Günümüz
ticari hayatında markalar önemli rol oynar. Ulaştırma telekomünikasyon ve
reklamcılık faaliyetlerinin hızla geliştiği dünyamızda pazarda pay alabilmek birazda
marka imajına bağlıdır.
Bu gün
birçok marka insanların zihninde kalite ve güveni ifade eder. Öyle ki Coca
Cola, Marlbora gibi markaların değeri belki de şirketlerin üretim tesislerinin
fiziki değerlerinden fazladır.[1]
Marka
imajının bu kadar önem kazandığı günümüzde ülkemizde de marka konusundaki
uygulamalar yenilenerek, marka ihlalcilerin haksız rekabet sağlamalarının
önlenmesine ve böylece marka sahiplerinin haklarının korunmasına
çalışılmaktadır.
Ülkemizde
ilk defa 1871 yılında Alamet-i Farika Nizamnamesi ile düzenlenen marka
mevzuatı, 1965 tarihli 551 sayılı Markalar kanunu ile devam etmiş ve bununda
yerine 27.06.1995 tarih ve 22326 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak, 556
sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe
girmiştir.[2]
Bu gün marka
tescil işlemleri 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, 4128 sayılı Kanun ve Yönetmeliklere göre Türk Patent Enstitüsü
tarafından yapılmaktadır.
1.1.
Markaların Tanımı
556 sayılı
KHK’de marka; “Bir işletme mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya
hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle
sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi
çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen baskı yoluyla
yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir” şeklinde
tanımlanmaktadır.
Kısaca
marka; Üretici ya da satıcı firmaların, pazara sundukları malların kimliğini
belirleyen ve mallarını rakip mallardan ayırt edilmesini sağlayan bir isim,
simge, şekil ya da bunların çeşitli birleşimleridir.[3]
1.2. Marka
Çeşitleri
Markalar
çeşitli yönlerden ayrıma tabi tutulurlar. Markalar, fabrika markaları, ticaret
markaları ve hizmet markaları olarak gruplandırılabilecekleri gibi ferdi,
müşterek ve birlik markaları olarak da bir gruplamaya tabi tutulabilir.[4]
556 sayılı
KHK’ye göre tescil edilecek marka çeşitleri şunlardır:
a) Ortak
Marka: Üretim veya hizmet işletmelerinden oluşan, bir grubun mal veya
hizmetlerinin diğer hizmetlerinin mal veya hizmetlerinden ayırmaya yarayan
işaretlerdir.
b) Garanti
Markası: Marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından o
işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve
kalitesini garanti etmeye yarayan işarettir.
c) Ticari
Marka: Bir işletmenin imalatını ve ticaretini yaptığı malları başka
işletmelerin mallarından ayırt etmeye yarayan işarettir.
d) Hizmet
Markası: Bir işletmenin hizmetlerini, diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırt
etmeye yarayan işarettir.
Bunlar
yanında marka kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için şu şekilde bir ayrım
yapılabilir.[5]
I. Biçime
Göre
a. Kelime
Markaları: Philips, Gervars, BP, IBM vb gibi
b. Tasarım
Markaları: Adidas’ın yoncasında olduğu gibi grafik olarak temsil edilen kelime
markalarıdır.
c. Üç
Boyutlu Markalar: Mercedes’in yıldızı gibi.
d. Biçim
Markaları: Coca Cola şişesinin şekli gibi.
II.
Fonksiyonlarına Göre:
a. Ürün
Markaları
b. Hizmet
Markaları
III. Marka
Sahiplerine Göre:
a. Garanti
Markaları
b. Münferit
Markalar
c. Ortak
Markalar
1.3. İyi Bir
Markanın Özellikleri
- Basit,
kısa, kulağa hoş gelen ve hatırlanması kolay olandır.
- Her dilde
telafuzu kolaydır.
- Ambalajlamaya
ve etiketlenmeye uygundur.
- Reklam araçlarıyla
kolayca kullanılır.
- Dikkat
çekicidir. Marka kalitesini ima eder.
1.4.
Markanın Tarihçesi
Marka
hakkının tarihi gelişmesi, diğer entelektüel mülkiyet türlerinden daha geriye
gitmektedir. Arkeologların bulduğu M.Ö. 5000 yıllarına taş devrine ait
topraktan yapılmış eşyaların üzerine işaretler (markalar) yapıldığı
görülmüştür. Bu ilkel markalar, üretenini değil de, daha çok eşyanın sahibini
belirlemekte ve bir tür orijin fonksiyonunu ifade etmekte idi.
1.4.1. Eski
Mısır ve Mezopotamya’da
Eski
Mısır’da kral mezarlarından çıkarılan, M.Ö. 3200 yıllarına ait pişirilmiş çamur
topraktan yapılmış gereçlerin üzerinde bulunan markalar, bu ürünlerin üretim
kaynağını belirlemekteydi. Amaç, kusurlu ürünleri üretip pazarlayanları tespit
edip cezalandırmaktı. Bu durumda, o zamanlarda, ticaret alanına dahil
hizmetlerin çoğunluğu köleler eliyle yapılmakta olduğundan, sonuçta
cezalandırılan sahibi çalıştırılan değil de çoğunlukla talihsiz kölelerden biri
olmaktaydı. Yine M.Ö. 3000 yıllarında, Mezopotamya’da, Sümer kentlerini de,
ürünlerin imal edeni ile satımını yapanlarını gösteren, silindir şeklinde bir
tür marka fonksiyonu ifade eden, mühürler kullanılmaktaydı.[6]
1.4.2. Eski
Yunan ve Roma’da
Eski
Yunan’da Girit Knosos’ta, M.Ö. 3500 yıllarına kadar uzanan tersine
biçimlendirilmiş taştan yapılmış mühür şeklinde markalar bulunmuştur. Bu mühür
markalar, çömlekten yapılan eşyaya uygulanmaktaydı.
Yine Eski
Yunan’da, aynı şekilde Korint kendi yakınlarında, M.Ö. 2000 yıllarında yapılmış
yapımcının markasını taşıyan markaların uygulandığı ev gereçleri toprak
altından çıkarılmıştır.[7]
Ancak, Roma
uygarlığı, M.Ö. 500 ve M.S. 500 arası döneminde günlük hayatın her safhasında
ve her alanında markaları bolca kullanan bir ekonominin varlığını gösteren
belgeleri bize ulaştırmıştır. Latin literatüründe, peynir, şarap, lamba, ilaç
ve cam kaplara uygulanan markalardan çokça söz edilmektedir. Çoğunluğu
çömlekten yapılmış, ev gereçlerinde ve sair emtiada uygulanmış 6000 farklı
türde marka tespit olunmuştur. Bu markalar genelde, resim, hayvan, arı, arslan
ve kalp şekillerinde oluşturulmuş bulunmaktaydı. Bu markalar günümüz
markalarına şaşılacak derecede benzemekteydi.
Örneğin, gaz
lambalarının yapımcısı, Markus Rutilus Lupus, ürünlerinde ticaret markası
olarak, kurt başı dizaynını uygulamakta ve kullanmaktaydı. Yapımcı Markus
Rutilus Lupus’un soyadı olan “Lupus” Latin dilinde kurt anlamına gelmekteydi.
1.4.3. Orta
Çağda
M.Ö. 5.
Asırla, Roma İmparatorluğunun çöküş tarihi olan, 2. asır arasındaki devirde
ticaret markalarına ait yeterli bilgilere rastlanmamaktadır. Ancak, bundan
sonra, Avrupa da bir çok türde ürün ve eşya üzerine, ticaret markalarının
yaygın olarak kullanılmış olduğu görülmektedir. Esnaf ve sanatkar
kuruluşlarının kontrolü altında marka bu kuruluşlarca, alıcı topluma garanti
edilen, kalite standardını sağlamak suretiyle garanti fonksiyonu ve ayrıca
üreticisini belirtmekte olduğundan dolayı da orijin fonksiyonu ifa etmekteydi.
1.4.4.
Fransa’da ve İngiltere’de
Fransa’da da
Avrupa kıtasında da marka hukuku gelişmelerine paralel gelişmeler gözlenmiş,
meslek denetiminde, üretici ve pazarlamacılarla, “tacir markaları”
kullanılmıştır. Bu markalar ürünü üreteni değil de, satıcının güvenilirliğini
göstermekteydi. 1824’te mamul eşya üzerine konan adlar, 1857’de Fabrika ve
Ticaret Markaları Kanunları kabul edilmiştir.[8]
İngiltere
de, markalarla ilgili en eski yasal düzenleme, II. Henry zamanında 1266’da,
çıkarılan bir kanundur. Bu kanun hükümlerine göre her fırıncının ürettiği
ekmeklerin üzerlerinde bir markasının bulundurulması zorunluydu. 1373’de
çıkarılan bir kararname, Londra’da faaliyet gösteren şişe yapımcılarına
ürettikleri şişe ürünleri üzerine ferdi markaların uygulama zorunluluğunu getirmişti.
İngiltere’de
görülen en eski tarihli marka davasında (1452), bir sanatkarın dul eşine
bıçakçı olan kocasının sağlığında, sahip olduğu markayı kullanmasına izin
verilmişti. 1619’da görülen en eski markaya tecavüz davasının konusu, bir
konfeksiyoncunun markasının, bir diğer konfeksiyoncu, tarafından üretilen
kalitesiz ürünlerde kullanılması uyuşmazlığı oluşturmuştur. Ancak 19. asırda
marka hakkı diğer haklar gibi, devir temlik olunabilecek ve korunabilecek bir
mülkiyet tür ve hak olarak kabul edilmiştir.[9]
1.4.5.
