28 Şubat 2018 Çarşamba

İş Arayanlara Uzmanından Öneriler

Klinik Psikolog
Gülşah Sam Orhan
Üç milyondan fazla kişinin işsiz olduğu ülkemizde “Ne iş olsa yaparım” devri tarihe karışsa da iş arayanlar patronları ‘tavlama’ konusunda büyük sıkıntı yaşıyor
Üç milyondan fazla kişinin işsiz olduğu ülkemizde “Ne iş olsa yaparım” devri tarihe karışsa da iş arayanlar patronları ‘tavlama’ konusunda büyük sıkıntı yaşıyor
İş arayanlara altın tavsiyelerde bulunan Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan:
“Üniversite mezunu olup iş arayan gençler iş görüşmelerinde kendilerini anlatamıyor,özgeçmişlerini doğru hazırlayamıyor ve beden dilleriyle işverene güven aşılayamıyor”
“Önemsiz olduğu düşünülen bazı unsurlara dikkat edildiğinde işvereni etkilemek oldukça kolay olabilir”
“İşverenler özgeçmişlerde mezun olunan okul ve bölümlerin yanı sıra, başvuran kişinin kendisini geliştirmek için neler yaptığına da dikkat ediyor”
Üç milyondan fazla kişinin işsiz olduğu ülkemizde “Ne iş olsa yaparım” devri tarihe karışarak meslek sahibi olmak daha da önem kazanıyor. Ancak işverenler donanımlı eleman bulma sıkıntısı yaşarken, iş arayanlar da patronları etkileme konusunda zorlanıyor.
Peki, bu sorun nasıl çözülür? Özellikle üniversite mezunu olup da işverene kendilerini daha iyi anlatarak iş görüşmelerinde rakiplerinden nasıl öne çıkabilir?
İş arayanlara altın tavsiyelerde bulunan HelpA Akademi kurucu ortaklarından Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan, yaptığı gözlemlerde üniversite mezunu olup iş arayan gençlerin iş görüşmelerinde sorun yaşadığı sonucuna ulaştığını kaydetti.
Okullarda işle ilgili bilinmesi gereken tüm teorik bilgilerin öğretildiğini ve işveren için mezun olunan okulun bu anlamda önemli olduğunu belirten Orhan, “Ancak ne yazık ki iş arayan çoğu mezun kendisini ifade etmede sorun yaşıyor. Özellikle iş görüşmelerinde gençler kendilerini anlatamıyor, özgeçmişlerini doğru hazırlayamıyor ve beden dilleriyle işverene güven aşılayamıyor. Bu sıkıntılar doğru tekniklerle aşıldığında işsizlik sorun olmaktan çıkar” dedi.
Özellikle önemsiz olduğu düşünülen bazı unsurlara dikkat edildiğinde işvereni etkilemenin oldukça kolay hale geleceğini ifade eden Orhan, iş arayanlara çok özel tavsiyelerde bulundu.
+1’ler önemli
İş ilişkilerinde, işverenin kişiyle ilgili ilk izlenimini özgeçmişten edindiğini belirten Orhan, “Tahmin edilenin aksine işveren süslü okul bilgilerine bakmaz. Çünkü belirli eleme kriterlerinden geçerek önüne gelen özgeçmişlerin neredeyse tümü istenen okul ve bölüme aittir. Burada dikkati çeken ‘ekstralar’dır. Özellikle kendinizi geliştirme anlamında yaptıklarınız, aldığınız sertifikalar yani işe başvuru pozisyonunuzda şirkete bir şeyler katabilecek +1’ler işvereni etkiler. Bunun yanında, önemsiz olarak görülen hobiler kısmını da özenli yazmanız önemli. Pek çok kişi klasikleşen ‘kitap okumak, müzik dinlemek, yüzmek’ gibi şeyler yazar. Boş zamanlarınızda yaptığınız her şeyi yazmak, özgeçmişteki doğruluk algısını zayıflatır” diye konuştu.


Abartılı özgeçmiş işsiz bırakır
Gülşah Sam Orhan, iş arayan birçok kişinin aşırı parlak özgeçmişlerine rağmen firmalardan dönüş alamamaktan şikayetçi olduğunu belirterek, “İşsiz olmanızın sebebi o çok parlak özgeçmişiniz olabilir. Hazırlanan özgeçmişlerde olduğundan abartılı gösterilen özellikler kurum yetkilisinde iki algının oluşmasına neden olur; bu kişi bizim pozisyonumuz için aşırı kalifiye ya da bu kişi aşırı kalifiye olduğu için bizden fazla maaş isteyebilir. Bu iki algı sizin işe girmenizi zorlaştıracağı için, bilgilerinizi olabildiğince sade ve abartısız yazmaya özen göstermelisiniz” ifadelerini kullandı.
Referanslar gerçekten aranmaz mı?
Özgeçmişlerde en az özen gösterilen bölümün referanslar olduğunu bildiren Orhan, bu eylemin yanlış olduğunu vurguladı. Orhan, şunları söyledi:
“Bazen özgeçmiş hazırlarken referans kısmının aranmadığı öngörüsüyle anne, baba, eski öğretmen, yıllardır görüşülmeyen bir işverenin ismi yazılabilir. Bu size puan kaybettirir. Çok sayıda önemli firma referansları arayarak, görüştükleri seslerin enerjisinden sizin doğru insan olup olmadığınızı anlamaktadır. Eski patronunuzu referans olarak bildirdiğinizden haberdar etmeniz sizin için iyi olacaktır. Belki de geri dönüş yapılmayan pek çok işi bu sebeple kaybetmiş bile olabilirsiniz.”
Pozisyonu değil firmayı tanıyın
İş görüşmelerinde yalnızca pozisyon hakkında sorular yöneltmenin işverende olumsuz etki oluşturacağının altını çizen Orhan, “İş görüşmelerinde hevesli ve motivasyonu yüksek görünmek artı puan kazandırır. Bunu sağlamanın yolu, kendi çıkarınıza yönelik sorulardan çok firma hakkında konuşmanızdır. Pozisyon hakkında sürekli soru sorulması kurum yetkilisinde ‘Tembel ve sadece kendi işini yapan, ekip çalışması için uygun değil’ izlenimi oluşturur. İlk görüşmede pozisyonu kafanızda oturtmaya çalışmaktan kaçının” dedi.
Bilmediğiniz konularda dürüst olun
Orhan, işverenin sorduğu bir sorunun cevabı bilinmiyorsa dürüst olunması gerektiğine işaret ederek, “İşveren size meslekte adı geçmeyen bir konu açarak bu konuda yorumunuzu isteyebilir. Avrupa’daki iş görüşmelerinde de uygulanan bu teknikte dürüst olmanız kazandırır. Bilmediğiniz sorulara kem küm etmeden, cevabı bilmediğinizi söyleyin. Bu cevap işe kabul edildiğiniz takdirde bir şeyleri savuşturmayacağınız anlamına gelir” önerisinde bulundu.
Beden diline dikkat
İş görüşmelerinde beden dilini doğru kullanmanın işvereni etkileyeceğini kaydeden Orhan, şöyle devam etti:
“Göz kontağı iş görüşmelerinde çok önemlidir. Beden dilinde gözleri kaçırmak yalan söyleyeceğiniz, kendinize güveniniz olmadığı algısı yaratır. Görüşmelerde göz kontağından asla kaçınmamalısınız. Bunun yanında elleri de doğru kullanmak gerekiyor. İşveren soru sorduğunda ellerinizi saklar hareketi yaparsanız bu karşınızdakinden bir şey sakladığınızı düşündürür. Özellikle iş deneyimlerinizden bahsederken ellerinizi saklamaktan kaçının.”


