etmektedir.
Bu itibarla, şimdiye kadar Türkiye 16’sı yürürlükte olmak üzere toplam 27 adet Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalamıştır. Diğer taraftan, pek çok ülke ve ülke grupları ile müzakereler ve müzakerelere başlama çabaları devam etmektedir.
Bugüne kadar, Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri* (MDAÜ : Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Estonya, Letonya, Bulgaristan, Romanya) ile EFTA ülkelerinin (Norveç, İzlanda, İsviçre, Liechtenstein) yanısıra, İsrail, Makedonya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Fas, Filistin, Tunus, Suriye, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili ve Ürdün'le serbest ticaret anlaşmaları imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir. Lübnan’la imzalanan anlaşma onay sürecindedir. Ukrayna (istikşafi), Kanada (istikşafi), Endonezya (istikşafi), Vietnam (istikşafi), Malezya, Güney Kore, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri (Bahreyn, Kuveyt, Oman, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri), Hindistan (istikşafi), Morityus, Seyşeller, Kamerun, Libya, MERCOSUR ülkeleri (Arjantin, Brezilya, Paraguay, Uruguay), Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Fiji, Kolombiya, Moldova ve Ekvator’la müzakere süreci başlatılmıştır.
Söz konusu anlaşmalar, Türk ihracatına yeni pazarlar yaratılmasına, bu pazarlara daha önce tavizli koşullarla girme imkânı bulmuş ülke malları karşısında Türk mallarının karşı karşıya kaldığı rekabet dezavantajının ortadan kaldırılmasına ve Türk sanayicisinin ihtiyaç duyduğu hammadde ve yarı mamullerin daha uygun koşullarda temin edilmesine de katkıda bulunmaktadırlar.
Buna ek olarak, AB’nin gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere uyguladığı otonom tarife tavizlerini içeren Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’ne (GTS) uyum, Gümrük Birliği kapsamındaki ürünler itibariyle 1 Ocak 2008 tarihinde tamamlanmıştır.
* Mart 2004 ve Ocak 2007 yılındaki AB Genişlemesiyle birlikte, Türkiye'nin bu ülkelerle akdettiği serbest ticaret anlaşmaları sonlandırılmıştır.

Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye Avantajları ve Zararları

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Türkiye’ye Faydası mı Var Zararımı Var… Yıllardır Konuşulan Gümrük Birliği Nedir Ne Değildir?
Türkiye’de olduğu gibi tüm Dünya’da ekonomik gelişmeler son süratle devam etmektedir. Günümüzde yükselişe geçen dünya ticaret hacmi ve gittikçe kızışan rekabet ortamı ile birlikte şirketlerin pazardaki paylarını yükseltme isteği de hızla artmaktadır. Bu rekabet ortamında rekabeti sürdürebilmek için uluslararası alanda başarı şarttır. Bu hareketli rekabet ortamından en az zararla sıyrılmayı hedefleyen sanayileşmiş ve sanayileşmek üzere olan devletler ekonomik yönden güvenliklerine daha fazla önem göstermeye başlamışlardır. Yaşadığımız küreselleşme süreci sonucunda uluslar arası ticarette mallar, miktar kısıtlaması gibi engeller azalırken bölgesel entegrasyonların güçlendiği görülmektedir. Ülkelerin pazar içindeki konumları hem küresel çaptaki organizasyonlarda hem de bölgesel oluşumlarda yer almak üzere sürekli değişmektedir.
Gümrük Birliği, Türkiye’yi etkileme açısından incelendiğinde; üretim etkisi, tüketim etkisi, kamu gelirleri etkisi, işlem maliyetleri etkisi gibi sonuçlar görülebiliyor. Üretim etkisinde, ticari yatırıcı ve ticari saptırıcı etkilerini görebilmekte mümkün.
Ayrıca, rekabet etkisi, ölçek ekonomileri etkisi, dışsal ekonomiler etkisi, yatırımları özendirme ve sermaye etkisi gibi dinamik etkiler açısından da gümrük birliği değelendirilebilir.
Statik etkiler gümrük birliğinin milli gelir üzerinde etki ettiği artış miktarını gösterirkeni milli gelirin büyüme hızını dinamik etkiler oluşturur.
Gümrük Birliği’ne üye olan devletler; Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Estonya, Letonya, Bulgaristan, Romanya) ile EFTA ülkelerinin (Norveç, İzlanda, İsviçre, İsrail, Makedonya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Fas, Filistin, Tunus, Suriye, Mısır, Arnavutluk, Gürcistan, Karadağ, Sırbistan, Şili ve Ürdün’le serbest ticaret anlaşmaları imzalanmış ve  gümrük birliği yürürlüğe girmiştir. Ukrayna , Kanada, Endonezya, Vietnam, Malezya, Güney Kore, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri (Bahreyn, Kuveyt, Oman, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri), Hindistan, Morityus, Seyşeller, Kamerun, Libya, MERCOSUR ülkeleri (Arjantin, Brezilya, Paraguay, Uruguay), Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Fiji, Kolombiya, Moldova ve Ekvator’la müzakereler başlatılmıştır.


