ÖZET
Pazarlama, malların üreticiden
tüketiciye doğru akışını sağlayan çeşitli eylemlerdir. Uluslararası
pazarlama, pazarlamanın birden çok ülkede yapılmasıdır. Bu çalışmada
işletmelerin ulusal pazarlardan farklı olarak uluslararası pazarlara girerken
karşılaşacakları çevresel faktörler, pazarlara giriş şekilleri ve
işletmelerin bu pazarlarda hangi pazarlama karmasını uygulayacakları ve bu
yönde izleyecekleri stratejilere yer verilmiştir.
ABSTRACK
Marketing, constitutes
activities that direct goods from manufacturers to consumer. International
marketing refers to marketing activities that take place in more than one
country. This study outlines environmental factors in international markets.
Describes market entry models and marketing mix elements end strategies.
GİRİŞ
Ulusal pazarlama ile uluslararası
pazarlama arasındaki fark kullanılan pazarlama araçlarında değil içinde
faaliyet gösterilen ortamdadır. Her ne kadar yurt içindeki büyük pazarlarda
da çeşitli müşteri grupları nedeniyle heterojen bir ortamda faaliyet
gösteriliyor olsa da uluslararası pazarlar iç pazarlardan çok farklıdır.
Müşteriler yabancı ülkelerde olduğundan pazarlanan ürün veya hizmet devletler
arası sınırları geçmek zorundadır. Bu da farklı yasal düzenlemeler, farklı
para birimleri, farklı yasal düzenlemeler, değişik kurlar, farklı ekonomik
gelişmişlik düzeyleri ve yapılar ve farklı kültürel ortamlar demektir. Bu
nedenle, uluslar arası pazarlamada sorunlar genellikle fonksiyonel değil
yönetimsel bir yaklaşımla ele alınır.
1. ULUSLARARASI PAZARLAMA
1.1 PAZARLAMA KAVRAMI
Pazarlama, gelişimi süresinde birçok
şekilde tanımlanmıştır. Pazarlama, malların üreticiden tüketiciye doğru
akışını sağlayan çeşitli eylemlerdir. Bir pazarlama durumunun tanımlanabilmesi için aşağıdaki üç etkenin var olması
gerekmektedir.
· Değişimle ilgilenen iki veya daha fazla tarafın
olması
· Her bir tarafın ötekilerle değiştirilebileceği
değer taşıyan bir şeye sahip bulunması
· Her bir tarafın haberleşme ve teslim etme gücüne
sahip olmasıdır.
Bu etkenler göz önüne alınarak yeni ve
daha kapsamlı bir şekilde pazarlamayı tanımlarsak; pazarlama, kişilerin ve
örgütlerin amaçlarına uygun şekilde değişimi sağlamak üzere, malların,
hizmetlerin ve düşüncelerin yaratılmasını, fiyatlandırılmasını, dağıtımını ve
satış çabalarını planlama ve uygulama sürecidir.
Uygar ülkelerde yaşayan insanların
büyük bir kısmı ürettikleri mal ve hizmetlerin çok az bir bölümünü kendileri
tüketir. Genellikle üretilen malların büyük bir bölümü pazarda satılır ve
ihtiyaç maddelerinin büyük bir bölümü pazardan alınır.
1.2. ULUSLARARASI PAZARLAMA KAVRAMI
Uluslararası pazarlama, pazarlamanın
birden çok ülkede yapılmasıdır. Uluslararası pazarlamanın tanımının ulusal
(veya yurtiçi) pazarlamanın tanımından tek farkı da, ikincisinde
faaliyetlerin birden çok ülkede yapılmasıdır[v].
Diğer bir ifadeyle, uluslararası pazarlamanın diğer ülkelerdeki bireyler,
firmalar ve kamu kuruluşları ile işletmecilik etkinliklerini içermesidir.[vi] Uluslararası pazarlama, kişisel
ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayacak mübadeleleri gerçekleştirmek üzere,
malların, hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması,
tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin olarak birden çok ülkede yapılan
planlama ve uygulama sürecidir şeklinde tanımlanabilir[vii]
1.3. İŞLETMELERİN ULUSLARARASI PAZARLAMAYA KATILMA DERECELERİ
İşletmelerin uluslararası pazarlamaya
katılma dereceleri her düzeyde farklı pazarlama strateji seçeneklerini
gerektiren dönemler halinde ele alınabilir. Minimum katılımı ifade eden
tesadüfü olarak ve seyrek bir biçimde dışarıdan gelen siparişlerin
karşılanması şeklindeki ihracattan başlayarak, aktif ihracata, geniş kapsamlı
uluslararası pazarlamaya ve nihayet pazarların globalleşmesi aşamasına doğru
gelişen dört ayrı dönemden bahsedilebilir.
a. Tesadüfü ihracat
b. Aktif ihracat
c. Uluslararası pazarlama
d. Global pazarlama
1.4. ULUSLARARASI PAZARLAMAYI
ETKİLEYEN ÇEVRESEL FAKTÖRLER
Uluslararası
pazarlamanın, ulusal pazarlamadan farklılıkları; pazarlama teknikleriyle
ilgili olmayıp, değişik ülkelerin birbirinden farklılıkları ve artık iç pazar
yerine, çoğu kez birden çok dış pazarlarla uğraşıyor olmasından
kaynaklanmaktadır. Burada da başta kültürel faktörler olmak üzere; sosyal
ekonomik ve özellikle politik ve yasal faktörler önemli rol oynarlar.
· Kültürel ve sosyal çevre
· Ekonomik çevre
· Demografik çevre
· Politik ve yasal çevre
· Teknolojik çevre
1.5. ULUSLARARASI PAZARLARA GİRİŞ ŞEKİLLERİ
Dış pazarlara girmeye karar veren bir
işletmenin önünde beş alternatif bulunmaktadır.
1.5.1. İHRACAT
Uluslararası pazarlara girmenin en
basit en fazla kullanılan yolu olan ihracat, işletmenin üretiminin bir
kısmını yurtdışına gönderilmesi ve orada satılmasıdır. Bazen üretici işletme
mamulünü hiç değiştirmeden (iç pazardaki gibi) bazen de gideceği yere göre
bazı değişiklikler yaparak bu yola gider. Bu iki şekilde olur.
