Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, TRT
Haber'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Önümüzdeki günlerde önemli bir tedbiri hayata
geçireceklerine dikkati çeken Şimşek, 2008'de vatandaşların dövizle
borçlanmasını yasakladıklarını hatırlattı. KOBİ düzeyindeki firmalara
"İhracatınız varsa dövizle borçlanın" dediklerini dile getiren
Şimşek, "Şimdi büyük şirketlere ilişkin de bir çalışmamız devam ediyor. Bu
da aslında ekonomi literatüründe makroihtiyati bir tedbirdir. Biz ihtiyatlı
gidiyoruz. Bu da önemli riskleri azaltacak." diye konuştu.
Türkiye'nin hem reform yaptığını hem reel ekonomide güçlü
bir performansı bulunduğunu hem de tedbiri elden bırakmadığını ifade eden
Şimşek, bu şekilde devam edilirse eskiden olduğu gibi bundan sonra da her türlü
şoka karşı yüksek direnç gösterileceğini belirtti.
Şimşek, şirketlerin döviz borçlu olmalarının zaman zaman
dışarıdaki en ufak haberi bile Türkiye piyasa fiyatlamalarına çok olumsuz
yansıttığını belirterek, "Firmalarımız zamanında döviz borcu
biriktirmişler, döviz geliri olmayınca panikliyorlar. Biz bu sistemi köklü bir
şekilde çözüme kavuşturuyoruz. Bu düzenlemeye ciddi itirazlar da var. Çünkü
herkes kendi ölçeğinde düşünüyor, 'dövizle borçlanmak daha ucuz' diyorlar,
doğru değil. Türk lirası ile borçlanmak 2013'ten beri daha avantajlı. Reel
sektörün işi üretmek, yatırım yapmak. Onlara söylüyorum, 'Sizin işiniz döviz
piyasalarında oynamak, ona ilişkin tahminlerde bulunmak değil ki sizin
geliriniz hangi para cinsindense borçlanmanız da aynı para cinsinden olsun' bu
kadar basit." ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar büyük şirketler için risklerini yönetebileceklerini
düşündüklerini ancak başaramadıklarını gördüklerini dile getiren Şimşek, bunun
için devreye girdiklerini söyledi.
"Şu anda 2 bin 118 büyük şirkete ilişkin veriler toplanıyor"
Şimşek, özel sektörün tabii ki borçlanacağını, yatırım
yapacağını ancak bunu kendi kaynağıyla ya da sermaye piyasalarına, borsaya
açılarak yapabiliyorsa ideal olduğunu dile getirdi.
Borçlanmanın şirketin geliri hangi para cinsindense o para
cinsiyle ve mümkünse uzun vadeli ve sabit faizli yapılması gerektiğinin altını
çizen Şimşek, "Biz bunları söyleyince, sanki Türkiye büyük bir fırtına ile
karşı karşıya gibi anlatılıyor. Dünyada sorunlar var, Türkiye'nin de
kırılganlıkları var. Ama biz şimdi bunları nasıl yönetebiliriz, bilmiyoruz
gelip gelmeyeceğini ama potansiyel gelebilecek şoklara karşı nasıl
hazırlanıyoruz önemli olan odur." değerlendirmelerinde bulundu.
Şimşek, şirketlerin dövizle borçlanmasına sınırlama
tedbirine ilişkin "Yasal altyapıyı biz hazırladık. Şu anda Merkez
Bankasının yetkisi var. Dolayısıyla Merkez Bankası ve Hazine ekip olarak
hazırlanıyoruz. Şu anda 2 bin 118 büyük şirkete ilişkin veriler toplanıyor.
Bunlar toplam döviz borcunun yüzde 84'üne tekabül ediyor. Bunlara ilişkin
analiz ve değerlendirme devam ediyor. " şeklinde konuştu.
"Enflasyonun yüksek seyrettiği yerde büyüme olmaz"
Şimşek, enflasyonun kontrol altına alınması, fiyat
istikrarının sağlanmasının Türkiye'nin olmazsa olmazları arasında yer aldığına
dikkati çekerek, enflasyonun yüksek seyrettiği yerde büyümenin olmayacağını
vurguladı.