Amerika’da
Amerika’da
İngiltere’de olduğu gibi, ilk ticaret markaları, sürüleri damgalama ve süt
dağıtımlarını gösterme aracı olarak kullanılmıştır. İlk marka uyuşmazlığı
davası, 1837’de Massachussetts eyaletinde görülmüştür. Daha sonra Federal
seviyede, ilk marka davası da yine aynı eyalette 1870 tarihinde karara
bağlanmıştır. Bu davaların konusunu, bir İngiliz üreticisinin marka hakkında
bir Amerikan vatandaşı tarafında tecavüz edilmesi olayı teşkil edilmiştir.[10]
Ticaret
Markalarının düzenlenmesi, 1870, 1905 ve 1920 yıllarında yapılan kanunlara konu
olmuş ve nihayet bu gün yürürlükte olan ve (1988) li “Lanham Act” olarak
bilinen markalar kanunu çıkarılmıştır.
Bu gün
ticaret markası, emteanın (genelde) kaynağını belirleyen bir sembol görevi
yapmaktadır. Bilindiği gibi 19. asrın ortalarından itibaren mal ve hizmetler
alanında büyük üretim (mass produntion) safhasına geçilerek, büyük ölçüde mal
ve hizmet dağıtımı, pazarlanması (marketing) gerçekleştirilmiş, işte bu
oluşumla birlikte, markanın mal ve hizmetlerinin üretim ve dağıtımında ne
derece büyük önemi olduğu anlaşılmıştır. Artık tüketici bilmektedir ki, aynı
marka altında üretilen veya pazarlanan mal veya hizmet aynı kaliteye sahiptir.
Çünkü mal veya hizmetin kontrolü aynı firmanın kuruluşun kontrolü altındadır.
Amerika’nın Federal Yüksek Mahkemesi yüksek hakimlerinden (justices) Felix
Frankfurter’in dediği gibi, marka aynı mal veya hizmete tüketicileri çeken
"bir tür ticaret manyetizmi”dir.
Bu ülkede,
1970’de çıkarılan ilk Federal kanun hükümleri dahilinde tescil olunan marka
sayısı sadece 121 iken, bu rakam 1970 yılında 23.447 olmuş ve 1989 yılı sonunda
1.560.000’e ulaşmıştır. Böylece ticaret markası , Amerikan toplumunda, modern
ticaretin (üretim ve alım satımın) vazgeçilmez esaslı bir unsuru haline gelmiştir.
1.4.6.
Uluslar arası Alanda Gelişim
Endüstriyel
Mülkiyet hakkı ile ilgili 1983 Paris Convention’nunda ulaslararası bir tescil
olanağı bulunmaktaydı. Ancak, 1991’de bu konvansiyona taraf bazı ülkeler Madrid
Anlaşması ile bunu sağlama yoluna gittiler. Bu anlaşma ile, ülkesinde marka
tescili yaptırmış bulunan marka sahibine uluslar arası kayıt ofisinde,
markasını tescil ettirmek ve bunun takibinde diğer üye ülkelerde markasını
tescil ettirme olanağı sağlanmıştır.
Trips
Anlaşması, taraf ülkelere, Paris Convnetion’un markalarla ilgili hükümleri
uygulama zorunluluğu getirmektedir. Anlaşma aynı zamanda konvansiyona atıfta
bulunmakta ve bunun yanında üye ülkelere, marka hakkının korunması yolunda ek yükümlülükler
de yüklemektedir.
Trips
Anlaşması, marka olabilecek işaretler açısından da geniş tanımlamalarda
bulunmakta ve servis markalarını da kapsayacak şekilde, marka tescilini gerekli
kılmaktadır. Bu anlaşma, marka tescilinde sağladığı olanaklar açısından kendi
yorumunu da getirmiştir. Bu yoruma göre, marka hakkı sahibi, ticari
faaliyetleri sırasında, üçüncü kişilerce izinsiz olarak markasının aynının veya
benzerinin kullanılmasına engel olmak hususunda, inhisari (exclusive) bir hakka
sahiptir. Trips Anlaşması, bundan başka, Paris Conventionun tanınmış (well-known)
markalarla ilgili hükümlerini, hizmet markalarını da kapsayacak tarzda ve
ayrıca farklı mal ve hizmetlerde de, markanın sulandırılmış (diluted) şeklinde
kullanılması da dahil olmak üzere (marka sahibinin bir zararı olduğu
durumlarda) engellemek üzere genişletmiştir.[11]
1.4.7.
Ülkemizde Gelişimi
1857 tarihli
kanun ülkemizde, 551 sayılı markalar kanunun kabulü tarihine kadar yürürlükte
kalan, Alamet Farika Nizamnamesi’ne kaynak teşkil etmiştir. 1965 yılında kabul
edilen 551 sayılı markalar kanunu da 24.06.1995 tarihli ve 556 sayılı
markaların korunması hakkında kanun hükmünde kararname ile, 51, 52 ve 53.
maddeleri dışında yürürlükten kaldırılmıştır.
2. MARKA İLE
İLGİLİ MEVZUAT
2.1. Kimler
Marka Tescil Ettirebilir?
Marka
Mevzuatının 3. maddesinde korumadan yararlanacak kişilerin özellikleri
şunlardır:
- T.C.
sınırları içinde ikametgahı olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan
gerçek veya tüzel kişiler,
- Paris
Sözleşmesi’ne Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması Hükümlerine göre başvuru
hakkına sahip kişiler,
- T.C.
uyruğundaki kişilere kanunen veya fiilen marka korunması tanınmış yabancı
devletlerin gerçek ve tüzel kişileri (karşılıklık ilkesi)
2.2. Marka
Başvurusu
Marka
tescili yaptıracak kimse Türk Patent Enstitüsü’ne başvurur. Korumanın başlama
tarihi, müracaat evrakının usulüne uygun olarak hazırlanıp Türk Patent
Enstitüsü’ne verildiği gün, saat ve dakikalar posta ile yapılan başvurular ise,
başvuru evrakının Enstitü’ye geliş tarihinden itibaren hüküm ifade eder.
Marka
tescilleri sırasında en önemli konu, markanın seçimi ile marka tescilinin
kapsayacağı malların ya da hizmetlerin saptanmasıdır. Markanın başkalarınca
tescil ettirilmiş ya da kullanılan markalardan ayrıt edilebilecek şekilde
farklı olması gerekmektedir.[12]
Marka tescil
başvurusu öncesinde, tescili istenen ibarelerin, başkası adına tescilli olup
olmadığının araştırılması Enformasyon ve Dökümantasyon Dairesi Başkanlığı’ndan
ücret karşılığında ve sadece ticari markalar için istenebilir.
Başvuru
dilekçesine eklenecek belgeler şunlardır;
1. Tescili
istenen markanın yayma ve çoğaltılmaya elverişli en az 5x5 cm, en fazla 8x8 cm
ebadında 20 adet örneği
2. Marka
başvuru harcı, araştırma, inceleme ve değerlendirme ücreti ödendi belgesi aslı,
3. Marka
vekili tayin edilmişse vekaletname,
4. Sınıf
veya sınıfların ücretinin ödendiğini gösterir belge aslı,
5. Başvuru
sahibi tüzel kişi ise noter tasdikli imza sirküleri
6. Başvuru
sahibinin ticaretle, imalatla veya hizmetle uğraştığını gösterir belge,
7. Başvuru
ortak ya da garanti markası için yapılmışsa noter tasdikli teknik yönetmelik
8. Rüçhan
hakkı talep edilmişse, buna ait belgelerle ilk başvurunun yapıldığı ülkenin
yetkili makamından alınacak rüçhan hakkı belgesi ve bu belgenin başvuruya ait
bilgilerin kısmının Türkçe tercümesi,
9. Başvuru
talebi sergilerdeki teşhire dayanıyorsa, serginin açıldığı ülkenin yetkili
makamından alınacak, teşhir ettikleri markanın konulduğu mal ile bu markanın
ambalaj üzerinde basılmış haliyle görünür şekilde konulduğu tarih ve serginin
resmi açılış tarihini gösterir belge ve markanın tasdikli örneği
10. Marka
tescil harcı ve marka tescil belgesi düzenleme ve sicil kayıt ücreti ödendi
belgesi aslı,
11. Yabancı
ülkede tescil edilmiş markaya dayanılarak yapılan başvurular için ticaretle,
imalatla veya hizmetle uğraştığına dair belge yerine tescili yapan ülke
tarafından verilmiş bulunan tasdikli marka tescil belgesi sureti ile bu
belgenin Türkçe tercümesi,
12. Hizmet
markasının tescili için yapılacak başvurularda, eğer hizmet markası daha önce
fiilen kullanılmış ise ilk kullanım tarihini gösterir belgeler ve kanıtlar[13]
Enstitüye
yapılan marka başvuruları yaklaşık iki ay kadar süren bir ön incelemeden sonra,
uygun olanlar marka bülteninde yayınlanarak, üç ay süreyle üçüncü kişilerin
itirazlarına açık tutulmaktadır. Markanın tescil edilip edilmeyeceğine itiraz
süresi dolduktan sonra karar verilmektedir.[14]
Türkiye’de
yapılan bir marka tescili, yalnız Türkiye sınırları içinde koruma sağlar.
Markanın diğer ülkelerde de korunması için o ülkelerde de tescil ettirilmesi
gerekir. Örneklerine günümüzde de sıkça rastlamak mümkündür. Bu nedenle de
markaların korumaya ihtiyacı vardır.
Birinci
bölümde marka ile ilgili genel bilgiler vermiş, marka çeşitleri, marka
tescilini kimlerin yaptırabildiği, markanın hangi işaretleri içeremeyeceği,
başvurunun nasıl yapılması gerektiği konularına değinmiştik. Bu bölümde ise
markanın korunması, hükümsüzlüğü, tecavüz durumları vb konulara değinmeye
çalışacağız.
2.3.
Markanın Devamlılığı
Markanın
devamlılığı bazı durumlarda varlığına bağlıdır. Şimdi bunları kısaca özetlemeye
çalışalım.