· Dolaylı ihracat: İşletme yurtiçindeki aracı
firmalar aracılığıyla mallarını dış pazarlara ihraç eder. Dış pazarlar
hakkında yeterince bilgisi olmayan bu alanda elemanı bulunmayan işletmeler
dolaylı ihracat ile düşük düzeyde de olsa dış pazarlar hakkında yüzeysel
bilgi edinmeye başlamış olurlar. Ancak dolaylı ihracatta üretici işletme dış
pazarda alıcının görüş ve düşünceleri hakkında bilgi sahibi olamaz.
· Direk İhracat: Belirli bir büyüklüğe ulaşan
işletme yerli bir aracı ihracatçı firma kullanmanın sakıncalarından kurtulmak
için doğrudan ihracata yönelir bu taktirde gereken yatırım ve katlanılacak
risk artarsa da ihracattan sağlanacak karda o ölçüde artacaktır.
1.5.2. LİSANS VERME
Uluslararası şirket lisansör olarak, dışarıdaki bir başka firmaya
patent ve markaları yanında üretim süreci ve teknik bilgi, ticari sırlar ve
teknik hizmetlerinden yararlanama hakkını verdiği taktirde bir dış lisans
anlaşması söz konusu olur. Buna karşılık yabancı şirket tarafların üzerinde
anlaştığı bir plana göre lisansöre bir ödeme yapmayı kabul eder.
1.5.3. ORTAK GİRİŞİM
Ortak yatırım veya girişim bir çok uluslu şirket ile yerel şirket
arasında üretim,finans,pazarlama ve faaliyetlerin yönetimi konularında
yapılan bir ortaklık anlaşmasıdır. Ortak yatırımlar çokuluslu şirketin
finansal yükünü azaltırken, yerel finansal kaynaklardan yararlanmasına daha
fazla imkan sağlar. Ayrıca firma üzerindeki yabancı ülke denetimlerinin
azalması, yerel ortak firmanın gelişmesi yerel ekonomide işletmenin rolünün
artışı gibi yararlar da sağlanabilir. Ancak ortak yatırımların bazı
sakıncaları da vardır: Özgürlük ve esnekliğin azalması, örgütte ana firma
denetiminin varlığı, hisse senedi politikalarında uyuşmazlık gibi.
1.5.4. DİREK YATIRIM
Dış pazara girmede sonuncu yol dış
kaynaklı ‘montaj” veya ‘üretim” tesisleri kurmak için yatırım yapmaktır.
İşletme ihracat yaptığı bir pazarda hayli deneyim kazanmışsa ve o pazar
yeterince büyükse, orada üretim tesisleri kurmağa yönelebilir Bunun
belirgin avantajları vardır:
· Ucuz işgücü veya hammadde, dış ülkenin yatırım
teşvikleri ve taşıma avantajlarından kaynaklanan tasarruflar,
· Girilen ülkede iş ve istihdam imkanı açmanın sağlayacağı
olumlu imaj,
· İşletmenin mamulünü yerel pazara daha kolay adaptasyonunu
sağlamaya yardımcı olacak şekilde hükümet, yerel üretim faktörleri
sahipleri, müşteriler ve dağıtımcılarla iyi ilişkiler geliştirmesi,
· Yatırımlar üzerinde denetimi tamamen elinde tutma
ve bu sayede üretim ve pazarlama politikalarını, uzun vadeli uluslararası
amaçlarına hizmet edecek şekilde geliştirebilmesidir.
Direkt yatırımın en önemli sakıncası,
hayli büyük bir yatırımı, ülkede bloke edilmiş veya devalüe edilme nedeniyle
değerini kaybetmiş yerel paralar, kötüye giden bir pazar durumu gibi
risklerle karşı karşıya getirmesidir.
2. PAZARLAMA KARMASI YÖNÜNDEN
ULUSLARARASI PAZARLAMA YÖNTEMLERİ
2.1. ULUSLARARASI PAZARLAMADA ÜRÜN
İhracata yönelik ürünü geliştirdikten
sonra bu ürünün hedef alınan ülkelerde hangi stratejilerle pazarlanacağına
karar vermek gerekmektedir. Bazı uluslararası pazarlama şirketleri, L’Oreal
firmasının yıllık raporunda belirtildiği gibi, “bir ülkede başarılı olan
ürünün diğerlerinde de başarılı olacağı”na, inanmaktadır. Kimi firmalar ise
her ülke için ayrı ürün stratejisi oluşturmaktadır.
Ürünlere kalite güvencesi verilmesinde
servis çok önemlidir. Japonlar Türkiye’ye gelince ilk iş olarak servis
ağlarını, kısa zamanda tüm Türkiye çapında yayarak güvence yaratmışlardır.
Bunun en yeni örneklerinden biride satış-servis kompleksleri Toyota-SA
PLAZA’lar olmuştur. Toyota-SA fabrikası üretime geçmeden çok önce plazaların
yayılımı bitirilmişti.
2.1.1. TEK ÜRÜN-MESAJ
Bu stratejide firma çeşitli ülkelerde
aynı ürünü aynı kullanım için ve aynı mesajla pazarlar. Örneğin, Coca
Cola’nın formülü ve ambalajı satıldığı tüm ülkelerde aynıdır. Kullanımı da
bir serinletici meşrubat olarak vurgulanmakta, reklam mesajı ise ferahlık,
canlılık ve gençlik temalarını işlemektedir.
Bu stratejinin ana avantajları
araştırma - geliştirme, üretim ve reklam maliyetlerini en az düzeye
indirmesidir. Ülkeden ülkeye ürün özellikleri farklılaştığında üretim, mesaj
değiştiğinde ise reklam maliyetleri önemli ölçüde artmaktadır.
Tek ürün-tek mesaj stratejisinin zayıf
yanı, her türlü ürün için geçerli olmamasından kaynaklanmaktadır.
