28 Ekim 2018 Pazar

Türkiye 2019'da ihracatla büyüyecek

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ



Cumhurbaşkanlığının 2019 yılına ilişkin programına göre, gelecek yıl ekonomik büyümenin özellikle mal ve hizmet ihracatı kaynaklı olması tahmin ediliyor.





Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığınca hazırlanan "2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı"nın onaylanmasına ilişkin karar Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.

Buna göre, Yeni Ekonomi Programı (YEP) kapsamında açıklanan 2019-2021 Orta Vadeli Programıyla (OVP) öngörülen makroekonomik dengelenme sürecine yönelik politika ve tedbirlerin hızlı ve etkin bir şekilde hayata geçirilmesi hedefleniyor.

Kısa vadede fiyat istikrarının ve finansal istikrarın yeniden tesis edilmesi, ekonomide dengelenmenin ve bütçe disiplininin sağlanması, orta vadede sürdürülebilir büyüme ve adaletli paylaşıma yönelik ekonomik değişimin gerçekleştirilmesinin amaçlandığı OVP'nin ilk yılında, GSYH büyüme hızının yüzde 2,3 olarak gerçekleşmesi, katma değerin ise tarım sektöründe yüzde 1,5, sanayi sektöründe yüzde 1,6, hizmetler sektöründe (inşaat dahil) yüzde 2,6 oranında artacağı tahmin ediliyor.

İstihdam açısından bakıldığında ise önümüzdeki yıl, ekonomideki dengelenme süreci ve bu sürecin ima ettiği düşük büyüme oranları çerçevesinde istihdam artışının bir miktar hız keserek bir önceki yıla göre 439 bin kişi artacağı, işsizlik oranının ise yüzde 12,1'e yükseleceği öngörülüyor. 

İş gücüne katılma oranının yükselişini sürdürerek 2019 yılında 0,5 puan artışla yüzde 53,7'ye ulaşması bekleniyor.


Büyüme ihracat kaynaklı olacak


Programda 2019 yılında ekonominin genel dengesine ilişkin beklentilere de yer verilirken, yüzde 2,3 olması hedeflenen 2019 GSYH büyümesinin özellikle mal ve hizmet ihracatı kaynaklı olması tahmin ediliyor. Ayrıca göreceli olarak azalmakla birlikte tüketimin büyümeye pozitif katkısının devam etmesi de öngörüler arasında yer alıyor.

Özel kesim tüketim harcamalarında 2018'e göre yüzde 2,1, kamu kesimi tüketim harcamalarında ise yüzde 1,1 artış yaşanması beklenirken, özel kesim sabit sermaye yatırımlarının yüzde 2 artacağı, kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının ise yüzde 36,1 azalacağı tahmin ediliyor.

Beklentiler çerçevesinde 2019 yılı GSYH büyümesine; özel tüketim 1,3 puan, özel kesim sabit sermaye yatırımları ise 0,5 puan katkı yapacak.

Bu dönemde kamu tüketimi büyümeye 0,1 puan, kamu kesimi sabit sermaye yatırımları büyümeye negatif 1,4 puan katkı yapacak. GSYH büyümesine net mal ve hizmet ihracatının katkısı ise ekonomik dengelenmenin de bir sonucu olarak 1,5 puan olacak.

Kamu kesimi sabit sermaye yatırımları azalacak
Yatırımlar tarafına bakıldığında kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının alınan harcama tedbirleri neticesinde 2019'da reel olarak yüzde 36,1 azalacağı öngörülüyor.

Bu dönemde, cari fiyatlarla kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının yüzde 43'ünün merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idareler, yüzde 44,7'sinin mahalli idareler, yüzde 11,6'sının işletmeci KİT'ler, yüzde 0,11'inin özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar, yüzde 0,6'sının döner sermayeli kuruluşlar ve sosyal güvenlik kuruluşları tarafından gerçekleştirilmesi bekleniyor.

Cari fiyatlarla kamu kesimi sabit sermaye yatırımlarının gelecek yıl tarım, ulaştırma, eğitim ve diğer hizmetler alt sektörlerinde yoğunlaşması tahmin edilirken, özel kesim sabit sermaye yatırımlarının reel olarak yüzde 2 artış göstereceği öngörülüyor. Özel kesim sabit sermaye yatırımlarının imalat sanayisi, ulaştırma ve konut alt sektörlerinde yoğunlaşması, bunun yanı sıra turizm sektörünün payının yüzde 3,6 seviyelerine kadar artması tahmin ediliyor.