Renklerin enerjisinden yararlanın
Bilinenin aksine iş görüşmelerinde siyah, beyaz, lacivert, kahve tonlarının görüşmeye gelen kişinin hatırlanmasında güçlük oluşturacağını ifade eden Orhan, “Tercih edilecek kıyafetin rengi işverenin aklında kalabilecek türden olmalı. Örneğin bayanlar için pastel tonlar, pembe, lila ya da su yeşili gibi renklerin kullanımı işverenin aklında kalmanızı sağlar” dedi.
Orhan, işverenlerin hoşlanmadığı konulardan birinin de kişilerin iş görüşmelerine eşi, anne ya da babalarıyla gitmesi olduğuna dikkati çekerek, bu durumun işverende güvensizlik yaratacağını ve personel adayının yeteri kadar olgun olmadığı algısına kapılacağından görüşmelere yalnız gidilmesinin önemli olduğunu bildirdi.

Emlak Sektöründe Son Durum

Türkiye’de geçen yıl 1,4 milyon konut satıldı. Garanti Mortgage Genel Müdürü Murat Atay, bu yıl da 1,4 milyon civarında konut satılmasını bekliyor.
Atay, ilk evini alacaklara yönelik düzenlemeler hazırlandığını, bunların satışları olumlu etkileyebileceğini söylüyor. Gayrimenkul sektöründeki değişimi, mortgage kredilerini ve bu alanda yapılan çalışmaları Garanti Mortgage Genel Müdürü Murat Atay ile konuştuk.
Ekonomist Dergisi'nden Levent Gökmen Demirciler'in haberine göre; Türk insanı için en önemli ihtiyaçların başında konut satışı geliyor. Ev’lenmek, ev sahibi olmak en çok önemsenen konular arasında yer alıyor ve her yıl yaklaşık 650-700 bin yeni konut talebi oluşuyor.
Şehirleşme çalışmalarının da hız kazanmasıyla konut talebine yanıt vermek üzere birbiri ardına projeler geliştiriliyor. Ancak artan arsa maliyetleri ve yükselen kredi faiz oranları, orta ve alt gelir grubunun konuta ulaşımını engelliyor.
Hükümet de durmadan buna yönelik yeni düzenlemeler üzerinde çalışıyor. Biz de bu çerçevede gayrimenkul sektöründeki değişimi, mortgage kredilerini ve bu alanda yapılan çalışmaları Garanti Mortgage Genel Müdürü Murat Atay yorumladı.

-Konut sektörü bakımından 2017'yi değerlendirebilir misiniz?

BDDK rakamlarına baktığımızda 2017'de konut kredisi sektörü 26 milyar TL büyüyerek tutar olarak bu zamana kadarki en yüksek büyümeyi gördü. 2017'de 1,4 milyon adet konut satıldı.
Vatandaşlık hakkının verilmesi, yabancıya satışın yükselmesini sağladı. Döviz kurlarındaki artış etkili oldu. 2018 ve 2019'da yabancı alımlarının daha yukarılarda olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye hala fiyat bakımından rakiplerine göre ucuz. Emlak Konut kampanyalarıyla iki ayda 3 milyar TL'lik satış yapıldı, bu da sektöre nefes aldırdı. Biz de ilk günden itibaren bu kampanyayı destekledik. Anadolu'nun her yerinde isteyen müşterilerimize hizmet sunduk.

-Sizce 2018 nasıl bir yıl olacak? Ne kadar konut satılmasını bekliyorsunuz?

Türkiye nüfusu her yıl 1 milyon kişi artıyor. Hane halkı sayısı eskiden altı kişi iken şimdi bu sayı dörde düştü ve farklı evlerde yaşayanların sayısı arttı. Türkiye'de yıllık 650-700 bin adet konut talebi var. 10 yıldan beri mortgage kredileri var ve biz her yıl çift haneli büyüdük. Önümüzdeki 5-6 yılda da böyle büyüme bekliyorum. Bu yıl 2017 yılındakine benzer bir seyir geçireceğimizi düşünüyoruz. Yaklaşık 1,4 milyon konut satılacaktır.
Geçen yıl yüzde 17 büyüyen konut kredisi hacmi bu yıl yüzde 14-15 büyüme yakalar. 2017'nin son iki ayında biraz yavaşlama gördük. Döviz kurlarının ve faiz oranlarının artması nedeniyle vatandaş bekliyor ama bu erteleme 2018'de alım olarak gelecek.

-Sektöre yönelik devlet destekleri bu yıl da devam eder mi? Sizce neler yapılmalı?

Kentsel dönüşümde bakanlığın destekleri var. Harçlardan muafsınız, kira yardımı yapılıyor. Adasal bazda dönüşümün desteklenmesi için hükümetin çok ciddi çalışmaları var. İnşaatta arsa, inşaat maliyeti ve müteahhit yapım maliyeti olmak üzere üç temel maliyet var.
Şu an en büyük maliyet arsa. Arsa maliyetini düşürme konusunda çalışmalar yapılırsa iyi olur. Bu olursa toplam maliyetler aşağı geleceği için konuta ulaşım kolaylaşır. Konut hesabı, 15 bin TL'den 20 bin TL'ye çıkıyor. Azami devlet katkısı yüzde 20'den yüzde 25'e çıkacak, ilk evini alacaklar için daha düşük tapu harcı uygulaması, daha düşük faizli kredi gibi çalışmalar yapılıyor. Bu yıl içinde bir karar çıkacak.

-Kredi hacminizdeki artışı hızlandırmak için ne gibi aksiyonlar planlıyorsunuz?

Biz mortgage uzmanıyız. Her müşterinin özel durumuna göre kredi sunuyoruz. Dağıtım kanallarımız çok güçlü. Süreçleri hızlandırarak müşterilerimizin talebine en kısa zamanda yanıt veriyoruz. Dijital kanallara yapılan yatırımlar önemli. Geçen yıl sektörde ilk defa EVİM MATİK diye bir aplikasyon yaptık. Bunu geliştireceğiz. Çevreyi daha az kirleten, daha az enerji tüketen binalar için Green Mortgage ürünümüzü çıkardık. 2018-2019'da geliştirilerek devam edecek. Kentsel dönüşümde aktif olacağız.


-Hükümet kentsel dönüşümün hızlanması için çalışmalar yapıyor. Yeni yasanın meclisten geçmesi süreci hızlandırabilir mi?

Kentsel dönüşümde bakanlığın, bankaların belirli bir konsensüse geldiğini düşünüyorum. Çünkü dönüşüm lüks değil bir ihtiyaç. Deprem kuşağında olan bir ülkeyiz. Kentsel dönüşüm deprem için yapılmalı. Dünyada konut sektöründe iki trend söz konusu. Gelişmiş ülkelerde evler eski olduğu için yalıtım kaçağı var. Bunların giderilmesine yönelik çalışmalar var.
Avrupa'da yalıtımı yapıp enerji tüketimini azaltmak için krediler veriliyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise konuta erişimi kısıtlı vatandaşları ev sahibi yapmaya yönelik bir trend var. Enerji verimliliği kentsel dönüşüm için de çok hayati bir konu. Enerjide ithalata dayalı bir ülkeyiz ve enerjinin yüzde 40'ı konutlarda kullanılıyor.

-Enerji verimliliğini desteklemek için siz neler yapıyorsunuz?

Biz bu alanda Green Mortgage ürünümüzü çıkardık. Garanti Bankası, IFC (International Finance Corporation) ile ipotek Teminatlı Menkul Kıymet İhracı (İTMK) programı kapsamında, beş yıl vadeli, 150 milyon dolarlık (yaklaşık 540 milyon TL) sözleşme imzaladı. Bu program kapsamında, 75 milyon Euro'luk (yaklaşık 350 milyon TL) finansman temini için beş yıl vadeli sözleşmeye imza atıldı. Bunun yarısı Green Mortgage dediğimiz krediler. Çevreyi daha az kirleten, daha az enerji tüketen binaları teşvik ediyoruz. Önümüzdeki dönemde bu trendin daha ön plana çıkacağını düşünüyorum.

