7 Mart 2018 Çarşamba

21. Yüzyılın hızla gelişen iş modeli, Network Marketing çalışma şekli

Tamer Ashraf
Çok iyi biliyorum ki, bu satırları okuyanlarınız arasında; şu an kendi iş olarak, 
çok-çok önemli sorumlulukları olan, bünyesinde onlarca / yüzlerce personel çalıştıran veya uluslar arası alanlarda üretim veya ithalat - ihracat yapan, ülkemize ciddi maddi veya manevi kazançlar sağlayan iş adamları ve iş kadınlarımız mevcut olabilir... Veya şu an emekli olmuş, işinden ayrılmış, işini değiştirmiş, işinden ayrılmak üzere olan, çalışan da olabilirsiniz…


Bu makalemi aradan geçen tam 5 yıl sonunda, ana temasını değiştirmeden, size de ilginç gelebilecek fikir ve düşüncelerimi, son 5 yıl süresince Ticari yaşantımızda ve yeni Türk Ticaret Kanunda ( TCK ) olabilecek değişikliklere göre, satır aralarında parantezler açıp, yeni bilgiler ekleyerek sizinle de paylaşıyorum… Eminim son yıllarda böylesine 5 yıllık, geliştirilen bir makale okumamışsınızdır… İlginç olabilir… Peki gelecek 5 yıl sonra neler olabilecek? Ekonomik yönden aylık geliriniz ne durumda olabilecek, hiç düşündünüz mü? Bir planınız, hazırlığınız, yatırımınız var mı? Koşu bandında olduğu gibi, olduğumuz yerde mi yıllarca koşuyor olacağız, peki? 5 yıl önce aylık gelir düzeyiniz ne durumdaydı? Bir an gözleriniz önüne getiriniz…

Ağırlıklı olarak, resmi kurum veya özel şirketlerde ücret karşılığı halen çalışan, emekli olan, son derece önemli iş tecrübelerine sahip yine özel okurlarımız da bulunmakta olup, birçoğumuz da birbirinizi yakından veya uzaktan bile tanımıyor olabiliriz... Tanımamız da gerekmiyor…
6,5 Milyarı aşan Dünya genelindeki nüfusun ( Yakın bir zamanda 7 Milyar’a aştı… ) % 90’ı emeği ile çalışıyor ve üretilen nakit gelirin yine dünya genelindeki % 10’unu paylaşıyorlarmış… Diğer bir taraftan da Dünya geneli nüfusun % 10’u maddi yönden mutlu olan azınlıklarımız ise, yine Dünya genelinde üretilen toplam nakit gelirin % 90’ını paylaşıyorlarmış… Japon asıllı, Amerikalı Araştırmacı, Yazar ve Ekonomist olan Robert T. Kiyosaki, bütün Dünya geneline kabul ettirebildiği araştırma sonuçlarında, bu şekilde bilgi aktarıyor bizlere… Ne kadar adaletsiz ve ne kadar acı bir gerçek, öyle değil mi? Gerçekler bazen acıdır, ne yazık ki… “ Profesyonel yatırımcılar, kanıtlanmış sistemleri işletecek kimselere,  yatırım yapma eğilimindedirler...” ( Sayfa 107 ) diyebilen Robert T. Kiyosaki / Ekonomist ve Yazar... Amerika’da 95 hafta üst - üste, çok satan kitaplar sıralamasında Dünya genelinde 30 Milyon adet satan ve üzerine başka fazla satılan kitap olmayan, “Zengin Baba Yoksul Baba” Kitabının Yazarıdır kendisi... Aynı kitap örneğini 5 kez okuyan; Eğitmen, Yazar ve Danışman olarak, kendi yazdığım Bayi ve Distribütör Satış konulu iki ayrı kitabım için, Finans ve Muhasebe konularına yönelik aynı kitap sayfalarından kaynak göstererek, önemli alıntılar yapabildim… Kendi Ticaretini yapan her bir kişinin bu kitabı okuduğunda, neler kazanabileceğini bu satırlarda yazmak, kesinlikle yeterli olamaz… Ticari fikirlerde tam anlamıyla Mucizevi devrimleri yaşanabileceğini en azından kendimdeki değişikliklerden de çok iyi biliyor, sürekli gözlüyor, dostlarıma sürekli tavsiye ediyorum…


