İş kurmak isteyen girişimcilere öneriler
FRANCHISE pazarı adeta altın yılını yaşıyor. 2016’da
franchise veren şirketler adeta yatırımcıların hücumuna uğradı. Kendi işini
kurmak isteyenlerin dışında inşaatçı, tekstilci, kuyumcu ve sanayiciler
franchise veren markalara yatırım yaptı. Örneğin, bu yıl düzenlenen “Bayim Olur
Musun Franchising ve Markalı Bayilik Fuarı” katılımcı ve ziyaretçi açısından
rekor kırdı. Öyle ki fuar kendi alanında dünya dördüncülüğüne yükseldi. Girişim
uzmanlarına göre 2017’te franchise pazarı büyümesini sürdürecek.
Ulusal Franchise Derneği (UFRAD) verilerine göre, halen
Türkiye’de 2 bine yakın zincir mağaza ve bunlara ait 50 bin civarında şube
franchising sistemini kullanıyor. UFRAD verilerine göre, franchise veren marka
sayısı ise bin 471.
Franchising sisteminin gelişiminden yola çıkarak 2017’te
büyüme potansiyeli yüksek ve girişimcilere cazip bir iş imkanı yaratacak
alanları araştırdık, işte ayrıntılar…
FAST-FOOD İLE BAŞLADI
Franchise Türkiye’de 1985’te McDonald’s, Turyap ve Sağra
Special girişimleriyle başladı. Önceleri yabancılar çoğunluktaydı. Zamanla yerli
girişimciler işi öğrendiler. Aslında franchise tüm dünyada benzer bir gelişim
süreci izledi. 1980’lerde ilk önce yabancılar geldi. O zamanlar garip fikirler
bile iş yaptı. Hepimiz hayranlıkla izledik ve tükettik. 1990-91 Körfez Krizi
döneminde yaşanan ekonomik durgunluk yabancıların Türkiye’deki etkisini
azalttı. Ancak bu dönemi yerli markalarımız fırsata dönüştürdü. Yabancıların
çekildiği bir anda yerli girişimcilerimiz muazzam bir atak gerçekleştirdi.
1990’larda lahmacundan pideye, giyimden mobilyaya her alanda
yerli zincirler ortaya çıktı. Bu dönemde tüketiminde artmaya başlamıştı.
Gelişen sektörlerde franchise adeta sihirli bir formül gibi görüldü. Esas büyük
sıçrama 2000’lerde başladı. Bu dönemde enflasyon tek haneye inince yatırım
patlaması yaşandı. AVM’ler açıldıkça zincirler büyüdü. Tüketici markalara
yöneldi. İşte bu dönemde girişimciler franchise almak için sıraya girdiler. Az
sayıda firma bu dönemde hakimiyetini güçlendirmeyi başardı. Ancak birçok yeni
marka bilinçsizce zincirleşme çabasına girişti. 2008 global ekonomi kriziyle bu
dönem kapandı. 2010’larda ise yerli zincirlerin dünyaya açılması çok hızlandı.
Türk dizileri ve AVM’leri markalarımızı bölge ülkelerine tanıttı. Dünya pazarı
Türk zincirlerini keşfetti.
Pazarı yabancı markalar değil, asıl onların sistemleri
büyüttü. Örneğin Wendy’s dünyada Burger King ile eşdeğer bir marka. Ancak
Türkiye’de altyapısını kuran, yatırımını yapan Burger King çok büyüdü. Wendy’s
ise sadece franchise sattı. Büyüyemedi, çekildi.
Benzer durumlar yerli markalar için de geçerli.
Örneğin, köfte denilince İnegöl, Akçaabat ve Tekirdağ ilk
akla gelen yerler o güne kadar köftesi ulusal düzeyde bilinmeyen Akhisar’dan
çıkan Köfteci Ramiz’in öncülüğünde Türkiye’nin her köşesini köfte restoranları
sardı. Köfteci Ramiz zincirleş-mede çok atak davrandı. Kendi alanında ilklere
imza attı. Örnekleri çoğaltmak mümkün…Bursa’nm iskenderi meşhurdur. Ancak
Ankaralı HD Grup ve İzmirli Baydöner İskender konusunda rakipleriyle arayı
açtılar.
FRANCHİSE KOÇU UYARIYOR
Türkiye’nin ilk franchise koçu, UFRAD Genel Sekreteri aynı
zamanda danışmanlık şirketi Franc-hise&More’un kurucusu Osman Bilge,
“Başarılı olanların farkı üründe değil, en önemli şey işletme tekniklerinde.