-Sizce kentsel dönüşümün hızlanması için neler yapılmalı?

Artık bina bazlı dönüşüm yerine ada bazlı dönüşüm yapılmalı. Şimdi yaptığımız evleri 10 yıl sonra neden yıkalım? O nedenle iyi planlanması lazım. Ada bazlı proje yapınca birim maliyetler düşüyor, otopark, yeşil alan ortaya çıkıyor. Yatay mimariyi adasal dönüşümle yapabiliriz. Bina bina gidersek 7,5 milyon yapının dönüşümünün oldukça zor ve sağlıksız olacağını düşünüyorum.

"Kentsel dönüşüm için üç tip uygulamamız var"

"2012 yılından bu yana kentsel dönüşüme yönelik çalışmalar yapıyoruz. Kentsel dönüşümde üç tip uygulamamız var. İlkinde müteahhit binayı yıkıp kentsel dönüşümde ilave konut çıkıyor, tüm finansmanı müteahhit yapıyor, biz müteahhide kredi veriyoruz. İkincisi olan hibrit modelde hem müteahhide hem de kat maliklerine kredi veriyoruz.
Üçüncü modelde kendi evini kendisi yenilemek isteyenler için maliklerin seçtiği müteahhitle ilerleniyor, dönüşümün bir kısmına kredi verilip bu kredi havuzda toplanıyor, müteahhit hak ediş bazlı ödemesini alıyor. Burada malikler ve müteahhit arasında bankamız güvence sağlıyor."

Kredi kartı sahipleri dikkat!

Kredi kartı sahipleri dikkat! 40 lira artacak

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), yurt dışındaki örnekleri dikkate alarak, 50 lira olan temassız işlem limitinin 90 liraya yükseltileceğini açıkladı.

BKM'den yapılan açıklamaya göre, uygulama, 1 Mart 2018 itibariyle yürürlüğe girecek.

BKM verilerine göre, 2016 yılında 31 milyon adet olan temassız özellikli kart sayısı, 2017 yılında yüzde 36 artarak 42 milyon adede yükseldi.
Temassız işlem adedi 2016 yılında 45 milyon iken, 2017'de yüzde 96 artış göstererek 88 milyon adede çıktı. Temassız kartlarla yapılan ortalama işlem tutarı ise 2014'te 11 lira iken 2017'de 2,5 katına çıkarak 26 liraya yükseldi.

2014 yılında yalnızca 97 bin adet olan temassız ödeme terminali adedi 2016 yılında 608 bine yükseldi, 2017'de ise tam 879 bine ulaştı ve toplam terminal adedi içindeki payı yüzde 37 oldu. Böylece 2014'ten bugüne temassız kabul noktası tam 9 kat arttı. Bugün her 3 kart kabul noktasından 1'i temassız ödemeyi destekliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen BKM Genel Müdür Yardımcısı Celal Cündoğlu, temassız ödeme yöntemiyle kart kullanıcılarının ve iş yerlerinin ödeme süreçleri çok daha hızlı ve kolay hale geldiğini belirtti.

Cündoğlu, "Bunu, hızla gelişen kullanım rakamlarından da izliyoruz. 50 lira limitini artırarak, kullanıcıların hayatını daha da kolaylaştırmayı hedefledik. Bugüne kadar küçük ölçekli harcamalarda kullanılan temassız ödeme özelliğinin, limitin 90 liraya çıkmasıyla artık perakende, elektronik ve akaryakıt gibi sektörlerde de tüketicilere kolaylık sağlamasını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

İflas Erteleme Kaldırılıyor !

Meclis'ten geçti: Kaldırılıyor!

Tasarının birinci bölümünü oluşturan 23 maddesi kabul edildi. İflasın ertelenmesi kurumu, uygulamada ortaya çıkan sorunlar ve kötüye kullanım nedeniyle kaldırılıyor.

