10 Nisan 2018 Salı

Deizm nedir? Deist kime denir? Deizme inanan kişiler...

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ

Yaradancılık, anlamına gelen deizm, dünyaya veya evrenin işleyişine müdahale etmeyen tek tanrı olduğuna inanan ve tüm dinleri reddeden bir inanç biçimidir. Son günlerde oldukça tartışılan deizm inancı herkes tarafından merak edilmektedir.

Peki Deizm nedir? Deist kime denir?

Tarih boyunca insan toplulukları arasında semavi dinlerin haricinde çeşitli inançlar ve uydurma dinler ortaya çıkmıştır. Bu inanç şekillerinden biri deizm inancıdır. Yaradancılık anlamına gelen bu inanç 17. yüzyıldan itibaren adını duyurmaya başlamıştır. Sadece Tanrı'nın varlığına inanan bunun dışında tüm dinleri reddeden bu inanç dinsel bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alır. Deizm nedir? Deist kime denir?

DEİZM NEDİR?

Yaradancılık anlamına gelen Deizm, evrenin bir yaratıcı tarafından yaratılıp daha sonra bu yaratıcının insanı kendi başına bıraktığını kabul eden bir felsefi akım ya da inanç biçimidir. Deizm, peygamberleri ve Kutsal kitapları reddeder.
Tüm dinleri reddeden ancak tanrının varlığına inanan deizm, peygamber, kutsal kitap, cennet ve cehennem, melek ve şeytan gibi kavramların hiçbirini kabul etmez. Deizme göre mutlak bilgiye ulaşmanın yolu vahiy ve peygamberlerden geçmez. Doğa, bilim ve akla dayanır. Bu inanca göre insan aklı yeterli olduğu için vahiy ve kutsal kitaplara da gerek yoktur. Yaratıcının dünyayı ve evreni bir kez yaratmış, sonra kendi yasalarına göre işlemesi için insanları ve evreni bir başına bırakmış olduğunu savunurlar. Deizm inancına göre Tanrı evrene ve dünyaya müdahale etmemektedir.

DEİST KİME DENİR?

İnanışın tanımlanmasında kullanılan doğal din ya da doğal inanç kavramları, hiçbir aracı olmaksızın sadece akıl yoluyla kavranabilecek yalın bir Tanrı inancını belirtir. Bu inancı benimseyen kişiye Deist denir.

DEİZM İNANCI NASIL ORTAYA ÇIKMIŞTIR?

Deizmin fikir babası 17. yüzyılda yaşayan İrlandalı John Toland'dır Katolik bir ailede doğmuş olup "Pentheistikon" isimli kitabında akla dayalı maddeci bir dinin gerektiğini savunmuştur. Toland'ın bu düşüncesi birçok düşünür tarafından kabul görmüş ve deizm olarak dünyaya yayılmıştır. Voltair ve Rousseau gibi ünlü düşünürler de Deizm savunucusu olmuştur. İlk Deizm kelimesi Viret (1564) ve Burton(1621) tarafından kullanıldığı genel kabul görülmektedir. İngiliz filozof Edward Herbert, "De Veritate" (Hakikat Üzerine) isimli kitabı ile Deizm kurucuları arasında sayılmaktadır. Herbert, göre bir yaratıcı vardır ve evreni yaratmıştır. Ancak dinlerde yer alan Akıl dişi söylemler doğal düzene gölge düşürmektedir. Rousseau da deizmi savunmuş ancak onun asıl savaşı din adamları ile olmuştur. Rousseau, özellikle katı olarak gördüğü kilise rahipleri ve din adamlarını gereksiz aracılar olarak görmüştür. Deizm genel olarak katı ve baskıcı Katolik dünyasının yüzünden kurulmuştur denilebilir.


DEİZMİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

* Deizme göre Tanrı vahiy göndermez.
* Deizm de peygamberlere inanılmaz, Tanrı ile insan arasına başka hiçbir düşünce giremez.
* Kutsal Kitaplar Tanrı'nın sözü olarak kabul edilmemektedir. Deizme göre elçi olduğunu iddia edenlerin "Vahiy geldi" diyerek var ettiği kitaplar Tanrı'dan gelmiş olamaz.
* Deizm'in hiçbir kutsal kitabı veya peygamberi yoktur.
* Deizm'de şeytan, cehennem gibi öğeler yoktur.
* Deistler "özgür düşünürler"dir. İyi birey olabilmek için peygamber ve kitaplara gerek duymazlar.
* Deistler vahiyleri ve vizyonları reddederler. Hayatlarında insan uydurması mucizelere ve kehanetlere yer yoktur.
* Deizm'in rahip, haham, imam gibi din adamlarına ihtiyacı yoktur. Bir bireyin istediği tek şey kendi sağduyu ve insanlık durumunu düşünme kabiliyetidir.