2.3.1.
Yenileme
Markanın
koruma süresi 10 yıldır. Marka hakkının devamı için marka gerekli koşullar
yerine getirilerek ve süresi içerisinde yeniletilmelidir. Koruma süresinin
bitiminden itibaren 6 aylık süre içerisinde yenilenmeyen markalar hükümsüz
sayılır. Yenileme için gerekli olan yenileme harç ve ücretin ödenmesi, koruma
süresinin sona erdiği ayın son gününden önceki 6 ay içinde gerçekleştirilir. Bu
süre içinde yenileme başvurusunun yapılamaması durumunda yenileme istemi, ek
bir ücretin ödenmesi koşuluyla koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden
itibaren 6 aylık süre uzatımı içinde yapılabilir.
2.3.2. Adres
Değişikliği
Marka
sahibinin adresinde değişiklik olursa yeni adresini Enstitü’ye bildirmelidir.
Adres değişikliği, ilgilinin markalarının tamamında yapılmalıdır.
2.3.3. Unvan
Değişikliği
Marka
sahibinin ünvanı değişirse, bu değişiklik marka tescil belgesine işlenmek ve
sicile geçirilmek üzere TPE’ye bildirilmelidir. Unvan değişikliği de marka
sahibinin tüm markalarında yapılmalıdır.
2.3.4. Nevi
Değişiklik
Markanın
veraset yoluyla intikal etmesi durumunda bu değişikliğin marka sicil kütüğüne
işlenebilmesi için; istem dilekçesi, mahkeme kararı, tescil belgesi aslı,
vekaletname veya imza sirküleri ile harç ve ücret ödendi belgesi aslı gerekir.
2.3.5. Birleşme
Marka sahibi
işletmenin başka işletmeyle birleşmesi durumunda, markası yeni işletme adına
geçirilmelidir.
2.3.6.
Lisans
Marka
sahibi, markasındaki eşyalardan bazılarının veya tamamının kullanma hakkını
üçüncü kişilere verebilir.
Lisans,
inhisarı lisans veya inhisarı olmayan yani tekeli olmayan şeklinde verilebilir.
Sözleşmede belirtilmemişse inhisari değildir.
Tekeli
lisans sözkonusu olduğu zaman, lisans veren başkasına lisans veremez ve hakkını
açıkça saklı tutmadıkça kendisi de markayı kullanamaz. Yine sicile
kaydedilmeyen lisans, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
2.3.7.
Teminat
tescilli bir
marka işletmeden bağımsız olarak teminat olarak gösterilebilir. Teminat olarak
gösterilen marka üzerinde yenileme, adres değişikliği hariç, teminatı kabul
edenin onayı olmadan herhangi bir değişiklik yapılamaz.
Teminatın
marka sicilinden kaldırılabilmesi için; sözleşmenin karşılıklı olarak
bozulduğunu gösterir belge olmalıdır veya teminatı kabul edenin noter olaylı
beyanının verilmesi zorunludur.
2.3.8. Rehin
Tescilli bir
marka işletmeden bağımsız olarak rehnedilebilir. Rehin edilen marka üzerinden
yenileme ve adres değişikliği hariç, rehin alanın onayı olmadan herhangi bir
değişiklik yapılamaz.
Marka
üzerindeki rehin, rehinli alacaklının alacağından vazgeçmesi, rehin bir koşula
veya süreye bağlı ise bu koşul veya sürenin ortadan kalkmış olması veya
markanın icra yoluyla satılması ile sona erer.
2.4. Tescil ve
Marka Tescilinin Yenilenmesi
2.4.1.
Tescil İçin Başvurulacak Yer
551 sayılı
MK’da tescil için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvurulması gerekirken 544
sayılı KHK ile Patent Enstitüsü’nün kurulmasıyla birlikte tescil başvuruları bu
kuruma yapılmaktadır.
2.4.2.
Himayesi
551 sayılı
Markalar Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne göre, marka tescili mecburi değildi.
Tescil mecburiyeti Bakanlar Kurul Kararı ile sağlanmaktaydı. Tescil edilmemiş
markalar, ancak genel hükümlere göre himaye edilebiliyordu.
Yine
Markalar Kanunu bazı işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğini hükme
bağlamıştı. Genel hükümler, olarak bilinen TTK’da ise, tescil söz konusu
olmadığından, marka için sınırsız koruma söz konusudur.
Bu iki yasa
arasındaki farklılık, dolayısıyla özel kanun olan MK hükümlerine göre tescil
edilemeyecek ve dolayısıyla da himaye edilemeyecek bir işaretin TTK’nın haksız
rekabet ile ilgili genel hükümlerine göre himayesi mümkün olabilmekteydi.[15]
Ayrıca aynı
emtia için aynı markayı daha önceden kullanıp piyasa tanıttığını ileri süren
kimsenin, tescilli marka sahibine karşı iddia ve ispat hakkı da MK. Md.2 ile
korunuyordu.[16]
Yapılan son
düzenleme ile yani 556 sayılı KHK ile bu karmaşık durumdan kurtulunmuş,
markaların tescili zorunlu hale getirilmiş, böylece de bu KHK ile markalar koruma
altına alınmıştır.
2.4.3. Marka
Tescil Belgesi
556 Sayılı
KHK ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre başvurusunu eksiksiz yapmış veya
eksikliklerini gidermiş ve süresi içinde hakkında itiraz yapılmamış veya
yapılan itiraz kesin olarak reddedilmiş bir başvuru, tescil edilerek sicile
kaydedilir. Başvuru sahibine “Marka Tescil Belgesi” verilir.
Marka sicili
alenidir. Talep eden herkese yönetmelikte öngörülen ücreti ödediği takdirde
tescil edilen markalarla ilgili sicil örneği verilir.
2.4.4.
Yenileme Durumunda Tescil
Marka
sahibinin veya vekilinin talebi üzerine yenileme harç ve ücretinin ödenmesi
koşuluyla markanın tescili yenilenir.
Yenileme
talebinin yapılması koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden önceki 6 ay
içinde gerçekleştirilir. Bu süre kaçırıldığı takdirde ek bir ücretin ödenmesi
koşuluyla koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden itibaren 6 ay içerisinde
de yenileme yapılabilir.[17]
Yenileme
süresi mevcut tescilin sona erdiği gün başlar. Yenileme sicile kayıt edilir ve
yayınlanır. Yenileme için yeni marka tescili yapılıyor gibi yeniden dilekçe vb
evrakların talep edilmesi ve eski marka Tescil Belgesi yerine yeni numaralı bir
belgenin verilmesi de bir problem olarak ortaya çıkmaktadır.
Pek çok
ülkede yeniden belge verilmesi söz konusu değildir. Eski marka tescil
belgesinin üzerine, sadece markanın yenilendiği kayıt edilmektedir.[18]
Ancak olumlu
bir gelişmede gözden kaçmamaktadır. 551 sayılı MK’da yenileme işlemleriyle
ilgili süreleri marka sahipleri izlemekte ve Bakanlıkça yenileme süresinin
bitimi hatırlatılmazken,[19] 556 Sayılı MK, hakkında KHK ile bu KHK’nnı 41 nci
maddesi uyarınca Enstitü süresinin dolmakta olduğunu sürenin bitiminden önce ve
yönetmelikte öngörülen süre içinde, marka hakkı sahibine haber vermektedir.
2.5. Marka
Hakkının Sona Ermesi
Marka hakkı
iki şekilde sona erer:
1. Koruma
süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi,
2. Marka
sahibinin marka hakkından vazgeçmesi,
Sona ermenin
sebeplerinin gerçekleştiği andan itibaren marka hakkının sona ermesi hüküm
ifade eder. Bu sona erme ilgili bültende yayınlanır.
Marka
sahibinin markanın kullanılacağı malların ya da hizmetlerin tamamından veya bir
kısmından vazgeçebilir. Ancak, marka siciline kayıt edilmiş hakların ve lisans
sahiplerinin izni olması gerekir.
Ayrıca vazgeçmenin
yazılı olarak Ensitüye bildirilmesi gerekir ve vazgeçme Marka Sicili’ne kayıt
tarihi itibariyle hüküm doğurur.[20]
Bunlardan
başka marka hakkı, üçüncü bir kişinin marka üzerinde hak iddiası varsa, onun
izni olmadıkça, marka hakkından vazgeçilmez.
3.
MARKALARIN KORUMASI HAKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
3.1.
Başlangıç Hükümleri
3.1.1. Amaç,
Kapsam, Tanımlar ve Korumadan Yararlanacak kişiler Amaç ve Kapsam:
Madde 1 – Bu
Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, bu kanun hükmünde Kararname hükümlerine
uygun olarak tescil edilen markaların korunmasını sağlamaktır.
Bu Kanun
Hükmünde Kararname, markaların korunmasına ilişkin esasları, kuralları ve
şartları kapsar.
Madde 2 – Bu
Kanun Hükmünde Kararnamede geçen:
a) “Marka”
ortak markalar ve garanti markaları dahil ticaret markaları veya hizmet
markalarını,
b) “Paris
Sözleşmesi”, Sınai Mülkiyetin Himayesine Mahsus Milletlerarası Bir İttihat
İhdas Edilmesine Dair 20 Mart 1883 Tarihli Mukavele ile Türkiye tarafından
onaylanmış değişikliklerini,
c) “Marka
Vekili”, bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen haklarla ilgili konularda,
ilgili kişileri Enstitü nezdinde temsil eden, danışmanlık yapan ve haklarının
korunması için Enstitü nezdinde gerekli girişimlerde bulunan ve işlemleri
yürüten kişileri ,
ifade eder.
Madde 3 – Bu
Kanun Hükmünde Kararnamenin öngördüğü koruma; Türkiye Cumhuriyeti sınırları
içinde ikametgahı olan veya sınai veya ticari faaliyette bulunan gerçek veya
tüzel kişilerce veya Paris Sözleşmesi yahut Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması
hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişilerce elde edilir.