Gelişmekte olan tüm Ekonomilerde, daha önce ilk olarak Dağıtıcı Toptancı esnafı vardı, Toptancıların yerini Dist. ve Bayi’lerimiz aldı… Şimdilerde ise, Dist. ve Bayi’lerimizin yerlerini Franchising firmalarımız alıyor… Ancak, artık bu da yetmiyor veya karlı olmadığı için, Franchising firmalarımızın yerini de günümüz iş dünyasında INT. ortamında Network Marketing dağıtım modelleri ( Peki, Network Marketing Ticari model ötesi / SONRASI ne olacak? ONLINE Telepati Dağıtım sistemi geliyor olacak, 2020’li yıllara doğru, şimdiden altyapı hazırlıkları başladı, hızla da geliştiriliyor. INT. ortamında verdiğiniz bir ürün siparişi, sipariş verdiğiniz adrese ışık hızında, anında geliyor olabilecek. Kısaca açıkladığım, şuan fikir olan, ancak hayal olan bu konu gerçekleştiğinde, ticari modellerdeki değişimleri, düşünmekte bile ciddi zorlanabiliyorum… ) almaya başladı… Nedir bu Network Marketing dünyası? Biraz konuyu açalım…


Sizlere, Network Marketing denilen 21. yüzyılın, bir iş ve dağıtım modelinden bahsetmek, son yıllarda bir çok iletişim ortamlarında sürekli gündeme getirilen konuyu paylaşmak ve dikkatinizi çağın gereği olan bu Mucizevi iş modeli üzerinde yoğunlaştırmak istiyorum…

Bir an, şu andaki çalıştığınız iş ortamına, ilk girişten önceki halinizi hatırlamaya çalışalım mı? Nasıl mücadeleler vermiştiniz, öyle değil mi? Zamanınızı ve iş tecrübelerinizi, emeğinizi, bilginizi, becerinizi satıp, ailenizin veya kendinizin, maddi ve manevi geleceğini güvence altına alabilmek için... Peki, aynı iş ortamında kaç yıldır sürekli çalıştınız veya halen çalışmaktasınız? Evet, çalıştık, çalıştık, çalıştık... Halen, aynı iş ortamında çalışıyor ve önemli mücadeleler veriyor olabiliriz, öyle değil mi? Sonunda emeklilik bir gün gelecek ve kapıya dayanacak... Şu an benim gibi emekli olduğunuz halde, mecburen tekrar çalışmak, çalışmak, çalışmak, durumunda kalmak, nasıl bir duygu olabilir, size göre? Başkalarına ( bireysel veya Bayi olarak ) çalışmak, hizmet etmek, çek, senet, tahsilat, müşteri riski, emeklilik riski, rekabet, iş yerindeki kariyer mücadeleleri, trafik, müşteri stresi, v.b. daha bir çok olağan stresler... O kadar çok ki...



İş ortamlarında birçok kişiyi tanıdık. Birçok sanal dostumuz oldu... Kaç kişi iş arkadaşımız olarak şu an yanınızda? Kaç kişi maddi veya manevi kazanç sağlıyor bize veya biz sağlayabiliyoruz, o sanal dostlarımıza?


“Gelecek de, bir gün gelecek...” Şu an sahip olduğumuz işlerimiz ve getirileri, bir gün mutlaka ama mutlaka yok olacak veya çalıştığınız iş yeri durumuna, iş değişikliğinize göre, geliriniz azalıyor da olabilir, öyle değil mi?


