![]() |
Tamer Ashraf |
Bu yazıyı kaleme alma sebebim, içerik yönetimi konusunda
freelance destek verdiğim markalardan birinin oldukça sağlam adımlarla
ilerlemesine rağmen sosyal medyada aynı başarıyı gösteremiyor olmasıdır. Destek
verdiğim bu markanın davranışlarından yola çıkarak aynı hataya düşen başka
markalar da keşfettim. Gördüm ki bu ölümcül bir hata! İyi bir iş yapmak
isterken, marka itibarına zarar vermek veya maddi kaynaklarımızı işe yaramaz
bir çalışmayla israf etmek doğru olmasa gerek. Şimdi bu hatalar üzerinden giderek,
asıl olması gerekeni belirtelim.
Peki, sosyal medyayı yanlış kullanan markaların hataları
nelerdi?
1- Herhangi bir içerik planlaması yapmamak
Arkadaşlar, planlamanın önemini bu yazı altında tartışmamız
gereksiz olur diye düşünüyorum. Elbette, planlama olmadan başarı yalnızca
tesadüf olur. Şansa inananlardan değilseniz, sosyal medya içerik planlaması
yapmadan iyi bir iş çıkarabileceğinize de inanmamalısınız.
İyi bir içerik planlaması için gerekli tüm öğeleri bir araya
getirmeye çalışın. Ben söyleyeyim mi? Çok basit:
Bir adet excel tablosu,
Bir adet içerik yazarı (markanızın yazılı iletişim ve içerik
yayın kanallarını yöneten, haliyle pazarlama becerisi olan bir yazardan söz
ediyorum),
Bir adet görsel tasarımcı (Görsellerin sosyal medya
etkileşimi için ne kadar önemli olduğunu biliyor olmalısınız).
İçerik yöneticiniz haftalık veya aylık sosyal medya içerik
planlamasını excel üzerinde yapar. Excel tablosunda hangi gün, hangi
kompozisyonun paylaşılacağını açıklar. Çeşitli kurgular yapar ve bu kurgularda
kullanılacak metinleri belirtir. Görsel tasarımcınız ise bu tabloya bakar ve
istenilen görsellerin hazırlanmasını sağlar. Ardından içerik yöneticiniz veya
sosyal medya hesaplarınızla ilgilenen kişi bu kompozisyonların, tablodaki
tarihlere uygun şekilde paylaşılmasını sağlar.
Sosyal medya içerik planlamasında periyodik tekrar eden
içerik türleri (kategoriler) oluşturmak etkilidir. Örneğin haftada 7 paylaşım
yapılıyorsa bu paylaşımların ne türden paylaşımlar olacağı da planlamanın bir
parçasıdır.
Örnek:
Haftada en az bir kez blog yazılarımıza çağıran paylaşım,
Haftada x kez hedef kitlemizin ilgilenebileceği sosyal
sorumluluk mesajı,
Haftada y kez ilginç bilgiler,
Haftada z kez abc konulu paylaşım…
Bu kategoriler tamamen örnek olması içindir. İlla bu tür
paylaşımlar yapın demiyorum ancak ne tür paylaşımların yapılacağı hakkında
sınırları belirlenmiş kurallar oluşturun demek istiyorum. Bu sınırlar, vakti
zamanı geldiğinde parlak bir fikir ile yeniden esnetilebilir.
2- #Hashtag bombardımanına tutmak
Blog yazılarında hedeflediği anahtar kelimeyi tekrar
etmekten yazının anlam ve bütünlüğünü bozan yüzlerce yazar gördüm. Tam buna
gözüm alışmıştı ki o da nesi? Benzer bir çılgınlık sosyal medyada türedi.
Yaptığı paylaşımın herkes tarafından görülmesini isteyen markalar sosyal medya
için anahtar kelime görevi gören hashtagleri tüm bonkörlüğüyle kullanmaya
başladı. Ortaya ise “ben bir reklamım” diye bağıran sosyal medya paylaşımları
çıktı.
Bunu yapmayın. Bir paylaşımda 10 tane hashtag kullanmak tüm
kompozisyonu tek hata ile hiç etmek demektir. Benim önerim, mesajın sonuna
gelecek şekilde maksimum 3 adet hashtag kullanılmasıdır. Daha iyi bir öneri
isterseniz, 1 adet hashtag bile bazen fazladır demek istiyorum.
Örnek: Yastık satan bir markanız varsa, sosyal medyada şu
güzel mesajın ardına o hashtagleri dizmeyin.