Bu Kanun
Hükmünde Kararname kapsamına girmemekle beraber, Türkiye Cumhuriyeti
uyruğundaki kişilere kanunen veya fiilen marka koruması tanımış yabancı
devletlerin gerçek veya tüzel kişileri de karşılıklılık ilkesi uyarınca
Türkiye’de marka korunmasından aynı şekilde yararlanır.
Madde 4 –
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşma
hükümlerinin bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinden daha elverişli olması
halinde, 3 üncü maddede belirtilen kişiler, elverişli hükümlerin uygulanmasını
talep etme hakkına sahiptir.
3.1.2.
Markanın İçereceği İşaretler ve Markanın Elde Edilmesi
Madde 5 –
Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya
hizmetlerinden ayrıt etmeyi sağlaması koşuluyla, iki adları dahil, özellikle
sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajlarının gibi
çizimle görüntülenebilen veya benzeri biçimde ifade dilebilen, baskı yoluyla
yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.
Not: Bu
fıkraya “sayılar” ibaresinden sonra gelmek üzere “malların biçimi veya
ambalajlarının” ibaresi 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile
eklenmiştir.
Marka, mal
veya ambalajı ile birlikte tescil ettirilebilir. Bu durumda mal veya ambalajın
tescili marka sahibine mal veya ambalaj için inhisari bir hak sağlamaz.
Madde 6 – Bu
Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde
edilir.
Madde 7 -
Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez:
a) 5 nci
madde kapsamına girmeyen işaretler.
b) Aynı veya
aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce
tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar
aynı olan markalar.
Not: Bu
bendin 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
c) Ticaret
alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak
belirtilen veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya
malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirtilen işaret ve
adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.
Not: Bu
bende “çeşit” ibaresinden sonra gelmek üzere “vasıf” ibaresi 7.11.1995 R.G.
tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
d) Ticaret
alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya
ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları
münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar,
e) Malın
özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek
için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli
içeren işaretler,
f) Mal veya
hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda
halkı yanıltacak markalar,
h) Paris
Sözleşmesi’nin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu
ilgilendiren, tarihi, kültürel eğerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili
mercilerin tescil izni vermediği diğer amblemler veya nişanları içeren
markalar,
ı) Sahibi
tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesinin 1nci mükerrer 6 ncı maddesine
göre tanımlanmış markalar,
j) Dini
değerleri ve sembolleri içeren markalar,
k) Kamu
düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar,
Bir marka
tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle
ilgili olarak bir kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (b),
(c), (d) bentlerine göre tescil reddedilemez.
Not: Ek
hüküm 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
Madde 8 –
Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından
itiraz yapılması durumunda, aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez;
a) Tescil
için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce
başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri
kapsıyorsa,
b) Tescil
için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce
başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya
tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı
veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın
halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil
edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu
ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka
sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili
için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan
başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz
bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin
itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil
edilmez.
a) Markanın
tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan
başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş
ise,
b)
Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama
hakkını veriyorsa.
Marka,
tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı
veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir.
Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda
ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği,
markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış
markanın ayrıt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda,
tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka
sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile,
sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.
Tescil için
başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı
veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin
itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.
Ortak ve
garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde ortak marka veya
garanti markası ile aynı veya benzeri olan marka tescil başvurusu itiraz
üzerine reddedilir.
Bir markanın
yenilenmemesi nedeniyle koruma süresinin dolmasından sonra iki yıl içerisinde
aynı veya benzer markanın aynı veya benzer mal ve hizmetler için yapılan tescil
başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
3.1.3.
Markanın Koruma Kapsamı
Madde 9 –
Aşağıda belirtilen hallerde, marka sahibinin, izni alınmadan markasının
kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi vardır:
a) Markanın
tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka
ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması,
b) Tescilli
bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya
hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk
üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil,
karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması,
c) Tescilli
marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya
hizmetlerle benzer olmayan mal veya hizmetlerde kullanılması halinde, tescili
istenen işaretin kullanılmasıyla tescilli markanın itibarından dolayı haksız
avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar
verecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
Aşağıda
belirtilen durumlar, birinci fıkra uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin
mal veya ambalajı üzerine konulması,
b) İşareti
taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim
edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması
veya sağlanması,
c) İşareti
taşıyan malın ithali veya ihracı,
Not: Bu
bende “veya ihracı” ibaresi 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile
eklenmiştir.
d) İşaretin,
teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarda kullanılması.
Markanın
sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi
itibariyle hüküm ifade eder. Markanın tescili için yapılacak başvurunun
yayınlanmasından sonra doğabilecek durumlarla ilgili olarak tazminat talebi
yapılabilir. Ancak başvurunun yayını ile doğan haklar, tescilin yayınıyla
birlikte tescilli markadan doğan hakların kapsamı içinde değerlendirilir.
Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından
önce karar veremez.
Madde 10 –
Tescilli bir markanın, tescilli olduğu belirtilmeden bir sözlük, ansiklopedi
veya bir başka başvuru eserinde, jenerik ad izlenimi verecek şekilde,
yayımlanması durumunda, marka sahibinin talebi üzerine yayımcı, yayımın sonraki
ilk sayısında yanlışlığı düzeltir.
Madde 11 -
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi adına, marka sahibinin izni
alınmadan marka tescili yapılması halinde; marka sahibi kullanım için yetki
vermemiş ise ve ticari vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka
sahibinin markasının kullanılmasına itiraz etmek hakkı vardır.
Madde 12 -
Dürüstçe ve ticari veya sınai konularıyla ilgili olarak kullanılmaları,
koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins,
kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş
zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi
tarafından engellenemez.
Madde 13 -
Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi
tarafından veya onun izni ile Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra, mallarla
ile ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır.
Marka
sahibinin, birinci fıkra hükmüne girmesine rağmen malın piyasaya sunulmasından
sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari
amaçlı kullanılmalarını önleme yetkisi vardır.
3.1.4.
Markanın Kullanılması
Madde 14 –
Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan
kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara
verilmesi halinde, marka iptal edilir.
Aşağıda
belirtilen durumlar markayı kullanma kabul edilir;
a) Tescilli
markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden markanın farklı unsurlarla
kullanılması
b) Markanın
yalnız ihracat amacıyla mal ya da ambalajlarında kullanılması
c) Markanın,
marka sahibinin izni ile kullanılması,
d) Markayı
taşıyan malın ithalatı
3.1.5. Marka
Tescilinden Doğan Haklarla İlgili Hukuki İşlemler
Madde 15 –
Tescilli bir marka, başkasına devir edilebilir, miras yolu ile intikal
edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin edilebilir. Rehin hakkı
bakımından Medeni Kanunun rehin hakkına ilişkin hükümler uygulanır.
Madde 16 –
Marka, tescil edildiği mal veya hizmetlerin tüm veya bir kısmı için devir
edilebilir.
Bu
işletmenin aktif ve pasifleri ile birlikte devri, aksi kararlaştırılmamışsa,
işletmeye ait markaların da devrini kapsar. Bu hüküm, işletmenin devrine,
sözleşmeden doğan yükümlülük halinde uygulanır.
İkinci fıkra
hükmü hariç olmak üzere, bir markanın devri, mahkeme kararının sonucu olan
devir hariç, yazılı olarak yapılır ve devir sözleşmesi taraflarca imzalanır. Aksine
sözleşmeler hükümsüzdür.
Markanın
devri, mal veya hizmetlerin coğrafi kaynağı, kalitesi veya markanın kendisi ile
ilgili olarak halkı yanılgıya düşürebilecek nitelikte ise, yeni marka sahibi
halkı yanılgıya düşürmeyecek şekilde mal veya hizmetlerde marka tescilinin
sınırlı bir hale getirilmesini kabul etmediği takdirde, devir şilemi Enstitü
tarafından yapılmaz.
Tescilli bir
markanın devri sırasında aynı markanın veya ayırt edilemeyecek derecede
benzerinin, aynı veya halkı yanılgıya düşürecek derecede benzer mallar ve
hizmetler için başka marka tescillerinin bulunması halinde, bu markaların da
devredilmesi şarttır.
Devir,
taraflardan birinin talebi üzerine, sicile kayıt edilir ve yayınlanır.
Devir,
sicile kayıt edilmediği sürece, taraflar markanın tescilinden doğan yetkileri
iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.
Madde 17 –
Marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekili veya temsilcisinin haklı bir
gerekçesi yoksa, marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini
isteme yetkisi vardır.
Madde 18 –
Tescilli bir marka, işletmeden bağımsız olarak, teminat olarak gösterilebilir.
Markanın
teminat olarak gösterilmesi, taraflardan birinin talebi üzerine, sicile kayıt
edilir ve yayınlanır.
Madde 19 –
Tescilli bir marka işletmeden bağımsız olarak, haciz edilebilir.
Haciz sicile
kayıt edilir ve yayınlanır.
Madde 20 –
Tescilli bir markanın kullanım hakkı, tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir
kısmı veya tamamı için lisans sözleşmesine konu olabilir.
Madde 21 –
Lisans, inhisari lisans veya inhisari olmayan lisans şeklinde verilebilir.
Aksi
sözleşmede kararlaştırmamışsa, lisans inhisari değildir. Lisans veren markayı
kendi kullanabileceği gibi, üçüncü kişilere aynı markaya ilişkin başka
lisanslar da verilebilir.
İnhisari
lisans söz konusu olduğu zaman, lisans veren başkasına lisans veremez ve
hakkını açıkça saklı tutmadıkça, kendisi de markayı kullanamaz.
Aksi
sözleşmede kararlaştırılmamışsa lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını
üçüncü kişilere devredemez veya alt lisans veremez.