2.1.2. AYNI ÜRÜN - AYRI MESAJ
Bazı ürünler değişik ülkelerde farklı
kullanım olanakları bulabilirler. Böyle durumlarda, mesaj kullanıma paralel
olarak farklılık gösterecektir. Gene bir meşrubatı örnek alalım. Perrier
üretildiği Fransa’da ve diğer Avrupa ülkelerinde genellikle yemeklerde
tüketilen bir memba suyu olarak kullanılmaktadır. Amerika’da ise yemeklerde
su çok az içildiğinden Perrier bu ülkede kendisini başlı başına bir meşrubat
ve bir kokteyl içkisi olarak tanıtmış ve çok başarılı olmuştur.
İhracatını artırmak isteyen firma
Türkiye’de sattığı ürünü aynı şekilde dışarıda pazarlamakta diretmemeli
gerekiyorsa farklı bir mesaj kullanmalıdır. Mesaj kullanım farklılığına göre
saptanacaktır. Bu stratejinin cazibesi tek ürün tek mesaj stratejisinden
sonra en düşük maliyetli oluşudur. Ürün değişmediğinden
araştırma-geliştirme, üretim ve stok maliyetleri yükselmemekte, ek maliyetler
değişik iletişim çalışmalarından doğmaktadır.
2.1.3. FARKLI ÜRÜN - AYNI MESAJ
Bu stratejinin varsayımı ürünün dış
pazarlardaki farklı ortamlarda aynı amaçta kullanılacağıdır. Ürün değişik
ortamlar için farklı olarak üretilmekte, ancak kullanım aynı olduğu için tek
tip mesaj tüm pazarlarda kullanılmaktadır.
Örneğin, bir Lux sabunu her ülkede o
yerin hammadde koşulları, su özellikleri ve koku tercihlerine göre formüle
edilmekte, ama her yerde aynı güzellik ve cilde uyum mesajı ile
satılmaktadır. Fiat firması bu stratejiyi binek otomobili için
uygulamaktadır. Otomobiller ülkelerin iklim, yol ve hammadde koşullarına göre
üretilmekte ama her ülkede aynı reklam mesajı ile tanıtılmaktadır. Dolayısı
ile reklam maliyetleri standardizasyon sayesinde düşük tutulabilmekte, ama
üretimle ilgili maliyetler artmaktadır.
2.1.4. FARKLI ÜRÜN - FARKLI MESAJ
Kullanım ortamının ve kullanım şeklinin
değişikliği ürünün farklılaştırılması yanında mesajın da değiştirilmesini
gerektirebilir. Bu, üretimi, iletişimi ve her kademede kontrolü
zorlaştırdığı gibi maliyetleri de artıran bir yoldur.
Örneğin, zeytinyağı Ortadoğu
ülkelerinde özellikle humus ve tabule gibi yemeklerde kullanılmakta ve
yüksek asitlisi tercih edilmektedir. Kuzey Avrupa ülkeleri ise zeytinyağını
sadece salataya koymakta ve çok hafif, düşük asitli yağı aramaktadır. Her
iki bölgede ürününü pazarlamak isteyen firma iki tip ürün üretip onu iki ayrı
kullanımda gösteren farklı mesajlar hazırlamak zorundadır. Ülke adedinin
artışına orantılı olarak da üretim ve pazarlama maliyetleri yükselecektir.
2.1.5. YENİ ÜRÜN YARATMAK
Yukarıdaki dört stratejiden herhangi
birinin uygulanabilmesi için firmanın ihracını düşündüğü ürünün potansiyel
tüketiciler tarafından kullanılabilir veya satın alınabilir olması
gereklidir. Hedef tüketici kitlesi mevcut ürünü satın alma olanağına sahip
değilse firma saptanan ihtiyacı karşılayabilecek ve bu kitlenin alım gücüne
uygun ürünü yaratmayı ve geliştirmeyi deneyebilir. Ülkemizin koşullarının
üçüncü dünya ülkelerine benzer çok tarafları olduğundan Türk firmaları bu
stratejiyi başarılı olarak uygulamada avantaj sahibidirler. Ancak, bu
stratejinin sorunu yüksek araştırma-geliştirme harcamaları ve yeni üretime
geçiş için yatırımı gerektirmesidir.
2.2. ULUSLARARASI FİYATLANDIRMA
Fiyat, firmanın karlılık amacına
ulaşmasını sağlayan önemli araçlardan biridir. Bununla birlikte yurt dışı
pazarlara açılan bir firma fiyatlandırma yaparken kardan başka amaçlar da
izleyebilir. Bir pazara girişi hızlandırmak rekabetin yoğunlaştığı ortamlarda
pazar payını korumak, fiyat rekabeti yoluyla diğer firmaların pazar paylarını
ele geçirmek vb. bu amaçlardan bazılarıdır. Firmanın dikkat edeceği bir husus
fiyatlandırmada yalnızca kısa dönemleri hedef almamak, firmanın uzun dönemde
karlılığını sürdürebilmesini sağlamaktır.
Bilindiği gibi bir mal veya hizmetin fiyatı üç temel faktöre bağlıdır:
Maliyet, talep, rekabet. İç pazarlar için fiyatın belirlenmesinde yeterli
olabilen bu üç faktöre dış pazarlarda yeni unsurlar eklenmektedir. Bunlar
arasında. devlet müdahaleleri, pazar farklılaşması, kur dalgalanmaları ve
fiyat yükseltici diğer etkenler sayılabilir. Firmalar değişik koşullara göre
aşağıdaki gibi fiyatlandırma yöntemleri kullanabilirler.
2.2.1. MALİYETE GÖRE FİYATLANDIRMA
Birim maliyete belirli bir kar yüzdesinin eklenmesiyle satış fiyatının
belirlenmesidir. Firmaların büyük çoğunluğunu özellikle küçük firmalar yurt
içinde olduğu gibi uluslararası pazarlama faaliyetlerinde de fiyatlarını
hesaplarken bu temeli tercih ederler. Bunun nedeni yöntemin kolay olması
yanında maliyeti karşılamaya verilen önemdir.