Ancak, şunu biliyorum ki, yıllar süren araştırmalarım çok açık ve net. Gerçek işler artık, INT. ortamında ve NETWORK MARKETING çalışma modeliyle gelişiyor... Kişisel veya şirket bazında olabilir, hiç fark etmez. Mevcut işini veya kişisel potansiyelini INT. ortamına taşıyamayan, Network Marketing iş modeliyle, Satışın veya Üretimin içinde olamayan hiç bir kişi veya kurumun artık 5-10 yıl sonra yaşama şansı kalamayacak, olamayacak... Çok acı ama, gerçek bu... Şu an INT. ortamında bir şekilde, TWEETLE, SKYP, WEB, MSN ve E-MAIL iletişimleriyle haberleşebiliyor, ticari ilişkiler kurabiliyoruz... Dünya’nın neresinden olursanız olsun… 10 yıl öncesi, bu tür ticari iletişimlerden bahsedenlere aklından zoru vardır diyebilirdik... Ama şimdi, "30 yıl sonrası için TELE-PATİK yöntemle, Beyinden-Beyine, doğrudan, aracısız da iletişimler olabilecek", ben bu resmi bu günden görebiliyorum dediğimde de, inanıyorum ki birçoğunuz bu satırları okurken, daha bu aşamada bana gülüyor olabilecek... Saçma-salak bir öngörü olduğunu düşünerek… Hiç önemli değil... Ben bu resmi, bu günden görebiliyor ve rahatlıkla hissedebiliyor, başkalarının da görmesini hayal ediyorum. ( Şu an, son yıllarda; Tablet Bilgisayarlar ve GSM cihazlarındaki değişiklik ve gelişmeler, bu tezimi doğrular durumda olduğunu hep birlikte görebiliyoruz, öyle değil mi?)  

O kadar donanımlı ve o kadar kapasiteli iş bilgisi olan genç nesil çalışanlarımız yetişiyor ve arkamızdan geliyor ki... 3-5 yıl sonra, Türkiye genelinde mevcut lise mezunları da yabacı Dili ve INT. bilgileri yoksa iş bulamayacaklar. Hatta şu an mevcut (sahip olabildikleri, yıllardır gelir sağladıkları aktif ) işlerinden bile olabilecekler... ( Çok canlı ve çarpıcı bir örnek vermek istiyorum ki, Bir Arkadaşım yaklaşık 5 yılı aşkın süredir Doğan Grubu bünyesinde çok iyi bilinen araç satış kuruluşu olan www.arabam.com

WEB sitesinin ANKARA temsilcisi olarak, önce satış Temsilcisi, daha sonrasında yönetici pozisyonunda çalışırken, bir anda pat diye, 2011 yılı ortalarında, ne olduysa oldu ve işsiz kalıverdi… Çok normal karşıladım… Kendim de özel sektörde 10 ayrı sektör değiştirerek, kimi zaman işsiz kalmış, kimi zaman da kendim başka bir iş teklifi cazip gelerek, kendim işten ayrılarak, iş değişikliği yaşamıştım… Özgür oğlumun başına gelen siz veya sizin yakın dost ve akrabalarınızı da başına gelebilir, öyle değil mi? ) İş bulsalar da, bu gün birçok Üniversite mezunlarımızda olduğu gibi, hatta benim eşim ING. ve Fransızca bilen Muh. ve İhracat iş tecrübesi olan, geçmiş dönem iş deneyimleri de hiç fena olmayan, ancak bir asgari ücretli düzeyinde gelirli işler öneriliyor ve çalışabiliyor... 


Kalifiye insan sayısı arttıkça, iş bulma, işe girme imkanı gün geçtikçe kısıtlanıyor... Hadi iş bulduk diyelim, gelirler ve sosyal imkanlar da son beş yıldır iyice düşmeye başladı... Özel sektör sahibi dostlarımın durumu, daha da acı. Her an batma, her an yok olma tehlikesiyle karşı-karşıyalar, kendi şirketlerinde... INT. ortamında Dünya genelinde veya iller bazında aynı sektörden rakip firmalar göz açtırmıyor, iletişimler bir tıklama uzaklığı kadar... Bir anlamda işlerinin hem mahkumu, hem de gardiyanı olmuşlar... Farkındalar ama, kopmaları mümkün değil ki... Ellerini vermişler, kollarını bir türlü geri alamıyorlar... Vücutlarını kaptırmamak için, kıyasıya var olabilme savaşı veriyorlar... Siz hiç işçi çalıştırdınız mı? Ayda, yaklaşık 29 ayrı resmi Vergi ödediniz mi? İşçi çalıştıran iş yeri sahipleri çok iyi bilirler... İşlerinin başlarından ayrılamazlar... Ayrılsalar, işleri yürümez, resmen batarlar... Durum o derece vahim... Resmi kurum veya şirketlerde çalışanlar, çok daha şanslı bana göre... ( Kendi işinin sahibi, ticari işletme yetkilileri, KOBİ sahipleri bir anlamda, kendi iş yerlerinin hem gardiyanı, hem de mahkumu olmuş durumdadırlar… Bu gerçeğin farkındalar, ancak farkında oldukları bu gerçeği kendilerine bile itiraf edemiyorlar… Deve kuşu örneği, gövde dışarıda, herkesle birlikte kendisi de gerçeği görüyor, ama baş kısmı kumun altında, asıl gerçek ortada, bütün çıplaklığıyla ortada durup, saklanamıyor, gizlenemiyor… )