Program dönemi sonunda kamu sabit sermaye yatırımlarının GSYH içerisindeki payının yüzde 2,8, sermaye giderlerinin Merkezi Yönetim Bütçesi içerisindeki payının ise yüzde 5,7 olması hedefleniyor.


KÖİ yatırımlarında mali denge gözetilecek


Programa göre, kamu-özel işbirliği (KÖİ) yatırımlarında sözleşmelerden doğacak yükümlülüklerin kamu mali dengeleri üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulacak, proje süreçleri bütüncül olarak ele alınacak ve planlama, etüt, ihale, sözleşme gibi uygulama öncesi hazırlık süreçlerinin kalitesi artırılacak.

Bu amaçla başlatılan ve süreçlerin uluslararası uygulama örnekleri de dikkate alınarak iyileştirilmesini hedefleyen kamuda KÖİ kapasite geliştirme projesi tamamlanacak, projelerin izlenmesi ve değerlendirilmesi etkin şekilde devam ettirilecek. 

KÖİ yönteminin, yatırımların gerçekleştirilmesinde maliyet etkinliği sağladığı durumlarda tercih edilmesine özen gösterilecek, muhtemel yük, getiri ve sorumlulukların kamu ile özel kesim arasında dengeli bir şekilde paylaşılmasına dikkat edilecek.

16 Ekim 2018 Salı

Bilim İnsanlarına Göre Başarılı Çocuklar Yetiştiren Ailelerin 13 Ortak Özelliği!

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Her anne baba çocuğunun okulda başarılı olmasını, beladan uzak durmasını ve büyüyünce de iyi bir hayat yaşamasını ister. Elbette iyi ebeveynler olmanın bir tarifi olamaz fakat bazı psikolojik araştırmalar çocukların başarılı olmalarını öngören birtakım faktörler ortaya koyuyor.

Tabi ki bunların çoğu da anne babadan ve çocuklarını nasıl yetiştirdiklerinden başlıyor. Businessinsider'ın haberini sizler için hazırladık.



Kaynak: http://www.businessinsider.com/how-paren...

1. Çocuklarına ev işleri yaptırıyorlar.

Stanford Üniversitesi eski dekanı Julie Lythcott-Haims'e göre çocuklar iş yaptıklarında hayatın bir parçası olmak için bir şeyler yapmaları gerektiğini anlıyor ve gelecekte meslek sahibi olduklarında çalışma arkadaşlarıyla daha iyi işbirliği kurup daha empatik bireyler oluyorlar.

2. Sosyal beceriler öğretiyorlar.

Pennsylvania State University ve Duke Üniversitelerinin 20 yıl süren, 700 çocuk ve genci kapsayan ortak araştırmasına göre, anaokulundayken sosyal becerileri olan öğrenciler; daha yardımsever, problem çözme yeteneği gelişmiş yetişkinler oluyor ve üniversite bitirip 25 yaşında meslek sahibi oluyorlar.

3. Çocuklarından beklentileri daha yüksek oluyor.

2001 yılı doğumlu 6600 çocukla yapılmış bir araştırmadan edindikleri veriler sayesinde, Kaliforniya Üniversitesi profesörü Neal Halfon ve çalışma arkadaşları, ebeveynlerin beklentilerinin çocukların gelecek başarıları üzerinde çok büyük bir etkisi oluğunu ortaya çıkarttı.

4. Çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kuruyorlar.

İllinois Universitesi araştırmalarında boşanmış veya birlikte olmaları fark etmeksizin; çatışmaların ve tartışmaların olduğu bir ailenin parçası olan çocukların olmayan çocuklara göre çok daha az başarı elde ettikleri görülmüş.

5. Kendileri de daha yüksek eğitim seviyelerine sahip.

Michigan Üniversitesi'nden psikolog Sandra Tang'in 1998-2007 arasında anaokuluna gitmiş 14000 çocuk üzerinde yaptığı araştırmaya göre, genç anne olan kadınların çocuklarının üniversiteye gitme oranları çok düşük. Eğitim almış anneler ise çocuklarını daha çok o yönde etkiliyorlar.

6. Çocuklarına matematiği erken yaşta öğretiyorlar.