TBMM Genel Kurulunda, yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla hazırlanan "İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın birinci bölümünü oluşturan 23 maddesi kabul edildi.
PARAYA ÇEVRİLECEK
Kabul edilen maddelere göre, icrada ve iflasta, ticari ile ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün halinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği anlaşılan mal ve haklar, bir bütün olarak paraya çevrilecek.
İFLAS ERTELEME KALDIRILIYOR
Borca batık durumdaki sermaye şirketi ya da kooperatifin mali darboğazı aşması ve ekonomi içindeki üretken konumunu devam ettirmesi amacına yönelik kabul edilen iflasın ertelenmesi kurumu, uygulamada ortaya çıkan sorunlar ve kötüye kullanım nedeniyle kaldırılıyor. Sermaye şirketleri ve kooperatifler, iflas erteleme yerine konkordato talebinde bulunabilecek.
Bir kısım kamu alacaklıları ile rehinle temin edilmiş alacakların rüçhanı yer değiştiriliyor. Bir kısım kamu alacakları, rehinle temin edilmiş alacaklar karşılandıktan sonra diğer alacaklara nazaran öncelikli ödenecek.
MÜHÜRLENEN YERLER SATILACAK
Müflisin iflas masası hakkında faydalı olmayacağı anlaşıldığı için kapatılıp mühürlenen yerleri, üzerinde rehin bulunmasa bile ilk alacaklılar toplanması tarafından da uygun bulunması halinde iflas dairesince derhal satılacak.
3 AYDAN 2 AYA İNİYOR
İflas kararının tebliğinden sonra tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılacağına karar verme süresi, üç aydan iki aya indiriliyor. İflas dairesi, müflisin mağazalarını, eşya depolarını, fabrikalarını, imalathanelerini ve üretime yönelik sair yerlerini, perakende satış dükkanlarını, buna mümasil yerlerini iflas masası hakkında faydalı olacağı anlaşılırsa, ilk alacaklılar toplanmasına kadar kontrolü altında idare edecek; aksi takdirde bu yerler kapatılıp mühürlenecek.
BİLGİ YÜKÜMLÜLÜĞÜ
İflas idaresi, iflas masasına kabul edilen alacaklılara, talepleri durumunda iflas tasfiyesinin seyri ile müteakip işlemlerin planı ve takvimi hakkında bilgi vermekle yükümlü olacak.
İflas tasfiyesinin makul sürede tamamlanabilmesinin sağlanması amacıyla düzenleme yapılıyor ve sıra cetveli hazırlanması için öngörülen üç aylık asıl ve üç aylık uzatma süresi ikişer ay şeklinde kısaltılıyor.
BORÇLU KONKORDATO TALEP EDEBİLECEK
Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olan herhangi bir borçlu, vade verilmek ya da tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek yahut muhtemelen bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilecek.
Konkordato, "borçların yeniden yapılandırılması suretiyle iflasa tabi borçluların mali durumunun düzeltilerek iflastan kurtulmasını, diğer borçluların ise mali durumunun düzeltilmesini amaçlayan, alacaklıların da belirli bir tenzilatla veya vadede alacağına kavuşmasını sağlayan ve mahkemenin tasdikiyle taraflar açısından bağlayıcı hale gelen bir anlaşma" olarak tanımlanıyor.
İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilecek.
Konkordato talebi üzerine mahkeme, istenilen belgelerin eksiksiz olduğunu tespit ettiğinde geçici mühlet kararı verecek ve borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacak.
Geçici mühlet, kesinin sonuçlarını doğuracak. Mahkemece geçici mühlet kararı ticaret sicili gazetesinde ve Basın İlan Kurumunun resmi ilan portalında ilan edilecek ve tapu müdürlüğüne, ticaret sicili müdürlüğüne, vergi dairesine, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankaları Birliğine mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer gerekli yerlere hemen bildirilecek.
Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını, geçici süre için de verecek. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya bir yıllık kesin süre verilecek.
Mahkemece, kesin süre kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda 7 alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilecek.
Bu durumda alacakları, hukuki nitelik itibarıyla birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilecek. Alacaklılar kurulu oluşturulurken komiserin de görüşü alınacak. Alacaklılar Kurulu, her ay en az bir kere toplanacak ve hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alacak.
Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilecek.
MAHKEME KOMİSER ATAYACAK
Dosyayı teslim alan komiser kesin süre içinde, konkordatonun tasdikine yönelik işlemleri tamamlayarak dosyayı raporuyla birlikte mahkemeye iade edecek.
Komiserin, konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak, borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek, mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporlar sunmak, alacaklılar kurulunu konkordatonun seyri hakkında düzenli aralıklarla bilgilendirmek, talepte bulunan diğer alacaklılara konkordatonun seyri ve borçlunun güncel mali durumu hakkında bilgi vermek, görevleri arasında olacak.
Mahkemece atanan geçici komiser ve komiserler, özel sicilinde kaydedilmek üzere mahkemenin bağlı bulunduğu, bölge adliye mahkemesi bilirkişilik bölge kuruluna bildirilecek.
Bir kişi eş zamanlı olarak beşten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamayacak.
Konkordato komiserinin nitelikleri Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenecek. Alacaklılar Kurulu ise komiserin faaliyetlerine nezaret edecek, komisere tavsiyelerde bulunabilecek ve kanunun öngördüğü hallerde mahkemeye görüş bildirecek.
Alacaklılar Kurulu, komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa, mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli bir raporla isteyebilecek. Mahkeme, bu talep hakkında borçluyu ve komiseri dinledikten sonra kesin olarak karar verecek.
KESİN MÜHLET
Konkordato mühleti, konkordato borçlusunun durumunun iyileşmesi nedeniyle de kaldırılabilecek.
Buna göre, konkordato talebiyle amaçlanan iyileşmenin, kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleştiğinin komiserin yazılı raporuyla mahkemeye bildirilmesi üzerine mahkemece resen, kesin süre kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilecek. Mahkeme, bu madde kapsamında kesin mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet edecek.
Tasarı, kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılmasını düzenliyor. İflas kararının verilebilmesi iflasa tabi şahıslar ile sınırlandırılıyor, sayılan iflas nedenlerinden birinin gerçekleşmesi şartı aranıyor.
İflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra borçlunun mal varlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa borçlu ilgili maddeye aykırı davranıyor veya komiserin talimatlarına uymuyorsa borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına karar verilecek.
İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise mahkeme sadece kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen kararlaştırabilecek.
Konkordato hakkındaki kapsamlı kanun yolu denetimi, konkordatonun tasdiki aşamasında kabul edilerek, mühlet aşamasında kanun yolu denetimi sınırlandırılıyor. Kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacak.
Kesin mühlet talebinin değerlendirilmesi sonucunda, hakkında iflas kararı verilmeyen borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirse borçlu veya varsa konkordato isteyen alacaklı bu kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilecek. Bölge adliye mahkemesinin kararı kesin olacak.
Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, mühlet kararı verildiği hallerde dosya, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilecek.
Kesin mühlet talebinin reddi kararlarına karşı ise sadece istinaf yoluna gidilecek. İstisna olarak mahkemenin veya bölge adiliye mahkemesinin konkordato talebinin reddiyle birlikte borçlunun iflasına da karar verdiği hallerde bu kararlara karşı hem istinaf hem de temyiz kanun yollarına başvurulabilecek.
HACİZ KARARLARI UYGULANAMAYACAK
Tasarı, kesin mühlet içinde alacaklıların haklarında bazı sınırlamalar yapıyor. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacak, daha önce başlayan takipler de duracak.
Borçluya karşı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanamayacak. Bir takip muamelesi ile kesilebilen zaman aşımı ve hak düşüren müddetler işlemeyecek. İmtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilecek, bu alacaklar için mühlet içinde olsa da takip başlatılabilecek ve başlamış takipler devam edecek.
Tasdik edilen konkordato projesi, aksine hüküm içermediği takdirde, kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi duracak.
İflastaki sıkı takas yasakları konkordato mühletinde de geçerli olacak. Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilecek. Borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenebilecek.
Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilecek veya başlamış olan takiplere devam edilebilecek ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecek.
Tasarının birinci bölümünün kabul edilmesinin ardından TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, birleşime ara verdi.
Verilen aradan sonra hükümet ve komisyonun yerine oturmaması üzerine Aydın, birleşimi 28 Şubat saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.

Dünyadaki Beş Para Biriminden Biri Sanal Para Olacak

Sanal para ve blockchain teknolojisi iş dünyasını yeniden şekillendirecek.
Sanal para uygulamaları ve blockchain teknolojisinin birçok sektörde kuralları değiştireceğini söyleyen GYİAD Başkan Yardımcısı ve Dijital Çalışma Grubu Başkanı Fuat Pamukçu, bunun da beraberinde yeni fırsatları getireceğine dikkat çekti. Pamukçu, hukuki altyapının teknolojik gelişmelere destek olacak biçimde düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
Sanal para uygulama ve yatırımlarına yönelik değerlendirmelerde bulunan Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD) Başkan Yardımcısı ve Dijital Çalışma Grubu Başkanı Fuat Pamukçu, girişimciler ve kurumsal şirketler için fırsatlara dikkat çekti.
Sanal paranın geliştirilmesine olanak tanıyan blockchain teknolojisinin iş dünyasında kuralları ve alışkanlıkları değiştirecek bir potansiyele sahip olduğunu belirten Pamukçu, “Geçtiğimiz günlerde bir denizcilik şirketi ile bir teknoloji şirketinin işbirliği ile hayata geçirilen, tüm tedarik zinciri yapısı blockchain üzerine kurulan yeni şirket bunun güncel ve çarpıcı bir örneği. Benzer çalışmaların ticaret, finans, enerji ve sağlık gibi birçok sektörde uygulamaya konacağını düşünüyoruz. Ancak hukuki altyapının teknolojik değişimlere ayak uydurması ve bu dijital dönüşüm sürecine destek olması bir zorunluluk” dedi.
Hukuki altyapı işler kılınmalı
“Sanal para piyasasında fiyatlar çok hızlı biçimde yükselip düşebiliyor; uzun vadede dünyadaki beş para biriminden bir veya birkaç tanesinin sanal para birimi olması mümkün” diye konuşan Pamukçu, “Bunun gerçekleşebilmesi için hukuki altyapının işler kılınması gerekiyor. Sanal para cinsinden olan gelirlerde ve sanal paranın kullanımında vergisel konularda hukuki boşluklar var. Tüm ülkelerin kazanç ve vergi konusunda aktif bir değerlendirme yapmaları gerekiyor. ABD’den başlayarak dünyaya yayılacak olan kanuni altyapı ve regülasyonlar, sanal paraların gri alanlarını netleştirecek ve bu alanda yatırım yapmak isteyen tüm girişimcilerin önünü açacaktır. Biz de GYİAD olarak hem Dijital Çalışma Grubumuz hem de Araştırmalar Enstitümüz kapsamında, Maliye ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlıklarına yönelik öneriler üzerinde çalışıyoruz” dedi.

Reklamcılık Bölümünden Mezun Olduk, Ne Yapacağız?