2.2.2. TALEBE GÖRE FİYATLANDIRMA
Tüketicilerin çeşitli fiyatlar karşısında
satın alma tepkilerini dikkate alarak yapılan fiyatlandırmadır. Çeşitli
fiyatlara göre talebin ve buna bağlı olarak toplam hasılat, toplam maliyet ve
firma karının nasıl değiştiği incelenerek alternatif fiyatlardan hangisinin
firma amacını daha iyi gerçekleştirebileceği araştırılır. Bu yöntemi daha çok
uluslararası pazarlara yeni ve üstün teknolojilerle girebilen, ürünlerinin
ikamesi zor olduğu için pazarda kolaylıkla tekel teşkil edebilen ve böylece
fiyatlarla rahatlıkla oynayabilen güçlü firmalar kullanabilirler. Ayrıca, bu
yöntem talep fonksiyonlarının güvenilir tahminlerine dayandığı için büyük
ölçüde pazar araştırması gerektirebilir.
Talep baz olarak alındığında, fiyatlama
kararının amacına ulaşabilmesi için izlenebilecek fiyatlama stratejilerini;
tüketiciye, yere ve zamana göre fiyat farklılaştırması olmak üzere üç esas
altında toplayabiliriz.
2. 2.2.1. TÜKETİCİYE GÖRE FİYAT
FARKLILAŞTIRMASI
Bu strateji, daha çok otomobil ve
dayanıklı ev eşyalarının perakende satışında görülür. Birbirinden ayrı
olarak, arka arkaya satış yerine gelen iki alıcıya farklı fiyat
uygulamasıdır. Fiyat farklılığı, alıcıların bilgilerindeki farklılığın, talep
yoğunluğundaki farklılığın veya Türkiye gibi ülkelerde statü farklılığının
yansıması olabilir. Ancak, mal için farklı alıcılara farklı fiyatları
uygulamak ahlaki açıdan uygun olmadığı gibi; fark edilmesi halinde ve uzun
dönemde, müşteri ilişkileri açısından oldukça olumsuz etkiler yaratabilir.
Örneğin, ABD’de savaş sonrası dönemde, otomobil üreticileri talepteki artış
ölçüsünde fiyatları yükseltmediler; ama bağımsız satıcıların birçoğu, kıt
otomobilleri, ilk gelen alıcıya ilk satışı yapma yerine, daha yüksek yasadışı
fiyatlar öneren alıcılara satma yolunu seçmişlerdi. Bu tutum, hem yüksek
fiyat ödeyen müşterilerin. hem de normal fiyattan otomobil alamayanların
kızmalarına yol açmış. talebi karşılayacak ölçüde otomobil üretilmeye
başlamasından sonra, bu satıcılarla ilişkilerin kesilmesine yol açmıştır.
2.2.2.2. YERE GÖRE FİYAT
FARKLILAŞTIRMASI
Yerin bir “fayda biçimi” olması
nedeniyle yapılan fiyat farklılaştırma şeklidir. Örneğin, tiyatro ve
gazinolarda, konserlerde ön sıradaki yerlerin yüksek olarak; sinemada ise
düşük olarak fiyatlandırılması bunun tipik örnekleridir. Hepsinde bir
koltuğun maliyeti ön ve arka sıralarda aynı olup, sadece talep yoğunluğu
farklıdır.
2.2.2.3. ZAMANA GÖRE FİYAT
FARKLILAŞTIRMASI
Bir mal veya hizmete olan talebin
yoğunluğu, iş hayatıyla bağlantılı olarak, mevsimlere, aylara, hafta gününe
ve hafta günün saatlerine göre değişir. Bu farklılık nedeniyle, talebin yoğun
olduğu zaman yüksek fiyat uygulaması yoluna gidilebilir. Taksi ücretlerinin
gece yarısından sonra yükseltilmesi gibi örnekler kamu sektöründe de
görülebilmektedir.
2.2.3. REKABETE GÖRE FİYATLANDIRMA
Genellikle dış pazarda oluşmuş rekabet
fiyatı aynen veya az bir farkla kabul edilir. Rekabetin yoğun, mallar
arasındaki farkların az olduğu ortamlarda, dış pazarlara yeni mallar
süremeyen, rekabet gücü zayıf firmaların izledikleri yoldur. Firmalar rekabet
fiyatıyla maliyetleri karşılayabildikleri ve tatmin edici kar elde
edebildikleri sürece bu fiyatlandırmayı uygulayabilirler.
2.2.4. HEDEF FİYATLANDIRMA
Hedef fiyatlandırmada önceden tahmin
edilmiş bir satış hacminde arzu edilen kar hedefini sağlayacak bir fiyat esas
olarak alınır. Örneğin, General Motors şirketi 1970’li yıllarda
otomobillerine verdiği fiyatı uzun sürede %15-20 geri ödeme süresi sağlayacak
şekilde tayin etmiştir. Bu yöntemde pazarlama yöneticileri önce toplam
maliyetin değişik ünite miktarlarında ne kadar olacağını saptayacaklardır.
Hedef fiyatlamanın zayıf yönü işletmenin satabileceği mamul miktarını
fiyattan önce saptamış olmasıdır.
2.2.5. YENİ MAMULÜN
FİYATLANDIRILMASI
İşletme, başkaları tarafından
üretildiği için pazarda mevcut ama kendisi için yeni olan bir mamul üretirse,
fiyatlandırmada rakiplerin ve pazarın tecrübelerinden yararlanır. Pazara ilk
kez sunulan, gerçekten yeni veya önemli ölçüde yeni bir mal üretilmesi
halinde böyle bir imkandan yararlanamayacağı açıktır. Böyle bir mamulle
pazara ilk kez giren işletmenin sonradan başkaları tarafından taklit edilmesi
tehlikesi mevcuttur. Bu yüzden, işletme ilk baştan esas fiyatı saptarken söz
konusu tehlikeyi de gözönünde bulundurarak bir fiyatlandırma stratejisi
belirlemelidir. Zira, fiyat ve fiyat saptama işlemi. muhtemel rakiplerin
benzer mamuller geliştirip pazara girme cesaretlerini kırıcı bir tarzda (az
bir karla düşük fiyat uygulamadaki gibi) bir araç olarak kullanılabilir.
