30 Ocak 2019 Çarşamba

2019 Şirket bütçeleri için en zor yıl

SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ & UNUTMAYIN TEK GELİR KAYNAĞIMIZ REKLAMLAR & SİTEMİZİ GEZERKEN REKLAMLARA TIKLAYINIZ


2019 yılı bütçelerinin hazırlandığı zaman dilimi içindeyiz. Ancak gerçekçi bütçeleri ortaya çıkartacak sağlıklı verilerden yoksunuz ve ekonomik koşullardaki beklentiler de o kadar net değil.

Bütçeyi yaparken kullanılacak geleceğe dair varsayımlar tablosunda; yabancı para kurları, enflasyon oranları, kategorilere göre yapılacak tahmini zam oranları, alım şartları (vade, opsiyon vb), olası kredi alımında kullanım şartları ve oranları, personel alımı ve personel ücretlerinde zam oranları öncelikle yer almalıdır. 

Ancak aşağıda belirteceğim şekilde, bunlara temel teşkil etmesi gereken MB’nın enflasyon tahminlerindeki sapmalar artarak devam ediyor. 

Gerçi 2011 yılından bu yana öngörülen oranlar hiç tutmamıştı ama bu seneki durum bambaşka!

Peki bu durumda yol haritasını nasıl belirleyeceğiz?

Modern yönetimin büyük ustası Peter F. Drucker; “Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur” diyerek durumu özetlemiş.

O zaman dikkate alacağımız husus sadece son sahne olmamalı, geçmişe de bir göz atmalıyız. Zira son 4-5 yılda da tutmayan şirket bütçeleriyle sık karşılaştık.

İşte 2011-2017 arası MB hedef ve gerçekleşen enflasyon oranları:

Yıl         Hedef         Gerçekleşen     Sapma
2011       %5.5                %10.4            %89
2012          %5                 %6.4            %28
2013          %5                 %7.4            %48
2014          %5                 %8.2            %64
2015          %5                 %8.8            %76
2016          %5                 %8.5            %70
2017          %5                %11.9           %138

Bu seneyi başka yapan ise her çeyrek arasındaki tahminlerde izlediğimiz önemli farklardır.

İşte 2018 yıl sonu için MB tarafından yapılan sıralı enflasyon tahminleri:

Tarih              Tahmin   Değişim oranı
28.12.2017           %7
20.01.2018         %7.9           %13
30.04.2018         %8.4             %6
31.07.2018       %13.4           %59
31.10.2018       %23.5           %75

Henüz yıl sonunu görmediğimiz için son tahminin (%23.5) tutup tutmayacağını da bilmiyoruz. 

Bu tahmin tutsa bile ilk tahminle (%7) son tahmin arasındaki değişim oranı %236’dır. 

Benim yıl sonu enflasyon tahminim asgari %27’dir.

Dayandığım iki nokta var. Birincisi, hükümetin ‘Yeni Ekonomi Programı’nda açıklanan %20.8’lik yıl sonu enflasyon tahmini üzerinden henüz 1.5 ay geçmişken, MB’nın yaklaşık 3 puan daha fazlasını tahmin etmesidir.

İkincisi, 9 Ekim 2018 tarihinde açıklanan ‘Enflasyonla Topyekun Mücadele Kampanyası’na rağmen Ekim ayında da enflasyonun yeni rekorlar kırarak aylık %2.67, yıllık %25.24 olmasıdır. ÜFE’de %45 çıktığına göre; Kasım, Aralık Ocak enflasyonları nasıl düşer?

Tam tersine bu fazlalık TÜFE’ye yansır. 

Aynen bütün gayretlere rağmen fiyatların Ekim ayında da yükselişini sürdürdüğü gibi…

MB gıda fiyat enflasyonunu da 2018 yılı için %13’ten %29.5’e yükseltti. Bunun da %33 olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.

Şimdi gelelim 2019 yıl sonu için yapılan %15.2’lik tahmine (Temmuz ayında öngörülen %9.3 idi).

Yukarda anlattıklarımdan sonra önümüzdeki sene bütçeleri için bu enflasyon oranını dikkate almanın ne kadar sağlıklı olabileceğini takdirlerinize sunuyorum. 