Aksi
sözleşmede kararlaştırılmamışsa lisans hakkını alan kişi, markanın koruma
süresinde markanın kullanılmasına ilişkin her türlü tasarrufta bulunabilir.
Aksi
sözleşmede kararlaştırmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir
kişi tarafından marka sahibinin markadan doğan haklarına, tecavüz edilmesi
durumunda, marka sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği
davaları, kendi adına açabilir. İnhisari olmayan lisans sahiplerinin, dava açma
hakları yoktur.
Altıncı
fıkra hükümlerine göre, markaya tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir
lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını
marka sahibinden isteyebilir. Marka sahibinin, bu talebi kabul etmemesi veya
bildirimin alındığı tarihten itibaren üç ay içinde, gerekli davanın açılmaması
halinde, lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına dava açabilir.
Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin
geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Lisans alan, dava açtığını marka sahibine bildirir.
Marka
sahibi, talimatlarıyla uygunluk içinde, lisans alan tarafından üretilen malın
veya sunulan hizmetlerin kalitesini garanti edecek önlemleri alır.
Sözleşme
şartlarının lisans alan tarafından ihlali halinde, tescilli bir markadan doğan
haklar, lisans alana karşı, dava yoluyla ileri sürülebilir.
Lisans
sicile kayıt edilmediği sürece, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri
sürülemez.
Lisans
sözleşmelerinde, bu Kanun Hükmünde Kararname ile konuya ilişkin diğer kanun,
tüzük, yönetmelik ve tebliğlere aykırı hükümler bulunamaz. Bu tür düzenlemeler
lisans tarihinden sonra yapılsa dahi, lisans sözleşmelerindeki aykırı hükümler
geçersiz sayılır.
Madde 22 -
Devir, lisans, intikal, haciz, rehin ve marka sahibi hakkındaki değişiklikler
ile ilgili hukuki işlemler marka başvurularına da uygulanır.
3.2. Başvuru
3.2.1. Marka
Başvurusu ve Ekleri
Madde 23 –
Bir markanın tescil edilmesi için, aşağıda belirtilen unsurlar ile başvuruda
bulunmak şarttır;
a) Şekil ve
kapsamı yönetmelikte belirlenen, başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri
de içeren başvuru dilekçesi,
b) Markanın
yayına ve çoğaltmaya elverişli örneği,
c) Markanın
kullanılacağı malların veya hizmetlerin listesi,
d) Başvuru
ücretinin ödendiğini gösterir belge aslı,
e) Sınıf
veya sınıfların ücretinin ödendiğini gösterir belge aslı,
f) Marka
vekili tayin edilmiş ise vekaletname,
g) Başvuru
sahibi tüzel kişi ise imza sirküleri,
h) Başvuru
sahibinin ticaretle uğraştığını gösterir belge
Bir marka
başvurusunun geçerliliği için, başvuru ücretinin başvuru ile birlikte ödenmesi
şarttır.
Her marka
tescili için yarı başvuru yapılması zorunludur.
Bir marka
başvurusu ile birlikte veya daha sonra Enstitüye verilecek her türlü belge, bu
Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin yönetmelikte öngörülen hususları kapsar.
Madde 24 –
Markaların kullanılacağı mallar veya hizmetler, markaların tescil amaçları için
malların hizmetlerinin uluslararası sınıflandırmasına ilişkin esaslara göre
sınıflandırılır. Sınıflandırma ile ilgili ilkeler yönetmelikte belirtilir.
3.2.2.
Rüçhan Hakkı
Madde 25 –
Paris sözleşmesine dahil ülkelerden birine mensup veya bu ülkelerden birine
mensup olmamakla birlikte onlardan birinde ikametgahı veya işler durumda bir
ticari müessesesi bulunan gerçek veya tüzel kişiler, bu ülkelerin herhangi
birinde yetkili mercilere bir markanın tescili için usulüne uygun olarak
yaptıkları başvur tarihinden itibaren altı ay süreyle aynı marka için tescil
belgesi almak üzere Türkiye’de başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından
yararlanır. Bu süre içinde kullanılmayan rüçhan hakları düşer.
Birinci
fıkrada belirtilen süre içinde, rüçhan hakkına dayanılarak başvuru yapıldığı
takdirde, rüçhan hakkının doğduğu tarihten itibaren üçüncü kişiler tarafından
yapılacak rüçhan hakkına konu olan tescil başvurusunun mal veya hizmetler
itibariyle kapsamındaki başvurular ve bunlar adına yapılacak marka tescilleri
hüküm ifade etmez.
Paris
Sözleşmesi’ne taraf bir ülke uyruğu olan gerçek veya tüzel kişi, Paris
Sözleşmesi’ne taraf olmayan bir ülkede marka tescili için geçerli bir başvuru
yapmışsa, bu madde hükmüne göre, sözkonusu başvurunun rüçhan hakkından
yararlanır.
Madde 26 –
Tescil başvurusundaki markanın kullanılacağı malları veya hizmetleri Türkiye’de
açılan milli ve milletlerarası sergilerde veya Paris Sözleşmesi’ne taraf
ülkelerde açılan resmi veya resmi olarak tanınan sergilerde teşhir eden 3 ncü
maddenin birinci fıkrasında yazılı gerçek veya tüzel kişiler, sergideki teşhir
tarihinden itibaren altı ay içinde Türkiye’de marka tescil ettirmek için
başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanır.
Tescil
başvurusunda belirtilen markanın kullanılacağı mallar veya hizmetler, sergide
görünür şekilde resmi açılış tarihinden önce sergilenmişse rüçhan süresi,
malların sergi yerine konulduğu veya hizmetin sergilendiği tarihten itibaren
başlar.
Birinci
fıkrada belirtilen sergilerden Türkiye’de açılanların yetkili mercileri, tescil
başvurusundaki bir markanın kullanılacağı mallarını sergide teşhir edenlere
veya hizmeti sergileyenlere, teşhir ettikleri malların çeşidini veya teşhir
ettikleri hizmetlerin cinsini açıkça belirten ve malın veya hizmetin sergide
görünür şekilde sergilendiği tarih ve resmi açılış tarihini gösterir bir belge
verir.
Yabancı
ülkelerde teşhir edilen mallar veya hizmetler için, serginin açıldığı ülkenin
yetkili mercileri tarafından düzenlenen ve üçüncü fıkrada yazılı hususları
içeren bir belgenin verilmesi şarttır.
Başvurusu
yapılmış ve tescil edilmiş bir markanın kullanılacağı malların Türkiye’de
açılan sergilerde teşhir edilmesine ve sergi bittikten sonra ülkesine geri gönderilmesine
engel olunmaz.
Bir sergide
teşhir edilmiş, tescil başvurusu bulunan veya tescilli bir markanın
kullanılacağı mallar veya hizmetler ile ilgili olarak birden çok başvuru
yapılmışsa, bu durumda bu malları veya hizmetleri ilk sergileyen kişi, aynı
zamanda sergilenmesi halinde ise ilk başvuruda bulunan kişi, rüçhan hakkından
yararlanır.
Madde 27 –
25 inci ve 26 ıncı madde hükümlerine göre rüçhan hakkının hüküm ve sonuçları,
rüçhan hakkının talep edildiği başvurunun tarihi itibariyle doğar.
Madde 28 –
Başvuru sahibi, yararlanmak istediği rüçhan hakkını başvuru ile birlikte talep
eder. Bununla ilgili rüçhan hakkı belgesini, başvuru tarihinden itibaren üç ay
içinde vermediği takdirde rüçhan hakkından yararlanma talebi yapılmamış
sayılır.
Sergi teşhir
hakkına dayalı olarak alınmış bir rüçhan, 25 inci maddeye göre verilen rüçhan
süresini uzatmaz.
3.3. Tescil
İşlemleri
3.3.1.
Başvurunun İncelenmesi
Madde 29 –
Enstitü, başvurunun 23 üncü maddede belirtilen şartlara uygunluğun ve herhangi
bir şekli eksikliğin bulunup bulunmadığını inceler. Enstitü 23 üncü maddenin
birinci ve ikinci fıkrası hükmü uyarınca herhangi bir eksikliğin olmadığına
karar verirse, marka tescil başvurusu başvurunun Enstitüye veya onun yetkili
kıldığı makama verildiği tarih, saat ve dakika itibariyle kesinleşir.
Rüçhan hakkı
talep edilmişse, Enstitü tarafından 25 inci, 26 ıncı ve 27 inci madde
hükümlerine göre ayrıca inceleme yapılır.
Madde 30 –
Bir başvuruda, 23 üncü maddede yer alan şartların yerine getirilmediği tespit
edilirse, Enstitü söz konusu eksikliklerin yönetmelikte öngörülen süre içinde
giderilmesini başvuru sahibine bildirir.
Enstitü, 23
üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen, başvuru dilekçesinde
başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgilerin bulunmaması veya eksik bulunması
yahut (b), (c), (d) bentlerinde belirtilen belgelerden herhangi birinin
verilmemesi halinde, başvuruyu reddeder.
Enstitü tarafından
giderilmesi istenen ve 23 üncü maddenin birinci fıkrasının (e), (f), (g) ve (h)
bentleri kapsamına giren eksiklerin, yönetmelikte öngörülen süre içinde
giderilmiş olması koşuluyla, marka tescil başvurusu, başvurunun ilk yapıldığı
tarih itibariyle kesinleşir.
Rüçhan
hakkına ilişkin eksiklerin giderilmemesi, sadece rüçhan hakkının yitirilmesi
bakımından hüküm ifade eder.
Madde 31 – 3
üncü madde kapsamına girmeyen gerçek veya tüzel kişilerin başvurusu reddedilir.