Matematiği erken öğrenen çocuklar okulda hem matematikte hem de okumayı öğrenmede daha başarılı oluyor.

7. Çocuklarıyla sağlam ve hassas bir ilişki geliştiriyorlar.

2014 yılında yapılan bir araştırmaya göre, hassas bir şekilde bakılan ve özen gösterilen 0-3 yaş arası bebeklerin gelecekte özellikle akademik anlamda daha başarılı oldukları gözlendi. Çocuklarına özen gösteren ve onlardan gelen isteklere zamanında ve uygun bir dille cevap veren bireyler daha özgüvenli çocuklar yetiştiriyorlar.

8. Stres seviyeleri çok daha düşük.

Özellikle çalışan annelerin çocuk bakımı ve iş hayatı arasında kaldıkları zaman yaşadıkları stres çocuklarını da olumsuz yönde etkiliyor. 'Duygusal bulaşıcılık' adı verilen psikolojik fenomen bu durumu büyük ölçüde açıklıyor; yani çocuklar çevrelerindeki ruh hallerinden etkilenip aynı duygulara kapılabiliyor.

9. Başarısızlıktan kaçınmak yerine, gösterilen çabaya değer veriyorlar.

Çocukların başarının kaynağının ne olduğunu düşünmeleri de sonuçta elde ettikleri başarıyı etkiliyor. Stanford Üniversitesi'nden psikolog Carol Dweck uzun yıllar boyu sürdürdüğü araştırmalar sonucu başarıya iki şekilde yaklaşıldığını keşfetti. Bunları sabit veya gelişimci zihniyet olarak ikiye ayıran Dweck, gelişimci zihniyette başarısızlığın bir zeka eksikliği olarak görülmesi yerine ilerlemeye yönelik bir sıçrama ve gösterilen bir emek olarak algılandığını açıklıyor.

10. Başarılı çocukların anneleri genellikle çalışan anneler.

Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne göre annelerin ev dışında bir işe sahip olmalarının çocukların üzerinde gözle görülür bir etkisi var. Çalışan annelerin kız çocukları çalışmayan annelerin çocuklarına göre daha uzun süre okuyor, daha yüksek mercilerde çalışıyor, erkek çocukları ise hem çocuk bakımına hem de ev işlerine daha çok vakit ayırıyor.

11. Daha yüksek bir sosyo-ekonomik seviyeye sahipler.

Yine Stanford Üniversitesi'nin araştırmasına göre düşük gelir seviyesi ve daha iyi gelir seviyelerine sahip ailelerin çocuklarının arasındaki başarı oranı farkı yaklaşık %30 - %40 civarında ve üzücü bir şekilde büyük.

12. 'Otoriter' veya 'fazla serbest bırakan' aileler olmak yerine 'saygı uyandıran' ebeveynler olmayı tercih ediyorlar.

Kaliforniya Üniversitesi gelişim psikoloğu Diana Baumride tarafından ilk kez 1960'ta yayınlanan araştırmaya göre anne babalar bu üç kategoriye ayrılıyor. Saygı uyandıran ebeveynler olmayı tercih eden ailelerin çocukları ise otorite tarafından bastırılmış hissetmek yerine buna saygı duymayı öğreniyorlar.

13. Çocuklarına 'dayanıklılığı' öğretiyorlar.

2013 yılında, Pensilvanya Üniversitesi'nden psikolog Angela Duckwort'un başarıya götüren bir kişilik özelliği olarak tanımladığı 'dayanaklılık'; çocuklara uzun dönem hedefler belirlemeyi ve yaşamak istedikleri geleceğe giden yola kendilerini adayabilmeyi öğretiyor.

Dünyanın En Başarılı İnsanlarının 8 Ortak Noktası

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ



Dünyanın en başarılı insanlarının günlük rutinlerinden, hayata bakış açılarından ve alışkanlıklarından yola çıkarak başarılı olmanın sırları, hayatlarına yön verme biçimleri ve hedeflerine ulaşırken kullandıkları yöntem ve teknikleri inceledik.

İşte, dünyanın en başarılı sanatçılarını, bilim insanlarını ve iş dünyası liderlerini başarıya götüren ortak noktalar:

1. Zamanını en iyi şekilde değerlendirmek. Dünyanın en başarılı insanlarının ilk ortak noktası, hepsinin haftada yaklaşık 60-65 saat çalışıyor olmaları. Her günü en iyi şekilde değerlendirebilmek ve en yüksek verimi alabilmek için sıkılmadan ve pes etmeden günde yaklaşık 10 saat çalışıyorlar. Bu da neredeyse her anlarının dolu olduğu bir programa sahip olduklarını gösteriyor.