Yeni dönemde tüketici markalara giderek daha fazla yöneliyor. Bu da zincirleri
büyütecek. Ürünü iyi olan değil, franchise tekniklerini iyi kullanan pazara
hakim olacak. On yıl sonra pazarda sadece zincirler kalacak” diyor.
Franchise, aslında markaya yapılan yatırım demek. Gelişme ve
büyüme döneminde franchise verirken kazandığınızdan fazlasını sisteminizi
geliştirmek için harcamalısmız. Altyapısı olmadan franchise verip para alan
şirketlerin balon gibi büyüyünce patladıkları çok sık görülen bir durum.
“Franchise işindeki başlıca sorunlardan biri de moda işlerin
peşine düşmektir” diyen Bilge, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yurtdışına her
giden yeni bir şey görüp alıp getiriyor. Üstelik bunu sırf yeni diye yapıyor.
Başka bir kültürde çok tutuyor diye burada da tutmasını bekliyor. İyice
incelemeden, seçilme ve tüketilme nedenlerini anlamadan kuranların işi şansa
kalıyor. Çoğunlukla da ‘moda’ gibi bir dönem ilgi uyandırıyor. Sonra da
kaybolup gidiyorlar.” Bilge, franchise alacak girişimcileri çok dikkatli
araştırma yapmaları konusunda uyarıyor.
YEME İÇME BİR NUMARA
Franchising sisteminin büyümesinde en önemli etkenlerden
biri de Türkiye’deki alışveriş merkezlerinin (AVM) sayısındaki artış oldu.
Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Demeği (AYD) ile Akademetre Research tarafından
hazırlanan AVM Endeksi’nin Ekim 2014 ayı sonuçlarına göre, ciro endeksi 2013
Ekim ayına göre yüzdel.7 yükselerek 3 puanlık artış kaydetti.
AVM’lerdeki kiralanabilir alan yani metrekare başına düşen
cirolar Ekim 2014’te bir önceki yılın aynı ayma göre 3 puan yükselerek
verimlilik metrekare başına 697 TL’ye ulaştı. Verimlilik, İstanbul’da 793 TL,
Anadolu’da ise 632 TL olarak gerçekleşti.
Ekim 2014’te bir önceki yılın ekim ayma göre en yüksek ciro
artışı yüzde 7 ile yiyecek kategorisinde gerçekleşti. Aynı dönemde AVM’lerdeki
diğer alanların (yapı market, mobilya, ev tekstili, hediyelik eşya, oyuncak,
sinema, kişisel bakım ve kozmetik, kuyum, hobi, pet shop, terzi ve ayakkabı
tamir servisleri, döviz bürosu, kuru temizleme, eczane) ciroları yüzde 6, genel
alan ciroları yüzde 2, giyim kategorisi ciroları yüzde 2 artış kaydederken, ayakkabı-çanta
kategorisi ciroları yüzde 4, teknoloji ciroları yüzde 10 ve hipermarket
ciroları da yüzde 14 düşüş kaydetti.
BU ALANLARA DİKKAT!…
KAFEDE KONSEPT YARIŞI
Yerli yabancı birçok markanın rekabet ettiği kafe pazarında
konsept yarışı var. Farklı konseptleriyle rakiplerinin arasından sıyrılmaya
çalışan markalar, franchising sistemiyle tüm Türkiye’de şubeleşiyor. Çok değil
5-10 yıl öncesine kadar Türkiye’de rahat, konforlu ve belli bir standart
kaliteyi yakalamış kafelerin sayısı son derece sınırlıydı. Şimdi sadece
büyükşehirlerde değil Anadolu’nun il ve ilçelerinde de şık, konforlu ve zengin
ürün çeşitleriyle müşterilerinin beğenisi kazanmış çok sayıda kafe görmeniz
mümkün. “Şimdi dönem kafelerin dönemi” diyen girişim uzmanları kafelerin artık
birer sosyalleşme mekanı haline dönüştüğüne dikkat çekiyor.
