![]() |
Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan |
Üç milyondan fazla kişinin işsiz olduğu ülkemizde “Ne iş
olsa yaparım” devri tarihe karışsa da iş arayanlar patronları ‘tavlama’ konusunda
büyük sıkıntı yaşıyor
İş arayanlara altın tavsiyelerde bulunan Klinik Psikolog
Gülşah Sam Orhan:
“Üniversite mezunu olup iş arayan gençler iş görüşmelerinde
kendilerini anlatamıyor,özgeçmişlerini doğru hazırlayamıyor ve beden dilleriyle
işverene güven aşılayamıyor”
“Önemsiz olduğu düşünülen bazı unsurlara dikkat edildiğinde
işvereni etkilemek oldukça kolay olabilir”
“İşverenler özgeçmişlerde mezun olunan okul ve bölümlerin
yanı sıra, başvuran kişinin kendisini geliştirmek için neler yaptığına da
dikkat ediyor”
Üç milyondan fazla kişinin işsiz olduğu ülkemizde “Ne iş
olsa yaparım” devri tarihe karışarak meslek sahibi olmak daha da önem
kazanıyor. Ancak işverenler donanımlı eleman bulma sıkıntısı yaşarken, iş
arayanlar da patronları etkileme konusunda zorlanıyor.
Peki, bu sorun nasıl çözülür? Özellikle üniversite mezunu
olup da işverene kendilerini daha iyi anlatarak iş görüşmelerinde rakiplerinden
nasıl öne çıkabilir?
İş arayanlara altın tavsiyelerde bulunan HelpA Akademi
kurucu ortaklarından Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan, yaptığı gözlemlerde
üniversite mezunu olup iş arayan gençlerin iş görüşmelerinde sorun yaşadığı
sonucuna ulaştığını kaydetti.
Okullarda işle ilgili bilinmesi gereken tüm teorik
bilgilerin öğretildiğini ve işveren için mezun olunan okulun bu anlamda önemli
olduğunu belirten Orhan, “Ancak ne yazık ki iş arayan çoğu mezun kendisini ifade
etmede sorun yaşıyor. Özellikle iş görüşmelerinde gençler kendilerini
anlatamıyor, özgeçmişlerini doğru hazırlayamıyor ve beden dilleriyle işverene
güven aşılayamıyor. Bu sıkıntılar doğru tekniklerle aşıldığında işsizlik sorun
olmaktan çıkar” dedi.
Özellikle önemsiz olduğu düşünülen bazı unsurlara dikkat
edildiğinde işvereni etkilemenin oldukça kolay hale geleceğini ifade eden
Orhan, iş arayanlara çok özel tavsiyelerde bulundu.
+1’ler önemli
İş ilişkilerinde, işverenin kişiyle ilgili ilk izlenimini
özgeçmişten edindiğini belirten Orhan, “Tahmin edilenin aksine işveren süslü
okul bilgilerine bakmaz. Çünkü belirli eleme kriterlerinden geçerek önüne gelen
özgeçmişlerin neredeyse tümü istenen okul ve bölüme aittir. Burada dikkati
çeken ‘ekstralar’dır. Özellikle kendinizi geliştirme anlamında yaptıklarınız,
aldığınız sertifikalar yani işe başvuru pozisyonunuzda şirkete bir şeyler
katabilecek +1’ler işvereni etkiler. Bunun yanında, önemsiz olarak görülen
hobiler kısmını da özenli yazmanız önemli. Pek çok kişi klasikleşen ‘kitap
okumak, müzik dinlemek, yüzmek’ gibi şeyler yazar. Boş zamanlarınızda
yaptığınız her şeyi yazmak, özgeçmişteki doğruluk algısını zayıflatır” diye
konuştu.
Abartılı özgeçmiş işsiz bırakır
Gülşah Sam Orhan, iş arayan birçok kişinin aşırı parlak
özgeçmişlerine rağmen firmalardan dönüş alamamaktan şikayetçi olduğunu
belirterek, “İşsiz olmanızın sebebi o çok parlak özgeçmişiniz olabilir.
