Elbette herkes dalgalı denizler için biçilmiş kaftan değildir. Ancak bazı kişiler, bu krizlerle şaşırtıcı bir şekilde başa çıkabilirler. Bitmek tükenmek bilmeyen zorluklar silsilesini avantaja çeviren bireyler başarılı girişimcilerdir. Karşılarına çıkan engeller onları daha da güçlendirir ve başarılarını arttırır. Başkaları paniğe kapılırken (ya da büyük maddi zarara girerken) onlar sakinliğini korur, duruma el koyar ve tüm fırsatları değerlendirirler. Bu tür engellerle karşı karşıya kalan girişimciler, Intel’in eski Ceo’su Andy Grove’un şu cümlelerle açıkladığı bir dönüşüm sürecine girerler: ”Krizler, kötü şirketleri batırır. İyi şirketler, krizleri atlatır. Büyük şirketler ise krizler sayesinde gelişirler.”
Görünen o ki, hayatta karşımıza çıkan engelleri anlamanın, ona göre davranmanın ve ilerlemenin bir yöntemi var. Roma İmparatoru Marcus Aurelius yüzyıllar önce bu formulü geliştirmiş ve gündelik bir hatırlatma olması için yazıya dökmüş:
”Şimdi, yargılarında tarafsız ol.
Şimdi, özverili davranışlarda bulun.
Senin dışında gelişen tüm olayları şu anda kabullen.
Tek ihtiyacın olan bu.”
John D. Rockefeller, Thomas Edison ve Steve Jobs gibi efsanevi girişimciler karşılarına çıkan her engelde bu eski formülü kullanmışlar, hatta yoğun ihtiraslarını beslemek üzere bile bu durumları kullanmışlar. Onlara göre yol, engelin ta kendisiymiş.
Bu kadim ilkelerden beş strateji doğdu. Asırlar öncesinden günümüze ulaşan bu yapı, karşılaştığımız engelleri kendimiz ve şirketimiz adına birer zafere dönüştürmek için kullanabileceğimiz ebedi bir bilgelik içeriyor. İşte sizlere krizleri fırsata çevirmenin 5 yolu:
1. Serinkanlılığınızı koruyun. John D. Rockefeller, 1857’de yaşanan ekonomik kriz sırasında iş hayatına başlayalı henüz iki yıl bile olmamıştı. Rockefeller, yüzleştiği talihsiz şartlar karşısında bunalıma girebilir ve kitlenebilirdi. Fakat ekonomik kargaşanın zamanlamasına dair yakınmak yerine, olayları çevresindekilerden farklı bir şekilde algılamayı tercih etti. Olan biteni, piyasada tecrübe kazanmak ve yeni şeyler öğrenmek adına bir fırsat gözüyle gördü. Kendi deyimiyle, tüm felaketlerde bir fırsat görmeye eğilimliydi. Rockefeller krizin ilk 20 senesini kapsayan süreçte, petrol pazarının yüzde 90’ını tek başına ele geçirdi.
Rockefeller gibi günümüzün girişimcileri de karışık günler yaşıyor. Algımızın, yargılarımızı gölgelemesine izin vermek yerine LinkedIn ve Microsoft gibi ekonomik krizin ortasında kurulmuş şirketlere bakabiliriz. Başkaları rakiplerinin kazanımlarıyla ilgili kaygılanırken ya da küplere binerek yitip giderken, biz Rockefeller’ın baskı altındaki serinkanlı duruşuna yönelebilir ve krizden doğacak fırsatları arayabiliriz.
2. Bakış açınızı değiştirin. Steve Jobs, ”Mümkün değil” gibi ifadeleri yok saymasını sağlayan, ”gerçeği bükme alanı” dedikleri özelliğiyle ünlüydü. Üretilen ilk iPhone için özel bir tür cam sipariş ettiğinde üreticiler, imkansız görünen teslim tarihi ile ilgili dehşete kapıldılar. ”Korkmayın,” dedi Jobs. ” Bunu başarabilirsiniz. Üzerine biraz kafa yorun. Bunu yapabilirsiniz.”
Çok kısa sürede üreticiler tesislerini cam yapımına uygun olarak yeniden tasarladılar ve altı ay içinde piyasaya sürülecek ilk parti telefonlara yetecek miktarda üretim yapmayı başardılar. Onun ısrarcılığı, üreticileri mümkün olanın ötesine erişmeye itmişti.
Krizi fırsata çevirmenin 10 yolu
Dünyanın yakasını 5 yıldır bırakmayan küresel kriz,
ticaretin kurallarını da sil baştan değiştirdi. Yeni dönemi iyi okuyan KOBİ’ler
için global oyuncu olmak, krizi fırsata çevirmek hiç de zor değil
Küresel kriz, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada etkisini
sürdürüyor. Araştırmalara göre kolay kolay da bu ateş sönmeyecek. Her ne kadar
Türkiye, bu ateş çemberinin belli ölçüde dışında kalmayı başardıysa da adeta
kuralları yeniden yazılan küresel ticaret oyununda KOBİ’lerin oldukça dikkatli
adımlar atması gerekiyor. Öncelikle şirketler zihin haritalarını uzun vadeli
planlarla yeniden güncellemek zorunda. Bunun içinde maliyetleri düşürmekten,
üretim modellerini değiştirmeye kadar birçok yöntem yer alıyor. Ardından da
krizi fırsata çevirmenin en etkili yollarını aramaya başlamak gerekiyor. İşte
size 10 altın formül…
1- ÜRETMEK ARTIK BAŞARI DEĞİL
Yani ekonomik sistemde düşünen, hayal kuran, Ar-Ge yapan,
icat çıkartıp rakiplerini kıskandıran KOBİ’ler hayatta kalabilecek. Unutmayın
artık herkesin ürettiğini üretmek başarı olarak kabul edilemiyor. Önemli olan
olmayanı keşfetmek ve kendi pazarını yaratmak.