Yeni mamulün fiyatlandırılması iki
şekilde olabilir.
2.2.5.1. PAZARIN KAYMAĞINI ALMA
STRATEJİSİ
Bu fiyatlama stratejisinde amaç, hedef
alınan dış pazarda yüksek fiyat ödeyebilecek mevcut ve muhtemel
müşterilerden yararlanmaktır. Gelir düzeyi yeterli, mal veya hizmeti satın
alma arzusu kuvvetli pazar bölümlerinden başlayarak, gelir seviyeleri düşük
ve satın alma arzusu daha az olanlara doğru sıra ile gidilir.
Strateji, kısa dönemde hedef karlılık
düzeylerine ulaşmaya imkan sağladığı için, bilhassa politik ve ekonomik
açıdan istikrarsız olan ülkelere yapılan satışlarda kullanılır.
Diğer taraftan, yeni bir dış pazara
girerken sarf edilen tutundurma gayretlerinin finansmanı da, talebin
kaymağını alma stratejisi ile daha kolay gerçekleşir.
Pazarın kaymağını alma stratejisinin
uygulanabileceği belirli durumlar ve koşullar vardır ki, bunların başlıcaları
:
· Talebi inelastik olan yeterli sayıda alıcı (bir
pazar bölümü) bulunması.
· Bu mala yüksek fiyat ödeyebilecek pazar bölümü
işletme için tatmin edici düzeyde olmalıdır.
· Rekabetle hemen karşılaşılmayacak bir pazar
olmalıdır.
2.2.5.2. PAZARA DERİNLİĞİNE GİRME
STRATEJİSİ
Bu stratejide amaç, hedef alınan dış
pazara en kısa süre içinde sokulmak. yerleşmek, rakipler varsa bunları saf
dışı bırakmak, yoksa muhtemel rakiplerin o pazara girişini engellemektir.
Dolayısı ile bu başlangıçta düşük fiyat
uygulayıp, bir diğer adıyla, “pazarı ele geçirme” veya
“yüksek pazar payı” stratejisidir. Yeni mamule
olan talebin elastikiyeti yüksekse, daha başlangıçta işe düşük fiyatla
başlamak gerekir. Halk arasında “sürümden kazanmak” olarak
nitelendirilen ve mamulün hayat seyrinin her döneminde kolay uygulanan bu
strateji, daha başlangıçta muhtemel rakiplerin pazara girme konusunda
cesaretini kırar. Burada düşük karla çalışırken uzun vadede kar hedefi
güdülür.
Pazara derinliğine girme stratejisi
daha çok şu hallerde ve koşullarda uygulanır:
· Pazar fiyata karşı duyarlıdır (talep elastiktir) ve
bu yüzden düşük fiyat hızlı bir pazar büyümesine yol açacaktır.
· Talep elastikiyetinin yüksek oluşunun kısa süreli
olduğu tahmin edilmekte, tüketiciler mala alışınca bu durum değişecektir,
diye düşünülmektedir.
· Yüksek sabit maliyetler nedeniyle maliyetlerin
düşürülebilmesi için kitle üretimini geçmek zorunluluğu doğar.
· Mal kolayca taklit edilebilir niteliktedir, bu
yüzden rakiplerin çıkması kolaydır ve kısa sürede rakipler çıkacaktır.
2.2.6. PSİKOLOJİK FİYATLANDIRMA
Psikolojik fiyatlandırma, tüketici
davranışlarının incelenmesi ortaya çıkan, alışılmışın dışındaki talep
durumlarını esas olarak alan adlandırma uygulamalarıdır. İşletmeye psikolojik
üstünlük sağlayan bu fiyatlandırmanın başlıcaları şunlardır:
· Küsuratlı (Kalanlı) Fiyatlandırma.
· Sabit (Değişmez) Fiyatla Fiyatlandırma.
· Prestij Fiyatlaması.
· Miktar İndirimi Yoluyla Fiyatlandırma.
2.2.6.1. KÜSÜRATLI (KALANLI)
FİYATLANDIRMA
Mamulün esas fiyatı daha önce değinilen
usullerden biriyle belirlenmekle beraber, saptanan fiyatın yuvarlak olarak
alınmayıp; o rakamın hemen altındaki küsurlu rakamın benimsenmesi
politikasıdır. Örneğin, 10.000.000.-TL yerine, 9.900.000.-TL veya 1
.000.00.-TL. yerine 950.000.-TL. Yapılan araştırmalar bu tür fiyatlandırmanın
iki ayrı psikolojik etkisi olduğunu ortaya koymaktadır:
· Fiyatın bir önceki yuvarlak rakamlara yakın, onun küsuru olarak, örneğin,
dokuzyüzbin küsur diye düşünülmesi,
· Firmanın fiyatını elinden geldiğince düşürdüğü inancını
yaratabilmesi.
Küsuratlı fiyatlandırma özellikle sayısız mal satan perakendeci
işletmelerde çok kullanılır. Gelişmiş ülkelerde çok yaygın olup, ülkemizde
de son zamanlarda yaygınlaşmaktadır.
2.2.6.2. SABİT (DEĞİŞMEZ) FİYATLA
FİYATLANDIRMA
Psikolojik fiyatlandırmanın bu şeklinde
işletme yöneticileri tek fiyat uygulamaya ve bu fiyatı kar yüzdesinin zaman
içinde azalmasına da katlanarak- uzunca süre sabit tutmaya çalışırlar.
Böylece güvenirlik bakımından tüketicide müşteri olma güdüsü
yaratıp, firmaya bağlanması sağlanır. İşletme bazen kazanılmış bir güven
durumunu sürdürmek ve uzun vadede avantaj sağlamak için kısa vade kazançlarından
fedakarlık edip minimum bir kara razı olur. Ancak enflasyonist ortamlarda,
sabit fiyatların uygulanabilmesi çok zordur; hatta günümüz Türkiye’sinde
olanaksızdır diyebiliriz.