Artık, sözün özü; kişisel veya ailesel geleceğinize ne yönden bakarsanız, bakınız, hiç fark etmez... Mademki bu dünyada varız. İnsanca hak ettiğimiz şekilde, kürek mahkumu olmadan yaşamamız gerekiyor... O zaman, şu an mevcut işinizden de ayrılmadan veya işinizi bırakmadan, ara vermeden; minik zaman dilimlerinizi sanal kumbaramızda biriktirip, TV karşısında boş yere zaman harcamak veya öldürmektense, geleceğimiz için çok küçük birim zamanlar ayırıp, geleceğe yatırım amacıyla, ek iş olarak, Network Marketing işimizi nasıl ve ne şekilde geliştirebilir veya kurabiliriz? Rekabetin her alandaki bu çirkin silahlarından nasıl kurtulabiliriz? Kendi özgürlüğümüzü resmen nasıl ilan edebiliriz? Üstelik gelir vergimiz de, bizden bağımsız ödenerek, nasıl dostça, adil ve hakça kazanırız? Etrafımızdaki dostlarımıza nasıl yardımcı ve örnek olabiliriz? Kendi Network Marketing iş modeliyle, kurumsal veya bireysel çalışan, iş amaçlı boru hattımızı kendi banka hesabımıza nasıl yönlendirip, kendi işimizi kurabiliriz? Lütfen bu konuyu vakit geçirmeden çevrenizden araştırınız !...


İster özel şirket sahibi olalım, isterse de çalışan olalım, hiç fark etmez. Lütfen, böyle bir B planı alternatifiniz olsun... Sonra bu B planınız, nasıl olsa asıl işiniz olacak, gelecekteki 3-5 yıl sonunda. Bundan % 100 adım gibi eminim... Network Marketing sistemin, çalışma boyutlarını samimi olarak araştırınız ve çağın gerçeğini bir şekilde kendi gözlerinizle görünüz… ( Yaklaşık 2011 yılı başından bu yana tüm Dünya genelini kasıp, kavurmakta olan Ekonomik Kriz kasırgası çok yakından bildiğimiz, BASIN ve TV aracılığıyla takip ettiğimiz başta 2011 yılı Yunanistan örneği ki, 2003 yılında bir hafta Selanik’te yine Network Marketing iş eğitimi amaçlı kalabildiğimde, o ülkedeki Fiesta’lı refah ve yaşam düzeyini gördüğümde bir an irkilmiş, resmen dumura uğramış olmama karşın, artık gördük ki, geleceğe yönelik çalışmayan, minik pasif zamanlarını değerlendirmeyen tüm toplumlar, yine İtalya, İspanya ve en son Fransa, İngiltere ve en çarpıcı örnekle artık resmen Potaya girdiğini kendilerinin ve Ekonomistlerin de Dünya genelinde tüm haber ajanslarında flaş haber olarak verdikleri bilgi detaylarına göre, Almanya bile resmen ciddi Ekonomik ve Sosyal yönden zor dönemler yaşamakta olduğu gerçeği sürekli bizlerle Dünya Medyası tarafından haber olarak, 2011 yılı sonlarına doğru paylaşılmaktadır…