Dünya döndüğü ve modern teknolojilerin gelişimi devam ettiği sürece belirli mal veya hizmetin insanlara en doğru ve en yaratıcı şekilde yansıtılması gerekecektir. Bu süreçte kaptan kamarasında oturanlar daima reklamcılık bölümü mezunları olacak. Günümüzde üretim çıktılarının reklama olan ihtiyacı olmazsa olmazların arasında yer alıyor, bu ihtiyaçlara çözüm üreterek en iyi şekilde bu ürün yada hizmetleri piyasada sunmak reklamcılık bölümü mezunlarının temel işleri arasında.
Reklamcılık bölümünün temel amacı nedir?
Reklamcılık bölümünün temel amacı satılması istenen mal veya hizmet niteliğindeki bir ürünün belirlenmesi, detaylarının ortaya çıkartılması, kimlerin bu ürüne ihtiyacı olabileceği planlandıktan sonra en iyi reklam yöntemlerini kullanarak bu ögeyi insanlara sunmaktır. Reklamcılık oldukça geniş bir sektör olması nedeniyle, afiş, billboard, yol panoları, TV ve daha aklınıza gelebilecek birçok alan için ayrıca çalışma yapabilmektedirler.
Bu bölümden mezun olan her bir öğrenci reklamcılık sektörüne giriş yapma aşamasına gelmiş demektir, fakat genel olarak yorumlardan da yola çıkacak olursanız bu konuda ülkemizde verilen eğitimlerin çok fazla yerinde ve başarılı olmadığının altını çizmek gerekiyor. Yine de reklamcılık mezunu okuyup, çok iyi maaş ile çok iyi konumlarda görev alan sayısız Reklamcılık bölümü mezunu olduğunu unutmayın.
Reklamcılık bölümünde hangi dersler gösterilir?
Reklamcılık bölümü içerisinde iletişim ve medya ağırlıklı derslere program içerisinde yer verilmektedir. Reklamcılık lisans programı içerisinde görülen başlıca dersleri şu şekilde sıralayabiliriz; Reklam yönetimi ve stratejisi dersi, Tüketici Davranışı dersi, Reklam Yapımı dersi, Yaratıcı iletişim dersi, Sanat, Kültür ve Toplum dersi, Psikolojinin temel dersleri, Reklamcılığa giriş dersi, Akademik raporlama dersleri ve Pazarlamaya giriş dersleri. Bölüm içerisinde verilen bu derslere ek olarak seçmeli olarak alınması gereken zorunlu derslerin de olması gerektiğini unutmayalım.
Ülkemiz içerisinde eğitim veren üniversitelerin genel bir çoğunluğu Reklamcılık lisans eğitimi süresi boyunca yabancı dil eğitimini programlarına yerleştirmeyebiliyor. Fakat özellikle ileri zamanlarda ve iş hayatına atıldığında ekstradan yabancı dil bilmek kolay iş imkanı ve kalifiye eleman olma gibi özellikleri de yanında getirebiliyor. Reklamcılık bölümü içerisinde yer alan dersleri başarıyla tamamlayan öğrenciler üzerinde bölüm adı yazan diplomayı alır ve “Reklamcı” unvanının sahibi olur.
Reklamcılık bölümü için uygun muyum?

Reklamcılık bölümünden mezun olduktan sonra başarıyla iş hayatına da atılabilmeniz için en temel esas reklamcılığa karşı bir ilginizin olması ve bunun yanı sıra reklamcılığı kariyeriniz olarak görebilme isteğinizdir. Reklamcı olmak isteyen kişilerin hem normalin üzerinde bir genel yeteneğe sahip olması hem de genel kültür seviyesinin yüksek olması gerekir. Reklamcılık bir nevi pazarlamacılık olduğu için kişinin sosyoloji, psikoloji ve sanata karşı ilgisi olması gerekir.
Başarılı reklamlar meydana getirebilmek için ise gerçekten yaratıcı bir hayal gücü ve hayal gücü ile mizah anlayışını yaklaştırabileceği bir hayal dünyası sahibi olunmalıdır. Yeniliklere açık, girişimci, düşünceleri ile başkalarını etkileyebilme gibi özellikler de temel olarak bu alanda eğitim almak ve reklamcılığı icra etmek isteyenlerin sahip olması gereken özelliklerin arasında yer alır. Eğer bu özellikleri eksiksiz olarak sahip olduğunuzu ve sahip olduklarınızı da bu alan üzerinde geliştirebileceğinizi düşünüyorsanız reklamcılık sizin alanınız olabilir demektir.
Reklamcılık mezunu özel sektörde ne yapar?
Reklamcılık bölümü lisans mezunlarının ön lisans mezunlarına oranla özel sektör içerisinde herhangi bir alanda çalışması çok daha kolay ve iş olanakları bu bölümün mezunları için daha fazladır. Dünya döndüğü sürece mutlaka yeni bir ürün veya hizmetin insanlara reklamlar ile sunulması gerekecektir. Bu da özel sektör içerisinde veya kamu sektörü içerisinde reklamcılık mezunlarına düşen payın her daim olacağı anlamına gelir.
Reklamcılık firmaları ve ajansları: Yerli veya yabancı ülkemiz içerisinde yer alan veya ülkemiz dışında yer alan birçok ünlü reklam firması bulunmaktadır. Bu reklam firmaları içerisinde reklamcılık mezunları kendilerine iş bulabilmektedir.
Halkla ilişkiler: Gerekli temel eğitimi almış oldukları için Reklamcılık mezunları Halkla ilişkiler alanında da çalışma yapabilirler. Fakat, halkla ilişkiler ve reklamcılık bölümü ile reklamcılık lisans eğitiminin aynı şeyler olmadığını ve sıklıkla karıştırılabildiğini de belirtmekte fayda var.
Matbaalar: Matbaalar özellikle broşür ve reklam kampanyası için başvurulan ilk adımlardan birisidir. Birçok büyük matbaa içerisinde ayrıca reklamcılık mezununa yer vererek müşterilerine daha uygun ürünler sunmayı hedeflemektedir.
Herhangi bir ürün veya hizmet firması: Ülkemiz içerisinde yer alan büyük veya küçük birçok işletmenin reklama ihtiyacı olduğu bir gerçek. Fakat reklamcılık ajanslarına sürekli çıkartılan maliyetler yerine kendi içlerinde ayrıca reklamcılık birimi oluşturmak maliyeti düşürmek açısından çok daha uygun olabiliyor. Reklamcılık mezunları özellikle bu alanlar içerisinde kendilerine iş bulabilirler. Günümüzde en çok iş olanağının da bu alanda olduğunu belirtmek gerekiyor.
Medya kuruluşları: Yazılı veya sesli fark etmeksizin günümüzün devlerinden en küçüklerine kadar her türlü medya kuruluşunun içerisinde reklamcılık mezunlarına ayrılan daima bir yer mevcut. Medya kuruluşlarının özellikle tanıtım, planlama, reklam veya halkla ilişkiler gibi departmanlarında reklamcılık mezunlarının görev alabilmesi mümkündür.
Özel Kampanyacılık: Reklamcılık mezunları genellikle bir reklam kampanyasını oluşturabilecek kadar donanıma eğitim safhasında ulaşırlar. Dolayısıyla daha sonraki aşamalarda dilerlerse proje bazlı olarak özel veya kamu da çalışabilirler.
Özel Danışmanlık: Reklamcılık mezunları, reklamcılık ajansları ve özel firmaların reklamlarına özel danışmanlık servisi sağlayabilir.
Reklamcılık bölümü mezunu kamu sektöründe ne iş yapar?
Reklamcılık bölümü mezunlarını özel sektör içerisinde olduğu kadar aynı şekilde kamu sektörü içerisinde de bekleyen bazı karlı fırsatlar bulunmaktadır. Fakat alanının geniş olması ve daha yüksek maaş beklentisinin karşılanması nedeniyle reklamcılık bölümü mezunlarının büyük bir bölümü özel sektör içerisinde çalışmayı hedefler. Nitekim özel sektör içerisinde reklamcılık pozisyonunda bir işte çalışarak meslekte yükselebilmek hem çok daha kolay hem de çok daha karlı olabilmektedir.
Kamuya ait kurum ve kuruluşlar: Kamuya ait olan kurum ve kuruluşların büyük bir bölümü içerisinde reklamcılar; Halkla ilişkiler, reklam ve tanıtım gibi farklı alanlarda kendilerine uygun pozisyonda çalışabilme imkanına sahiptir.
Devlet basın organları: TRT gibi devlete ait olan yayın kuruluşları içerisinde reklamcılığı sağlamaktan sorumlu kişiler olarak görev alabilmeleri mümkündür.
Devlet radyoları: Devlete ait olan radyolar içerisinde en kaliteli reklamları dinleyicilere sunmak için reklam birimleri içerisinde görev alabilirler.