Madde 32 –
Enstitü, başvurunun şekli yönden hiçbir eksiği bulunmadığına karar verirse,
markanın kullanılacağı ve tescil kapsamına girmesi talep edilen mallar veya
hizmetlerin bir kısmı veya tamamı itibariyle başvurunun özellikle 7 inci madde
hükümleriyle uygunluğunu inceler. Başvuru, 7 inci maddeye göre, uygun
görülmeyen mallar veya hizmetlerin tamamı veya bir kısmı itibariyle reddedilir.
3.2.2.
Başvurunun Yayınlanması
Madde 33 –
Başvuru şartları eksiksiz bir şekilde yerine getirilmiş ve 29, 30, 31 ve 31 nci
madde hükümlerine göre reddedilmemiş bir marka tescil başvurusu ilgili bültende
yayınlanır.
Başvurunun
birinci fıkrada belirtilen madde hükümlerine göre reddedilmesine, başvuru
yayınlandıktan sonra karar verilirse, başvurunun reddedildiğine ilişkin karar
ayrıca yayınlanır.
3.3.3. Üçüncü
Kişilerin Görüş ve İtirazları
Madde 34 –
Marka başvurusunun yayınından sonra, herhangi bir gerçek veya tüzel kişi veya
herhangi bir grup veya hizmetleri temin edenler, üreticiler veya imalatçıları
temsil eden bir organ, tacir veya tüketiciler, 7 nci maddeye göre, markanın
tescil için yeterli nitelikleri taşımadığını belirten yazılı görüşlerini
Enstitüye sunabilir. Ancak bu kişiler, Enstitü nezdinde işlemlere taraf olamaz.
Madde 35 –
Tescil başvurusu yapılmış markanın 7 nci ve 8 inci madde hükümlerine göre
tescil edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazlar ile başvurunun kötü niyetle
yapıldığına ilişkin itirazlar ilgili kişiler tarafından marka başvurusunun
yayınından itibaren üç ay içerisinde yapılır.
8 inci
maddenin son fıkrası çerçevesinde yapılacak itiraz, ancak itiraz eden kişinin
markasını bu süre içerisinde kullanmaması halinde reddedilir.
İtirazlar
yazılı ve gerekçeli olarak yapılır. Enstitü itiraz sahibinden, yönetmelikte
öngörülen sürede yerine getirilmek üzere, ek belge, kanıt ve gerekçeler
isteyebilir.
Bu süre
içerisinde istenilen ek belge, kanıt ve gerekçeler Enstitüye verilmediği takdirde
itiraz yapılmamış sayılır.
Madde 36 –
Enstitü, itirazları incelerken gerekli gördüğü süre ve sıklıkta tarafların
itiraz ve karşı görüşlerini ilgili taraflara iletir ve yazılı görüşlerini alır.
Enstitü
gerekli görürse tarafları uzlaşmak için biraraya getirir.
Enstitü,
yapılan itirazı geçerli bulmazsa reddeder. İtiraz, başvuruda kullanılacağı
belirtilen mallar veya hizmetlerden bir kısmıyla ilgili olarak geçerli
bulunursa, bu mallar veya hizmetlere ilişkin olarak kabul edilir.
3.3.4. Marka
Başvurusu ile İlgili Şekli İşlemler
Madde 37 –
Başvuru sahibinin talebi üzerine, marka başvurusunda içerik, mal veya
hizmetlerde değişiklikleri kapsamayan; başvuru sahibinin adı ve adresindeki
hatalar, imla hatalarına ilişkin yanlışlıkların düzeltilmesi, başvurunun
incelenmesi işlemleri aşamasında yapılır.
Madde 38 –
Marka başvursun, markanın tescil edilmesinden önce, başvuru sahip tarafından
geri çekilebilir.
3.3.5.
Tescil
Madde 39 –
Bu Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre başvurusun
eksiksiz yapmış veya eksiklerini gidermiş ve süresi içerisinde hakkında itiraz
yapılmamış veya yapılan itiraz kesin olarak reddedilmiş bir başvuru, tescil
edilerek sicile kaydedilir. Başvuru sahibine “Marka Tescil Belgesi” verilir.
Sicil
kaydında; marka örneği, başvuru tarihi, marka tescil numarası,markanın
kullanılacağı mallar veya hizmetlerin listesi, mal veya hizmetlerin sınıf veya
sınıfları, marka sahibinin ve varsa vekilinin adı, soyadı, uyruğu, tüzel
kişilerde ticaret ünvanı ve hangi ülkenin kanunlarına göre kurul olduğu, adresi,
tescil tarihi, marka ve marka hakları ile ilgili bütün değişiklikler ve
yönetmelikte öngörülen diğer hususlar yer alır.
Marka sicili
alenidir. Talep edilmesi ve yönetilmekte öngörülen ücretin ödenmesi koşuluyla
sicil örneği verilir.
Sicil kaydı
yapılan marka ile ilgili bilgiler yönetmelikte şekil ve şartları belirtildiği
biçimde ve ikinci fıkrada yer alan unsurları da kapsamak üzere yayınlanır.
3.4.
Markanın Korunma Süresi ve Marka Tescilinin Yenilenmesi
Madde 40 –
Tescilli markanın korunma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu
süre, onar yıllık dönemler halinde yenilenir.
Madde 41 –
Koruma süresi sona eren marka, sahibinin veya onun yetkili kıldı vekilin talebi
ve yönetmelikte öngörülen yenilme ücretinin ödenmesi koşuluyla yenilenir.
Enstitü,
tescil süresinin dolmakta olduğunu, sürenin bitiminden önce ve yönetmelikte
öngörülen süre içinde, marka hakkı sahibine haber verir. Enstitünün bu bilgiyi
vermemiş olması, Enstitüye herhangi bir sorumluluk getirmez.
Yenileme
talebinin yapılması ve yenileme ücretinin ödenmesi, koruma süresinin sona
erdiği ayın son gününden önceki altı ay içinde gerçekleştirilir. Bu sürenin
kaçırılması durumunda, yenileme talebi, ek bir ücretin ödenmesi koşuluyla,
koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden itibaren altı aylık süre uzatımı
içinde de yapılabilir.
Yenileme
süresi mevcut tescilin sona erdiği gün başlar. Yenime sicili kayıt edilir ve
yayınlanır.
Koruma
süresinin bitiminden itibaren altı aylık süre içerisinde yenilenmeyen markalar
hükümsüz sayılır.
3.5.
Markanın Hükümsüzlüğü ve Marka Hakkının Sona Ermesi
3.5.1.
Markanın Hükümsüzlüğü
Madde 42 –
Aşağıdaki hallerde markanın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından
karar verilir:
a) 7 nci
maddede sayılan haller (Ancak, 7 nci maddenin (I) bendinde belirtilen tanınmış
markalarla ilgili davanın tescil tarihiden itibaren 5 yıl içerisinde açılması
gerekir. Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası süreye bağlı
değildir.
Not: Bu
bende “davanın” ibaresinden sonra gelmek üzere “tescil tarihinden itibaren”
ibaresi 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
b) 8 inci
maddede sayılan haller (Ancak, 8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde açılan
davada önceki hak sahibi koruma süresinin bitiminden itibaren 2 yıl içerisinde
markasının kullanmamışsa bu bir hükümsüzlük nedeni sayılmaz.)
c) 14 üncü
maddeye aykırılık (Ancak, 5 yılın dolması ile davanın açıldığı tarih arasında
ciddi biçimde kullanma hükümsüzlük nedeni sayılmaz. Dava açılacağı düşünülerek
kullanma gerçekleşmiş ise, mahkeme davanın açılmasından önceki üç ay içerisinde
gerçekleşen kullanmayı dikkate almaz.)
d) Marka
sahibinin davranışları nedeniyle, marka mal ve hizmetler için yaygın bir ad
haline gelmiş ise,
e) Hak
sahibi veya yetkili kıldığı kişi tarafından kullanım sonucunda tescil edildiği
mal ve hizmetlerin niteliği, kalitesi, üretim yeri ve coğrafi kaynağı konusunda
halkta yanlış anlama ihtimali var ise,
f) 59 uncu
maddeye aykırı kullanım.
Hükümsüzlük
nedenleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin
bulunuyorsa, yalnız o mal veya hizmet ile ilgili olarak kısmi hükümsüzlüğe
karar verilir.
Bir marka
tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili
olarak bu kullanım sonucu ayrıtedici bir nitelik kazanmış ise 7 inci maddenin
(b), (c), (d) bentelrine göre tescili hükümsüz sayılamaz.
Not: Bu
fıkra 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
Madde 43 –
Markanın hükümsüzlüğü, ilgili mahkemeden zarar gören kişiler, Cumhuriyet
Savcıları veya ilgili resmi makalar isteyebilir.
Madde 44 –
Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe
etkilidir.
Marka
sahibinin kötü niyetli olarak hareket etmesinden kaynaklanan, zararın
giderilmesin ilişkin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün
geriye dönük etkisi, aşağıdaki durumları etkilemez:
a) Markanın
hükümsüz sayılmasından önce, bir markaya tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş
ve uygulanmış kararlar,
b) Markanın
hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce, yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler
(Ancak, hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile
sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi mümkündür)
Bir markanın
hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar, herkese karşı hüküm doğurur.
3.5.2. Marka
Hakkının Sona Ermesi
Madde 45 –
Marka hakkı;
a) Koruma
süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi,
b) Marka
sahibinin marka hakkından vazgeçmesi, nedenlerinden birinin gerçekleşmesi ile
sona erer.
Marka
hakkının sona ermesi, sona erme sebebinin gerçekleşmiş olduğu andan itibaren
hüküm ifade eder. Marka hakkının sona ermesi, ilgili bültende yayınlanır.
Madde 46 –
Marka sahibi, markanın kullanılacağı malların ve/veya hizmetlerin tamamından veya
bir kısmından vazgeçebilir.