Bu şekilde bir çalışma temposunu gerçekleştirebilmek için dayanıklı bir zihne ve fiziğe sahip olmak; odaklanılmış bir hedefin varlığı ve istekli olmak gerekiyor. Sen de dünyanın en başarılı insanlarından ilham alarak günlük, haftalık ve aylık programlar hazırlayabilirsin. Hedeflerine ulaşmak için disiplinli ve programlı bir çalışma programına sahip olmak seni başarıya götürecektir.

Tüm bunların yanı sıra üniversiteye hazırlanma sürecinde programlı çalışmanın sana ne şekilde yararlı olacağını öğrenmek için YGS Çalışma Programı Nedir? Neden İhtiyacım Var? yazımızı okuyabilirsin.

2. Hayır diyebilmek. Başarılı insanlar ile çok başarılı insanlar arasındaki en büyük fark; çok başarılı insanların pek çok konuda ‘hayır’ diyebilmesidir. Pek çok öneriye ve teklife hayır cevabı vermelerinin sebebi ise, üzerinde çalıştıkları projelere tamamen odaklanmaları. Dünyanın en başarılı insanları hayır dediklerinde, üzerinde çalıştıkları projeyle ilgili kendilerine yardım etmekle meşgullerdir. Hedeflerimize ulaşmak ve başarılı olmak için odaklanmak gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bu da önceliklerimizi doğru bir şekilde belirlemeyi ve kimi zaman hayır diyebilmeyi gerektiriyor.

3. Kendini tanımak. Kişinin yeteneklerine ve becerilerine uygun hedefler belirleyebilmesi için hangi konularda ve alanlarda güçlü, hangilerinde zayıf olduğunu bilmesi gerekiyor. Kendin için uygun olmayan bir hedefe ulaşmak için çaba göstermek uzun zaman kaybetmeye sebep olacaktır.

Güçlü yönlerini, geliştirebileceğin yetenek ve becerilerini biliyor olmak doğru hedefler belirleyebilmene, doğru konulara ve alanlara odaklanmana yardımcı olur.

Nasıl bir insansın ve nasıl bir karaktere sahipsin? Klasik yollardan gitmek başarının yollarını aralamayacaktır. Kendi yolunu çizmelisin. Bunun için de önce kendini tanımalısın. Bu konuda İlgi Testi’miz kendini daha iyi değerlendirmene yardımcı olabilir.

4. İletişim ağları kurmak. Unutma ki, kimse tepeye yalnız çıkmaz. İlişki ağlarının merkezinde olmaksa büyük bir avantajdır. Farklı alanlarda yetenekli, farklı karakterlere sahip ve farklı konularla ilgilenen insanlar tanımak; yeni şeyler öğrenmenin ve yeni insanlar tanımanın yanı sıra kendini de daha iyi tanımanı sağlayacaktır.

5. Kendi şansını yaratmak. Yapılan araştırmalar bazı insan tiplerinin daha şanslı olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü fırsatları farkına varma ve değerlendirme konusunda yetenekli olmalarının yanı sıra yeni fırsatların doğmasına yol açan davranışlar sergileyebiliyorlar.

Daha dışadönük, yeni fikirlere açık ve optimisttik olmayı deneyebilir; önsezilerini dinlemeye başlayabilirsin. Unutma ki, şanslı insanlar yeni imkanlar yaratır.

‘Şans, hazırlıklı olandan yanadır.’

Pasteur

6. Sabırlı olmak. Zeka ve yaratıcılık başarıya ulaşmak konusunda önemli olan iki etken; ancak gerçekten büyük bir hedefe ulaşmak konusunda gerekli olan etken sabırlı olmak.

Sabır ve tutku uzun süreli hedeflerin ve başarının anahtarlarıdır. Ne kadar yetenekli olursan ol, sabredemez ve adanmışlıkla çalışmaya devam edemezsen uzun süre gerekse de büyük başarılar elde edeceğin işlerde başarılı olman neredeyse imkansız.