DEİZMİN KATEGORİLERİ

her inançta olduğu gibi, deizm de zaman geçtikçe kendi içinde farklılıklara uğramıştır. Deizm sonrası ortaya çıkan akımlar ya da inançlar, anlam karmaşasının oluşmaması adına başlarına isim veya ek alırlar. Günümüzde etkili olan 3 farklı deizm bulunmaktadır;
1- PANDEİZM
Pandeizm, evrenin tümünü Tanrı olarak kabul etmektedir. Buna göre, her şey Tanrı’nın bir parçasıdır. Her şey Tanrı’dır ve Tanrı her şeydir. Pandeizme göre Tanrı’nın kainattan bağımsız ve ayrı bir varlığı yoktur. Tanrı nesnelerde, insan dünyasında ve doğada vardır.
2- PANENDEİZM
Tıpkı pandeizmde olduğu gibi, evrenin kendisinin Tanrı olduğu düşüncesi hakimdir. Pandeizmden ayrı olarak ilk devindirici olan; Tanrı’nın tüm varlıkları ve evren özünden yarattığı, evrenin bilincinde değişmez ve mutlak bir varlık olarak hakim olduğu inancıdır. Pandeizme göre ruhun tek bir amacı vardır, buda oluştuğu Tanrı’ya geri dönmektir. Bunun yolu ise, tek evrensel kanun olan evrimden geçmektir.
3- SPİRİTÜEL DEİZM
Bu deizm; içinde doğa ile birleşme, sezgi, tefekkür ve meditasyon gibi durumları barındırır. Bunlar da diğer deistler gibi Tanrı’nın kainata müdahale ettiği düşüncesini, doğa üstü olayları ve dinsel dogmaları reddederler. Spiritüel deizm manevi ve genel varlığı, tabiatta hissedilebilir tarifsiz bir Tanrı inancı içermektedir. Spiritüel deistler reenkarnasyon, karma ve sonsuz ödül gibi inançlara sahip olabilirler. Bu tarz deistler literatürde “spiritüal ama dinsel değil” veya “spiritüel ama dini yok” şeklinde tanımlanır.

Deizmin yükselişinin sebebi nedir?

Son günlerin en popüler tartışmasına buyurun.
Deizm, ateizm ve nihilizmin toplumumuzda yükselmesine dair sıkı makaleler yayınlanıyor. En başta Yeni Şafak yazarları arasında. Siyasiler, yazarlar, ilahiyatçılar, sosyologlar ve bilumum meraklısı tartışmanın içinde.
Faydalı bir tartışma. Şahsen hepsini okumaya çalışıyorum.


DEİZM TARTIŞMASINI TIKAYAN İKİ KONU

Gençler ve özellikle dindarlar arasında deizmin yayıldığını görmek için onlarla bir süre vakit geçirmek yeterli aslında. Son 5 yılda bu akımın gittikçe yukarı doğru ivme kazandığı, nihilizmin ve ateizmin de buna eşlik ettiği, artık toplumu izleyen herkesin ortak kanaati.
Bunun ne kadar ciddi bir mesele olduğunu, gelecekte toplumu çok derinden etkileyecek bir sorun haline geleceğini söylemeye gerek yok herhalde.
Deizm, nihilist ve ateist fikirler gibi değil, felsefi bir altyapısı olduğundan, boşalan din duygusunun yerine kolaylıkla geçebiliyor. O yüzden lümpenliğe benzeyen nihilizmden daha tehlikeli.

Tartışmanın can alıcı sorusu, “Deizm neden yükseliyor?”