26 Şubat 2018 Pazartesi

LOJİSTİK 7 / Geleceğin lojistikçileri için öğütler

Tamer Ashraf
Okulların kapanma zamanı geliyor. Öğrenci kardeşlerim çok çalıştıklarına ve çok yorulduklarına emin olduğum bir dönemi geride bırakıyorlar. Güzel bahar günlerini ders çalışarak, ödev veya proje yaparak, kalabalık sınıflarda ders dinleyerek, imtihanlarda soruları cevaplayarak geçirdiler. Bu işkencenin güzel yaz günlerinde de sürmemesi için yaz tatili uygulaması yapıyoruz. Bu günlerde üniversitelerden veya yüksek okullardan bir çok öğrenci kardeşimle maillerle, konferanslarım sırasında veya iş yerime yaptıkları ziyaretlerde yüz yüze görüşme şansı buldum. Onlara yaptığım öğütleri sektörümüzle paylaşmak istiyorum. Sizlerden destek bekliyorum.

Üniversite veya yüksek okullarını bitiren öğrenciler, kariyerlerine öncelikle büyük şirketlerde işe başlayarak adım atmak istiyorlar. 


Günümüzde lojistik konusunda çağdaş anlamda çalışan kuruluş sayısının iki elin parmaklarından az olması, bu kuruluşlarda çalışanların görevlerini en üst seviyede yapabilecek kapasitede kişilerden seçilmiş olması nedenleriyle, kolayca iş bulma şansları olamamaktadır. Erkek mezunlar için askerlik önlerinde aşılması gereken bir engel olarak durmaktadır. 

Erkek olsun, bayan olsun tüm mezunlar için ortak bir önerim olacak. Okulu bitirdikleri an kendilerini iş üretecek, bir grup içine girdikleri an verimli çalışacak bir durumda görmesinler. Bazı mezunların okulu bitirir bitirmez kendilerini aranan elemanlar listesinde en başta hissettiklerini görüyorum. Beklentilerimiz elbet yüksek olmalı ancak ulaşılabilir olması da gerekmektedir.

Okudukları dersler genel amaçlı dersler olup, üniversiteler bizlere sadece nasıl öğrenebileceğimizi öğreten kurumlardır. İş hayatı, okulunu yeni bitiren kişiler için ilk yıllarda okul olmaya devam edecektir. 


Bu nedenle bayan mezunların en az 5 yıl, erkek mezunların da askerlik hariç 5 yıl eğitimlerine iş yaşamlarında devam etmekte olduklarını bilmeleri gerekmektedir. İş yaşamının ilk 5 yılı üniversiteler gibi paralı olmasa da yüksek getirinin beklendiği bir süre olmamalıdır. Bu süre üniversitelerde öğrendiklerimizi kullanabileceğimiz bir dönemdir. Bu dönem içinde ileride yapmayı istediğimiz iş kolunda olabildiği kadar çok şey öğrenmek durumundayız. 

Önerim yeni mezun kardeşlerimin ücreti ne olursa olsun iş hayatlarına küçük organizasyonlarda başlamalarıdır. Bu sayede işleri ile ilgili geniş bir çerçevede çalışmak ve işlerinin tüm detayları ile birlikte yatay ilişkilerini de öğrenme fırsatı bulacaklardır. Küçük ölçekli iş yerlerinde çok şey, az sayıda yapılmaktadır. Bu da öğrenmenin en kolay ve zevkli yanıdır. Bunu iş öğrenme dönemi olarak nitelendiriyorum.

İlk 5 yıllarını tamamladıklarında çalıştıkları iş yerinin onlar için ileride neler hazırladığını araştırma zamanı gelmiştir. Yeni bir işe başlayıp başlamama kararını verecekleri zamandır bu. Yeni bir iş onlar için daha büyük kapasitede bir iş potansiyeli olan iş yerleri olacaktır. 


Büyük kapasite, yapılan işte ihtisaslaşmayı ve kendini kurumsal bir ortamda belli bir konuda geliştirmeyi ifade etmektedir. Bu iş yerinde yapacakları çalışma sırasında eski iş yerlerinde öğrendikleri diğer disiplinlerle ilgili bilgiler onlara büyük fırsat sağlayacaktır. 

Departmanlar arası ilişkinin rahat kurulması, birbirlerinin işlerini bilmeleri, ekip çalışmasını kolaylaştıracak ve iş verimlerini arttıracaktır. Bu da işlerinde hızlı yükselmelerini sağlayacak bir avantajdır.


Bu sayede küçük iş yerlerinin ucuz maliyetli eleman ihtiyacı giderilecek, büyük iş yerlerinin de pazarı ve iş yapma şekillerini geniş çerçevede gören eleman ihtiyacı için ön çalışmalar yapılabilecektir.

Bu konuyu sektörümüzde bir kural olarak uygulamayı öneriyor ve sektör dergileri ile sektör derneklerini çalışmaya davet ediyorum. 


Yeni mezun kardeşlerimizin iş yerlerinde görev alabilmesi için kuruluşlarımız eleman ihtiyaçlarını UTİKAD, UND, LODER, KARİD gibi derneklere bildirebilirler. 

Sektör dergileri de sayfalarında eleman arayan kuruluşların adreslerini verebilirler.

Bir diğer konu ise yaz stajları ile ilgilidir. Ara sınıfları bitiren kardeşlerimiz 2-3 aylık yaz tatillerinde sektörü tanımak amacıyla staj yapmak istemektedirler. Tek tek sektördeki kuruluşları dolaşmaları zor olmaktadır. Bu kardeşlerimiz için de derneklerimizin ve sektör dergilerimizin bir çalışma yapmasında yarar görüyorum. 


Derneklerin üyelerine yapacakları basit bir duyuru, kaç tane stajyer alabilecekleri konusunda bir potansiyel tespitini sağlayacaktır. Bu kuruluşların isim ve adreslerinin de dergilerde basılması ile öğrenciler hangi kuruluşlarla temasa geçeceklerini bileceklerdir. 

Stajların dağıtımının sektör dernekleri tarafından da yapılması mümkündür. Stajlarda ileride bizlerle beraber çalışabilecek kardeşlerimizi tanıma şansı bulacak, onlara sektörümüzün zorluklarını ve fırsatlarını ileteceğiz. 

Geleceklerini şekillendirmeleri açısından stajlar son derece önemlidir. İleride iş ve meslek seçiminde düzgün değerlendirme şansları olacaktır.

Gençlerle ilgilenmenin sadece bir yurttaşlık görevi olmadığına inanıyorum. Onlarla çeşitli konferans, panel, tartışma ve görüşmelerde beraber oluyorum. Zor şartlar altında yaşayan, eğitimlerini tamamlamaya çalışanları görüyorum. 


Yarınlarına umutla bakmaya gayret eden, öğrendiklerini uygulama fırsatını arayan, pırıl pırıl zekaları ve çalışma azimleri ile bizlerin yarını gençler. Bir gün taşıdığımız bayrağı bırakma zamanı gelince teslim edeceğimiz eller onların ki olacaktır. 

Sağlam ellere işlerimizi devredebilmek için o elleri, kolları ve beyinleri güçlendirmemiz gereklidir. Bunu da onlarla okul sıralarında tanışmakla, derslerine yardım etmekle, kaynak yaratmakla, tezleri ile ilgilenmekle, okul zamanları dışında ellerimizde mevcut kaynakları paylaşmakla, stajlarını sağlamakla ve mezun olduklarında yanımızda yer göstermekle sağlayabiliriz.