2.2.6.3. PRESTİJ FİYATLANDIRMA
Bu usul, fiyatın yüksek kaliteyi
yansıtacak şekilde yüksek tutulması ve tüketicilere fiyat yoluyla kalite
imajının psikolojik olarak yerleştirilmesidir. Bazen malın gerçek kıymetinden
yüksek fiyata satılması yoluna gidilir; bunda tüketicilerde iyi malın yüksek
fiyatlı olacağı kanısının yaygın olmasından yararlanılır. Çoğu zaman, prestij
fiyatlandırma stratejisi; pazar bölümlendirme ile pazarın yüksek gelirli
bölümlerine kaliteli mallarla hizmet etme stratejisine dayanır.
2.2.6.4. MİKTAR İNDİRİMİ YOLUYLA
FİYATLANDIRMA
Psikolojik fiyatlandırmanın bu uygulama
şeklinde mamulün fiyatını arttırma yerine miktar indirimi yoluyla bir çeşit
gizli zam yapılmaktadır. Böylece, psikolojik olarak, daha az sayıda
tüketicinin olumsuz tepki göstermesi sağlanmaktadır. Bu ambalaj gıda
maddelerinde çok başvurulan bir usuldür. Bazen fiyat sabit tutulup, miktar
indirilir; bazen de fiyat indirilirken miktarda daha fazla indirim yapılması
yoluna gidilir.
2.2.7. TRANSFER FİYATLANDIRMASI
Uluslararası pazarlamaya özgü bir
fiyatlandırma problemi de, transfer fiyatlarının ne şekilde
belirleneceğidir.
Bu problem, özellikle bir çok
uluslararası pazarda şubeleri bulunan çokuluslu şirketlerde karşılaşılır.
Ancak aynı problem, ihracatını kendi kurmuş olduğu bağımsız ihracat
şirketleri vasıtası ile gerçekleştiren veya ihracat bölümünü şirket içinde
ayrı bir karlılık noktası olarak kabul eden işletmeler için de söz konusu
olabilir. Diğer taraftan, yurtiçi satışlarını kendi örgütü ile karşılayan,
buna karşılık yurtdışı satışlarını bağımsız ve kendi karından sorumlu bir yan
ihracat şirketi vasıtasıyla gerçekleştiren bir firma da aynı sorunlarla
karşılaşabilir. Ancak, dış pazar fırsatlarının kaçırılmaması için
problemlerin çözülmesi ve bir uzlaşma yolunun bulunması zorunlu olduğu
ortadadır.
2.3. ULUSLARARASI DAĞITIM KANALLARI
2.3.1. ULUSLARARASI PAZARLAMADA DAĞITIM KANALI SEÇİMİNDE KULLANILAN
İLKELER
Dağıtım kanallarıyla ilgili bazı genel
ilkeler vardır ki, bunlar kanal seçiminde ve yönetiminde önemli yararlar
sağlarlar. Bu ilkeleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.
· Pazarlama amaçlarının belirlenmesi. Bu madde
herhangi bir planlamanın ilk maddesini oluşturur, ilk adımdır. Bu olmadan
planlama yapmak imkansızdır
· Dağıtımın her düzeyinde-müşteriden,
perakendeciye, toptancıya veya türlerine-ülkeden ülkeye, durum değişikliğinin
değerlendirilmesi
· Her bir ülkede, dağıtım kanallarına yönelik
stratejilerin belirlenmesi ve pazarlama karmasında dağıtımın rolünün ortaya
konması
· Her bir ülke için dağıtım politikasının bazı
şartları dikkate alınarak belirlenmesi. Bu şartlar aşağıdaki gibi
sıralanabilir:
ü Kullanılacak dağıtım düzeyi (Doğrudan, perakendeci,
toptancı kullanımı gibi)
ü Kullanılacak ihracat tipi (Tam servis ihracat,
sınırlı hizmet ihracat, fiyatı dikkate alan ihracat)
ü İhracatın çeşitleri (Özel franchising, yarı özel
anlaşmalar, yoğun dağıtım)
· Dağıtım zincirinde bütün organizasyonların
performans standartlarının belirlenmesi
· Dağıtım kanallarının performans ölçümünün anlamının
belirlenmesi
· Beklenen performans ile gerçek performansın
karşılaştırılması.
2.3.2. ULUSLARARASI PAZARLAMADA
DAĞITIM KANALLARI SEÇİM KRİTERLERİ
Uluslararası pazarlarda faaliyet
gösteren bir işletmenin, dağıtım kanalını seçmeden önce dağıtımla ilgili
gereksinmesini belirlemesi son derece önemlidir. Bu amaçla şu soruların
yanıtlanması gerekir:
· Malın temel müşterileri kimdir?
· Mal nerelerde satışa sunuluyor?
· Malın fiyatı nedir?
· Aracıların stok bulundurması gerekiyor mu?
· Sipariş durumu nasıl? Aracılar ne sıklıkla mal
istiyor?
· Sipariş ile teslim arasındaki süre ne kadardır?
· İşletme aracı kuruluşlara satış arttırma
(promosyon) konusunda nasıl destek vermeyi düşünüyor?
İşletme, dağıtımla ilgili
gereksinmesini saptadıktan sonra, “aracı”nın uygun olup
olmadığını belirlerken de, şu hususları gözönünde bulundurmalıdır:
· Aracı kuruluş, pazarı ne ölçüde kapsıyor? Aracı
sınırlı bir bölgede mi, yoksa ülke çapında mı dağıtım yapıyor?
· Malın etkin bir biçimde pazarlanmasını sağlayacak
sayı ve yeterlikte satış elemanı var mı?
· Aracının pazar içindeki imajı nedir? Bunu anlamak
için müşteriler ve diğer ticaret odaları gibi mesleki kuruluşlarda araştırma
yapılmalıdır.
· Aracı satış şirketi mi, büyük bir firma mı? Satış
şirketi ile iş yapılması halinde, aracının ortadan kalkması durumunda, işin
sürekliliği garanti altına alınmalıdır.