Bu soruya verilen cevaplardan iki tanesi, bu çok önemli tartışmayı tıkıyor:
Bunlardan birincisi: ‘Deizm tartışmasını, siyasi iktidarı sıkıştırmak, dindar nesil yaratacaklardı, deist nesil yarattılar’ demek için, bilinçli olarak bir kesim başlattı ve sürdürüyor. Özellikle İmam Hatip ve İlahiyatlar hedefte.
Genelde Odatv sitesi, Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerindeki yazıları buna örnek gösteriyorlar. Bu tartışmadan murat, AK Parti’yi yıpratmakmış, bu yüzden yapmamamız gerekiyormuş.
İkincisi: ‘Deizm, Batıda başlayan bir akımdır, onların propagandasıdır ve Müslümanları etkilemek için bilinçli olarak köpürtülen bir tartışmadır.’ Yani yine başımıza “dış güçlerin” açtığı bir beladan bahsediyorlar!
Ben bu iki görüşün, çok önemli ve derin tartışmayı tıkadığı, önünü kestiği ve sığlaştırdığı kanaatindeyim. Konu, siyasi iktidarın, imam hatiplerin ve ilahiyatların çok üzerinde, çok derininde ve çok fevkinde bir öneme sahiptir.
Hayatı siyasi iktidar üzerinden okuyan, fikir ve düşünce üretmeyi, politikadan hiza alarak yapanların, deizm tartışmasını anlaması mümkün değildir. Bu tartışmaya katılmaması da en hayırlı iştir.

DEİZM YÜKSELİYOR DA, NİYE YÜKSELİYOR?

Tartışmanın magazin boyutunu, politik kısmını ve popülerlik hevesini şöyle elinizle silip attığınızda, orada derinlerde bir yerde, İslam inanç dünyasına ait yapısal bir sorun olduğunu görürsünüz.
Bu sorunun yaratıcı, kul, inanç, varlık, yokluk gibi konuları içerdiğini, meselenin ontolojik bir problem olduğunu en güzel şekliyle ifade eden Prof. Mustafa Öztürk, çözümü kelam ilmiyle, yeni bir dil, yeni bir diskur üretmekte görüyor (15.04.2017 Karar).
Daha basit ifadeyle anlatmak gerekirse, dindarlar arasında yükselen deizmin sebeplerini dört şekilde sıralamak mümkün:
1. Dindar olarak kendini ifade eden insanların din anlayışı, yaşam biçimi, davranışlarıyla gösterdikleri derin çelişkiler.
2. Dini kurumlar gibi gözüken tarikat, cemaat, vakıf, örgüt, okul gibi yerlerde yaşanan tutarsızlıklar, cahillikler, ahlaksızlıklar ve düşmanlıklar.
3. Çok büyük bir hızla ilerleyen zamana rağmen, çağın sorunlarına, sıkıntılarına ve açmazlarına yeterli cevap üretemeyen, yeni yollar açmayan, yeni fikirler bulamayan dogmatik din adamları, aydınlar ve düşün insanlarının yetersizliği.
4. Toplumu hızla dönüştüren dijital devrimin beraberinde getirdiği değersizlik, sığlık, içe kapanıklık, maddiyatçılık ve gerçek ötesi yeni bir yaşam formuna doğru insanları ittirmesi. Buna cevap verecek bir fikir, ne batıda ne de doğuda henüz keşfedilmiş değildir.
Tüm bunlar, aradığı cevapları bulmayan insanların deist, ateist ve nihilist olmasına neden oluyor kanaatimce.


SAHA ARAŞTIRMALARI VE BİLİMSEL ÇALIŞMALAR YETERSİZ

Meseleyi kişisel gözlem ve deneyimlerimize göre ele alıyoruz aslında. Deizm, ateizm ve nihilizm üzerine henüz sağlıklı bir saha araştırmasına ve bilimsel bir çalışmaya sahip değiliz. Hatta bu konuda çelişkili veriler bile var.
İPSOS’un her yıl yaptığı “Türkiye’yi Anlama Kılavuzu” araştırmasına göre (2018), dindarlık toplumun en güçlü yönlerinden biri ve son 4 yıldır aynı yerinde duruyor, değişmiyor (07.04.2018 Hürriyet).
Bu durumda iki ihtimal var:
1. İPSOS verilerine göre deizm, ateizm ve nihilizmin yükseldiği söylenemez.
2. Deizmin yükselişi ancak özel bir araştırma ile tespit edilebilir.
Kanaatimce, bu alanda özel bir çalışma yapmak lazım. Anketlerin yanı sıra, yüz yüze görüşmelerin, derinlikli araştırmaların yapılması şart.
Sonuç itibariyle konu derin bir mevzu.
Sol elle yemek meselesini bile tartışamayan bir topluluğun, bu meseleyi tartışmasını beklemeyin. Zaten bu tartışmaların, Yusuf Kaplan’ın dediği gibi, ortalıkta, medya önünde ve yetersiz kişilerce yapılmaması lazım.
Yine de çok güzel yazılar var. Birini atlarım da, ayıp olur diye liste vermiyorum.
Var gücümüzle okumaya ve tartışmaya devam.