Lojistik sektörünün üst yöneticilerinin, ara yöneticilerinin, çalışanlarının, derneklerinin ve basınının bu desteğin parçası olmaları için bir araya geleceklerine inanıyorum. Birlikte çalışmak için uzatılacak ellerin boş kaldığı görülmemiştir. Yeter ki siz elini ilk uzatan olunuz.

Tüm kardeşlerime sınavlarında başarılar ve dinlendirici bir yaz tatili diliyorum.

LOJİSTİK 6 / Lojistik Yönetiminde Bütçeleme

Tamer Ashraf
CSPMP ( Counsul of Supply Chain Management Professionals) lojistiği “tedarik zinciri sürecinin yönetilmesi olarak tanımlamaktadır. 

Bu tanım endüstride, akademik literatürde, günlük kullanımda benimsenmiş bir tanımdır. 

Lojistik günümüzde bir tedarik zinciri içindeki üretim dışındaki tüm fonksiyonların işini yapar hale gelmiştir artık. 

Lojistik hizmet veren kuruluşlar pazarda başarılı olabilmeleri için üretici veya ürün sahibi müşterilerine verdikleri hizmeti onlardan daha iyi yapmak zorundadırlar. 

Bu sayede lojistik hizmetlerin outsource edilebilmesi yanı dış kaynak tarafından yerine getirilmesi söz konusu olabilecektir. 

Hizmetin kaliteli verilmesi ancak o hizmetin uygun bir şekilde yönetilmesi ile sağlanabilmektedir. 

Her iş kolunda geçerli olan kural Lojistik için de geçerlidir. Bir işin yönetilmesi için temel olarak iş bilgisi ve yönetim araçları yani ölçümleme gerekir. 

Ölçülemeyen hiç bir iş yönetilemez. Yönetimin temeli kontroldür ve kontrol etmek için önce yapılacak olan işi planlamak sonra bunu uygulamak ve son olarak da uygulama sonuçları ile planlanan beklentileri karşılaştırmak gerekir. 

Lojistik süreçlerin yönetimi yani ilk adım olan planlaması için gereken bilgilerin hatasız bir şekilde temin edilmesi de şart kılınmaktadır. 

Bu da geçmiş dönem rakamlarının, iş sonuçlarının kayıt altına alınmasından, bu kayıtlardan anlamlı sonuçlar çıkartılmasından; yani geçmişte uyguladığımız fiili rakamların, iş sonuçlarının elde olmasından söz ediyoruz demektir. 

Lojistik firmalarda yaptığımız işin nasıl planlanacağına karar vermende önce yapılması gereken ilk şey, geçmiş yıl sonuçlarının elde edilmesidir. 

Bu sonuçlar fiili satışlar, maliyetler, operasyon maliyetleri, birim işlem başına kar- zarar belirlenmesi, sabit ve değişken giderlerin ayrıştırılması, genel giderlerin departmanlara, operasyonlara dağıtılması, finansman giderlerinin ilgili yerlere aktarılması gibi muhasebe işlemlerini de gerektirmektedir.

 Lojistik sektöründe çalışan kurumsallaşmış şirketler , arkalarında mali denetime sahip bir holding desteği bulunanlar, yabancı sermayeli kuruluş şubeleri, başında eğitimli bir yöneten desteği bulunan şirketler (ki sayıları iki elin parmak sayısını geçmemektedir) dışındaki yüzlerce kurum bu saydığım çalışmaları yapamamaktadır. Yapmamaktadır. 

Yine lojistik sektöründe görev yapan yüzlerce kuruluş yaptıkları işin bir süreç yönetimi olduğunu düşünmeden, gelecek yıl bütçesini hazırlamadan işe başlamaktadır.

Gelirler planlanmadan, giderler belirlenmeden, yatırımlar öngörülmeden taşıma, depolama, araç alımı, yazılım alımı, ekipman alımı gibi çalışmalar başlamakta ve günlük ölçümlerle şirketler yönetilmeye çalışılmaktadır. Lojistik gibi müşterisinin sürecini ondan daha iyi yapmaya yani yönetmeye soyunan bir sektörün henüz yaptığı işi ölçemeyen, bütçe yapmayan, yaptığı bütçeyi karşılaştırmayan bir anlayışla çalışması hiç güven verici değildir. Böyle çalışan bir lojistik kuruluşunun; karşısındaki, çağdaş, mali ve yönetim sistemlerini kullanabilen bir müşterisini ikna etmesi söz konusu olamaz. 

Bundan dolayıdır ki üretici kuruluşlar lojistik hizmetlerini outsource etmekte çekingen davranmakta, daha açıkçası güvenmemektedirler. 

Lojistik şirketler yaptıkları işleri, verdikleri hizmetleri kontrol etmeye başlamadıkları süre, lojistik hizmet veremeyecek, ne kadar iyi yaparlarsa yapsınlar, yaptıkları işin taşeronu olarak kalacaklardır. 

Taşeron çalışması da ne lojistik kuruluşlara iş kazandıracak ve kar yaratacak ne de işlerini geliştirmelerine olanak sağlayacaktır. 

Tedarik zincirini yine üreticiler yönetecek, 3PL lojistik şirketler ise işi verilen emirle yapan, kaynaklarını kiralayan ve artı değer yaratamayan kurumlar haline geleceklerdir. 

Tedarik zinciri sürecini artı değer yaratacak şekilde planlamak için her şeyden önce lojistik bilgisine, işi yapacak ölçekte araç sayısına, depolama hacmine, eleman sayısına, ekipmana, bilgi sistemlerine, iletişim alt yapısına ve işi yönetecek ölçme sistemlerine ihtiyaç vardır. 

Bu sistemler zaman zaman sektördeki büyük şirketlerimizde kullanılmaya çalışılan ERP’lerle (kurumsal Kaynak Planlama Yazılımları) zaman zaman dışarıdan alınan paket operasyon programları ile çoğu zamanda excel tablolarda takip edilmeye çalışılmaktadır. 

Otomatik veri sistemleri ile kolayca temin edilebilecek bilgiler Lojistik sektöründe formlara, kağıtlara aktarılmakta ve bu bilgiler belli dönemlerde birleştirilerek analizler yapılmaya çalışılmaktadır. 

Kimi şirkette gerektiğinden fazla bilgi toplanmakta ancak kullanılmamakta, kimi iş yerlerinde ise toplanan bilgilerin kontrolü, onayı, değerlendirilmesi, iş emrine aktarılması yapılmadan bir kenara atılmaktadır. 

Her işte bilgi değerlidir. Bilgi paralıdır ve pahalıdır. Bilgiyi kullanmak ne kadar artı değer yaratıyorsa kullanmamak da o derece maliyetli bir işlemdir. 

Hem bilgiyi toplamak için harcanan emeklere hem de bilginin kullanılmamasından doğan iş kaybına büyük bedeller ödenir. Lojistik sektöründe çalışan kuruluşların diğer sektörlerin hepsinden daha fazla ölçmeye, bütçe yapmaya, bilgi toplamaya, bu bilgileri anlamlı bilgi haline getirecek bilişim sistemlerini kurmaya ve kullanmaya, bu anlamlı bilgilerden sonuçlar çıkarmaya ihtiyaçları vardır. 

Bu zorunluluğu görmeyen, bu çalışmaya başlamayan, yaptıkları işi hala dünkü gibi yapan kişi ve kuruluşlar gelecek bir kaç yıl içinde sektör değiştirmeye mecbur kalacaklardır.

 Küresel rekabetin artık kapımızı çalmakta, çeşitli yöntemlerle odalarımızdan içeri girmekte, iş yapma şekillerimiz zorlamakta, geleceğe karamsar bakmamıza ve yatırımların durdurulmasına neden olmaktadır. 