Gerek Gıda Komitesi gerek Merkez Bankası olarak yakın döneme
kadar birçok adım attıklarının altını çizen Şimşek, enflasyonun sabit gelirliyi
vurduğunu dolayısıyla öncelikle tek haneye arkasından da ideal olarak kalıcı
bir şekilde yüzde 5'in altına çekilmesi gerektiğini vurguladı.
"Türkiye 2010-2017 döneminde ortalama yüzde 6,7 büyüdü"
Bütün bunlara rağmen Türkiye'nin şoklara karşı büyük bir
dayanaklılık gösterdiğini anlatan Şimşek, Türkiye'nin başına gelen bütün
felaketlere rağmen 2010-2017 döneminde ortalama yüzde 6,7 büyüdüğünü, bunun,
Çin ve Hindistan'dan sonra dünyada en iyi büyüme oranı olduğunu kaydetti.
Şimşek, sıkıntıların en çok yansıdığı alanın liradaki değer
kaybı ve kur olduğunu ifade ederek, gelişmelerin kalıcı, uzun vadeli kaynak
akışını olumsuz etkilediğini, bunun kura yansıdığını kaydetti. Jeopolitik
gelişmelere değinen Şimşek, şöyle devam etti:
"Türkiye için en kötüsü inşallah geride kaldı,
Suriye'de (Afrin) kontrolü elimize aldık. Türkiye'ye karşı, yaşamsal tehditlere
karşı çok güçlü bir mücadele ortaya koyduk. Davamız meşru ve haklı, dünya bunu
görüyor, görmek zorunda. Suriye'de göreceli bir istikrar Türkiye'yi gerçekten
olumlu etkiler. Irak'ta şu anda göreceli bir istikrar var. Irak'tan tehdit,
terör anlamında artık oldukça düşük düzeyde. Bütün bunlar, jeopolitik risklerde
azalma Türkiye'ye olumlu yansıyacaktır. İkincisi lirada uzun bir süredir devam
eden değer kaybı Türkiye'yi rekabetçi kılmıştır. Türkiye daha rekabetçidir.
Üçüncüsü biz şimdi reform yapıyoruz. Tehditler azaldıkça, Türkiye hızla
normalleşmeyi tamamlayacaktır. Türkiye'de büyüme, istihdam, dinamizm var. Bütün
bunlar eninde sonunda, reel ekonomideki bu başarı, tabii ki finansal sektörde
de takdir edilecektir."
Kısa vadede iniş çıkışların önemli ölçüde dışarıdaki
gelişmelere ilişkin tedirginliği yansıttığına dikkati çeken Şimşek, örneğin
Fed'in faiz artıracağı zaman bütün gelişmekte olan ülkelere de olumsuz
yansıdığını ifade etti.
Türkiye büyümede ve istihdam oluşturmada başarılı
Arjantin'de düzenlenen G20 toplantısında küresel ekonomiyi
değerlendirdiklerini anlatan Şimşek, küresel ekonominin kısa vadede iyi
gittiğini, orta uzun vadede dünya ekonomisinin karşı karşıya olduğu bazı
sorunlar bulunduğundan bahsettiğini söyledi.
Bu sorunların en önemlilerinden birinin dünyada aşırı
borçluluk olduğuna işaret eden Şimşek, şunları kaydetti:
"Küresel ekonomi kısa vadede şu anda iyi, ekonomi iyi
gidiyor, ticaret, büyüme, istihdam artıyor fakat bu ilanihaye devam
etmeyebilir. 'Biz her zaman şoklara, strese karşı hazırlıklı olmalıyız' dedim.
Benim maksadım Türkiye'ye özgü bir sorun geliyor, ona hazırlanın anlamında
değil. Dünya ekonomisini tartıştık, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu
sorunlar var. Bunları küresel düzeyde yönetmek için G20 çabalıyor. Türkiye
olarak biz bünyemizi nasıl daha sağlam tutarız, şoklara karşı nasıl daha
dayanıklı oluruz, türünden bir genel çerçeve çizdim. Bu çerçevede de özellikle
sermaye piyasalarının gelişmesinin önemli olduğunu, bundan sonraki dönemde borç
yerine eğer mümkünse daha çok ortak alınması, halka açılınmasını, sermaye
piyasalarına daha yoğun bir şekilde gidilmesini önerdim. Bunu belli kesimler
cımbızlayarak, sanki Türkiye'ye büyük bir fırtına geliyor, bir sorun varmış
gibi sunmaya çalıştılar. Bu klasik zaten, her zaman karşılaştığımız
durumlar."