Şu an Türkiye genelinde tanımadığımız on binlerce, yine dünya genelinde tanımadığımız milyonlarca insan aynı şekilde iş ortamında, birbirlerine ( DAYANIŞMALI TÜKETİCİ GRUPLARI oluşturarak, resmen önceden de bildiğimiz KOOPARATİF örgütlenmesiyle, özel gruplar oluşturarak, bu zamana kadar 30-40 yıl öncesinden bu yana, önceleri nakit daha sonraları Kredi Kartlarımızla ödediğimiz, kendi cebimizden yapabildiğimiz, her tür gıda, elbise, ayakkabı, mobilya, seyahat, akaryakıt, beyaz eşya v.b. zorunlu harcamalarımız karşısında ödediğimiz kendi aktif çalışama iş yaşantımız sonucunda emeğimizin karşılığı elde ettiğimiz nakit kazancımızı götürüp, tüm ihtiyaçlarımızı satın aldık, peşin ödeme yapmamız sonucunda… Peki, bu güne kadar hiç, kasadan nakit olarak, “- Ahmet bey / - Ayşe hanfendi siz bize bu alışverişiniz karşılığında 450 TL. ödediniz, siz bize % 20 oranında 90 TL. kazandırdınız, biz de size geri bu harcamanız ve bizi tercih ettiğiniz için nakit olarak, harcamanız karşılığında % 10 oranında nakit para, buyurunuz 45 TL. size geri iade ediyoruz, lütfen güle-güle harcayınız…” Diyen bir kuruluş, oldu mu? Gördünüz mü? Duydunuz mu? Lütfen kendi kendinize, düşünmenizi istiyoruz ki, bu zaman kadar, her zaman başkalarına nakit kazandırdık… Neden biz peşin ve nakit kazanmıyoruz? Bu güne kadar kazanamadık peki? Hiç düşündünüz mü? İşte artık 20. YY Ticari modeli bu noktada bitiyor ve artık 21. YY. Ticari modeli dönemine girdik, başladık bile… Bundan sonra TÜKETİCİ KRAL dönemi başladı… Ve bu dönemin asıl konusu ÜRETKEN TÜKETİCİ olarak adlandırılmakta, görülmektedir… Kısaca söylemek istediğim… Kendi yaptığımız tüm günlük normal alış-verişimizden, neresi bize NAKİT geri ödeme yapıyorsa, ÜRETKEN TÜKETİCİ anlayışıyla, 21. YY Ticari model anlayışına göre, o iş yeri tercih ediyor olacağız, DAYANIŞMALI TÜKETİCİ GRUPLARI olarak… Lütfen bu konuyu iyi anlamaya ve hissetmeye çalışalım ki, örneklemek gerekirse; ayda 1000 TL zorunlu harcamamızın getirisi olarak, bize 250 veya 300 TL’siniz geri, üstelik nakit olarak peşin iade eden bir iş yerini neden tercih etmeyelim? Neden oradan alış-verişlerimizi yapmayalım? İşte bu konuya dikkat çekmek istiyorum, araştırılmak üzere… ) saygı, sevgi göstererek, yardımcı ve destek oluyorlar, hiç bir şekilde birbirleriyle kıyasıya rekabet etmiyorlar, birbirilerine sürekli maddi ve manevi değerler sunarak, bireysel veya kurumsal kazanıyor ve kazandırıyorlar... Sular yükseldiğinde tüm gemi sahipleri, kolayca birlikte uyum içerisinde kendi gemilerini yüzdürebiliyorlar... Network Marketing sistemlerin içerisinde olan herkes suların yükselmesi ve gemilerin yüzebilmesi için, sistem içerisinde dengeli ve kontrollü bir şekilde, kainatın her yıl yeni baştan devam eden ve kopyalanan Doğa dengesinde olduğu gibi, yok edici kıyasıya rekabet olmadan, sürekli kendi işleri için çalışıyor ve değer üretiyorlar... Üretilebildikleri değer kadar da maddi veya manevi kazançlar elde edebiliyorlar...


Size göre bu tür bir iş modeli olan Network Marketing sistemi araştırmaya değmez mi?
Bana göre mezara kadar değer, hiç kuşkunuz olmasın... Sonuç alıcı başarılı araştırmalar…