Gümrük birliğine üye olan her devlet birbirleri için kolaylıklar sağlar. Örneğin birbirlerinin malları ülkelerine geldiklerinde var olan kotaları silerek onlara gümrük vergilendirmesi gibi tarifeleri uygulamazlar. Bu da rekabet etkisi olarak değerlendirilir. Bu anlamda da her ülke daha çok indirim uygulanan ülkelere yatırım yaparak üretime geçer.

Gümrük birliğinde gelenek dışı oluşan etkilerde mevcuttur. Bunlar; zaman tutarsızlığı, güvence, pazarlık gücü, eşgüdüm aracı olarak belirtilebilir.
Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye dinamik yönden olan etkilerini, Gümrük Birliği’nin büyüme ve verimlilik etkisi, Gümrük Birliği’nin rekabet etkisi, Gümrük Birliği’nin dışsal ekonomiler etkisi, Gümrük Birliği’nin yatırımları teşvik etkisi, Gümrük Birliği’nin teknolojik ilerleme etkisi olarak sıralayabiliriz.
Gümrük Birliği antlaşmaları sayesinde Türkiye üretimde ham madde ihtiyacını daha uygun maliyetlerle karşılayabilmektedir. Ham madde ihtiyacını daha ucuz yollarla karşılayan bu firmalar uluslararası dış pazarlara daha kolay bir şekilde açılabilmektedir. Açılabildiği her dış Pazar içinde adını duyurma imkanı olan Türkiye, Gümrük Birliği ile diğer ülkelere karşı olan rekabetinden galip ayrılmış ve Türkiye’ de üretimi yapılamayan ham madde ile yarı mahmul ürünlerini dış pazarlardan karşılayabilmektedir.
Bunun dışında her ne kadar Gümrük Birliği ülkeler arası kolaylık ve avantajlar sağlasa da 1 Ocak 2008 tarihinde belirlenen ürünler haricinde hiçbir üründe kolaylık ve yardımlaşma sağlanmaması kararı da alınmıştır. Bu karar, Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’ne uyum sağlamak adına gelişmekte olan ve az gelişmiş olan ülkelere uygulanan otonom tarife tavizlerini içermektedir.
Bu anlamda Gümrük Birliği’nin olumsuz dezavantajları için de; rekabet gücü etkisi, istihdam etkisi, dış ticaret açığı etkisi ve ortak gümrük tarifesi etkisi gösterilebilir. Ortak gümrük tarifesi; zorunlu taviz, misilleme, taviz yitirme ve ucuz girdi etkisi olarak belirtilebilir.

21 Haziran 2018 Perşembe

Apple'den Sürücüsüz Otomobil hamlesi

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


Apple, Waymo’nun önemli ismini kadrosuna kattı Teknoloji devi Apple, rakibi Google'ın önemli isimlerini kadrosuna katmaya devam ediyor. Sürücüsüz araç konusunda her kadar sessiz kalsa da ilgisi olduğu bilinen Apple, Waymo'nun kıdemli mühendisini işe aldı.






Sürücüsüz araç üretme konusunda ciddi düşünen Apple, büyük bir hamle yaptı. 

The Information’ın haberine göre, önemli bir otonom uzmanı olan Jaime Waydo’nun Apple’ın kadrosuna katıldığı resmi ağızlar tarafından doğrulandı.

Parlak kariyeri ile dikkat çeken Jaime Waydo, Google’ın sürücüsüz otomobil teknolojisine yoğunlaşmış bir şirketi olan Waymo’da sistem mühendisliğinin başında görev yapıyordu. 