Vazgeçmenin
yazılı olarak Enstitüye bildirilmesi gerekir. Vazgeçme, Marka Siciline kayıt tarihi
itibariyle hüküm doğurur.
Marka Siciline
kayıt edilmiş hakların ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça, marka sahibi
marka hakkından vazgeçemez. Marka üzerinde, bir üçüncü kişi tarafından hak
sahipliği iddia edilmekte ise, onun izni olmadıkça, marka hakkından
vazgeçilemez.
3.6. Enstitü
Kararlarına İtiraz
Madde 47 –
Enstitü kararlarına karşı itiraz edilebilir. Sonuçlanmayan kararlarla ilgili
itiraz yapılabilmesi için, söz konusu karara yarı itiraz yapılmasına izin
verilmelidir.
Madde 48 –
Enstitü tarafından alınacak kararlardan zarar gören kişiler, kararlara karşı
Enstitü nezdinde itiraz yapabilir. Alınan kararlarla ilgili işlemlere taraf
diğer kişiler doğrudan itiraz yetkisine sahiptir.
Madde 49 –
İtiraz, kararın bildiriminden sonraki iki ay içerisinde yazılı olarak Enstitüye
yapılır. İtirazın değerlendirilmesi için, itiraz ücretinin itiraz sırasında
ödenmesi gerekir. Kararın bildiriminden sonraki iki ay içinde, itiraz konusunun
gerçekleri yazılı olarak verilir. Bu süre içinde gerçeklerin verilmemesi
halinde itiraz yapılmamış sayılır.
Madde 50 –
Enstitü ilgili dairesi, itirazın haklı olduğuna ve doğruluğuna ikna olursa,
kararını düzeltebilir. Bu durum, alınan kararlarla ilgili işlemlere doğrudan
taraf olmayan kişilerin itirazı halinde uygulanmaz.
Enstitünün
ilgili dairesi yapılan itirazı kabul etmezse, itirazı herhangi bir yorumda
bulunmaksızın, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna gönderilir.
Madde 51-
İtiraz, incelenebilir nitelikte ise, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu,
itirazın incelenmesi işlemlerini başlatır.
Yeniden
İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, yönetmelikte öngörülen süre içinde, diğer
taraf veya makam tarafından ileri sürülen görüşler hakkında, tarafları görüşlerini
bildirmeye davet eder.
Madde 52 –
İtirazın incelenmesinden sonra, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, itiraz
hakkında kararını verir.
Madde 53 –
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun, 47 ila 52 nci maddelerde
belirtilen itiraz işlemleri ile ilgili kesinleşen kararlarına karşı, kesinleşen
kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde, yetkili mahkemede dava
açılabilir.
3.7. Garanti
Markaları ve Ortak Markalar
Madde 54 –
Garanti markası, marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından o
işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve
kalitesini garanti etmeye yarayan işarettir.
Garanti
markasının marka sahibinin veya marka sahibine iktisaden bağlı olan bir
işletmenin mal veya hizmetlerinden kullanılması yasaktır.
Madde 55 –
Ortak marka, üretim veya ticaret veya hizmet işletmelerinden oluşan bir grup tarafından
kullanılan işarettir.
Ortak marka
gruptaki işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden
ayırt etmeye yarar.
Madde 56 -
Bir garanti markasının veya ortak markanın tescili için başvuru ile birlikte
markanın kullanılma usul ve şeklini gösterir bir teknik yönetmeliğin verilmesi
zorunludur.
Garanti
markası teknik yönetmeliği markanın garanti edilen mal veya hizmetlerin ortak
özellikleri hakkında hükümler içerir ve markanın kullanılmasının kontrolunun
yapılma şekillerini ve gerektiğinde uygulanacak cezaları öngörür.
Ortak marka
teknik yönetmeliğinde, ortak markayı kullanmaya yetkili olan işletmeler
belirtilir. Ortak markanın tescili için ortak marka sahipleri birlikte hareket
eder.
Ortak
markanın yenilenmesi için ortaklardan birinin başvurması yeterlidir.
Madde 57 –
Teknik yönetmelikte yapılacak değişiklikler Enstitü tarafından onaylanmadıkça
uygulanamaz.
Teknik
yönetmelikte yapılması istenilen değişiklikler, 56 ncı maddenin ikinci ve
üçüncü fıkralarına veya kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı olması halinde,
Enstitü tarafından değişiklik talebi reddedilir.
Madde 58 –
Marka sahibi, garanti markasının veya ortak markanın belirli bir sürede teknik
yönetmeliğe aykırı olarak kullanılmasına göz yumar ve taraflardan birinin
başvurusu üzerine mahkemece tanınacak süre içinde, söz konusu aykırı kullanım
düzeltilmediği takdirde, marka, tanınan süre sonunda mahkeme tarafından iptal
edilir.
Madde 60 –
Garanti markasının veya ortak markanın devri veya bir ortak markada lisans
verilmesi, Marka Siciline kayıt halinde geçerlidir.
3.8. Marka
Hakkına Tecavüz Durumları
Madde 61 –
Aşağıda yazılı fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) 9 uncu
maddenin ihlali,
b) Marka
sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayrıt edilmeyecek derecede benzerini
kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
c) Markayı
ayrıt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit
edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan
markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret
alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde
bulundurmak,
d) Marka
sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz
genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek,
e) (a) ila
(c) bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek
veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını
kolaylaştırmak,
f)
Kendisinde bulunan ve başkası adına tescilli bir markayı veya ayırt edilmeyecek
derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan malın nereden
alındığın veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak
Not: Bu
madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
Madde 61/a –
a) Marka hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildirimini gerçeğe
aykırı olarak yapanlar, marka koruması olan bir eşya veya ambalajı üzerine
konulmuş, marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıranlar,
kendisini haksız olarak marka başvurusu veya marka hakkı sahibi olarak
gösterenler hakkında, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezasına ve üçyüz milyon
liradan altıyüz milyon liraya kadar para cezasına,
b) Hak ve
alakası olmadığını veya tasarruf yetkisi bulunmadığını bilmesi gerektiği halde,
marka korunmasına ilişkin mevzuatın devir ve intikal,rehin ve haciz ile ilgili
maddelerinde yazılı haklardan birini veya bu hakla ilgili lisansı başkasına
devreden, veren, rehneden, bu haklar üzerinde herhangi bir tasarrufta
bulunanlar ile korunan bir marka hakkının sahibi olmadığı veya koruma süresinin
bittiği veya marka hakkının hükümsüzlüğü veya marka korumasından doğan hakkının
sona ermesi durumlarında, kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa
çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya ticari evrakına veya ilanlarına,
hukuken korunan bir marka hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde,
işaretler koyan veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilan ve reklamlarda,
bu tarzda yazı, işaret veya ifadeleri kullananlar hakkında, iki yıldan üç yıla
kadar hapis cezasına ve altıyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para
cezasına,
c) 61 inci
maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla
kadar hapis cezasına ve altıyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para
cezasına, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı
süre ticaretten men edilmelerine hükmolunur.
Yukarıda
yazılı suçlar hizmetlerini yaptıkları sırada bir işletmenin çalışanları
tarafından doğrudan doğruya veya emir üzerine işlenmişse çalışanlar ve suçun
işlenmesine mani olmayan işletme sahibi, müdür veya temsilcisi ve hangi unvan
ve sıfatla olursa olsun işletmeyi fiilen yöneten kişi de cezalandırılır. Bir
tüzel kişinin işleri yürütülürken bu maddede sayılan suçlardan biri işlenirse,
tüzel kişi masraflar ve para cezasında müteselsilen sorumlu olur. Fiile iştirak
edenler hakkında olayın mahiyetine göre Türk Ceza Kanununun 64, 65, 66 ve 67 nci
maddeleri hükümleri uygulanır. Bu maddede hükümlerinin uygulanmasında 1412
sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 344 üncü maddesinin birinci fıkrasının
8 numaralı ben uygulanmaz. Marka korumasından doğan hakları tecavüze
uğrayanlardan başka, 61 inci maddede sayılanlar dışında kalan suçlarda Enstitü;
marka hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildiriminin gerçeğe
aykırı olarak yapılması ile korunan bir marka hakkının sahibi olmadığı veya
koruma süresi bittiği veya herhangi bir sebeple marka hakkının hükümsüzlüğü
veya marka korunmasından doğan hakkının sona ermesi durumlarında; kendisini
veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına
veya ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan bir marka hakkı ile
ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde, işaretler koyma veya bu amaçla
yazılı ve görsel basındaki ilan ve reklamlarda bu tarzda yazı, işaret veya
ifadelerin kullanılması durumlarında 5590 ve 507 sayılı kanunlara tabi
kuruluşlar ve Tüketici dernekleri de şikayet hakkına sahiptir. Şikayetin fiil
ve failden haberdar olma tarihinden itibaren iki yıl içinde yapılması gerekir.
Bu kapsamdaki suçlarla ilgili şikayetler acele işlerden sayılır. Bu Kanun
hükümlerine göre marka hakkı başvurusu veya marka korumasından doğan haklara
tecavüz dolayısıyla üretilmesi cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye
yarayan araç, gereç, cihaz, makine gibi vasıtaların zaptedilmesi veya el
koyulması veya yok edilmesinde Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesi hükmü ile
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Madde 62 –
Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde
bulunabilir:
a) Marka
hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması,
b) Tecavüzün
giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,
c) Marka
hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren
eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el
koyulması talebi,
Not: Bu
madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
d) (c) bendi
uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu
durumda söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer,
kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa
ödemesi gerekir)
e) Marka
hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu
maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki
markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise
imhası talebi
Not: Bu
madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
f) Marka
hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları
tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya
yayın yoluyla duyurulması.
Madde 63 –
Marka sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında
yetkili mahkeme, davacının ikametgahının olduğu veya suçun işlendiği veya
tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir.