Sadece ÜFE’deki birikimin TÜFE’yi tetikleyeceğini dikkate alsak bile, bu tahmine en az 8 puan ilave etmek gerekir.

Ekonomik konulardaki beklentilere gelince; enflasyonun ilacı olan sıkı para politikasının nasıl uygulanacağına bakmamız gerekiyor.

Şimdi gözümüzde bir canlandırma yapalım.

Sıkı para politikasına göre; MB büyük ihtimalle bankalara vereceği paranın faizini yükseltir. 

Kurum elindeki tahvilleri iç piyasaya satarak ve diğer araçları kullanarak piyasadaki para miktarını azaltır. Yani böyle olması gerekir.

Faizler yükseldikçe finansman maliyeti artacağından, yatırım harcamaları azalır. 

Elbette bunun devamı da tüketim harcamalarını düşürür. Toplam talep düşünce arz fazlasının oluşması kaçınılmazdır. 

Bu durum ürünlere kolay zam yapılmasını önler, çalışanlar da aşırı ücret zammı istemezler. Böylece enflasyon frenlenmiş olur.

Şimdiye kadar gerçek sahnede böyle bir şey gördük mü? 
Hayır.
Peki seçim nedeniyle en az 5 ay daha görme ihtimalimiz var mı? Bence yok, bu kararlarda gecikme riski güçlü ihtimaldir. Hatta ilk sinyaller gelmeye başlamıştır bile. 

Zira MB sıkı para politikası duruşuna devam edeceğini açıkladığı gün, Bakanlığın da yıl sonuna kadar 6 ayrı sektörde KDV ve ÖTV indirimlerini açıklaması, para politikası ile maliye politikasının uyumsuzluğunu ortaya koymuştur.

Neticede vazgeçilen bu vergiler bütçeye “bütçe açığı” olarak yansıyacak ve bir şekilde yeni vergilerle vatandaştan tahsil edilecektir. 

Üstelik otomobil, mobilya, beyaz eşya, konut alan ve satan daha çok üst gelir grubu iken; elektrik, doğal gaz, akaryakıt gibi üretim girdileri ile temel mallara gelecek zamlar iğneden ipliğe herkesin enflasyon yükünü artıracaktır. 

Elbette “bütçe açığı” kamu harcamalarında da tasarrufu gerektiriyor ama bu ihtimalin zayıf olduğunu geçmiş tecrübelerimiz bize söylüyor.

Dövizin seyrine gelince; Türkiye ekonomisinin dışa bağımlılığı azalmadığı ve net dış borç ödeyicisi konumumuz değişmediği sürece yüksek kur sorunu kolay çözülemez.

Bu tespitler ışığında bile gerçeğe yakın bütçeler hazırlamak kolay değildir.

Bilhassa gıda perakendecileri için önerilerim:
  • Her şirket kendi enflasyonunu bulmalı ve gelecek yıl tahminini de buna göre oluşturmalıdır.
  • Bütçe ya üçer aylık dilimler halinde yapılmalı, ya da her üç ayda bir revize edilmelidir.
  • Enflasyon payı kadar bile ciro artışı zor göründüğü için (tüketim düşeceğinden) bu seneye özel ek büyüme payı düşünülmemelidir.
  • Bu durumda gider bütçelerinde önemli tasarruf planlanmalıdır. Zira 2019 yılına girilirken, bir taraftan ekonomik durgunluk, diğer taraftan fiyat artışları devam edecektir (stagflasyon riski).
  • Peter F. Drucker; “Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur”.
    Kur riski ve alacak tahsilatı perakendeciden çok tedarikçiyi tedirgin ettiği için ilişkileri olumsuz etkilemesi ve rakamlara yansıması ihtimali göz ardı edilmemelidir.
  • Nakit akım bütçesi en öne alınmalıdır. O sene bu senedir.
  • Gıda enflasyonunun bu kadar yüksek olması; orta ve alt gelir grubuna hizmet veren gıda perakendecilerinde ciroları daha fazla etkileyecektir. 
  • Bu bakımdan yönetici kadroların hem bütçeyi oluşturmada hem de bütçeyi gerçekleştirmede yaşayacakları zorluklar anlayışla karşılanmalıdır.




Gösterim: 842