Hazırlanan özgeçmişlerde olduğundan abartılı gösterilen özellikler kurum
yetkilisinde iki algının oluşmasına neden olur; bu kişi bizim pozisyonumuz için
aşırı kalifiye ya da bu kişi aşırı kalifiye olduğu için bizden fazla maaş
isteyebilir. Bu iki algı sizin işe girmenizi zorlaştıracağı için, bilgilerinizi
olabildiğince sade ve abartısız yazmaya özen göstermelisiniz” ifadelerini
kullandı.
Referanslar gerçekten aranmaz mı?
Özgeçmişlerde en az özen gösterilen bölümün referanslar
olduğunu bildiren Orhan, bu eylemin yanlış olduğunu vurguladı. Orhan, şunları
söyledi:
“Bazen özgeçmiş hazırlarken referans kısmının aranmadığı
öngörüsüyle anne, baba, eski öğretmen, yıllardır görüşülmeyen bir işverenin
ismi yazılabilir. Bu size puan kaybettirir. Çok sayıda önemli firma
referansları arayarak, görüştükleri seslerin enerjisinden sizin doğru insan
olup olmadığınızı anlamaktadır. Eski patronunuzu referans olarak
bildirdiğinizden haberdar etmeniz sizin için iyi olacaktır. Belki de geri dönüş
yapılmayan pek çok işi bu sebeple kaybetmiş bile olabilirsiniz.”
Pozisyonu değil firmayı tanıyın
İş görüşmelerinde yalnızca pozisyon hakkında sorular
yöneltmenin işverende olumsuz etki oluşturacağının altını çizen Orhan, “İş
görüşmelerinde hevesli ve motivasyonu yüksek görünmek artı puan kazandırır.
Bunu sağlamanın yolu, kendi çıkarınıza yönelik sorulardan çok firma hakkında
konuşmanızdır. Pozisyon hakkında sürekli soru sorulması kurum yetkilisinde
‘Tembel ve sadece kendi işini yapan, ekip çalışması için uygun değil’ izlenimi
oluşturur. İlk görüşmede pozisyonu kafanızda oturtmaya çalışmaktan kaçının”
dedi.
Bilmediğiniz konularda dürüst olun
Orhan, işverenin sorduğu bir sorunun cevabı bilinmiyorsa
dürüst olunması gerektiğine işaret ederek, “İşveren size meslekte adı geçmeyen
bir konu açarak bu konuda yorumunuzu isteyebilir. Avrupa’daki iş görüşmelerinde
de uygulanan bu teknikte dürüst olmanız kazandırır. Bilmediğiniz sorulara kem
küm etmeden, cevabı bilmediğinizi söyleyin. Bu cevap işe kabul edildiğiniz
takdirde bir şeyleri savuşturmayacağınız anlamına gelir” önerisinde bulundu.
Beden diline dikkat
İş görüşmelerinde beden dilini doğru kullanmanın işvereni
etkileyeceğini kaydeden Orhan, şöyle devam etti:
“Göz kontağı iş görüşmelerinde çok önemlidir. Beden dilinde
gözleri kaçırmak yalan söyleyeceğiniz, kendinize güveniniz olmadığı algısı
yaratır. Görüşmelerde göz kontağından asla kaçınmamalısınız. Bunun yanında
elleri de doğru kullanmak gerekiyor. İşveren soru sorduğunda ellerinizi saklar
hareketi yaparsanız bu karşınızdakinden bir şey sakladığınızı düşündürür.
Özellikle iş deneyimlerinizden bahsederken ellerinizi saklamaktan kaçının.”
Renklerin enerjisinden yararlanın
Bilinenin aksine iş görüşmelerinde siyah, beyaz, lacivert,
kahve tonlarının görüşmeye gelen kişinin hatırlanmasında güçlük oluşturacağını
ifade eden Orhan, “Tercih edilecek kıyafetin rengi işverenin aklında
kalabilecek türden olmalı. Örneğin bayanlar için pastel tonlar, pembe, lila ya
da su yeşili gibi renklerin kullanımı işverenin aklında kalmanızı sağlar” dedi.
Orhan, işverenlerin hoşlanmadığı konulardan birinin de
kişilerin iş görüşmelerine eşi, anne ya da babalarıyla gitmesi olduğuna dikkati
çekerek, bu durumun işverende güvensizlik yaratacağını ve personel adayının
yeteri kadar olgun olmadığı algısına kapılacağından görüşmelere yalnız
gidilmesinin önemli olduğunu bildirdi.