Türkiye'nin yaşadığı şokların ister istemez fiyatlara,
faizlere, risk primine, kura yansıdığını belirten Şimşek, ülkenin bünyesinin
sağlam olduğunu vurguladı. Şimşek, "Evet dönem dönem dışarıdan veya
içeriden birtakım stresler, şoklar yaşanabiliyor. Bu şoklara en iyi cevap
zamanında yapılacak reformlardır, şoklara karşı dayanıklılığı artırmaktır. Bunu
önermek, bunu söylemek, Türkiye, büyük bir sorunla karşı karşıya anlamına
gelmez." dedi.
Türkiye'nin ekonomide çok iyi giden tarafları kadar
sıkıntılı, kırılgan olduğu tarafları da bulunduğuna dikkati çeken Şimşek,
Türkiye'nin büyümede, istihdam oluşturmada çok başarılı olduğunu söyledi.
"Dijital ekonominin vergilendirilmesi ve istihdamın geleceği
tartışıldı
Şimşek, reel ekonominin çok iyi gittiğini belirterek, kur
şokları nedeniyle kısmen enflasyonda, kısmen de cari açıkta sorunların
bulunduğunu, bunları çözmek için de yoğun bir çaba içerisinde olduklarını
vurguladı.
Küresel ekonominin önündeki orta uzun vadeli
"korumacılık, artan borçluluk ve yaşlanan nüfus" gibi riskler
bulunduğunu anlatan Şimşek, dünya liderlerinin bir araya gelip, doğru bir
şekilde, doğru politikaları iş birliğiyle uygulamaya koyması halinde sorunların
atlatılacağını söyledi.
Şimşek, "Ama aksine şu anda ABD yönetiminin yaptığı
gibi korumacılıkta birtakım piyasa mekanizmasını, kurala dayalı küresel ticaret
sistemini tıkamaya başlarsanız, o zaman sorunlar büyür." dedi.
Dijital ekonomik faaliyetlerde yeni bir vergilendirme
sistemine ihtiyaç olduğunu anlatan Şimşek, G20'de bunun ve istihdamın geleceğinin
tartışıldığını söyledi.
"Reel sektör için dijital yol haritası hazırladık"
Yapay zeka ve 4. Sanayi Devrimi'ne nasıl hazırlanılacağının
önemli olduğunu dile getiren Şimşek, burada eğitimin, becerilerin ön plana
çıktığını ifade etti.
Şimşek, "Biz 4. Sanayi Devrimi'nden bırakın olumsuz
etkilenmeyi, bunu fırsata dönüştürürüz. Türkiye olarak bunun çalışmasını
yapıyoruz. Reel sektör için bir dijital yol haritası hazırladık, yakında
açıklayacağız. Eğitim sistemini köklü bir şekilde gözden geçiriyoruz. bunların
hepsi 4. Sanayi Devrimi'ne hazırlık anlamında. Ar-Ge'ye yoğunlaşıyoruz. G20'de
biz bunu da tartıştık." diye konuştu.
Altın tahvilinde ikinci tur başlıyor
Bankacılık sektörünün sermaye yapısının güçlü, aktif
kalitesinin yüksek olduğunu anlatan Şimşek, "Sırtımızı sadece bankacılık
sistemine dayayarak gidemeyiz. O nedenle dikkat ederseniz son 2 yıldır
sigortacılık sistemini, bireysel emeklilik sistemini nasıl geliştiririz diye
çalışmalar yapıyoruz. Altın tahvil ihracına başlıyoruz, arkasında Hazine var.
Devletin bankası alıyor, topluyor. Altınlar evde atıl duracağına devlet, 'getir
bana emanet et, istediğin zaman sana emanetini geri veririm ama bu arada da
nemalansın altın cinsinden bir getiri, bir kar elde et' diyor."