Davacının
Türkiye’de ikamet etmemesi halinde yetkili mahkeme sicilde kayıtlı vekilin iş
yerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmiş ise, Enstitünün
merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.
Üçüncü
kişiler tarafından marka başvurusu veya marka sahibi aleyhine açılacak
davalarda yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemedir.
Marka başvurusu veya marka sahibinin Türkiye’de ikamet etmemesi halinde, ikinci
fıkra hükmü uygulanır.
Birden fazla
mahkemenin yetkili olduğu durumda, yetkili mahkeme ilk davanın açıldığı
mahkemedir.
Madde 64 –
Marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten,
satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alınana çıkaran veya bu amaçlar
için ithal eden veya ticari amaçla elde bulunduran kişi, hukuka aykırılığı
gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Taklit
markayı herhangi bir şekilde kullanmakta olan kişi, marka sahibinin markanın
varlığından ve tecavüzden kendisini haberdar etmesi ve tecavüzü durdurmasını
talep etmesi halinde veya kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi
halinde, sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Madde 65 –
Marka sahibi, markanın kendi izni olmaksızın taklit edilerek kullanılması
sonucunda uğramış olduğu zarar miktarının belirlenmesi için tazminat
yükümlüsünden markanın kullanılması ile ilgili belgeleri vermesini talep
edebilir.
Madde 66 –
Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca
marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar.
Yoksun
kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki
değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir:
a) Marka
hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması
ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,
b) Marka
hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
c) Marka
hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde
kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.
Yoksun
kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka
hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya
ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.
Madde 67 –
Marka üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi, yoksun kalınan kazancın
hesaplanmasında, 66 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (b) veya (c)
bendlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birini seçmişse; mahkeme,
ürünün satışında markanın ekonomik bakımdan önemli bir katkısının bulunduğu
kanaatına vardığı takdirde, kazancın hesaplanmasında makul bir yapın daha
eklenmesine karar verir.
Markanın
ilgili ürüne ekonomik bakımdan önemli bir katkısının olduğunun kabul
edilebilmesi için, ilgili ürüne olan talebin oluşmasında markanın belirleyici
etken olduğunun anlaşılmış olması gerekir.
Madde 68 –
Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir
şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi,
bu nedenle, ayrıca tazminat isteyebilir.
Madde 69 –
Marka sahibi, sebep olduğu zarardan dolayı marka sahibine tazminat ödemiş olan
kişi tarafından piyasaya sürülmüş ürünleri kullanan kişilere karşı, Kanun
Hükmünde Kararnamenin bu bölümünde yer alan davaları açamaz.
Madde 70 – Marka
hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, zamanaşımı süresi
için, Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanır.
Madde 71 –
Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen bütün davalarda, görevli mahkeme,
Adalet Bakanlığı’nca kurulacak ihtisas mahkemeleridir.
Asliye
ticaret ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak
görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin yargı çevresini Adalet Bakanlığı’nın
teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.
Enstitünün
bu Kanun Hükmünde Kararname Hükümlerine göre aldığı bütün zararlara karşı
açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin
Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli mahkeme, birinci fıkrada belirtilen
ihtisas mahkemeleridir.
(Karş: İsv.
Mar. K. M.58/III)
Madde 72 –
Dava sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması
halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük
gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep
etmek hakkına sahiptir.
İlanın şekli
ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç
ay içinde talep edilmezse düşer.
(Karş: İsv.
Mar. K. M.60)
Madde 73 –
Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü
bir kişi tarafından marka sahibinin marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda,
marka sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları,
kendi adına açabilir. İnhisari olmayan lisans sahibi olanların, dava açma
hakları yoktur.
Birinci
fıkra uyarınca, marka hakkına tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir
lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını
marka sahibinden isteyebilir.
Marka
sahibinin, yukarıdaki fıkrada belirtilen talebi kabul etmemesi veya bildirim
alındığı tarihten itibaren üç ay içinde gerekli davanın açılmaması halinde,
lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına dava açabilir.
Lisans alan,
ciddi bir karar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin geçmesinden önce,
ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Üçüncü fıkra
uyarınca dava açan lisans alanın, dava açtığını marka sahibine bildirmesi
gerekir.
Madde 74 –
Menfaati olan herkes, marka sahibine karşı dava açarak, fiillerinin marka
hakkına tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesini talep edebilir.
Birinci
fıkrada belirtilen davanın açılmasından önce, kendisinin Türkiye’de giriştiği
veya girişeceği sınai faaliyeti sonucu üretilen ürünlerde kullanacağı markanın,
başkasına ait bir marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hakkında, marka
sahibinden görüşlerini bildirmesini noter aracılığı ile talep eder.
Bu talebin
marka sahibine tebliğinden itibaren bir ay içinde marka sahibinin cevap
vermemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi kişi tarafından kabul edilmemesi
halinde, menfaat sahibi birinci fıkraya göre dava açar.
Birinci
fıkrada belirtilen dava, marka hakkına tecavüzden dolayı kendisine karşı dava
açılmış bir kişi tarafından açılamaz.
Dava, marka
üzerinde hak sahibi bulunan ve Marka Siciline kayıt edilmiş olan, bütün hak
sahiplerine tebliğ edilir.
Bu maddede
belirtilen dava, markanın hükümsüzlüğü davasıyla birlikte de açılabilir.
(Karş. İsv.
Mar. K. m. 52)
Madde 75 –
Marka hakkına tecavüzü ileri sürmeye yetkili olan kişi, bu haklara tecavüz
sayılabilecek olayların tespitini mahkemeden isteyebilir.
(Karş. İsv.
Mar. K. m. 5l9/II)
Madde 76 –
Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen türde dava açan veya açacak olan
kişiler, dava konusu markanın kendi marka haklarına tecavüz teşkil edecek
şekilde Türkiye’de kullanılmakta olduğunu veya kullanılması için ciddi ve etkin
çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, davanın etkinliğini temin etmek
üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.
İhtiyadi
tedbir talebi, dava açılmadan önce ve dava ile birlikte veya daha sonra
yapılabilir. İhtiyati tedbir talebi, davadan ayrı olarak incelenir.
Madde 77 –
İhtiyati tedbirler, verilecek hükmün etkinliğini tamamen sağlayacak nitelikte
olmalı ve özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır:
a) Davacının
marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması,
b) Marka
hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen şeylere Türkiye sınırları
içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil, bulundukları
her yerde el konulması ve bunların saklanması
c) Herhangi
bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi
Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu Hükümlerinin Uygulanması
Madde 78 –
Hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması nedeniyle cezayı gerektiren
taklit markalı mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi
üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el
konulabilir.
El koyma ile
ilgili uygulama bu konuda çıkarılacak mevzuatta düzenlenir.
Gümrük
İdarelerindeki tedbir, el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde
esas hakkında ihtisas mahkemesinde dava açılmaz veya mahkemeden tedbir
niteliğinde karar alınmazsa idarenin el koyma kararı ortadan kalkar.
(Karş.: İsv.
Mar. K. m. 70-72)
3.9. İşlem
Yetkisi Olan Kişiler ve Marka Vekilleri
Madde 80 –
Aşağıda belirtilen kişiler marka konuları ile ilgili olarak Enstitü nezdinde
işlem yapabilir:
a) Gerçek
veya tüzel kişiler. Tüzel kişiler, yetkili organları tarafından tayin edilen kişi
veya kişilerce temin edilir.
b) Marka
vekilleri.
İkametgahı
yurt dışında bulunan kişiler ancak marka vekilleri vasıtasıyla temsil edilir.
Marka vekili
tayin edilmesi halinde, tüm işlemler marka vekili vasıtasıyla yapılır. Marka
vekiline yapılan tebligat asile yapılmış sayılır.
(Karş: İsv.
Mar. K. m. 42)
3.10.
Ücretlerin Ödenmesi ve Hukuki Sonuçları
Madde 81 –
Yönetmelikte öngörülen marka başvurusu ve tescil edilmiş bir marka ile ilgili
ücretler, başvuru sahibi veya marka sahibi veya varsa sicilde kayıtlı vekili
tarafından ödenir.
Bir markanın
tescil edilmesi ile ilgili işlemler için ödenmesi gereken ücretin, bu Kanun
Hükmünde Kararnamede belirtilen süreler içinde ödenmemesi halinde, marka başvurusu
geri çekilmiş kabul edilir.
(Karş.: İv.
Mar. K. m. 43)
3.11. Son
Hükümler
Not: Bu
madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
Madde 82 –
3/3/31965 tarihli ve 551 sayılı Markalar Kanunu maddeleri yürürlükten
kaldırılmıştır.
3.12. Geçici
Hükümler
Geçici Madde
1 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış
marka başvuruları hakkında, başvuru tarihindeki Kanun hükümleri uygulanır.
Bu Kanun
Hükmünde Kararname yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış ve sicile
kaydedilmiş devir, intikal ve lisans işlemlerinden dolayı kazanılmış haklar
saklı kalmak üzere, bu çeşit işlemlerde meydana gelecek değişiklikler için bu
Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Geçici Madde
2 – Hizmet markalarını fiilen kullananlar, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç on iki ay içinde, söz konusu hizmet
markasını kullandıklarını kanıtlayacak resim belgeleri de eklemek suretiyle
hizmet markasının tescilini talep edebilecektir.
Enstitü, on
iki aylık süre dolduktan sonra, hizmet markası sahiplerinin taleplerini ilk
kullanım tarihlerini de dikkate alarak değerlendirir.
Geçici Madde
3 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanması bakımından, ihtisas mahkemeleri
kuruluncaya kadar, asliye ticaret ve asliye ceza mahkemelerinin hangilerinin
ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresi
Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurul
tarafından belirlenir.
Madde 83 –
Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 84 –
Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.