İçimize sızan yabancı know-how’un bizlerde yaratacağı sonuç budur. Gelecekte ölçmezsek yönetemeyeceğimiz ve bundan müşterilerin, şirket varlığının büyük arar göreceği bir ortama gidilmektedir.Dikkat etmezsek küreselleşme önünde süpürülecek iş kaybına uğrayacağız. Inansak da inanmasak da gelecek geliyordur, gelecektir.


LOJİSTİK 5 / Tedarik zinciri yönetimi programları

Tamer Ashraf
Lojistik sektörünün bu kadar popüler olmasında ve tüm sektörlerin içinde en hızlı gelişme oranına sahip olmasında en büyük faktör, 20. asrın son 50 yılında birlikte izlediğimiz, bilgi teknolojilerindeki gelişmelerdir. 

Lojistik yönetiminin temelinde hizmetlerin konsolidasyonu, ölçeklerinin büyütülmesi, optimizasyonu, ölçümlenmesi ve online bilgi akışı yatmaktadır. Bu işlemler de kağıt kalemle yapılamaz. 

Hızlı ve büyük hafıza yapısında bilgisayarlarda çalışabilen, bilgisayar programları ile gerçekleşebilmektedir. İletişimin alt yapısının kurulması, sanal ortamda ülke sınırlarının olmaması, bilgi teknolojilerinin globalleşmeye en büyük katkısıdır. 

Bu sayede lojistik sektörü sınırlar dışına açılmış ve gelişmiştir. Bilgisayarlar ve bilgisayar programları bu gün her iş kolunda kullanılan, evlerimizin içine kadar giren, bazen birlikte yaşadığımız ve fark etmediğimiz, çağımızın en popüler sistemleridir.

Sizlere daha önce bildirdiğim gibi 19 Temmuz 2001 Perşembe gecesi Dedeman otelinde Utikad lojistik komitesinin düzenlediği. UND lojistik çalışma grubunun katılımı ile desteklediği yemekli bir toplantı yaptık. 

Bu toplantıda Selco Sistem Mühendisliği ve Lojistik Danışmanlık Bürosu’ndan Sayın Murat Güventürk bizlere lojistik sektöründe günümüzde kullanılan bilgisayar programları ile ilgili bir sunuş yaptı. 

Sizlere bu sunuşla ilgili görüşlerimi aktaracağım. Arzu eden okuyucular bu sunuşun kopyasını bana e-mail göndererek isteyebilirler. Sektörde kullanılan ancak ülkemizde henüz kullanım olanağı bulunmayan programların da tanıtılmış olması sunuşun ilginç tarafıydı.

Sunuş Selco’nun çok kısa tanıtımı ile başladı. E-ticaretin global gelişmesi yanında bizler de seyirci kalamayıp bir gün kendimizi tamamen internet ortamında iş yapan bir ticari yapı içinde içinde bulacağız. 

Tedarik zinciri yönetiminde bilgisayar programları öncelikle fabrika içi planlamalarda kullanılmış. Daha sonra tedarik zinciri ile ilgili optimizasyon programları hazırlanmış ve kullanılmıştır. E- ekonominin devreye girişi ile bu süreçte kullanılan optimizasyon programları hazırlanmıştır. İleride E-Pazar yerleri ve ticaret matrixleri tedarik zinciri içindeki yerlerini alacaktır.

Günümüz toptancıdan toptancıya yapılan satışın, yani B2B’nin esası şeffaf maliyetlendirme, avantaj yaratan rekabet unsurları, izlenebilirlik, etkili iletişim ve tedarik zincirinin yönetimi’dir. 

Tedarik zinciri yönetiminde de şu konularda bilgisayar programları kullanılmaktadır. 

Talep Planlama



Lojistik Şebeke Tasarımı

Tedarik Zinciri Kontrolü

Satış ve Dağıtım Planlaması

Kaynak Planlaması

Malzeme İhtiyaç Planlaması

Üretim Planlaması

Envanter Planlaması

Dağıtım Yönetimi

Teslim Süresi Yönetimi

İşgücü Planlaması Bu programların bir ERP temeli üzerinde çalışması ve birbirleri ile çalışacak ara yüzlerin hazırlanması gerekmektedir. 

Böylece tedarik zinciri içinde elde edilen tüm bilgilerin ilgili tüm partiler için görünür hale gelmesi, tekrarların önlenmesi sağlanacaktır. 

Doğru bilgiye her yerden ulaşılacak ve operasyonel süreçlerin planlanması, karar alması ve değer yaratılması mümkün olacaktır. Bilgisayar programlarının karar destek araçları olarak sorgulama, istatistiksel analiz, interaktif analiz, simülasyon, planlama, genel yönetim amaçlı kullanılması mümkündür. 

Simülasyonla yapısal analiz, darboğazların görülmesi, kapasite belirlenmesi, yerleşim planlarının ortaya çıkartılması, kaynak çizgileme etkilerinin analizi, üretim kayıplarının görülmesi, tasarım alternatiflerinin değerlendirilmesi yapılabilmektedir. 

İnteraktif analiz programları bize hangi müşterilere hangi hizmetleri vereceğimiz belirtir. Bu hizmetler karşılığında elde edeceğimiz artı değeri arttırmamıza yardımcı olur. 

Dağıtım şebeke tasarımları da dağıtım merkezlerini kurup verimsiz çalıştığını veya yanlış yere yanlış ölçülerle kurmadan önce ne tip depoların nerelerde kurulması gerektiğini planlayan programlardır. 

Bu sayede alternatiflerle oynayıp uygun dağıtım ağı planlanabilmektedir. Envanter programları bir çok işletmede kullanılmaktadır. 

Planlama suretiyle stratejilerin belirlenmesi, maliyetlerin minimize edilmesi, sipariş karşılama oranlarının arttırılması, üretim planlaması yapılması ve müşteri memnuniyetinin arttırılması sağlanmaktadır. 

Depo yönetim sistemleri artan ürün çeşitleri, periyodik değişim sorunu, sıfır hata talepleri, gerçek zamanlı bilgi ihtiyaçları, müşteri baskısı, kısa çevrim süreleri talebi nedenleriyle önemli bir program konusu haline gelmiştir.

Nakliye programları sayesinde bir nakliye ağı içinde maliyetlerin azaltılması, müşteri tatmininin arttırılması, sipariş ve yük konsolidasyonları, aktarma merkezi planlaması, transferlerin optimizasyonu ve masraf analizleri yapılabilmektedir. 

Nakliye programlarının depo yönetimi ile birlikte çalışması ile iş gücü, alt yapı, ulaşım planlaması, ürün gruplaması, cross docking operasyonları planlanabilir. 

Tedarik zinciri yönetim programlarının en enteresanı süreç içindeki her operasyonun çalışma verimini online görebileceğimiz, müşteri beklentisinin baz alınarak operasyon veriminin görülebildiği, risk ve fırsatların canlı izlendiği, performans göstergelerinin monitörde görüldüğü genel bakış programlarıdır. 

Bu sistem sağlam bir ERP programı üzerinde çalışan ve tüm operasyonların online olarak yönetildiği bir çalışma ortamında ulaşılacak son noktadır. 

Dünyada sadece lojistik sektöründe değil tüm sektörlerde gidiş bu yöne doğrudur. Bu trendin alt yapısını kurmaya başlamamız ve seyircisi olmadan oyuncusu olmamız gerekmektedir. 

Bizlere bu konuda yol gösteren, bilgilerini paylaşan Selco yöneticilerine teşekkür ediyorum. 

İleride sektörlerinde olacak gelişmeleri kullanım olanağı haline getirerek bizlerin hizmetine sunmaya devam edeceklerini biliyorum.

Sevgiyle, sağlıkla, mutlulukla kalınız. Yüreğinizden umut, gözlerinizden ışık, dudağınızdan gülüş eksilmesin.