2- PATENT SATIN ALIN
Kürsel kriz fırsatları da beraberinde getirdi. Bunlardan
biri de teknoloji transferleri. Bugün Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye ciddi bir
teknoloji transferi yaşanıyor. Firmalar zor durumdaki fabrikaların altyapısını
know-how ve patentleri ile birlikte satışa çıkarmış durumda. Almanın tam
zamanı.
3- İNSAN KAYNAĞINA YATIRIM
KOBİ’lerin işe alım süreçleri bugüne kadar dost tavsiyeleri
ve hatır gönül ilişkileriyle ilerledi. Bu da bir yöntem olabilir. Ancak insan
kaynağının şirketiniz için çok daha önem arz ettiğini unutmayın. Bu nedenle
kurumsallaşma süreçlerinde insan kaynakları uygulamalarını internete taşıyın.
Kurumsal bir kimlikle internetin size sağladığı on binlerce CV’den yararlanın.
4- TEŞVİKLERİ KULLANIN
Türkiye KOBİ teşvikleri konusunda adeta bir cennet. Her yıl
toplamda 5 ila 8 milyar doları bulan destek paketleri açıklanıyor. Özellikle
KOSGEB, TÜBİTAK, TTGV, Kalkınma Ajansları, İGEME gibi kurumların teşvikleri
yakından takip edin.
5- AİLEDEN DİYE OLMAZ
KOBİ’ler büyüdükçe organizasyon genişledikçe patronları
ortak bir korku sarıyor. O güne kadar her şeyi kontrol altına almaya her şeyi
elinin altında hissetmeye alışmış patronlar bir anda işletmesine yabancılaşıyor.
Böyle olunca aile patronların ilk işi şirketin kritik yerlerine aileden kişiler
atamak olur. Ancak bu yanlış bir yöntemdir. Bu korkuyu yenmenin tek bir çaresi
var. Kurumsallaşmak. Zaten firmaları ayakta tutacak en önemli faktör disiplinli
ve kurallı bir şirket olmaktan geçiyor.
6- MUTLAKA REKLAM VERİN
Reklama yatırımı keşfeden küçük işletmeler kısa sürede büyük
markalara dönüştüler, hem de satışlarını katlamayı başardılar. Bunu siz de
yapabilirsiniz. Doğru stratejiyle uygulanmış bir reklamın size bumerang gibi
geri döneceğinden emin olun.
7- DENETÇİLERE KAPINIZI AÇIN
Türkiye’deki KOBİ’ler çevik ve dinamik yapılarının
avantajıyla krizi adeta fırsata çevirdi ve son 5 yılda rekor büyümelere imza
attı. Son araştırmalar da bunu doğruluyor. İstatistiklere göre 2002 ve 2012
arasında KOBİ Türkiye’deki KOBİ sayısı 6 kat artış gösterdi. Yine KOBİ’lerin
ortalama büyüme hızı ise yıllık yüzde 25 ile 80 arasında seyretti. Tablo böyle
olunca şirketler açısından kontrollü büyüme konusu ayrı bir önem taşıyor. Hakimiyetinizi
kaybetmemek için, dışarıdan özel denetim ekipleriyle anlaşın ve firmanızı A’dan
Z’ye incelettirin. En fazla denetim ihtiyacı ise çok ortaklı şirketlerde
oluşuyor.
8- YABANCI ORTAKLIKLARI ARAŞTIRIN
Bugün küresel krizi fırsat bilen Türk KOBİ’leri, dünyada
sağlıktan otomotive kimyadan gıdaya kadar 3 bine yakın ortaklık veya satın
almaya imza attı. Bu şirketler arasına siz de girebilirsiniz. Girmelisiniz.
Özellikle Avrupalı firmalar üretim maliyetleri nedeniyle Türkiye’deki
şirketlerle ortalıklara imza atmak istiyor. Bu ortaklık size küresel fırsat
kapılarını açacaktır.
9- FİNANSAL YENİLİKLERİ ARAŞTIRIN
Kurumsal ve finansal yönetim sistemlerini öğrenerek,
gelenekselliğin getirdiği yüklerden kurtulabilirsiniz. Bugün şirketler
kendilerine has geliştirilen finansal yazılımlar sayesinde maliyetlerini ciddi
oranda aşağı çekiyor. Şirketinize özel olarak hazırlanmış gelir ve
giderlerinizi anlık olarak görebildiğimiz finansal yazılımlar kullanın.
10- BEŞ KITAYA MAL SATIN
Kriz döneminde tıkanan klasik pazarları Türkiye’nin
KOBİ’leri açtı. Nijerya’ya seramik, granit, Kamerun’a ilaç ve lunapark, Togo’ya
yazılım, Kenya’ya içecek tozu sattı. Bunu siz de başarabilirsiniz. Dünyadaki
her ülke sizin için yeni bir ticari fırsat demek.