Otonom araç konusunda derin bir bilgisi ve deneyimi olan Waydo, buradan önce de uzun bir süre NASA’da görev yaptı.


Sürücüsüz araç konusunda uzun süredir ağzını sıkı tutan Apple, son zamanlarda yaptığı hamlelerle bu sektöre ilgisi olduğunu gösterdi.

 Geçtiğimiz Nisan ayında Apple, yine Google’ın kıdemli yapa zeka yönetici John Giannandrea’ı kadrosuna katmıştı.

İşçi kendi istese bile yıllık izninden vazgeçemez

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ



Yıllık İzin Kullanımı

Çalışanlar yıllık izinlerini 1 yıllık çalışmalarının sonucunda hak ederler. Hak edilen izinler, hak edildiği günden ileriye doğru hesaplanır. Örneğin işe 01.08.2015 tarihinde giren bir personel ilk iznini 01.08.2016 tarihinde, 01.08.2017 tarihine kadar olan hizmet yılı için hak etmiş olmaktadır.
Bazen personeller henüz izin hak edişi olmadan, yılını doldurduktan sonra hak edeceği izinlerinden avans olarak kullanabilmek için işverenine başvurabilmektedir. 4857 Sayılı İş Kanunu’nda da belirtildiği gibi işçiler “her hizmet yılına karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanır”. Bu kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere işçi yıllık iznini ancak hak ettikten sonra kullanmalıdır. Avans izin uygulamasına kanunda yer verilmemiştir. Ancak uygulamada bazı işverenler inisiyatif kullanarak personellerine bu izni kullandırmaktadır. Bu işçi lehine bir durum olarak yorumlanabileceği için kanunda yer verilmese bile geçerli kabul edilecektir. Ancak avans izin kullanan personel iznini hak etmeden işten ayrıldığı veya çıkarıldığı durumda kullanılan bu yıllık izinlerin ne olacağı konusu belirsizlik yaratmaktadır.
Eksiye düşen izin bakiyesinin çıkışta personelden kesilmesi kanunen doğru bir uygulama değildir. Hak etmeden izin kullanan işçiye bu hakkı sağlayan işverenin kendi takdiri olarak değerlendirilmekte, izinlerin kesilmesi konusu ortada bir hak ediş olmadığı için geçerli kabul edilmemektedir. Diğer bir taraftan, personel de işten çıkarken hak etmediği izinlerinin ücretini işverenden talep edememektedir.

Bazı firmalar avans yıllık izin talep eden personele iznini hak etmeden işten ayrılması halinde izin tutarının son ücreti üzerinden mahsup edileceğini kabul ettiğine dair bir yazı imzalatarak bu izni kullandırmaktadır. Fakat bu belge de yasal olarak geçersiz sayılabilmektedir.

İşçi kendi istese bile yıllık izninden vazgeçemez

İşçiler, çalışırken kullanmadıkları izin parasını alamaz. İşçi, patronuna “Ben bu sene izin yapmayayım, parasını ödeyin” diyemez. İşçiler, kendileri istese bile yıllık izin hakkından feragat edemez. İşten ayrıldıktan sonra ise izin parasını alabilmek için 5 yıl içinde işverenden istemesi gerekiyor.


Okullar tatile girerken, aileler yıllık izin için seçimleri bekledi. Seçim dolayısıyla 24 Haziran’a denk gelen tur paketlerinin 4’te 3’ü iptal edildi. Çalışanlar, seçimden sonra yıllık izinlerini kullanmaya başlayacak. İş Kanunu, işçilerin izin hakkından feragat etmesini yasaklıyor. Bu nedenle işçiler, işten ayrılmadan, kullanmadıkları yıllık izin günlerinin parasını alamıyor. İşten ayrıldıktan sonra izin parasını alabilmek için 5 yıl içinde işverenden istenmesi gerekiyor. İşveren ödemediği takdirde de 5 yıllık sürede dava açılmalı. Beş yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra izin parası talep edilemiyor.
İşçilerin yıllık izin süreleri, o işyerindeki çalışma süresine göre belirleniyor. Yıllık izne hak kazanabilmek için işçinin deneme süresi dahil bir yıl çalışması gerekiyor.

