Uçak bileti, paket tur, yurtdışından gelen turistlerin havalimanı-otel arasındaki transferini ve yabancı tur operatörlerinin Türkiye ayağını yürüten in-coming şirketleriyle yurtdışı ve yurtiçi tur düzenleyen firmaların üye olduğu devası bir kurum TÜRSAB. Hac ve umre organizasyonu yapan şirketler de TÜRSAB üyesi. Dolayısıyla TÜRSAB’ın önünde iki yol var: Ya günü kurtarmak için sadece kendi üyelerinin çıkarlarını korumakla uğraşacak ya da Türk turizminin geliştirilip çeşitlendirilmesi için projeler üretecek. Ama bunu yaparken üyelerini de bu sürece dahil ederek kolektif çalışması gibi bir durum söz konusu.
Öte yandan şunu hatırlatmakta fayda var; eğer TÜRSAB bu teknoloji çağında kendini ve üyelerini yenileyip çağın şartlarına uygun hale getirmezse, internete yenik düşecektir. Basit bir örnekle, 3-5 yıl sonra uçak bileti satan acentelerin yaşama şansı olmayacaktır. Hatta günümüzde bile uçak biletlerinin % 50’den fazlası internet üzerinden satılıyor. Halihazırda uçak biletleri ya arama motorları kanalıyla ya da havayolu şirketlerinin kendi internet siteleri üzerinden direkt olarak satılmaktadır. Ama geçmiş dönemlerde TÜRSAB, tüm gelişmeler karşısında, tekelci bir zihniyetle hareket ederek havayollarının bilet satmasını engellemeye çalıştı, “booking. com” gibi otel konaklama, uçak bileti satan şirketleri şikâyet etti. Hükümet de haklı olarak bu tarz şirketlere vergi vermediklerinden hareketle yaptırım uyguladı, fakat olması gereken bu değildi. Yasaklamak yerine yasal düzenlemeler yapılması, altyapısının oluşturulması icap etmez miydi? Hasılı yeni TÜRSAB yönetimi, henüz işin başındayken bir karar vermesi gerekiyor: Üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi istiyor?
Yukarıdaki tespitleri yaptıktan sonra TÜRSAB’ın yeni başkanı Firuz Bağlıkaya’yı tebrik ediyorum. Ülke turizminin geliştirilmesi için çözüm önerilerinde bulunmasını ve TÜRSAB’a yeni bir bakış açısı getirmesini temenni ediyorum. Başaran Ulusoy’un 18 yıldır kesintisiz devam eden başkanlığı sonrası oturduğu koltukta, eğer çağın şartlarını dikkate alarak çalışırsa kısa sürede ciddi başarılar elde edeceğine de inanıyorum.
TURİZM TEŞVİKİ MODELİ NE KADAR TEŞVİK EDİCİ?
Bu sene bazı ülkelerden rekor bir turist bekleniyor. Ama buna rağmen Türkiye’ye turist getiren turizm şirketlerine bölge, ülke ayrımı yapılmadan, daha az turist gelen yerleri harekete geçirecek adımlar atılmadan teşvik uygulanıyor. Uçak başına 9 bin dolar teşvik vereceklerini Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş açıklamıştı. Halbuki kaybedilen Avrupa veya Japonya, Asya gibi pazarların kazanılması için daha farklı uygulamalar olabilirdi.Bakan Kurtulmuş, “Ülkemize turist getiren seyahat şirketlerine finansal desteği uçak başına 6 binden 9 bin dolara çıkaracağız. Bu rakam yüksek sezonda 4-6 bin dolar olacak” açıklamasını yapmıştı. Yüksek sezondaki uygulama doğru, ancak yine de birtakım aksaklıklar var. Şöyle ki, bu teşvikler uçuş mesafesine bakılmaksızın veriliyor. Dolayısıyla kısa mesafede bu teşvikler çok cazip olurken, uzun mesafede teşvik edici özelliğini kaybediyor. Uçak başına teşvik ne kadar doğru? Boeing 737-800 ile 189 yolcu, Boeing 777-200 ile 440 yolcu geliyor. Ve Airbus A330-200 modeliyle de 310 kişi taşınıyor. Bu durumda uçak başına teşvik ne kadar doğru olabilir?
2017’deki teşvik uygulamasına göre bir acente 300 turistini, 200 koltuğun atındaki kapasiteli uçaklarla getirirse, örneğin Boeing 737-800 ile yolcusunu 2 uçakla getirirse 12 bin dolar alıyordu. Aynı acente bu 300 yolcusunu 300 koltuklu uçakla mesela A330 ile getirdiğinde ise 7 bin 800 dolar alıyordu. Umarım 2018’de bu aksaklık düzeltilmiştir veya düzeltilecektir. Doğrusu turist başına teşvikte adaletin yakalanmasıdır.
Diğer taraftan aynı uçak tipiyle bir turizmci 1 saatlik mesafeden, bir başka şirket ise 5 saatlik uzaklıktan turist getiriyor. Ama zaman ve koltuk maliyeti farkına da bakılmadan teşvikler uçak başına verilirken, hem büyük uçaklarla uçup çok yolcu getirenler, hem de uzak mesafeden daha fazla maliyetli yolcu taşıyanlar cezalandırılmış olmuyor mu? Dolayısıyla bu teşvik modeli için daha makul ve mantıklı bir sistemin oluşturulması gerekmez mi?