Picasso, Einstein, Freud, Graham, Gandhi ve Eliot gibi dünyanın en başarılı insanları, başarısız olduklarında ya da hata yaptıklarında utanmak ve kendilerini suçlamak için uzun süre ayırmıyorlardı ya da pes etmiyorlardı. Bunların yerine hatalarını, ders almaları gereken bir deneyim olarak değerlendiriyorlardı.

7. Müthiş hatalar yapmak. Başarılı olmak için hata yapmak ve başarısızlıklar yaşamak çok önemlidir. Çünkü her hata bir deneyimdir. Burada önemli olan ise, istekli olmaktır.

Yeni şeyler yaşamaya ve öğrenmeye istekli olan insanlar bir süre sonra daha yaratıcı, girişken, umut dolu ve yeni fırsatları görebilen insanlar haline geliyorlar.

Düşüncelerinle uğraş. En doğru fikre ulaşana kadar onları birbirine ekle, tersyüz et, karıştır... Dünyanın en yaratıcı insanları işleriyle diyalog kurmayı başaranlardır. Öncelikle akıllarından geçeni kağıda dökerler ve sonra izler, dinler, yeni bilgiler kaydeder ve düşünceleriyle oynayarak en doğrusuna ulaşana kadar çalışmaya devam ederler.

‘Her yenilgiyi bir fırsat olarak kabul ederim.’

Jean Monnet

8. Akıl hocasına sahip olmak. Her şeyi kitaplardan öğrenmek ve internetteki bilgilerin doğru mu kurgu mu olduğunu ayırt etmek oldukça zor. Hedeflerine ulaşman ve başarılı olman konusunda sana yol gösterecek birine ihtiyacın olabilir.

Sana öğrenmek istediklerini ve öğrenme yollarını gösterebilecek; ilgilendiğin alan ve konuya hakim insanlarla bir arada olmak ve onların deneyimlerinden faydalanmak hedeflerine giden yolu kısaltabilir.

Üniversiteye hazırlık sürecinde akıl hocasına nasıl sahip olabileceğin ve akıl hocasının sana hangi konularda destek olabileceğini öğrenmek için bu yazımızdan faydalanabilirsin.

Sonuç olarak;

1. Meşgul ol,
2. Hayır demeyi öğren,
3. Kendini tanı,
4. İlişki ağları kur,
5. Şansını kendin yarat,
6. Dayanıklı ve sabırlı ol,
7. Hata yapmaktan korkma ve
8. Bir akıl hocasına sahip ol.

2 Ekim 2018 Salı

Ekonomik Krizi Fırsata Çevirmenin Yolları

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Elbette herkes dalgalı denizler için biçilmiş kaftan değildir. Ancak bazı kişiler, bu krizlerle şaşırtıcı bir şekilde başa çıkabilirler. Bitmek tükenmek bilmeyen zorluklar silsilesini avantaja çeviren bireyler başarılı girişimcilerdir. Karşılarına çıkan engeller onları daha da güçlendirir ve başarılarını arttırır. Başkaları paniğe kapılırken (ya da büyük maddi zarara girerken) onlar sakinliğini korur, duruma el koyar ve tüm fırsatları değerlendirirler. Bu tür engellerle karşı karşıya kalan girişimciler, Intel’in eski Ceo’su Andy Grove’un şu cümlelerle açıkladığı bir dönüşüm sürecine girerler: ”Krizler, kötü şirketleri batırır. İyi şirketler, krizleri atlatır. Büyük şirketler ise krizler sayesinde gelişirler.”



Görünen o ki, hayatta karşımıza çıkan engelleri anlamanın, ona göre davranmanın ve ilerlemenin bir yöntemi var. Roma İmparatoru Marcus Aurelius yüzyıllar önce bu formulü geliştirmiş ve gündelik bir hatırlatma olması için yazıya dökmüş:
”Şimdi, yargılarında tarafsız ol.
Şimdi, özverili davranışlarda bulun.
Senin dışında gelişen tüm olayları şu anda kabullen.
Tek ihtiyacın olan bu.”
John D. Rockefeller, Thomas Edison ve Steve Jobs gibi efsanevi girişimciler karşılarına çıkan her engelde bu eski formülü kullanmışlar, hatta yoğun ihtiraslarını beslemek üzere bile bu durumları kullanmışlar. Onlara göre yol, engelin ta kendisiymiş.
Bu kadim ilkelerden beş strateji doğdu. Asırlar öncesinden günümüze ulaşan bu yapı, karşılaştığımız engelleri kendimiz ve şirketimiz adına birer zafere dönüştürmek için kullanabileceğimiz ebedi bir bilgelik içeriyor. İşte sizlere krizleri fırsata çevirmenin 5 yolu:

1. Serinkanlılığınızı koruyun. John D. Rockefeller, 1857’de yaşanan ekonomik kriz sırasında iş hayatına başlayalı henüz iki yıl bile olmamıştı. Rockefeller, yüzleştiği talihsiz şartlar karşısında bunalıma girebilir ve kitlenebilirdi. Fakat ekonomik kargaşanın zamanlamasına dair yakınmak yerine, olayları çevresindekilerden farklı bir şekilde algılamayı tercih etti. Olan biteni, piyasada tecrübe kazanmak ve yeni şeyler öğrenmek adına bir fırsat gözüyle gördü. Kendi deyimiyle, tüm felaketlerde bir fırsat görmeye eğilimliydi. Rockefeller krizin ilk 20 senesini kapsayan süreçte, petrol pazarının yüzde 90’ını tek başına ele geçirdi.
Rockefeller gibi günümüzün girişimcileri de karışık günler yaşıyor. Algımızın, yargılarımızı gölgelemesine izin vermek yerine LinkedIn ve Microsoft gibi ekonomik krizin ortasında kurulmuş şirketlere bakabiliriz. Başkaları rakiplerinin kazanımlarıyla ilgili kaygılanırken ya da küplere binerek yitip giderken, biz Rockefeller’ın baskı altındaki serinkanlı duruşuna yönelebilir ve krizden doğacak fırsatları arayabiliriz.

2. Bakış açınızı değiştirin. Steve Jobs, ”Mümkün değil” gibi ifadeleri yok saymasını sağlayan, ”gerçeği bükme alanı” dedikleri özelliğiyle ünlüydü. Üretilen ilk iPhone için özel bir tür cam sipariş ettiğinde üreticiler, imkansız görünen teslim tarihi ile ilgili dehşete kapıldılar. ”Korkmayın,” dedi Jobs. ” Bunu başarabilirsiniz. Üzerine biraz kafa yorun. Bunu yapabilirsiniz.”
Çok kısa sürede üreticiler tesislerini cam yapımına uygun olarak yeniden tasarladılar ve altı ay içinde piyasaya sürülecek ilk parti telefonlara yetecek miktarda üretim yapmayı başardılar. Onun ısrarcılığı, üreticileri mümkün olanın ötesine erişmeye itmişti.

Krizi fırsata çevirmenin 10 yolu

Dünyanın yakasını 5 yıldır bırakmayan küresel kriz, ticaretin kurallarını da sil baştan değiştirdi. Yeni dönemi iyi okuyan KOBİ’ler için global oyuncu olmak, krizi fırsata çevirmek hiç de zor değil
Küresel kriz, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada etkisini sürdürüyor. Araştırmalara göre kolay kolay da bu ateş sönmeyecek. Her ne kadar Türkiye, bu ateş çemberinin belli ölçüde dışında kalmayı başardıysa da adeta kuralları yeniden yazılan küresel ticaret oyununda KOBİ’lerin oldukça dikkatli adımlar atması gerekiyor. Öncelikle şirketler zihin haritalarını uzun vadeli planlarla yeniden güncellemek zorunda. Bunun içinde maliyetleri düşürmekten, üretim modellerini değiştirmeye kadar birçok yöntem yer alıyor. Ardından da krizi fırsata çevirmenin en etkili yollarını aramaya başlamak gerekiyor. İşte size 10 altın formül…

1- ÜRETMEK ARTIK BAŞARI DEĞİL

Yani ekonomik sistemde düşünen, hayal kuran, Ar-Ge yapan, icat çıkartıp rakiplerini kıskandıran KOBİ’ler hayatta kalabilecek. Unutmayın artık herkesin ürettiğini üretmek başarı olarak kabul edilemiyor. Önemli olan olmayanı keşfetmek ve kendi pazarını yaratmak.

2- PATENT SATIN ALIN

Kürsel kriz fırsatları da beraberinde getirdi. Bunlardan biri de teknoloji transferleri. Bugün Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye ciddi bir teknoloji transferi yaşanıyor. Firmalar zor durumdaki fabrikaların altyapısını know-how ve patentleri ile birlikte satışa çıkarmış durumda. Almanın tam zamanı.