İLK YILINDA AVANS İZİN KULLANILABİLİR

Bankalar, mağaza ve market zincirleri gibi çok şubeli şirketlerin farklı işyerlerinde geçen hizmet süreleri, yıllık iznin hesabında birleştiriliyor.
Bir işte 15 yıldan fazla çalışarak 26 gün izin hakkına sahip olan işçi, o işten ayrılıp başka bir işe girdiğinde yeniden izne hak kazanabilmek için yeni işyerinde bir yılı doldurmak zorunda. Bu kişi bir yılı doldurduktan sonra beş yıl boyunca yılda 14 gün ücretli izin yapabilir.
Çalışmakta olduğu işyerinde kıdem tazminatını alarak emekliye ayrılıp, aynı yerde çalışmaya devam edenler de bir yılı doldurmadan izin kullanamaz. Ondan sonraki izin süreleri de kıdem tazminatını aldığı tarihte yeni işe girmiş gibi hesaplanır.
İşveren, bir yıllık süre dolmadan işçisine, bir sonraki yılın izninden mahsup edilmek üzere “avans” izin verebiliyor. Örneğin, işe 6 ay önce başlayan işçiye bir hafta izin verip, gelecek yılın izninden mahsup edebilir. Bu durumda işçi gelecek yıl bir hafta eksik izin kullanır.

10 GÜNLÜK BLOK İZİN

Kanuna göre, yıllık ücretli iznin işveren tarafından bölünmesi yasak. İznin işverence sürekli bir şekilde verilmesi gerekiyor. Ancak, tarafların anlaşması halinde izin süresi bölünerek kullanılabiliyor. Örneğin, 20 gün yıllık izin hakkı bulunan işçi, bunun 10 gününü blok, kalan 10 gününü ise birer gün şeklinde bölerek kullanma hakkına sahip. Her durumda işçinin yıllık izninin en az on günlük kısmını blok olarak kullanma hakkı bulunuyor. İzinlerin bölümler halinde kullanılması konusunda anlaşılmış olması halinde bile en az on günlük kısmın blok olarak kullandırılması gerekiyor.

İZNE ÇIKARKEN AVANS ALABİLİR

İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, izin dönemine ilişkin ücretini işçinin izne başlamasından önce peşin ödemek veya avans vermek zorunda. Normalde ücretini ay sonunda alan işçi, ayın 5’i ile 20’si arasında izne çıkacaksa, o sürenin ücretini avans veya peşin olarak isteyebilir. İşverenin, işçi talep ettiği takdirde, izin günlerinin ücretini, izne çıkmadan peşin olarak ödemesi gerekir.

18 YAŞ ALTI VE 50 YAŞ ÜSTÜNE 20 GÜN İZİN

18 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçiler, çalışma süreleri kaç yıl olursa olsun yıllık en az 20 gün izin hakkına sahip bulunuyor.

MEMURLAR 2 YIL İÇİNDE KULLANMALI

Devlet memurları, hizmet süresi 1-10 yıl arasında olanlarda 10 gün, 10 yılı aşanlarda ise 30 gün yıllık izin kullanabiliyor. Memurların kullanılmayan izinleri en fazla bir yıl devrediyor. Cari yıl ve bir önceki yıl hariç, önceki yıllara ait kullanılmayan izin hakları kayboluyor. Bu nedenle memurların, hak ettikleri izinlerini en geç iki yıl içinde kullanmaları gerekiyor.

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMI DELİL OLABİLİR

Kanuna göre, işçilerin yıllık izin döneminde başka bir işte çalışmaları yasak. Eğer işveren, işçisinin yıllık izinde çalıştığını tespit ederse, izin dönemi için ödediği ücreti isteme hakkına sahip bulunuyor. İşverenler işçilerinin izinde başka işte çalıştığını, genellikle sosyal medyada yaptığı paylaşımlardan öğreniyor. Bu fotoğrafları delil olarak kullanabiliyor.

İMZANIZ VARSA KANIT TOPLAYIN

Kimi işverenler, izin kullandırmadığı halde işçiden yıllık iznini kullandığına dair yazı isteyebiliyor. İşini kaybetmemek için bu şekilde bir belgeye imza atmak zorunda bırakılan işçinin, işten ayrıldığında izin parası alabilmek için kanıt toplaması gerekir. İzinli gösterilen günlerde fiilen çalıştığını kanıtlayan işçi dava açarak hakkını arayabilir.