2.3.3. ULUSLARARASI PAZARLAMADA YER
ALAN DAĞITIM KANALLARI
Her ülkede farklı dağıtım kanalları
bulunması nedeniyle dağıtım sistemlerini standartlaştırabilmek zordur.Uluslararası pazarlamada yer
alan dağıtım kanallarını üç ana başlık altında inceleyebiliriz:
a. Dolaylı ihracatta yer alan
Aracılar
· Pazarlama aracıları
ü Yerli tüccarlar
ü Yerli aracılar
v İhracatçı komisyon kuruluşu
v Bölgedeki alıcılar
v Komisyoncular
v Birleşik ihracat yönetimi
v Üreticinin ihracatçı acentesi
· Birlikler
ü Firmanın pazarlama faaliyetlerini üstlenen
kuruluşlar
ü İhracat birlikleri
b. Dolaysız ihracatta yer alan
aracılar
· Ülke içi ihracat bölümleri
· Yurt dışı satış büroları
· Yurt dışında depolama kolaylığı sağlayan kuruluşlar
· Gezici satışçı
· Yurt dışı dağıtıcılar ve acentalar
c. Yurt dışında üretim
· Montaj yoluyla üretim
· Lisans yoluyla üretim
· İmtiyazlı lisans anlaşmaları (Franchising)
· Kontratla üretim (Anlaşmalı üretim)
· Birlikte-girişim/ortak-teşebbüs (Joint-Venture)
2.3.4. DAĞITIM
STRATEJİLERİ
2.3.4.1. ÖZEL DAĞITIM (SINIRLI
DAĞITIM) / EXCLUSIVE DISTRIBUTION
Tüketim ve endüstri malları için
uygulanır. Firma belirli bir uluslararası pazarlama bölgesinde tek bir aracı
veya imtiyaza sahip kurum vasıtasıyla malını satar. Sınırlı dağıtım;
kullanıcı veya müşterinin, özellikli markaları alma konusunda ısrar ettiği
durumlarda uygulanır. Bu daha çok rakip mallardan farklılık
gösteren mallarda yaygındır. Özel dağıtım; üreticiye fiyat ve hizmet kalitesi üzerinde denetim sağlama,
dağıtım kanalında rakiplere karşı bir ölçüde korunma, tutundurma
faaliyetlerini sadece nihai tüketiciye yöneltebilme gibi yararlar sağlar.Bunun yanında; bu
strateji, talebin pazarda yoğun olmadığı yerlerde kullanılır ve üreticinin
uluslararası pazarlama maliyetlerini düşürmeye çalışır.
2.3.4.2. SEÇİMLİ DAĞITIM
/SELECTİVE DISTRIBUTION
Bir şirket, seçimli dağıtım
politikasını tercih ettiğinde uluslararası pazar dilimini arttırma yolu ile
kendi dağıtım yeteneğini geliştirmeye çalışır. Firma daha az uluslararası
pazarı kullanma yolu ile, dağıtım maliyetini düşürmeye uğraşır. Seçimli
dağıtım, belirli bir malın dağıtımı ile uğraşmak isteyen tüm aracıları değil
de, bunlardan birkaçının kullanılmasını gerektirir.Tüketicilerin marka
tercihinin önem kazandığı mallarda, en uygun dağıtım şekli ve politikası
budur.Üretici firma; seçimli dağıtım politikasıyla, prestij ve mamul imajını
korumak için devamlı araştırmalar yapar. Böylece firma, malını, imajını zedelemeyecek
uygun pazarlarda satmak ister. Alışveriş türündeki mallar genelde bu politika
altında satışa sunulur.
2.3.4.3. YOĞUN DAĞITIM/INTENSIVE
DISTRIBUTION
Yoğun dağıtım, mamulün dağıtımında
mümkün olan maksimum miktarda perakendecilerin kullanılmasıdır. Yoğun
dağıtımın esası; mamulün, alıcısının bulunabileceği her yerde satışa
sunulmasıdır. Tüketim malları ile müşteriye yönelik ve bazı
geleneksel endüstri malları, genelde bu politika anlayışı ile pazara sürülür.
Tüketim malları; diş macunu, sigara, sakız gibi mallar olabilir. Endüstriyel
mallar ise; kalem, daktilo, fax kağıdı, “soft-ware” vb. olabilir. Malların bu
tür bir politikayla pazarlanmasındaki sorun: aracıların ve perakendecilerin
satış ve dağıtım için seçimi ve dağıtıcıların mamulü pazara ilk defa ne zaman
tanıtacakları zorluğudur. Reklam ve diğer talebi arttırıcı tekniklerin kullanımı,
bu politikanın etkili olması için gereklidir.
Güçlü bir perakendeci kuruluş, elinde
bulundurduğu malın kalitesi ve “dizayn” örneklerini, kullanılacak tutundurma
faaliyetinin tipini, uygun fiyatlama hususundaki kararları, ürüne kendi
markasının ismini verme ve satış promosyonu ile talebi etkileme konularını
etkin bir şekilde belirleyebilir. Bu durumda, kanal yönetiminin her zaman
üreticinin elinde olmadığı görülür.
2.4. ULUSLARARASI PAZARLAMADA
TUTUNDURMA
2.4.1 ULUSLARARASI PAZARLAMADA TUTUNDURMA SÜRECİNİ ETKİLEYEN ORTAK
FAKTÖRLER
2.4.1.1. FİRMANIN COĞRAFİK ODAKLAMASI
Bu aşamada firmanın coğrafik
bölümlendirme ve rekabete göre pozisyon alma stratejisi dikkatle incelenmeli
ve gerekirse yeniden oluşturulmalıdır. Yani pazarın rekabet yapısı
belirlenmeli ve saptanan yapıya göre tavır alınmalıdır.
Uluslararası bir firmanın coğrafik
bölümlendirmesinde ve odaklamasında izleyebileceği dört temel strateji
vardır.
· İdeal küresel pazarlama stratejisi
· Küresel ürüıı-pozisyon alma stratejisi
· Ulusal düzeyde ideal pazarlama stratejisi
· Karma pazarlama stratejisi
Uluslararası bir firma bu
alternatiflerden birini seçmelidir.