ELEKTRONİKTE FIRSAT VAR
Tüketici elektroniği yüksek potansiyel sahip bir pazar
olarak gösteriliyor. 2013’te dünyada durgunluk yaşanırken, Türkiye’de artan
gelir oram, genç nüfusa sahip olmamız ve yeni teknolojilere yönelik talep
sektörün performansını arttırdı. 2014 için GFK’nın tahminine göre, Türkiye’de
tüketici elektroniği pazarındaki büyüme beklentisi yüzde 8 seviyesinde. Görüntü
sistemleri, telekom ve bilgi teknolojileri gibi üç ana kategorideki beklenti
ise daha yüksek. Bu alanlardaki büyüme tahmini yüzde 17 seviyelerinin görüleceği
yönünde. Türkiye’deki tüketicilerin yeni teknolojilere olan ilgisini göz önüne
alırsak pazarın cazibesinin giderek arttığını görmek zor değil. Pazardaki
şirketler adeta satış rekorları kırıyor. Örneğin, Samsung Türkiye, ciro
açısından firmanın faaliyet gösterdiği 80 ülke arasında 12’nci sıraya yükseldi.
Turk-cell’in mağazalarına yılda yaklaşık 250 milyon ziyaretçi geliyor. Teknosa
bu yıl mağazacılık konusunda 60 milyon TL’lik yatırım yapma kararı aldı.
ÇOCUK PAZARI
Oyuncak pazarında dönem dönem ithalat la ilgili sorunlar
yaşansa da büyüme trendi hızlanarak devam ediyor. Türkiye nüfusunun yüzde
29’unun 12 yaşın altında olması da oyuncak pazarındaki büyüme potansiyelinin ne
kadar yüksek olduğunu gösteriyor.
Sektör temsilcilerine göre, önümüzdeki dönemde oyuncak
pazarında faaliyet gösteren zincir mağazaların sayısı artacak. Bunda yeni
açılan alışveriş merkezlerinin etkisi çok fazla. Diğer yandan, tüketicinin
bilinç düzeyine bağlı olarak markalı ürünlere ilgi her geçen gün artıyor.
Sağlık, güvenlik gibi nedenlerle markalı ürünleri tercih eden tüketici
sayısının artması oyuncak pazarına ivme kazandırıyor.
HER DÖNEM POPÜLER
Türkiye’nin hemen her bölgesindeki yeni projeler talebe
yetişemiyor. Emlak fiyatları azalacağına artıyor, işte gayrimenkul pazarındaki
bu muazzam büyüme markalı emlakçıları harekete geçirdi Yoğun konut arzına
rağmen talep azalmıyor, aksine artıyor. Gayrimenkul pazarındaki bu muazzam
büyüme emlakçılarmın yüzünü güldürüyor.
GELENEKSEL LEZZET
Ünlü börekçiler Türkiye genelinde franchising sistemiyle
yeni şubeler açıyor. Aralarında isim hakkı bedeli almayan markalar da var.
Börek, unlu mamuller, kahvaltı, rahat ve çekici bir ambiyans… Başarının sırrı,
bunlar arasında kurulacak ince dengede. Ürün ve hizmet kapsamını genişleterek
klasik mahalle börekçisi geleneğini yıktılar. Franchise ya da bayilik
sistemlerini kurup zincir marka haline geldiler. Aralarında şube sayısı 100’ü
geçenler var. Hepsi de tek bir merkezde hijyenik koşullarda üretim yapıyor. Bu
sayede standart kaliteyi yakalayıp müşteri memnuniyetini en üst düzeyde
tutuyorlar.
OTO BAKIM ZİNCİRLERİ
Türkiye’de büyüme potansiyeli yüksek pazarlardan biri de oto
bakım ve koruma sistemleri. Bunda son yıllarda cazip krediler ve uygun ödeme
koşulları sayesinde otomobil satışlarındaki artışın etkili olduğunu sanırız
belirtmeye gerek yok. Bir otomobilin ortalama 15 günde bir yıkandığını, tam teşekküllü
bir yıkama işleminin de ortalama 10 dolar civarında olduğunu düşündüğümüzde
ortaya milyar dolarlık rakamlara ulaşan bir pazar çıkıyor. Oto bakım ve koruma
hizmeti sunan firmalar, artan talep üzerine yeni şubeler açmaya başladı.
Şimdiye kadar büyük şehirlerle sınırlı kalan bayilik çalışmaları artık Anadolu
il ve ilçelerine yayılıyor.
GIDA PAZARI ÇOK DİNAMİK
Dışarıda yeme içme alışkanlığı her geçen gün güçleniyor.