“Rüyalarınızı seçemeyiz ama kesintisiz rüyalar görmenizi
sağlayabiliriz. #rüya #uyku #uyumak #gece #yastık #rahat #kesintisiz #yumuşak
#keyifli #bambaşka…”
3- Sosyal medyada görsel ile mesajı birleştirememek
Markalar için sosyal medya paylaşım görsellerinin usta
ellerde hazırlanması gerektiğini söylemiştim. Söylemediğim önemli bir ayrıntı
daha var. Onu da şimdi söylüyorum:
Vermek istediğiniz mesajın özünü –en kısa cümlelerle–
görselin üzerine yerleştirin. Yani görselleri birer haber manşeti gibi
kullanın. Paylaşımın alt bağlantı kısmında ya da üst bilgi kısmında olması
gereken başlığı görsel üzerine yazın.
Örnek: Bilgisayar satıcısıysanız, paylaşım için
hazırladığınız bilgisayar görseline tam ortadan renkli bir şerit çekin. Şeridin
üzerine ise “neden bu kadar sessiz çalıştığını biliyor musunuz?” gibi bir mesaj
atın. Bu tamamen temsili bir örnektir. Resmi tam ortadan bölmek zorunda
değilsiniz. Dikkat etmeniz gerekenler şunlar:
Görsel üzerindeki yazılı mesaj rahatlıkla okunabiliyor
olmalı. Arkaplan renginden veya yanlış boyutlandırmadan kaynaklanan okunma
zorlukları olmamalı.
Görsel üzerindeki metnin 7 kelimeyi geçmemesi, okunma ve
tıklanma oranını artırır. Derdinizi ne kadar az kelime ile anlatırsanız o kadar
fazla tıklanma alacaktır. Bu da deneyimle sabit bir önerimdir.
4- İlgi çekmek için marka imajını zedelemek
Buraya kadar bahsettiğim konulara önem vermezseniz zaten
marka imajınız olumsuz etkilenecektir. Bu durumda sosyal medya kadar büyük bir
gücü, sizi yıpratan güce dönüştürmüş olabilirsiniz. Önceki 3 maddenin doğru
uygulanması konusunda anlaştığımızı düşünerek 4. ve çok önemli diğer maddeyi
açıklıyorum:
Markalar için sosyal medya paylaşımının başarısını ifade
eden tek kriter çok tıklanması (etkileşim) değildir. Evet, bu öncelikli
beklentilerimizden biridir ancak tek başına değerlendirilmemesi gerekir. Sırf
birileri tıklasın diye insanların sosyal medyada en çok görmek istediği komik
paylaşımları kullanmak isteyebilirsiniz. O halde tehlikeli sulardasınız
demektir. Mizah kesinlikle işe yarar fakat ince bir mizahçınız yoksa markanızın
ciddiyetini bozabilirsiniz. Bence her işi uzmanına bırakmakta fayda var.
İnsanlara, koltuktan düşürücü kahkahalar attırmak, ticari
amacı olan bir işletmenin değil; komedi sayfalarının işi olsa gerek. Eğer mizah
konusunda çok emin değilseniz, tebessüm ettirecek paylaşımlar kurgulamaktan
daha fazlasını düşünmeyin. Zorlamayın. Kaş yaparken marka itibarınızı
zedelemeyin.
5- Sadece tanıtım odaklı olmak
Markalar için sosyal medya, düşük maliyetli ve yüksek
dönüşümlü reklam kanallarından biridir. Maliyetlerin düşük olması orayı sonuna
kadar sömürmemiz gerektiğini göstermez. Sayfanızı takip eden insanları
bıktıracak türden reklam içerikli paylaşımlar yapmayın. Elbette, markamız için
sosyal medyayı yine bir pazarlama kanalı olarak kullandığımızı biliyorum. Tam
da bu yüzden uyarıyorum:
Markanızın hitap ettiği kitle bellidir. Örneğin, kadınlara
yönelik bir ürün satıyorsanız, kadınların sevebileceği çeşitli paylaşımlar
yapın. Birinci maddede bu konudan bahsetmiştim. Kadın haklarını savunan sosyal
medya paylaşımı yapmak ürün satışlarınızı anlık olarak etkilemeyebilir ancak
markanız ile tüketiciler arasında duygusal bir bağ oluşmasını destekler. Hele
de görselin bir köşesine, rahatsız etmeyecek boyutta marka logosu koyarsanız
alın size marka bilinirliği (göz aşinalığı) çalışması