2.4.1.2. TUTUNDURMA FAALİYETİNE UYGUN YÖNETİM TARZI
Uluslararası bir firma, tutundurma
faaliyetlerinde tek merkezli, çok merkezli veya dünya merkezli yönetim
tarzlarından birini seçmelidir.
Tek merkezli yönetim tarzında, ulusal
pazardaki tutundurma faaliyetlerinin aynısı diğer pazarlarda da yapılır.
Ulusal pazardaki tutundurma faaliyetlerinin başarılı olduğu kanaati yaygın
olduğundan, uluslararası pazarda da ulusal pazarda uygulanan tutundurma
faaliyetleri söz konusudur.
Çok merkezli yönetim tarzında ise, daha
fazla bireysellik veya bağımsız davranma vardır. Her bir pazar için, uygun
olduğu düşünülen bir tutundurma kampanyası geliştirilir.
Dünya merkezli yönetim tarzında, ulusal ve uluslararası pazarlardaki tutundurma
faaliyetlerinin farklılıkları ve benzerlikleri dikkate alınarak ve incelenerek
bir karara varılır.
2.4.2. ULUSLARARASI PAZARLAMADA
TUTUNDURMA KARARLARI
Uluslararası bir firmanın tutundurma
kararları şunlardır:
· Kampanyanın coğrafik boyutu/amacı
· Kampanyanın temel amaçları
· Tutundurma stratejisinin unsurları
· Tutundurma bütçesinin paylaştırılması (tahsisi)
· Tüketicinin, (pazarın) tutundurma kampanyasına
verdiği tepkinin izlenimi ve değerlendirilmesi.
SONUÇ
Uluslararası pazarlama faaliyetlerini
işletmesi adına başarılı bir biçimde gerçekleştirmekle sorumlu tüm yüksek ve
orta kademe yöneticilerinin çeşitli özel niteliklere sahip olması gerekir.
Öncelikle sağlam bir pazarlama bilgisine sahip olmak, başka bir ifade ile
pazarlama kavram ve tekniklerine tam anlamı ile hakim olmak son derece
önemlidir. Çünkü günümüzdeki teknolojik gelişmeler ve kızışan rekabet
sonucunda çözülmesi gereken problemler genellikle üretim değil pazarlama
kökenlidir.
Bunun yanı sıra, ülkelerin kültürleri
arasındaki farklılıklar, pazarlanan mal ve hizmetler ile pazarlama
yöntemlerini etkiler. Bu nedenle her ülkenin gelenek, görenek, tutum,
alışkanlık ve davranışları, nüfusun gelişimi, dağılımı, ırk, sosyal sınıflar,
aile sistemleri, sosyal değerler ve normlar uluslar arası pazarlama alanında
özellikle incelenmelidir. Yöneticiler, farklı kültürlü işletme ortamlarında
yönetim ve iletişim becerilerini geliştirmeli ve her farklı ülke pazarında
yürüteceği pazarlama faaliyet ve stratejilerini o ülkenin özgün koşullarıyla
uyumlaştırmalıdırlar.
KAYNAKÇA
Arvint.V. PHATAK,
“Uluslararası Yönetim”, çev: Atilla Baransel, Tomris Somay, The Kent
International Buiness Series, 1995.
Cem KOZLU, “Uluslararası Pazarlama (İlkeler
ve Uygulamalar)”, Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1998.
Cemal YÜKSELEN, “Pazarlama,
İlkeler-Yönetim”, Detay Yayıncılık, Ankara, 1998
Cemal YÜKSELEN, “Temel
Pazarlama İlkeleri”, Adım Yayıncılık, Ankara, 1994.
Hamdi İSLAMOĞLU, “Pazarlama
İlkeleri”, Karadeniz Teknik Üniversitesi Basımevi, Trabzon,1993.
Hamdi İSLAMOĞLU, “Pazarlama
Yönetimi, Stratejik ve Global Yaklaşım”, Beta Basım/ Yayım Dağıtım, İstanbul,
1995.
İlhan CEMALCILAR,
“Pazarlama, Kavramlar-Kararlar”, Beta Basım/ Yayım Dağıtım, İstanbul, 1988.
İsmet MUCUK, “Pazarlama
İlkeleri”, Der Yayınları, İstanbul, 1994.
Mehmet KARAFAKIOĞLU, “Uluslararası Pazarlama
Yöntemi”, Teori, uygulama ve örnek Olaylar, Dünya Yayınları, İstanbul, 1984.
Mete OKTAV, “Uluslararası
Pazarlama, Kuram-İlkeler-Uygulamalar”, Aydın Kitabevi, İzmir, 1986.
Oktay ALPUGAN, Mete OKYAV,
Hulisi DEMİR, “İşletme Ekonomisi ve Yönetimi”, Beta Basım/ Yayım
Dağıtım, İstanbul, 1995.
Ö.Baybars TEK, “Pazarlama İlkeleri”, Global
Yönetimsel Yaklaşım-Türkiye Uygulamaları, Beta Basım/Yayım Dağıtım, İstanbul,
1999.
Ömer AKAT, “Uluslararası Pazarlama
Karması ve Yönetimi”, Ekin Yayıncılık, Bursa, 1998
Öznur YÜKSEL,
“Uluslararası İşletme Yönetimi ve Türkiye Uygulamaları”, Gazi Kitabevi,
Ankara, 1999.
Philip KOTLER, “Pazarlama
Yönetimi, Çözümleme, Planlama ve Denetim”, cilt:2, Çev: Yaman Erdal, Beta
Basım/ Yayım Dağıtım, İstanbul, 1984.
Philip KOTLER, “Pazarlama
Yönetimi, Çözümleme, Planlama ve Denetim”, cilt:1, Çev: Yaman Erdal, Beta
Basım/ Yayım Dağıtım, İstanbul, 1984.
William PRIDE, O.C
FERRELL, “Marketing”, 6th ed. Houghtan Mifflin Co., Boston.1989, çev:
İsmet MUCUK.
Zeyyat HATİBOĞLU, “Temel
Pazarlama”, Beta Basım/ Yayım Dağıtım, İstanbul, 1993.