MEMURA 30 GÜNE KADAR İZİN VAR

Hizmet süresi 1 yıldan 10 yıla kadar olanlar 20 gün
Hizmet süresi 10 yıldan fazla olanlar 30 gün

İŞÇİNİN İLK 5 YIL 14 GÜN İZNİ VAR

Yıllık izin hakkı, işyerindeki hizmet sürelerine göre şöyle: Bir yıldan 5 yıla (dahil) kadar olanlara 14 gün
Beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara 20 gün
On beş yıl ve daha fazla olanlara 26 gün
Madenler ve yeraltı işinde çalışana, ilave 4 gün

İZİN PARASI NET ÜCRETTEN HESAPLANIR

Kullanılmayan yıllık iznin parası, iş akdinin sona erdiği tarihte ödenmek zorunda. İzin parası, brüt ücretten yüzde 14 sosyal güvenlik primi, yüzde 1 işsizlik sigortası primi, gelir vergisi ve damga vergisi düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden ödeniyor.

ÇOCUĞU ENGELLİ OLANA 10 GÜN EK İZİN

En az yüzde 70 oranında engelli çocuğu bulunan işçinin, bir yıl içinde 10 güne kadar ilave “ücretli” izin kullanma hakkı bulunuyor. Bu izin hakkını, çalışan anne babadan sadece biri kullanabilir.

İZNİN KULLANILMADIĞINI İŞVEREN İSPATLAMALI

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 2013/741 sayılı kararına göre, yıllık izinlerin kullanıldığını ispat yükü işverene ait. İşverenin, yıllık izinlerin kullandırıldığını, imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlaması gerekiyor.

HAFTA SONU TATİLİ İZİN GÜNÜNDEN SAYILAMAZ

Kanuna göre, yıllık ücretli iznin kullanımında, izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor. Dolayısıyla pazartesi gününden başlayarak 5 gün izin alan işçi, hafta sonu tatilini de ekleyerek fiilen daha uzun süreyle izin yapma hakkına sahip.

ÖZEL SANDIK EMEKLİLERİ DE BAYRAM İKRAMİYESİ İSTİYOR

Türkiye’de 10 banka, 6 sigorta şirketi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) çalışanları, kanunla kurulmuş özel sandıklardan emekli aylığı alıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) emekli aylığı almakta olan yaklaşık 12 milyon kişiye bin liralık bayram ikramiyesi ödenirken, söz konusu 12 özel sandıktan emekli aylığı alanlar kapsam dışı bırakıldı. Akbank Emeklileri Derneği Başkanı Yıldız Tengiz, özel sandıklara mensup 150 bin emekli bulunduğunu, bunların aileleriyle birlikte sayılarının 300 bine ulaştığını belirtti. Tengiz, bin liralık bayram ikramiyesinin SGK’nın kasasından çıkmadığını, Hazine’den ödendiğini vurgulayarak, “Hazine’ye, çalışma hayatımız boyunca biz de vergi ödedik. Hazine’nin parasında bizim de hakkımız var. Emekliler arasında ayrımcılık yapılmamalı, sandıklardan emekli olanlar da Hazine’den yapılan bayram ikramiyesinden yararlandırılmalı”

19 Haziran 2018 Salı

Youtube Ücretli Üyelik Nedir?

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Youtube yakın zamanda YouTube Red diye bir sistem çıkardı ve bu sistem çoğu insanın dikkatini çekti. Fakat yakın zamanda açıklanan bir habere göre artık Youtube Red değil Youtube Premium olarak isimi değiştirildi.
Bugün forumda birisi Youtube yeni özellik mi geldi? şeklinde konu açtı ve onun merakıyla bir araştırma yaptım. Yaptığım araştırma sonucunda bu konuyu açmaya karar verdim.

Youtube Premium Üyelik Nedir?

YouTube Premium, YouTube'da ve diğer YouTube uygulamalarında daha iyi bir deneyim yaşamanızı sağlayan ücretli bir üyeliktir. Şu anda birçok ülkede kullanılabilmektedir.