Dışarıda yemek artık lüks değil bir ihtiyaç olarak kabul ediliyor ve bir
sosyalleşme aracı olarak görülüyor. İstanbul’da haftada üç gün dışarıda yemek
yiyen nüfus, diğer şehirlere göre bir hayli yüksek. Türkiye’de restoran
pazarının yıllık cirosunun 7 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Oysa bu rakam sadece New York’ta 21 milyar dolar. Evet, henüz yolun başındayız.
Ancak bu alanda muazzam bir büyüme potansiyeli var. Örneğin, yakm zamana kadar
en geleneksel yemek çeşitlerimizden birisi olan dönerin fast-food sektöründe
layıkıyla değerlendirildiğini söylemek mümkün değildi. Oysa şimdi öyle değil.
Hijyen koşullarına uygun bir şekilde döner hazırlayan ve bunları konforlu, şık
restoranlarda sunan markalarımız var. Diğer yandan Anadolu markaları, ulusal
pazara çıkmak için deyim yerindeyse kolları sıvamış durumda.
STANTLAR AVM’LERİN GÖZDESİ
AVM’ler küçük yatırımcılar için fırsatlarla dolu. Son
dönemde özellikle stant ya da kiosk yatırımları oldukça popüler hale geldi.
Çünkü yatırım maliyetleri, kira ve personel giderleri mağazalara göre çok daha
küçük. Ayrıca iyi bir lokasyonda açılan stantlar oldukça yüksek cirolar elde
ediyor. Evet, yakm zamana kadar AVM’lerin gözden ırak köşelerinde kendilerine yer
bulabilen stantlar şimdi altın dönemini yaşıyorlar. AVM’lerde stant açıp
istikrarlı bir şekilde büyüyen markaların sayısı giderek artıyor. Bunlar
arasında franchising ya da bayilik sistemiyle Türkiye geneline yayılmayı
başaran firmalar da var. Cadde konseptiyle başlayıp daha sonra AVM’lere özel
stant geliştirip markasını bu şekilde büyüten şirketlere rastlamak da mümkün.
Tek stantla yola çıkıp şimdi Türkiye genelinde şubeleri olan markaların sayısı
giderek artıyor. Artık birçoğu franchise ya da bayilik veriyor.
SPOR MERKEZLERİ
Spor 10-15 yıl öncesine kadar sadece meraklısının
ilgilendiği bir alandı. Ancak günümüzde bu durum tamamen değişti. Hareketsiz
bir yaşam süren ofis çalışanlarından ev hanımlarına, gençlerden yaşlılara,
toplumun çok büyük bir kesiminde spor faaliyetleri hızla yayılıyor. Özellikle
şehirde yaşayan, çalışan, görünümüne özen gösteren kadınların spor
aktivitele-rine ilgileri çok fazla. işte bu talebi karşılamak üzere ‘kadınlara
özel spor salonları’nın sayısı sürekli artıyor.
Bu merkezlerin kurulum maliyeti sanıldığı kadar yüksek
değil. Hatta kendini kanıtlamış yerli ve yabancı zincirlerden franchise
alındığı takdirde hem risk azalıyor hem de birçok konuda destek sağlanıyor.
Kadınlara özel spor merkezlerinde uygulanan programlar birbirine benzer
özelliklere sahip. Bu tarz salonlarda 30 dakikada günlük spor ihtiyacınız
karşılayacak bir program sunuluyor.
HÂLÂ BAKİR BİR PAZAR
Hizmet kalitesini artıran, evlere servis yapabilen markalı
kuru temizleme şirketlerine ilgi artıyor. Çalışan kadın sayısındaki artış,
gelir seviyesinin yükselmesi ve farklı kumaş türlerinin hassas etiket
talimatları müşteri potansiyelini artırdı.
Sadece İstanbul’da kuru temizleme hizmeti veren 3 bin
civarında işletme olduğu tahmin ediliyor. Türkiye genelinde baktığımızda ise bu
rakam 8 bine yaklaşıyor. Ancak, kısa sürede ürün teslimatı yapabilen, yüksek
müşteri memnuniyetine sahip, modern ve çevre dostu kuru temizleme anlayışıyla
hizmet veren firmaların sayısı son derece sınırlı. Kuru temizleme pazarı, eski
teknoloji ve yöntemleri bir kenara bırakıp modern makine ve teknolojilerle
hizmet veren birkaç markanın öncülüğünde yeniden şekilleniyor. Müşterilerinin
negatif bakış açılarını değiştiren bu yeni nesil kuru temizleme şirketlerinin
yüksek performansları sayesinde pazar adım adım büyüyor. Sektör temsilcilerine
göre kuru temizleme pazarı yüksek bir büyüme trendi yakaladı.