3- İNSAN KAYNAĞINA YATIRIM

KOBİ’lerin işe alım süreçleri bugüne kadar dost tavsiyeleri ve hatır gönül ilişkileriyle ilerledi. Bu da bir yöntem olabilir. Ancak insan kaynağının şirketiniz için çok daha önem arz ettiğini unutmayın. Bu nedenle kurumsallaşma süreçlerinde insan kaynakları uygulamalarını internete taşıyın. Kurumsal bir kimlikle internetin size sağladığı on binlerce CV’den yararlanın.

4- TEŞVİKLERİ KULLANIN

Türkiye KOBİ teşvikleri konusunda adeta bir cennet. Her yıl toplamda 5 ila 8 milyar doları bulan destek paketleri açıklanıyor. Özellikle KOSGEB, TÜBİTAK, TTGV, Kalkınma Ajansları, İGEME gibi kurumların teşvikleri yakından takip edin.

5- AİLEDEN DİYE OLMAZ

KOBİ’ler büyüdükçe organizasyon genişledikçe patronları ortak bir korku sarıyor. O güne kadar her şeyi kontrol altına almaya her şeyi elinin altında hissetmeye alışmış patronlar bir anda işletmesine yabancılaşıyor. Böyle olunca aile patronların ilk işi şirketin kritik yerlerine aileden kişiler atamak olur. Ancak bu yanlış bir yöntemdir. Bu korkuyu yenmenin tek bir çaresi var. Kurumsallaşmak. Zaten firmaları ayakta tutacak en önemli faktör disiplinli ve kurallı bir şirket olmaktan geçiyor.

6- MUTLAKA REKLAM VERİN

Reklama yatırımı keşfeden küçük işletmeler kısa sürede büyük markalara dönüştüler, hem de satışlarını katlamayı başardılar. Bunu siz de yapabilirsiniz. Doğru stratejiyle uygulanmış bir reklamın size bumerang gibi geri döneceğinden emin olun.

7- DENETÇİLERE KAPINIZI AÇIN

Türkiye’deki KOBİ’ler çevik ve dinamik yapılarının avantajıyla krizi adeta fırsata çevirdi ve son 5 yılda rekor büyümelere imza attı. Son araştırmalar da bunu doğruluyor. İstatistiklere göre 2002 ve 2012 arasında KOBİ Türkiye’deki KOBİ sayısı 6 kat artış gösterdi. Yine KOBİ’lerin ortalama büyüme hızı ise yıllık yüzde 25 ile 80 arasında seyretti. Tablo böyle olunca şirketler açısından kontrollü büyüme konusu ayrı bir önem taşıyor. Hakimiyetinizi kaybetmemek için, dışarıdan özel denetim ekipleriyle anlaşın ve firmanızı A’dan Z’ye incelettirin. En fazla denetim ihtiyacı ise çok ortaklı şirketlerde oluşuyor.

8- YABANCI ORTAKLIKLARI ARAŞTIRIN

Bugün küresel krizi fırsat bilen Türk KOBİ’leri, dünyada sağlıktan otomotive kimyadan gıdaya kadar 3 bine yakın ortaklık veya satın almaya imza attı. Bu şirketler arasına siz de girebilirsiniz. Girmelisiniz. Özellikle Avrupalı firmalar üretim maliyetleri nedeniyle Türkiye’deki şirketlerle ortalıklara imza atmak istiyor. Bu ortaklık size küresel fırsat kapılarını açacaktır.

9- FİNANSAL YENİLİKLERİ ARAŞTIRIN

Kurumsal ve finansal yönetim sistemlerini öğrenerek, gelenekselliğin getirdiği yüklerden kurtulabilirsiniz. Bugün şirketler kendilerine has geliştirilen finansal yazılımlar sayesinde maliyetlerini ciddi oranda aşağı çekiyor. Şirketinize özel olarak hazırlanmış gelir ve giderlerinizi anlık olarak görebildiğimiz finansal yazılımlar kullanın.

10- BEŞ KITAYA MAL SATIN

Kriz döneminde tıkanan klasik pazarları Türkiye’nin KOBİ’leri açtı. Nijerya’ya seramik, granit, Kamerun’a ilaç ve lunapark, Togo’ya yazılım, Kenya’ya içecek tozu sattı. Bunu siz de başarabilirsiniz. Dünyadaki her ülke sizin için yeni bir ticari fırsat demek.