Youtube Premium Avantajları

YouTube Premium ile şunları yapabilirsiniz:
YouTube’da milyonlarca videoyu reklamsız izleyebilirsiniz.
Videoları ve oynatma listelerini internet bağlantısı olmadan izlemek için mobil cihazınıza indirebilirsiniz.
Mobil cihazınızda diğer uygulamaları kullanırken veya ekranınız kapalıyken videoları oynatmaya devam edebilirsiniz.
Tüm YouTube Original dizilerine ve filmlerine erişebilirsiniz.
YouTube Müzik Premium'a ücretsiz abone olabilirsiniz.
YouTube Premium avantajlarınız, bulunduğunuz ülkede kullanıma sunulduysa YouTube, YouTube Gaming, YouTube Çocuk ve YouTube Müzik genelinde geçerli olur.

Youtube Premium Nasıl Satın Alırım?



Bilgisayar:
Daha ayrıcalıklı bir YouTube, YouTube Müzik, YouTube Gaming ve YouTube Çocuk deneyimi için YouTube Premium üyesi olun.
Bilgisayarınızda veya mobil web tarayıcınızda youtube.com/premium adresini ziyaret edin.
Üyeliğinizi başlatmak istediğiniz Google hesabında oturum açın.
Gerekli koşulları sağlıyorsanız ücretsiz deneme sürenizi başlatın.
Kullanmak istediğiniz ödeme yöntemini seçin veya yeni bir ödeme yöntemi ekleyin.
İşlemi tamamlamak için Satın al'ı tıklayın.
Dilediğiniz zaman youtube.com/paid_memberships adresini ziyaret ederek üyeliğinizle ilgili çeşitli ayrıntıları (ör. sonraki ödemenizin tarihi ve tutarı) görüntüleyebilirsiniz.
Android:
Daha ayrıcalıklı bir YouTube, YouTube Müzik, YouTube Gaming ve YouTube Çocuk deneyimi için YouTube Premium üyesi olun.
Telefonunuz veya tabletinizde YouTube uygulamasını açın.
Üyeliğinizi başlatmak istediğiniz Google hesabında oturum açın.
Profil fotoğrafınız > YouTube Premium Üyesi Ol'u seçin.
Gerekli koşulları sağlıyorsanız ücretsiz deneme sürenizi başlatın.
Dilediğiniz zaman youtube.com/paid_memberships adresini ziyaret ederek üyeliğinizle ilgili çeşitli ayrıntıları (ör. sonraki ödemenizin tarihi ve tutarı) görüntüleyebilirsiniz.
iPhone & iPad:
Daha ayrıcalıklı bir YouTube, YouTube Müzik, YouTube Gaming ve YouTube Çocuk deneyimi için YouTube Premium üyesi olun.
Telefonunuz veya tabletinizde YouTube uygulamasını açın.
Üyeliğinizi başlatmak istediğiniz Google hesabında oturum açın.
Profil fotoğrafınız > YouTube Premium Üyesi Ol'u seçin.
Gerekli koşulları sağlıyorsanız ücretsiz deneme sürenizi başlatın.
Bu şekilde nasıl satın alabileceğiniz hakkında da bilgi verdim. Şimdi gelelim büyük bir soruna. Nedir bu büyük sorun? Tabi ki bu sorun şuan ülkemizde maalesef satın alım yapılamıyor. Nedeni ise halen belli değil.

Ücretli üyeliklerin kullanılabildiği ülkeler



YouTube Premium, aşağıdaki listede belirtilen ülkelerde kullanılabilir. Belirtilen ülkelerden ayrılmanız halinde video indiremezsiniz, videolar arka planda oynatılamaz ve reklam görebilirsiniz. Seyahate çıkmadan önce indirdiğiniz videolar, 30 gün boyunca internet bağlantısı olmadan kullanılabilir.
YouTube Premium üyeleri, aşağıdaki ülkeler dışında seyahat ederken tüm YouTube Original filmleri ve dizilerini izleyebilir. Bununla birlikte, bu içeriklerde arka planda oynatma ve indirme özellikleri kullanılamayabilir.
Amerika Birleşik Devletleri
Avustralya
Yeni Zelanda
Meksika
Güney Kore
Kanada
Birleşik Krallık
İrlanda
Almanya
Avusturya
Fransa
İtalya
İspanya
Rusya
İsveç
Norveç
Finlandiya
Evet sizin ile araştırdığım tüm bilgileri paylaştım ve inşallah yararlı olması dileğiyle kendinize iyi bakın.

Sizce bu durumda ne gibi sorunlar yaşanabilir? Ne olur? Ne biter?