ÇAY EVLERİ İLGİ GÖRÜYOR
ister evde olsun isterse işte en çok tüketilen içeceklerin
başında çay geliyor. Buna rağmen sadece çay satan ya da çay çeşitlerini ön
plana çıkaran kafe-ler ülkemizde bir türlü gelişmedi. Ancak şimdilerde yeni
yayılan çay kafeleri bu durumu tersine çevirecek gibi. Evet, Türkiye’de ilk kez
zincir çay kafelerin sayıları artıyor. Demleme çay, bitki çayları ve benzeri
ürünleri ön plana çıkaran bu yeni kon septler şu sıralar çok popüler.
MOBİLYADA YENİ DÖNEM
Son beş yılda büyük bir dönüşüm yaşayan mobilya pazarının
öncü markaları yeni mağazalar açarak büyümeye devam ediyor. Mobilya Türkiye’nin
en dinamik sektörlerinden biri. Üstelik dünya ile rekabet edebilir bir seviyeye
ulaştı. Türk mobilya sektörü üretim ve satış anlamında dünyada 19’uncu sırada.
Türkiye’nin hemen hemen her ilinde mobilya üreten irili ufaklı üretim tesisleri
var. Ancak bu sektörde markalaşmış firma sayısı oldukça sınırlı. Buna rağmen
firmalar kurdukları devasa üretim tesisleriyle çok büyük satış rakamlarına
ulaşmayı başardılar. Şimdi de sürekli yeni mağaza açarak rekabette bir adım öne
geçmeyi hedefliyorlar. Üretici firmalar yeni mağazalarının neredeyse tamamını
franchising ya da bayilik sistemleriyle açmayı tercih ediyor.
PİDECİLER ŞUBELEŞİYOR
Ünlü pideciler ilk kez franchise veriyor. Geleneksel
yöntemlerle ürettikleri lezzetli pideleri franchise altyapısı kurarak geniş
kitlelere ulaştırmak için hazırlık yapıyorlar. Cadde restoranı açan da var,
fast-food sistemi kuran da. Samsun’un meşhur pidesiyle müthiş bir büyüme hızı
yakalayan Sampi bu işin öncüsü konumunda. Firmanın bu başarısının izinde
yürüyen birçok ünlü pideci şu sıralar Türkiye genelinde yeni şubeler açma yarışı
içinde. Aralarında ilk kez franchise verenler dikkat çekiyor. Bu arada Samsun,
Trabzon, Ankara ve İzmir’de faaliyet gösteren, ünlü ancak şimdiye kadar
bulundukları yerlerin dışına çıkmamış yerel markalardan ulusal pazara çıkmaya
hazırlananlar da var.
Girişim uzmanlarına göre, pidenin fast-food ürünü olarak
birçok avantajı var. Örneğin, hamur işi olduğu için maliyeti düşük, içinin
malzemesi kolayca değişip sınırsız çeşit yaratılabiliyor, kişiye özel ve taze
pişirilip servis edilebiliyor. Paket servise uygun ve dondurulup yeniden
ısıtılabiliyor.
KAHVEDE POTANSİYEL YÜKSEK
Türk insanı klasik Türk kahvesi ve ‘neskafe’ dışındaki
tatlarla 1999 yılında Türkiye’ye giren Gloria Jean’s Coffees sayesinde tanıştı.
Ardından Kuveytli Shaya Grubu bünyesindeki Starbucks ve FinlandiyalI Robert’s
Coffee pazara girdi. Sonra da diğer yabancı markalar sökün etti. Bunlara
zamanla yerli girişimciler de katıldı. Örneğin Kahve Dünyası gibi ciddi
rakipler çıktı. Son dönemde bazı yabancı markalar Türkiye pazarından
çekilirken, bazılarının ise ortaklık yoluyla finansal yapılarını güçlendirdiği
gözleniyor.
Bu tür mekanlar insanlar için kahve içmenin yanı sıra
sosyalleşme ortamlarına da dönüştü. Konforlu ve sıcak bir ortam sunan kafeler
buluşma, sohbet etme, kitap-gazete okuma yerleri haline geldi. Bilgisayarını
alıp kahve zincirlerinin kablosuz internet hizmetinden yararlananların sayısı
da oldukça fazla…